• ilkokulu bitirdiğim sene ilköğretim 8 sene oldu.

    ortaokula başladığımda devamsızlık hakkı 10 güne düştü, liseyi bitirdiğimde 20 güne çıktı.

    benim öss'ye gireceğim sene bi anda patlama oldu bi dolu insan öss'ye girdi.

    üniversiteye atandığım sene lisede okuduğum bölüme uygulanan haksızlık kalkmıştı ve boşu boşuna hiç istemediğim bir bölüme gitmiştim. 3 bölümün birleşiminden oluşan saçma sapan bir bölümdü. eşşek yüküyle gereksiz ders gördüm.

    ben üniversiteyi bitirince bölümümüz üçe ayrıldı, düzenlendi. ama hep kendimi avuttum en azından askerde şansım olacak diye.

    ama şimdi de... ama şimdi de askerlik uzadı diyorlar.

    yakarım ulan bu gezegeni... yakarımm!!
  • 32 yaşındayım. evliyim ve nasipse 3 ay sonra çocuğum olacak. herkes gibi 7 yaşında ilkokula başladım. 5 sene ilkokul, 3 sene ortaokul, hazırlıkla 4 sene lise, 4 yıl fakülte, 2 sene master, yaklaşık 5 yıldan beri de doktora yapıyorum. bu sene eğitimde 24. senem olacak. 10 yıllık da çalışma hayatım var.

    şimdi askere gitsem hayatım 9 ayda ne hal alacak, nasıl değişecek diye düşünüyorum da hangi subayın evladının benim gibi böyle sorunlarla uğraştığını da bu arada çok merak ediyorum. son otuz yılın albay ve üstü rütbeli kişilerinin çocuklarının nerede, kaç ay, nasıl askerlik yaptığının keşke bir dökümü olsaydı... en azından şimdi böyle düşünmez, onların da aslanlar gibi dağlarda çarpıştığını falan öğrenip hemen şube önünde sıraya geçerdik...

    9 ay askerlik...

    üniversite okumak adamı daha değerli kılmıyor, çoğu arkadaş buna takılmış. herkesin kendine özgü koşulları bu yorumları yaptırtıyor.

    mesela kendim için şunları düşünmeme kim nasıl tepki gösterir? döndüğümde o pozisyon beni bulacak mı? ailem 9 ay nasıl yaşayacak? memur maaşıyla senelerce kahrımı çekip beni okutan babam, sırf askere gittim diye 60'ından sonra da artık emekli maaşıyla mı bana ve aileme bakacak? bu ülkenin gençleri askerlik yapacak diye yaşantıları yörüngeden çıkmış meteorlar gibi kaçabilirse yurtdışına, kaçamazsa anadolu bayırlarına mı sürüklenecek? askerlik yapmak neden hayatımızın alt üst edilmesi anlamına getiriliyor? neden ülkemizde hep vatani görev askerlik yapmakla özdeş ve sınırlı kılınıyor? tahsil yapıp memlekete faydalı olmak, bir kürsüde ders vermek, iskilip'in bir köyünde bir hastaya reçete yazmak, silopi'deki okulların birinde çiş ve ter kokan bir koridorda bir öğretmenin tuttuğu nöbet niçin aynı değeri görmüyor? bütün bunlar ancak karargahın içinden geçince mi değer kazanıyor? sizin görev ve değer anlayışınız nedir bayım? kaç kıratlık tavır takınalım? saçlarım sadece alaburus olduğunda mı daha güzel görünüyor? yanılıyorsunuz...

    kimse bana askerliğini yapıp evlenseydin, işe öyle başlasaydın diye maval okuyamaz. koşulları belirsiz bir ülkede adı sanı olan üniversite bile döndüğümde bana garanti vermiyor. hangi evlilik? hangi iş? otuzu ve onca zorluğu devirdikten sonra hayatıma tekrar başladığımda ilk işim kasiyerlik mi olmalı? her hafta hürriyet pazar ve bir tükenmez kalemle uygun koşullu şoför ilanını arayarak vaktini zayi etmek istemeyen binlerce nitelikli gence, bu yapılması öngörülenler reva mı? depremden çıkmış gibi herşeye sıfırdan başlatacak kadar zalim bir sistem nasıl savunulabilir? ben başarımı ve hayatımı kurmayların strateji planlarına göre endekslemek zorunda mıyım? askeriyenin açığı varsa bu ülkede 20 milyon genç var. bilmem kaç kentrilyonluk bütçe var, kafa da varsa yaparsın kısa, orta ve uzun vadeli planını, çözümüm bu dersin. bir kalemde milyonlarca gencin hayatının üstünü çizmek, her tarafı acemilik kokan taslaklara eli titremeden paraf atmak için bir insanın vicdanını önünde duran salataya doğramış olması lazım.

    halka danışanın da anlatanın da olmayışı maalesef bu ülkenin büyük bir sorunu...

    hangi uzman askeri taktisyenlere soruldu, kaç psikoloğa danışıldı, hangi dünya ordularının uygulamaları etüt edildi, kaç ekonomistten muhtemel görüşler alındı, kaç politik rapora göz gezdirildi, kaç sosyologun değerlendirilmesi alındı, kaç analist 20 sene sonrasının öngörüsünü yaptı? bu sahaya hakim kişilerden nasıl destek alındı? sosyal-iktisadi-askeri tahminler, tepkiler, ihtiyaçlar nasıl tespit edildi ve tüm bu veriler nasıl tanzim edildi de bir tek imzayla tek tip askerliğe geçiliyor? kimse bir şey açıklamıyor. buna dair tek kelam yok. çünkü insan bu ülkenin en ucuz hammaddesi ve her can için sarınacak yeterince bayrak var...
    bu millet 26 yıldır teröre önlem almayan, evlatlarını garnizondan, eşlerini orduevlerinden çıkarmayan paşalara emir eri yetiştirecek; dağlarda barakalara bıraktığı körpe fidanlarını al bayrakla teslim alacak mehmetçik deposu olarak mı görülüyor? oh 9 ay gelsin mehmet, gitsin mehmet. böyle sistem mi olur?

    en azından 2 yabancı dil bilen alanında uzmanlaşmış kadrolara - bakın kaytarsın demiyorum - vatanın menfaati için millete hizmet etmesi maksadıyla asker dahi olsa kamunun faydası gözetilecek biçimde görev verilmeli. kimse askerlik yapmayalım demiyor zaten. 9 ay askerliğe geçerken de bir takım parametreler oluşturularak ihtiyaca binaen pozitif ayrımcılık yapılabilir. süre bunlara yönelik şekilde tertip edilebilir. bu, o kişiye de kuruma da ülkeye de kazandırır.

    anadoluda akademik kadrosunu dolduramayan bunca fakülte varken, dağ köylerinde tıp hizmeti görmeyen gariban insanlar yaşarken, yurt çapında asayişi jandarmaya bağlı bir sürü müze ve ören yerlerinde yabancı dilbilgisi olmayan kültürden nasipsiz kişiler görev yaparken neden hiç nitelikli personeli değerlendirmek yetkililerin aklına gelmiyor?

    rasyonel istihdam, birikimi taltif ve teşvik neden ordumuzda muteber kavramlar değil? bunların cevabını malum zatlar verecekken sanal perişanlıklarla dolu bu ağız dalaşları neden? acıyorum bu ülkeye... emeğime... gençliğime ve enerjime...kurumlara boş yere duyduğum saygıya... doğacak olan kızıma...bu adaletsizliği utanmadan savunan sözlük efradından kimilerine cevap verme çabalarına...acıyorum...
  • size, düşünce yapınıza, yetiştiğiniz ortama, size belletilen hayat görüşüne lanet ediyorum.

    henüz ortaokuldayken bir gazla bir sürü arkadaşım askeri lise sınavlarına girdi, bir kısmı da kazandı. bu kazananların arasında bu dünyadaki en yakın 2 arkadaşımdan birisi de vardı. ilk senenin sonunda kuleli'den tatile geldiğinde cüzdanında orada aldığı psikolojik desteklere ilişkin evraklarla geziyordu." sana demiştim " dedim, "ne yapalım , oldu bir hata " demişti bana. aradan yıllar geçti, herifi bir şekilde yaşama döndürmeye başardık, şimdi sıra bize geldi.

    6 yıl okudum ben. 6 koca yıl dile kolay. tam hayatımı düzenlemeye , geleceğe dair planlar yapmaya başlamışken bir tane general çıktı; at gözlükleriyle baktığı hayata ilişkin sahip olduğu kısıtlı ve sakat bilgi birikimiyle "nitelikli iş gücünden" daha fazla yararlanmak gerektiğini söyledi. onun bu saçma sapan , temelsiz sözünden sonra aynı akşam antep'te askerlik yapan çok sevdiğim bir arkadaşımın atış talimleri sırasında sol kulağında % 50'lik işitme kaybı oluştuğunu öğrendim .

    yeter, bıktım sizden. asker kökenli bir aile, subay bir dede, kıbrıs gazisi eski komando bir dayı, vatan sevgisi denen kavramın zihinsel cebirle milyonlara dayatıldığı gibi bana da dayatılmaya çalışılması , her türlü pasif baskı. bunların hepsinden bıktım, nefret ediyorum söylemlerinizden, sakat zihinlerinizden.

    nitelikli iş gücü? evet beni 5,5 ay yerine 9 ay daha orada tutarak daha fazla yazıcılık yaptıracaksınız, hukuki her türlü meseleniz için elinizin altında tutma süreniz daha da fazlalaşacak. beni şimdi hiç düşünmediğiniz gibi, o zaman da düşünmüyor olacaksınız. bilmiyorsunuz ki benim kız kardeşim üniversiteyi kazandı, ve ailem dar gelirli. benim para kazanıp sağlıklı bir eğitim süreci için ona gerekenleri sağlamam gerekiyor.

    ama sizin umurunuzda mı? hayır tabi ki. siz kimleri ölüme gönderdiğinizi bile bilmekten aciz , asker cenazelerinde teamüldendir diye bulunmaktan başka bir iş yapmayan, yaşayan ölülersiniz. her kim ki bu anlayışın temsilcisi, destekçisi ise herkese bu cümlem. kandan varlık yaratan, acılardan beslenen , emek sömürerek emekleri iç etmekte hiçbir beis görmeyenlersiniz.

    mustafa kemal'in bir lafı vardır. der ki " vatan millet sevgisi doğuştan bulunmaz, bu kavramlar kişi terbiye edilerek öğretilir."

    sizi kim terbiye etti bilmiyorum ama bir parça beyine ihtiyacınız olduğu kesin.
  • o degil de isik kosaner hangi hakla "egitimli insan gucu"nun hayatindan garanti olarak 3 ay daha fazla calabiliyor? diyelim ki pasam %100 verim elde etti bu faydalanmadan, yine de ne kadar kolay milyonlarca insanin, memleket dahilindeki butun erkeklerin hayatiyla keyfi bir sekilde oynamak... hatta mesele egitimli-egitimsiz ayrimi da degil. artik ayrim gozetmeden opecegiz diyorlar. super.

    - alayiniz en asagi %50 daha fazla calisacaksiniz bana. $irraaakk!! gerektiginde gazinoda servis yapacak, olmadi benim hanimi kuafore gotureceksiniz ve hatta gerektiginde oleceksiniz. olurseniz de olmeyeceksiniz; zinhar... "sehitler olmez".

    oldu pasam...
  • bu sayede bedelli askerliğin çıkarılmaması için gerekçe gösterilen "ordunun asker açığı" kapanacak ve bedelli çıkabilecekmiş. ben bu mantığı anlamadım şimdi. 6 ay yapan ekibin süresini 9 aya çıkarıyorsun. 15 ay yapanları da 9 aya indiriyorsun. 15 ay yapanlar çok daha kalabalık ayrıca. daha kalabalık olan grubun süresi 6 ay kısalırken, kısa dönemlerin süresi 3 ay uzuyor. bu durumda asker açığı nasıl kapanabilir? daha da artması lazım.
  • oligarşik, militarist, bürokrasi devletinde uygulanan modern köleliğin yeni tipi.

    biri sosyal, demokratik, hukuk devleti mi dedi?
  • askerlik ihtiyacımızın %65'i karşılanıyormuş anca. savaşa girdik de benim mi haberim yok?
  • böylesi daha adaletli olacak diyorlar ya, "tek tip" ya hani. ben komutanla aynı şartlara sahip olmak isterim o zaman arkadaş. gelsin o köpek bağlasan yatmayacak koğuşlarda bölük komutanı da bizimle yatsın, -15 derece soğukta 2-4 nöbetine o da çıksın (bu sıcakta -15 derece lafını duyunca oh ne güzel efil efil deme delikanlı, çişin donuyor söyleyeyim).
    ben işbölümü falan anlamam, herkes tek tip olacaksa böyle olsun, hepten kaybedelim kendimizi. o herifin benden üstünlüğü nedir anlamıyorum ki, gittik gördük, o yıldızlardan pırpırlardan başka bir numarası mevcut değil. ama afra tafra, sınırsız güç, tanrısal duruş desen biri bin para.
    tek tip öğretmenliğe de geçmeliyiz bu arada bence, zira ülkemizin bir diğer önemli sorunu eğitim. her şerefli türk evladı 28 günlük temel öğretmenlik eğitiminden sonra 15 ay zorunlu öğretmenlik yapmalıdır. okuma yazma bilmiyorsa da 28 günde öğrenir, ardından genç nesilleri eğitir de ülkesine vatan borcunu öder. top milli eğitim bakanında.
    sağlık desen ona da girmek lazım bir şekilde, insanlar hastane köşelerinden nasıl sürünüyorlar görüyorsun. neden? doktor yok, doktor. e onun da kolayı var. ver 28 günlük temel cerrahlık eğitimini, sok adamı cerrahi operasyona bak bakalım kalıyor mu hiç hasta adam? böyle de şerefle ödenir vatan hizmeti. operasyon esnasında sıkıntılar olabilir, eğitim zayiatı ise olur, olacaktır. vatan sağolsun.
  • benim gibi askerliğini yapalı çok olmuş insanların bile içini karartmaya yetmiştir. şimdi askerlikten soğutmak suç olduğundan öyle derinlemesine irdeleyemeyeceğim ama benim gördüklerimi görenlerin hemen anlayacağı üzere askerlik buradan klavye başında ahkam kesilecek mevzu değil. içinden geçerken derin izler bırakıyor insanda. kısa dönem yapıp gelen benim gibi adamları komple siktir et. o 15 ay uzun uzun oranın kahrını çeken erlerin kabahati nedir birader.

    şimdi görüyorum uzun dönem yapan kardeşlerim seviniyorlar bu habere. istiyorlar ki onların çektiğini çeksin herkes. ben bu nefretlerini yanlış yönlendirdikleri görüşündeyim. size o çileyi çektirten kısa dönem yapanlar değil. öylesine haklısınız ki sinirlenmekte asla haklı tepkinize karşı çıkamam. ama eşitliği herkesin kısa dönem kadar askerlik yapması yönünde kullanmanızı tercih ederim. hatta onu da geçtim zorunlu askerliğin saçmalığını dile getirmenizi isterim. ben çektim, siz de çekin orospu çocukları demek yakışmıyor sizin gibi delikanlılara. dediğim gibi neler yaşadığınızı birinci elden görmüş biri olarak isyanınızı nefretinizi sinirinizi haklı buluyorum ama hedefi doğru seçmenizi tavsiye ediyorum.

    eminim orayı on gün de olsa gören biri, eğer imkanı varsa, kısa dönem yapıp gelmeyi tercih edecektir. askerlik hakkında uzaktan yorum yapmadan önce derin derin düşünmek lazım nedir orayı bu kadar özel yapan şey. hele ki kadınların gelip burada ahkam kesiyor olmasından fevkalade rahatsızım. telefon kulübelerinde sizin içiniz yanmasın diye dişini sıkarak konuşan o adamlar, telefonu kapadığında hıçkıra hıçkıra ağlıyorsa, azıcık saygıyı hak ediyorlardır. "tuvalet alışkanlığını üniversitenin 3. yılında kazanmış insanları çok korkutmuştur." diye bıdılanan hanımı alıp üç gün o atmosferde tutsan, bokunu avuçlaya avuçlaya evine koşar haberi yok.

    kısa dönem ve uzun dönem yapmakta olan canlardan beklentim provakasyonlara gelmeden olabildiğince sağduyulu yaklaşmanız birbirinize. ne okumamış adam cahil aptal embesildir, ne okumuş adam götü kalkık burnu havada yavşaktır. ortaokuldan terk olmasına rağman cümle üniversite mezununa taş çıkartacak adamlar tanıdım ben kütahya'da. zekasıyla burdaki bazı dallamaları üçe dörde katlaması muhtemeldir. onun için eşitliği, askerliği az yapmakta yahut hiç yapmamakta aramak daha makuldür. sizi size kırdırmalarına izin vermeyin lan. hayırlısıyla bitirip gelin de halısaha maçı yapalım. karı kız bakalım. turlayalım.

    (bkz: alaturka tuvalette sıçacaklara tavsiyeler/@limon kimyon zorro)
  • eğer böyle bir askerlik uygulamasına geçilecekse şu şekilde olmalıdır;
    önce profesyonel bir ordu kurulmalıdır. maaşlı askerler görevlerine hazır hale geldikten sonra, diğer bütün vatan evlatları, maksimum 45 günlük bir zorunlu askerlik eğitimine alınmalıdır.
    bu 45 günlük sürede; çavuş kimdir, general ne iş yapar, türkiye'nin olası bir savaşta yapabilecekleri nelerdir, silah nasıl tutulur gibi, ot yolup çöp toplamaktan daha yararlı bir eğitim verilir ve bu insanlara askerliğini yaptın hadi güle güle denir. olası bir savaş halinde de, temel eğitimi almış olan bu insanlar cepheye çağrılır.
    olması gereken tek tip askerlik varsa, oda budur.
hesabın var mı? giriş yap