• varolduğunun düşünülmesi bir çocukluk fantezisi gibi gelen kavram.
  • olup olmadığı konusunda fikrim yok. topyekün hepimizin oluşturduğu bilinç vs gibi fikirlerim var elbet. olup olmamasından çok, varsa nasıl birisi(!) olduğunu merak ediyorum. benim kafadansa kıyamette gerçekleşecek olası diyalog*lardan biri şöyle olabilir:

    gel bakalım ölümlü kulum. anlat bana ömrünü.
    tuttuğun oruçları, verdiğin zekatları anlatma. hayatını anlat bana.
    gerçekten yaşadığını hissettiğin anları. beni bencil bellettiler size.
    yaşayın diye verdiğim ömrün yarısını ibadete ayırttılar. hem de benden korkutarak yaptılar bunu.
    ben sana yaşadığın anları soruyorum.
    anlamadıysan şöyle izah edeyim.
    hayatında kaç gün hıçkıra-hıçkıra, içli-içli, kendini tutmadan, tutamadan ağladın?
    yalın ayak çimlere basmadan kaç günün geçtiğiyle ilgilenmiyorum.
    bir ağaca dokunmadan geçen saatlerini, günlerini duymak istemiyorum.
    kaç kere çocuk seslerinden rahatsız olduğunu da anlatma.
    başını koyduğun secdeyi diken, halıyı dokuyanları hiç düşündüğün oldu mu?
    yoksa senin başını koyduğun halıların hepsi fabrika yapımı mıydı?
    kaç kere bağıra çağıra seviştin? kaç kere sevdin?
    kaç çocuğun oldu? hiçse zaten hayatının yarısını heba etmişsin demektir.
    yaptığın fedakarlıkları elbet takdir ederim. benim korkumla yapmadıklarını tabi.
    eğer varsa sen zaten bilirsin o hafiflemiş, çocuksu huzuru.
    anne elinden çıkmış, taş fırında, odun ateşiyle nar gibi kızarmış, dumanı hala üzerinde tüten kaç ekmek yedin?
    tüyü bitmemiş yetim hakkı yediğini nereden bileceksin? aldığın maaşın, kazandığın paranın nereden geldiğini sorguladığın oldu mu hiç?
    cevap ver bakalım.
    verdiğim hayatın ne kadarında yaşadın?
  • kendisine küsülen, küsüldüğü için bir süre uzak durulan, varlığı ya da yokluğu ispat edilemeyen ama çoğu zaman olması istenendir.

    dualar hiç mi kabul olmaz?
  • insanın varolduğu zamandan beri içinde inanma isteği bulunan ve bunun sonucunda herşeye gücü yettiğine inanılan varlık. oysa gerçekte nedir, nasıl tanımlanmalıdır? zaman dahil neredeyse herşeyin göreceli olduğu bu evrende tanrı kavramınında göreceli olduğunu düşünüyorum. bir karınca için bir insan tanrı gibidir, hatta tanrıdır. peki bir insan için tanrı nedir diye soracak olursanız evrenin işleyiş kurallarının yani bilimin insanın çok ama çok üzerinde olduğunu düşündüğümden eğer bir tanrı varsa o da bilimin ta kendisidir derim...
  • (bkz: tanımsız)
  • "aman tanrım" dedim. öğrencim, "öğretmenim, tanrı demeyin günah" dedi..

    "tanrı" öz türkçe bir kelime iken hangi din, kendi dili ile yaradana seslenmeyi günah kılar.
  • kendinin yaratıcı olduğunu bildiği için ateist değildir.
  • inanılan
  • şimdi işin bok atma kısmını, evrim teorisini, yaradılışı, dinleri de bir kenara bırakalım.

    tanrı insanı, hatta evreni yaratan büyük bir gücün simgesi, bir yaratan olgusu değil mi?

    o zaman evet, tanrı vardır gören için. hayır, tanrı yoktur görmeyen için.

    mantık mı? mantık tanrıyı kabul etmez. mümkünatı yok. kendi egonu, zekanı sağda solda tatmin etmeye çalışma. gereği yok işte. olmuyor. bunu her insan yaptı. ben de yaptım. ateist günlerim oldu benim. bir zeki sen misin şu milyarlarca insanın içinde? hadi canım. ne işimiz var o zaman bu evrende senle birlikte, senin gibi büyük bir güçle aynı sıfatı taşıyoruz? aynı şeyleri yapıyoruz?

    tanrının ne varlığı ispatlanabilir, ne de yokluğu. ispatlamaya çalışmak sadece insanı küçük duruma düşürür. küçük düştüğüm zamanlar gibi, sorularını alamadığım cevaplar da oldu. soruların cevaplarını kimse vermiyor. veremiyor. kimse senin beynindeki düşünceleri tatmin edemiyor. çünkü benimseyebilmek öyle kolay değil.

    hisler mi? hisler tanrıyı sorgusuz sualsiz kabul eder. itaatkar olmak değil mesele. kendini aşağılamak değil mesele. mesele tanrıyı kendinde hissetmek. mesele saygı duymak, mesele görebilmek, bakıp da görebilmek. sende ve evrende olanların bir tesadüf olamayacağı kadar garip ve karmaşık olduğunu kabullenmek mesele. gerizekalılıksa varsın gerizekalılık olsun. varsın beyin eksikliği olsun. ne kaybedeceğim, ne kazanacağım? olur da birgün karşılaşırsam kendisine teşekkür ederim yeter. yaşadığım sıkıntılar da tuzu biberi olsun. hep öyle olmuyor mu zaten? tuzu biberi.

    tesadüfleri kimse sevmez. hurafeleri de. ben de sevemedim işte.

    neden mi yarattı insanı, evreni? ne bileyim ben? sormadığım insan, din bilimci, felsefeci bilmemneci kalmadı. esasında kendisine sormak lazım. ben yaratan olsaydım ben de birşeyler yaratırdım heralde. sınırsız güçse bu, yaratmamak çok saçma olurdu zaten?
hesabın var mı? giriş yap