• abuk sabuk insanlarla takılın bir müddet.. elbet en sonunda içlerinden birisi size ilginç bulduğu bir durumu, konuyu, adamı vs. kastederek "sen bunu tez konusu yap kesin", "tam tez konusu lan", "bizim falanca tam tez konusu olur", "tezlik bir olay" ve hatta "abi ben tez konusu olurum valla" türünden cümleler sayıklayacaktır..
  • tezin giris kismi veya diger bir dille introduction kismini yazmak icin harcanan sure ile birlikte toplam tez icin harcanan net zamanin yuzde seksenine (yazi ile %80) denk gelen tez aktivitesi.
  • yüksek lisans eğitimi sırasında, birinci kısım olan derslerden başarı ile geçtikten sonra ikinci kısımdaki tez yazımında sizi en çok kasan ve sizin stres yaşamanıza ve hatta yüksek lisansı bitirememenize sebep olan durumdur. sakın danışman hocanızın verdiği konuda ya da konu buldum dediğiniz bir anda, araştırma yapmadan "evet olabiilir yazabilirm diye " bir an sevinerek harıl harıl kitap vs. almaya ya da hemen yazmaya başlamayın. aynı konuda sizden önce biri erken davranıp yüksek lisans ya da doktora tezi yazmış olabilir.
  • insanın kendi eliyle kendini ateşe atmaktan korkmasıdır herhalde. tez mez bilmem daha ben ama bu dönem boktan bir ingilizce sunum konusu seçerken bile akla karayı seçtiğimi iyi bilirim.
  • her tez yazıcısının başına gelen hadisedir zannımca. danışman yardımı almak faydalı olabiliyor çoğunlukla. konu belirlerken önce şöyle bi kaynak taraması yapmak oldukça faydalı ayrıca. aklınızdaki şeylerle alakalı bi tarama yapmadan alınırsa kaynak olmadığını farkedip ne yapıcağınızı şaşırabiliyosunuz.
  • kişinin çalışacağı konuda kendi kafasında yeterli soru üretmeden (veya üretemeden) teze dalmanın sonucunda varılan noktadır. aslında tez yapan kişi, ister master ister doktora olsun, yapacağı tezi daha önceden merak etmiş olmalıdır. tez konusunu başkalarının merak etmiş olması ise kişide yeterli motivasyonu sağlamaz. başkalarının kafasında oluşmuş bir soruyu yeterli doyuruculukta cevaplamak zordur. sorulan soru, cevap arayan kişiye ait olmadığı için aslında kişi cevabı çok da merak etmemektedir.

    en azından tez hocasının sorduğu soru, bir süre sonra cevabını sizin de merak ettiğiniz bir soru haline gelmelidir. burada tez hocasının öğrenciyi doğru soruyu sormaya yönlendirebilecek bilgi, yetenek ve kişilikte olması hayati önem taşır. zira doğru sorulmuş güzel bir soru, yoldan geçen ilgisiz bir adamın bile merakını zıplatabilir, onu araştırmaya itebilir. demek ki aslında tez danışmanının soru sormayı bilen bir insan olması, en az verilen cevaba saygı duyan birisi olması kadar önemli. (laf arasında tez hocasının size ve -yanlış bile olsa- cevaplarınıza saygı duyan bir kişi olması gerektiğinden dem vurduk.)

    tez konusu bulamayan kişinin yapabileceği en kötü şey, kanımca, hocanın merak ettiği fakat kendisini ilgilendirmeyen bir sorunun cevabını körü körüne aramak olacaktır. tez hocasının bu konuyu neye dayanarak ve hangi araştırmanın sonucunda merak ettiği maalesef genelde meçhuldur. bazen cevabı hiç olmayan sorular sorulduğu gibi, bazen de hiçbir evrensel değeri olmayan ve normal bir üniversite öğrencisinin bitirme ödevi olabilecek konular, yüksek lisans, hatta doktora çalışması olarak değerlendirilebilmektedir. boltzmann denklemini sırf ismi benziyor diye boltzmann machine ile çözmeyi doktora tezi olarak veren mi dersiniz, çay odasında geyik sırasında konuşulan bir konuyu yarım saat sonra öğrencisine yüksek lisans tez konusu olarak veren profesör mü dersiniz orasını artık ben bilemem. uzmanına sormak lazım.

    doğaldır ki akademik yaşantısının henüz başında olan bir kişinin, evrensel nitelikte bir soruyu sorabilmesi ve bu sorunun cevabını merak etmesi, bu soruya evrensel bir cevap bulabilmek kadar zordur. hatta doğru soruyu sormak, cevabı aramaktan daha zordur. yıllarca emek sarfetmiş ve hocasının karşısında hazırola geçmiş heyecanlı bir gencin enerjisini, bilimsel bir çalışmaya dönüştürebilecek soruları üreten ve öğrencisine bu merakı aşılayan hoca sayısının kıtlığıdır aslında yumurta kapıya geldiğinde hala daha neyi icad ettiğini (veya edemediğini) bilmeyen öğrencinin durumu.

    (bkz: neyi icad etsem acaba)
    (bkz: zor dostum zor)
  • çalışmak için bilgisayarın başına her geçtiğinde ekşi sözlüğe söyle bir bakiim diye takılıp 3 saat başından kalkamazsan başına gelecek durumdur.
  • aslında çok kolay olan olaydır. girersiniz http://www.yok.gov.tr/tez/tez_tarama.htm ye, ordan keyfinize göre bir tez konusu seçersiniz hatta onunla da kalmayıp, birkaç tez ısmarlar, tezinizi hazırlarken bu tezlerden faydalanırsınız.
  • bu mesele zor bir meseledir ama çözümü "intrinsic motivation" diye tabir edilen iç motivasyonu, yani dıştan değil de işten alınan zevki artırmaktır. birilerine bir şeyleri beğendirmek, statü edinmek, askerlik ertelemek, prestif sahibi olmak, maaşını artırmak gibi sebeplerden arınıp, diploma kültürüyle yoğrulmaktan bir nebze kurtulup, bir şeyi sırf yapmış olmak için değil de, belki sırf zevkli olduğu için, belki de acı çeken birkaç kişinin acısını dindirmek, açlıktan kavrulanlara ekmek yolu sağlamak, haksızlıklara uğrayanlara adalet talep etmek, insanların hayat kalitesini yükseltebilmek gibi idealist amaçlarla yapınca iş daha anlamlı hale gelebilir. tez nedir? araştırmadır. herkesin tek tek yaşadığı minik örneklerin toplanarak testlerle deneylerle veya tek tek derinlemesine sorularla sorgularla incelenmesi ve sağlam sayılabilecek ya da sağlamlık olasılığı yüksek bilgilere ulaşılması. keskin eğilimlerin belirlenmesi ve bu eğilimlerden yola çıkarak önemli kararların dayanaklı verilmesi. mesela doğru kaynak dağılımı. sırf birkaç kişisel deneyime ve önyargılara bağlı kalarak değil. tez konusu da bütün bu yüce amaçlara hizmet etmesi planlanan bir projenin başlangıç aşamasıdır. aslında çoğu zaman hayatınızda yapacağınız en acemice projedir. eğer idealistlikse sizi paralize eden, o zaman aşağıdaki şıkka geçin. eğer anlamsızlıksa, önceki paragrafı yeniden okuyun.

    alternatif: küçük bir çocuğa sormak. neleri merak ediyor dunyada diye. ilham verebilir.
hesabın var mı? giriş yap