• hatunda esas madde.
  • 1.tavır kültür ve sanat festivali

    25-26 eylül 2010

    25 eylül cumartesi

    15.00 söyleşi: "politik mizah"
    vahit akça, mehmet arslan, tuncay akgün
    17.00 imza günü: ibrahim karaca, ruhan mavruk, hasan biber, tavır yazarları
    19:00 karagöz-hacivat gölge oyunu gösterisi
    20.00 düşbaz - grup yorum

    26 eylül pazar

    15.00 söyleşi: "rıfat ilgaz, sanatı ve eserleri"
    aydın ilgaz
    17.00 imza günü: cezmi ersöz ve tavır yazarları
    19.00 tiyatro: nasreddin hoca gide gide
    20.00 konser: bajar - karmate - bulutsuzluk özlemi

    festival boyunca sergiler ve çeşitli yayınevlerinin kitap standları gezilebilir.

    festival alanı: okmeydanı sibel yalçın parkı
    iletişim: 0212 238 81 46
    www.tavirdergisi.com
  • "kültür ve sanat yaşamında tavır" dergisi kendisini şöyle tanımlar;

    tarih boyunca yaratılan maddi ve manevi değerler kültür kavramı ile tanımlanır. egemen olan her sınıf ise kendi kültürünü yaratır. egemen sınıfların bugün yaratmış olduğu yozlaşmış kozmopolit kültüre karşı alternatif bir kültür olan devrimci kültür ve sanat anlayışıyla yolumuza devam ediyoruz.

    ülkemiz emperyalizme bağımlı bir ülkedir. bu nedenle; emperyalizm, teknolojinin tüm olanaklarıyla kendi propagandasını yapıyor, ve kendi kültürünü yayarak kimliksiz, kişilik bunalımı yaşayan, üretmeyen, düşünmeyen, yeni bir kuşak yaratmaya çalışıyor. bu kültürel propaganda, bir uyuşturucu gibi beyinlere enjekte edilirken baskı altında tutulan depolitize edilen insanlar bu kültüre yönelmek durumunda kalıyor.

    emperyalizm, kimi zaman ırkçı şoven duyguları körükleyerek kimi zaman, dinsel ideolojiyi etkin kılarak ya da başka bir yöntemle kitleleri pasifize ediyor. halkın kültürel kimliğini kendi politik ve ekonomik egemenliğinin sürmesine uyum sağlayacak şekilde biçimlendiriyor. sisteme ve yozlaşmaya karşı alternatif bir kültürü savunuyoruz.

    yaratmak ve yaşatmak istediğimiz kültür, anadolu halklarının binlerce yıllık kültürel mirasından beslenir. ülkemizde sanat, kaynağını buradan almalıdır. bu kaynak, binlerce yılda yaralıtılan değerlerle örülmüş bir mirastır.

    devrimci sanat da bu kültürel mirastan beslenir. kültür alanında, faşizmin bütün baskı ve yok etme politikalarına rağmen, emekçi sınıfların kavgasının ışığında verilen bir mücadelenin içindeyiz.

    tavırın misyonu, sadece bir kültür sanat veya edebiyat dergisi olmanın ötesinde, bir alan faaliyeti yürütmektir. bünyesine yer aldığımız idil kültür merkezi’nin sanat bakışı böyledir.

    tavır da varolan günlük sanat haberlerini okuyucuya taşımanın ötesinde bu gelişmeler üzerinden politika yürütmektedir. bununla birlikte, kendi gündemini oluşturmak, bu gündem etrafında bir tartışma yürütmek ve bununla birlikte, sanatın değişim dönümüşüm işlevini değerlendirme gibi bir işlevi vardır. tavır, bir kültür sanat dergisi olmakla birlikte bir politika dergisidir. sanatsal faaliyetiyle politika yürütür.
  • bu dünyaya bir tavır takınmaya geldin.

    öyle bir tavrı takınmalısın ki, hem bu dünyada içler açan hoş bir süs olsun hem ahiretinde.

    tavrını senin tüm olaylar karşısında hakka verdiğin pozların oluşturacak.

    amel albümün bu pozların oluşacak.

    fakat poz vermeyi eksik olarak öğrenip, kıpırdamadan durmayı beceremeden ölürsen, ahirette albümüne bakarken kendini beğenmeyip resimleri yok etmek elinde olmayacak malesef.

    peki nasıl poz verilir?

    -önce doğal olacaksın.

    nasıl bir doğallık?

    -olaylar karşısında yapmacık bir duruş ve pozisyon değil, stüdyo sahibi senin hangi noktada, hangi eğimde, hangi ifade ile durman gerektiğini söylediyse harfiyen uyacaksın.

    sonra?

    her olay, durum, mücadele karşısında fotoğrafın çekilirken samimi ve içten olup olmadığını sürekli kendi kendine sorgulayacaksın. yani kendi kendini avlama tekniğini öğren.

    o nedir ,nasıl yani kendi kendini avlama?

    kendine çok güvenip olan biten karşısında gevşek olma.kendini pusuda bekle. her adımında kendine şunları sor:

    öfke pozları:
    ''şimdi sinirleniğimde acaba çirkin bir fotoğraf mı vereceğim az sonra '' diye sor kendine.

    hırs pozları:
    benim sahip olmadığım ama başkasında fazla olan bir şeyi gördüğümde duyduğum hırs dudaklarımın şeklinin bozuk çıkmasına mı neden olacak ?

    gıybet pozları:
    birinin kusurunu, kötü huyunu, onda olan veya olmayan bir şeyden dolayı gevezelik ve dedikodu yaparken çekilen fotoğraf albüme yakışacak mı ?

    yani her zaman makine tam seni çekecekken önce bunları düşün. nefsinden önce davranacak çevik ve atak bir kalbe sahip ol. olaylara gecikmeden ondan önce derhal kalp koy.

    peki bu pozları düzeltme, rütuş falan var mı?
    -bol istiğfarla mümkün.

    pişmanlık duyduğum resimleri dünyada iken tamamen yok edebilir miyim?
    -nasuh tövbesini öğren.

    anladım... hoşlanmayada başladım.peki beni bu işte tam usta yapabilecek bir kaynak, öğretici var mı?

    -mesnevi oku ve güven.

    onla öyle hale gelirsin ki çekilen pozların tüm alemler tarafından beğenildiğinin haberlerini daha buradayken duyarsın. tavrına hayran olunanın tavırları senin pozlarınada siner.
  • içimizdeki gizemli güç.

    yaptıklarının ve söylediklerinin ardında durabilmektir. hayata ve insanlara karşı bir duruşunun olmasıdır. her ne olursa olsun, her ne yaşanırsa yaşansın o duruşu koruyabilmektir aynı zamanda. bilmediğin bir konu hakkında ahkam kesmeye çalışmak yerine, " bilmiyorum " diyebilme olgunluğunu gösterebilmektir. zeytinyağı gibi davranmak yerine, su gibi olup gerekirse en dibe çökme cesaretini de gösterebilmektir. su gibi duru, su gibi saf ve su gibi temiz kalabilmeye çabalamaktır.

    eğilip bükülmeden, kıvırmadan, oyunsuz ve riyasız; doğru ya da yanlış yaptıklarının, hatalarının ve ağzından çıkan cümlelerin yükünü sırtında taşıyabilme cesaretidir. su akar yolunu bulur en nihayetinde. her şey olacağını varıyor sonuçta... sen ne yaparsan yap, ne söylersen söyle, ne düşünürsen düşün, bazen olan bitene sadece seyirci kalıyorsun bu hayatta. elin kolun bağlı, bir köşede sessizce zamanın geçmesini bekliyorsun.

    sen bu şekilde yaşamaya çabalarken; sana yine korkak diyecekler, aptal ya da ahmak diyecekler, cesaretsiz diyecekler, şu diyecekler, bu diyecekler belki; ama sen yine de kendi doğrularını savunmaya ve onlar için mücadele etmeye devam edebileceksin. eğilmeden ve bükülmeden, kimseye benzemek zorunda olmadan, kimseyle yarışmadan; sadece kendin gibi davranarak, kendin olarak ve kendin kalarak...

    " hiç kimse bir aşkı
    onarmaya kalkmasın
    kaybedilmeye değer
    en güzel anında
    bitirilmişse eğer. " * *
  • bir muzik terimi olarak, tavir.

    //(...) tavır ise, konumuz müzik olduğuna göre, tümüyle seslendiriciye, yani, icracıya özgü bir terimdir. icracının seslendirme sırasında uzun süreli sesleri bölmesi sonucu ortaya çıkan yeni küçük süreleri, çarpma, yeni bir küme oluşturma şeklinde seslendirmesi tavrı oluşturur. sözgelimi, yorgo bacanos’un bir tavrı vardır. benzer şekilde, gthm’de de belirli yörelerin kendine özgü tavırları bulunur. konya tavrı gibi.

    bu nedenlerle, üslûp ve tavır birbirlerini tamamlayan terimler olmadığı gibi, birbirlerinin eşdeğeri terimler de değildir. birlikte kullanılması, ancak bir müziksel cehaletin ifadesi olabilir. (...) //

    onur akdoğu

    kaynak:

    www.onurakdogu.com/web1.htm

    kar$ila$tirarak (bkz: uslup/3) #1539423
  • olumlu ya da olumsuz, zamanında takınılanı makbuldür.
    * bir nevi netlik ayarı göstergesidir.
  • davranış/tutum/duruşun pek de sevilmeyen ikiz kardeşi. içinde kimi zaman negatiflik içerir belki içinde biraz mesafe ve kararlılık içerdiği için.
  • aralık ayında ki sayısında reklamlar ve tüketim çılgınlığı ile ilgili yazılan yazılar kayda değer ve okunması gereken dergidir. işin kötü yanı insan kendinden bir şey bulup utanıyor yaaa hah işte orada tuhaf bir hal alıyor insan.
  • şubat sayısında ümit ilter ve ibrahim karaca'nın harika yazılarıyla karışılabilinecek dergi...
hesabın var mı? giriş yap