• --- spoiler ---

    s03e12'de june'nun eleanor'u ölüme terk etmesi akıllara, jesse'nin boğulan sevgilisini yan çevirmeyip ölüme terk eden walter white reisi getirmiştir..

    --- spoiler ---
  • allah kahretsin bu diziyi izlerken sinir krizi geciriyorum izlrmicem diyorum ama yine izliyorum bu kadar kanser bir dizi olamaz
  • bu dizinin görselliği beni inanılmaz etkiliyor. hiçbir kare öylesine çekilmemiş, her şeyde bir detay, bir simetri var.
  • margaret atwood'tan okuduğum ilk kitap. fazlasıyla sevdim. tam bir distopya belki diyemeyeceğim ama distopik ögelerin oldukça yer aldığını belirtmem gerek.

    kitapla olan problemim ana karakterin ağzından olayların anlatımı. anlatıcının birinci tekil şahıs olması olayların içine kendimi koymamda etken olabilse de açıkçası anlatımı zorladığını ve ifadeleri daralttığını düşünüyorum. şayet anlatıcı üçüncü şahıs olsaydı bu roman favorilerim arasında yer alabilirdi.

    kitapta geçen olaylar yakın gelecek amerikasında vuku buluyor. yasal otoritenin bir takım devlet saldırıları sonrası garip bir yapıya büründüğü zamanlar. kadınların neredeyse tüm haklarının ellerinden alınıp renk kodlarıyla sınıflara ayrıldığı ve onlara verilen görevler dışında herhangi bir iş yapamayacakları akıl almaz bir dönem. yönetimin üst seviyelerindeki erkelerin eşleri olanlar, doğurganlık özelliği olmayan ayak işlerini yapan kesim, sağlıklı ve asli görevi üremek olan damızlık kadınlar. bu sınıfların hiçbirine giremeyenler en kötü şartlarda en ağır işlere veriliyor, zamanla ölüp toplumdan yok oluyorlar. tüm bu düzene karşı çıkmaya çalışanlar ise ibretlik olsun diye katlediliyor ve duvar denilen bölgede günlerce asılı şekilde bırakılıyor.

    damızlık kadınlar sınıfı kitabın odaklandığı kesim, onları 'teyze' adındaki tecrübeli ve yaşlı kadınlar eğitiyor. asli görevlerinin ne olduğunu, nelerin yapılmayacağını onlar öğretiyor. kırmızı giyinen ve yönetimde görevli erkeklere verilen bu damızlık kadınların açık giyinmeleri, makyaj yapmaları, kendi aralarında arkadaşlık kurmaları, eski kimliklerini devam ettirmeleri yasak ve verildikleri erkeklerin isimlerine göre yeni isimlerine sahip oluyorlar.

    etkileyici bir kitap, vicdanı titretebiliyor. kitap doğan kitaptan önce farklı bir yayın evi tarafından türkçe'ye kazandırılmış. hatta doğan'a geçiş sürecinde basılı kitapların azlığı ve kitabın popüleritesi düşünüldüğünde muhteşem fiyatlara satıldığı dönemler olmuş. hala internet üzerinde bu fiyatlı ilanlara rastlamak mümkün.

    kitabı sevdim. çoğu kişinin de seveceğini düşünüyorum. tereddütsüz tavsiye ederim.

    goodreads için tık tık
  • yüreklere hem su serpip hem de kor ateşler salan bir sezon finaliyle 4. sezonu izlemeyeceğim diyen bana lafımı yedirmiş dizidir. ah be.

    --- 3x13 spoiler ---

    küçük kızın "is this the place where i can wear what i want" diye sorması ve akabindeki sahneler... daha fazla yazamayacağım.*

    ayrıca serena, senden nefret etmiyorum ama başına gelecek her şeyi hak ettin bitch.

    --- spoiler ---
  • son sezonunu üç günde izledim, gelecek sezon finalini beklerken yaşadığım duygu dalgalanmalarımın haddi hesabı yok. ancak distopya izlemeyi sever bünyem, ilmik ilmik işlenen her bölüme şahit oldukça resmen kendinden geçti.

    --- spoiler ---

    waterfordlar yakalandığı zaman evde bağırdım ve ağladım. o ana gelene kadar kendimi sıkmaktan yorgun düşmüştüm resmen ve en sonunda rahatladım. serena joy'dan da, fred'den de nefret ediyorum. korkunç düzeni oluşturmaktan kaçınmamış bu iki manyak, kendi hırsları doğrultusunda insanlara olacakları asla umursamadılar çünkü. serena'ya da en güzelini moira söyledi; gender traitor

    sezon finalinde neler olacak, 52 tane çocuk gerçekten sınırı geçebilecek mi merakla bekliyorum. sezon finalinden sonra bir dahaki seneye kadar bekleyecek olmamıza ise üzülüyorum.

    o gilead elbet yıkılacak.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    3x13 dizinin en iyi bölümüydü. ikinci yarısını gözlerim dolu dolu izledim. commander lawrence'ın çocuklara kitap okuması, küçük kızın june'la olan konuşmaları, june'un fedakarlıkları, marthaların havaalanında askeri taşladığı sahne, june'un vurulduktan sonra yerde yatarken uçağın sesini duyunca huzurla gülümsemesi, luke'un uçaktan kızının inmediğini görünce hissettikleri... ve bütün bunlara mazzy star - into dust eşliğinde tanık olmak. gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki hiçbir diziyi böyle büyük bir sevgiyle izlemedim. umarım ilerki sezonlarda june ailesiyle bir şekilde buluşabilir de aynı mutluluğu öyle de yaşarım.

    serena'nın tutuklandığı sahneyi izlerken yaşadığım keyfi tarif edemem, orgazm oldum resmen. içimin yağları eridi.
    ayrıca rita ne tatlı kadın ya, çok seviyorum. iyi ki başına bir şey gelmedi.

    --- spoiler ---
  • kitabı ile dizisinin hangi bölüme kadar aynı gittiğini öğrenmek istediğim dizi ona göre izlemek istiyorum bilenler yeşillendirirse çok sevinirim
  • üçüncü sezonuyla da birlikte artık biraz sıkmaya başladı derken deniz gamze ergüven'in yönettiği son iki bölüm (11 ve 12) ile çok iyi gelen dizi.
  • --- spoiler ---
    beklediğimize değdi yine onca şeyden sonra. üçüncü sezon sonu june başardı; hiç kolay olmasa da. belki bir devrim değildi lakin bir kurtuluş oldu çocuklar için. özgürce büyüyecek elli ikiden daha fazla çocuk.

    nasıl çekiyorlarsa artık bu sefer ağlamak yok dediğim halde salya sümük oldum yine sonunda tüylerim diken diken olarak her sahnesinde.

    sen june osborn tüm yaşadıklarınla nasıl bir manyak oldun öyle korkulacak en tehlikeli cinsten cidden? gilead'ı da bitirecek ben kani oldum artık.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap