• filmin başarısızlığı, tutarsızlığı, basitliği, mantık hataları, kötü oyuncuları konusunda oldukça detaylı ve yerinde yorumlar/eleştiriler yapılmış (bkz: diğer entryler).

    --- spoiler ---
    bir gece bir fırtına kopuyor, ertesi gün ortalığa sis çöküyor, sisin içinden envai çeşit eklembacaklı, dokunaçlı yaratık çıkıp bir süpermarket içinde tıkılmış kalmış insanlara dehşet saçıyor. ilkokul 3ten beri benzer hikayelerde yüzlerce film izledik. kopan bacaklar, imdat çığlıklarıyla aramızdan ayrılan cengaverler, tehlike saçan varlığa karşı zafer kazanmalar, araya duygusal süslemeler, felaket tellalı bir kaç tip vesaire.. bu noktada film farklı olmak adına insan ilişkilerine, insanların zor durumda kaldıklarında ortaya çıkan ilkel yönlerini ön plana çıkarmak istiyor ama diyaloglar çok yetersiz. sürekli incilden pasajlar okuyarak dolanan hatunun yobazlığı, filmin başındaki zenci avukatın bağnazlığı, market çalışanlarının mallığı, başroldeki tiplerin yapmacıklığı basit bir prime time filmi olmaktan öteye taşıyamıyor.

    ölmeye meyilli amcalarımızdan birinin yemeğini alıp camdan dışarı bakarken zınkk diye cama kemikli bir sinek azmanının yapıştığı sahne başarılıydı.
    --- spoiler ---

    gereksiz zoomlamalar rahatsız ediciydi.
  • okudugum stephen king kitabi sayisi bi elin parmaklarini gecmez, o yuzden konu hakkinda uzmanmis gibi davranmican.

    super market denmis, tuketim toplumu denmis. bence filmin supermarkette gecmesini tuketim toplumuna olan bir gonderme olarak yorumlamak, postmodern bir resme bakip "ressam burda aski anlatmis" demek gibi bisey.

    bence stephen kingin kitapta anlatmak istedigi cok daha basit bir fikir. bir gun uyaniyorsunuz, dunyanin sonu gelmek uzere. bilinmeyen bir terorle karsi karsiyasiniz, global boyutta bir teror. peki sosyal hayattaki kisitlamalarindan kurtulmus insan bu olaya nasil tepki gosterir. bence hikayenin ilgilendigi tek nokta bu. yoksa, uzaylilarmis, boceklermis, sismis gerisi detay.

    bu deneyden olabildigince iyi bir sonuc almak icin de en iyi yontem birbirinden farkli bir suru insani ayni ortama koymak. e supermarket de bunun icin cok iyi bir fikir. (tabi kalkip biri "tamam iste, bireyler birbirinden o kadar kopuk ki, tek ortak yanlari tuketmek" dese, ne cevap vericegimi cok da bilmiyorum acikcasi)

    filme donelim. film bence cok basarili. bence bunda oyunculugun cok buyuk etkisi var. kimse siritmiyor. thomas jane cok begendigim bi aktor diildir, (ya bir over-acting ya da bir under-acting durumu oluyor genelde) ama bu filme cuk oturmus bence role. filmin temposu super, hikaye asla yormuyor, ya da baymiyor. belki tek zayif noktasi ozel efektleri.

    lakin, her zaman icin, asmis hikaye - vasat gorsel efekt kombinasyonunu, asmis gorsel efekt - vasat hikaye combinasyonuna tercih ederim

    edit: bi de adini simdi hatirlamiyorum, "kisinin onceki olaylari, en son gerceklesen olayin golgesinde yorumlamasi" diye bisi var (bunun adini bilen varsa bana bi mesaj caksin, catlicam meraktan). simdilik bi olaya "6. his etkisi" diyelim. bence filmin sonu o kadar basarili ki, filmi izlerken filmi sevmemis olsam da film bittikten sonra begenmis de olabilirim. bilemiyorum
  • 10 üzerinden 10 filmdir
    böyle bir son yok
    böyle bir film yok
    gece gece ebemi üzmüştür
  • kitaro'nun 1983 tarihli tenjiku (ya da diğer ismiyle india) albümünün açılış parçası. tokusen ismiyle yayınlanan konser albümünde de canlı performansı dinlenebilir.
  • stephen king imzası olmasa üç kuruşluk korku filmlerinden öte gitmezdi zira bir korku filminde olması gereken bütün klişeler bu filmde mevcut.
  • --- spoiler ---

    yani fena film değildi de hollywood klişelerinden gına geldi yaw. cidden iç bayıyolar artık. marcia gay harden'ın oyunculuğu müthişti ama karakteri hiç inandırıcı gelmedi bana. öyle bi karekterin gazıyla o kadar insanın sapıtması ve bi anda dine dönmesi inandırıcı değildi maalesef. onun dışında askerlerin olaya el koymasıyla sisin dağılması acaip sinirime dokundu. o sis nerden geldi, solucangiller öldükçe sis dağıldı mı nedir ne değildir ııh hiç olmamış beğenmedim. sonu çok aceleye gelmiş. şimdi asıl finale gelelim. herkes orda bi kendinden geçmiştir evet ama maalesef kitabın sonuna sadık kalınmamış ve pek tabiki vurucu bir son olsun diye, askerlerin gelmesinden 3 dakika evvel david hepsinin kafasına boku bokuna kurşunları sıkıverdi. a benim salak oğlum ne bu geberme merakı? bi 2 dakika soluklanın bakalım. canavarın sesi kaç mil öteden geliyo di mi? belkim sizin yanınıza gelmicek biraz oturun bekleyin, hemen öle silah sıkmak noluyomuş? sonra ööle deli danalar gibi böğürürsün işte. ben olsam yandan geçen askerlerlin birinin elinden silahı kapar kendimi vururdum böle bi durumda. bizim salak anca bağırıyo mal mal. herneyse o değil de, o son sahnede arabanın önünden geçen yaratık ne karizmaydı öle yaw, al evde besle valla pek güzel pek güzel.

    http://www.karcreat.com/mistnovellaend2.wmv (bu filmin kitap versiyonunun sonu, izleyin. ben stephen king olsaydım filmin sonunu böle çekmezseniz , filmi yapmanıza izin vermem falan derdim.

    --- spoiler ---

    filmin başında david'in çizdiği illüstrasyonlardan birisi the dark tower'ın silahşörü rolanda ait. ben onu clint eastwood sandıydım cehalet işte heehhehehehe (http://uniquefrequency.files.wordpress.com/…er1.jpg)
  • yillar once okudugum kitabindan oldukca etkilendigim icin ve sisin icindeki yaratiklarin nasil canlandirildigini gormek icin buyuk bir hevesle izledigim film. gerisi spoiler.

    --- spoiler ---
    filmin sonunda, kitabin sonuna bagli kalinmamis olmasi, ustelik uydurulabilecek en dandik sonun uydurulmasi, film boyunca da killandigim, kitapta olmayan mesajlar vermesini sagliyor yonetmenin. kendini mesih ilan eden kadinin karsisina yaratigin gelip ustunde gezmesi lakin kadinin incil'den bi takim seyler soylemesi ile yaratigin cekip gitmesi gibi bir sey hatirlamiyorum kitapta. ayrica, yine mesihin dedigi gibi kadin ve cocugun kurban edilmesinin dunyayi kurtaracagi sacmaligi, filmin son sahnesinde, adam kadinla cocugu vurunca sisin dagilmasi bir anda falan.. ne olursa olsun orijinaline sadik kalinmaliydi bence. yonetmen kendi sahsi dingil fikirlerini caktirmadan dahil etmis gibi gorunuyor.
    --- spoiler ---
  • bu filmin sonu, gelmiş geçmiş en katlanılmaz film sonudur...
  • önce filmini izleyip sonradan kitabını okuyanlardanım. ama tamamen bilinçsizce... şöyle ki... bir izmir - istanbul yolculuğunda otobüsün tv'sindeki sinema kanalında filmi izledim. hem de aynı yolculukta 2 kere... 2 kere izledim çünkü beğenmiştim. özellikle o ağızları açık bırakan ve kan donduran sonundan dolayı...

    kitabına gelince... izmir kitap fuarında dolaşırken "yahu en son lisedeyken okumuştum stephen babayı. bir de onun kitabını alayım" diyerekten "sis" isimli kitabı aldım. the mist'in bir stephen king uyarlaması olduğunu biliyordum ama ne kitabı alırken ne de kitaba başlarken aklıma hiç gelmedi bu kitabın o kitap olabileceği. bazen bu kadar saf olabiliyorum, evet. kahramanlarımız süpermarkete girdiklerinde artık dank etmişti.

    filmin çok iyi uyarlandığını düşünüyorum. bazı karakterler kitapta betimlenenlerden oldukça farklı gerçi. fakat bir çok şeye de sadık kalınmış. ta ki filmin sonuna kadar. ah o son! iyi ki kitaba bağlı kalmamışsın frank darabont. içimde derinlerde bir yer o sona isyan etse de, esasında verdiği şok oldukça keyif vericiydi.
  • kitabını okumadım fakat film oldukça başarılıydı. çizilen karakterler, olay örgüsü ve yaratık tasvirleri zaman harcanarak hazırlandığı belli. stephen king kitapları genelde başarısız bir şekilde sinemaya uyarlanır ama bu film -kitaba ne kadar bağlı kaldığını bilmiyorum- yarattığı atmosfer bakımından pür dikkat seyredilecek şekilde yapılmış. frank darabont zaten stephen king romanlarını ustaca filme yansıtıyor. film her ne kadar güzel olsa da mantık hataları bolca mevcut, görmezden gelerek izleniyor sadece. bu eksiklikleri kitabı okuyarak tamamlayacağımızı düşünüyorum. çünkü stephen king kitaplarında kurgu mantığı akla yatkın bir şekilde olur hep. filmde thomas jane'in oyunculu dışında göze batan bir oyunculuk yok. elinize geçmesini beklemeden bir yerlerden edinip izleyin. 2 saati boşa harcamayacağınız filmlerden.

    --- spoiler ---

    mantık hatası olarak örneğin; o büyüklükte tasarlanmış canlıların gücü de oldukça fazla olması gerekirdi. marketin içine camı kırarak girebilirlerdi. gerçi camı kırarak böcekler doluştu içeri ama uzun bacaklı yaratıklar marketin içine akın edip bütün insanları yiyebilirdi. filmden sese duyarlı oldukları belli yani marketin içine saldırmamalarını gerektiren bir durum yok.

    ayrıca marcia gay harden'ın oynadığı kendini mesih olarak tanıtan karakter tam anlamıyla güzel işlenmiş. her olayı '' tanrı şöyle buyurdu, bunu yaparsan tanrıya şirk koşmak olur '' diyen zihniyete güzel bir gönderme olmuş. sürü mantığıyla yanına müritler toplaması da enfesti.

    en sonda çalan the host of seraphim parçası atmosferle çok güzel bir bütünlük yakalamış ve baş karakterin çaresizliğiyle güzel bir film sonu izlettirmiştir.

    --- spoiler ---``
hesabın var mı? giriş yap