• bir chris de burgh şarkısı.... "there is something in his eyes, something in his hands..." şeklindeki nakaratı ile ünlüdür.
  • iste sarkinin sozleri:

    in from the coast, riding like the wind and racing the moon,
    shadows on the road, dancing and a-weaving like a crazy fool.
    a horseman is coming, death in his heart, for a rendez-vous,
    and where the traveller goes, nobody knows,
    where the traveller goes, nobody knows....

    a candle in the night, fear on every face when he goes inside
    (maybe he's on the run?)
    get back from the bar! a stranger in town is a dangerous sight
    (maybe he's got a gun?)
    "bring a bottle of whisky, ladlord, i wanna talk for a while."
    and where the traveller goes, a cold wind blows,
    oh, where the traveller goes, a cold wind blows....

    there is something in his eyes, something in his hands,
    you can almost smell his revenge!
    and whoever he is after, it will be disaster:
    this man is gonna take him to the very end....

    well, the landlord he trembled, staring at a face he'd seen somewhere before.
    (you laid him in the ground)
    suddenly remembers a killing, yes, a murder, many years before.
    ('twas you that shot him down)
    he said to a boy: "saddle me the black, i'll meet you down below.
    with this man i must talk, yes with this traveller i'll go,
    with this man i must talk, yes with him i must go."

    there is something in his eyes, something in his hands,
    i can almost smell his revenge!
    and it's me that he's after, it will be disaster:
    this man is gonna take me to the very end....

    and they were never seen again!
  • baba'nın şarkısı;

    o, bir daha geçmeyeceği kadar güzel geçen bir sınavdan henüz çıkmıştır. balıkesir'in de berbat sıcağı, göz yaşını dahi buharlaştıracak kıvamdadır. eve geldiğinde öğrenir. göz yaşının tadı, şarkılardan, anılardan her bir acı verecek şeyden daha fazla kazınmıştır aklına. kötü biten bir ilişki, klasik. dünya başına yıkılmıştır. memleketten peder gelir; göz kulak olmak için mi, teselli etmek için mi hala bilmez. birisi göz kulak olmasaydı ne yapardı acaba? teselli bir işe yarayacak mıydı?

    ramazandır. ama gene de bira alırlar, eve gelirler. ortalık hafif toplandıktan sonra tezgahı kurarlar. pazardaki dükkanın önünde 14 şubat için satılmak üzere alınan çin malı plastik gülleri serdikleri tezgahı hazırlaması gelir aklına. ancak bu sefer curcuna yerine hüzün, esnafın bağrışları yerine müzik, diafondan söylenen çaylar yerine bira vardır. peder tedirgindir, konuyu nasıl açacağını düşünür.

    odadan kolonlardan birini uzatma kablosuyla salona taşır. ayak üstü bir liste yapar, zor da olmayacaktır zaten babasıyla aynı müziği dinlemektedir çoğunlukla. müzik oynatıcısında karışık çalma seçeneğini seçer. son ayarlamaları yaparken ilk şarkı bitmiş ikinci şarkı çalmaktadır. otururlar. biraları açar ve bardaklara doldurur. tam babasına geldiği için teşekkür edip, bardağını tokuşturmak için kaldırdığı anda the traveller çalmaya başlar.

    " yıllardır hatırlamaya çalıştığım, arayıp da bulamadığım şarkı." der, babası.

    sabaha kadar konuşurlar. uyumadan sınava gider. hikaye de bundan sonra başlar zaten.

    ...

    o günden aklında kalan tek mutluluktu bu; o gün her aklına geldiğinde derinlere batmaktan kurtulmak için düşündüğü, dinlediği şarkı. baba'nın şarkısı.
  • şanslıysan, yolculuk esnasında radyoda çıkar. ağlarsın falan ne güzel.

    işi şansa bırakmayacaksan da yanında taşıyacaksın artık, sevgili traveller.

    evet evet, müthiş bir yol şarkısı.
  • tam beğenip coşmaya başlarken bitmesiyle her dinlenişte insanı delirten şarkı. en az 3-4 kez repeat etmeden tadına varılamıyor. 4 dakika aslında gayet uzun bir süre olabilir albüm şarkıları için ama bu eserde süre kavramı yitiyor, insan daha uzun olsun istiyor. şarkının tempolu kısmına giriş çok dolambaçlı yollardan geldiği için olabilir belki. ayrıca giriş anındaki ilk 1o saniyelik melodi şarkının en güzel kısmı ve o da sadece birkaç saniye sürüyor. kısacası nereden baksan insanı sinir eden bir eser.

    ama ilk 15 saniyesi bir ömre bedeldir.
  • aksu kumaş reklam müziği idi
  • new york timesin pazar gunleri verdigi seyahat eki.
  • chris de burg şarkısıdır. hatta geçmiş senelerde bir aralar bir reklamda da kullanılmıştı.
  • "and it's me that he's after, it will be disaster:
    this man is gonna take me to the very end...."
    intikam korkusu notalara sinmiş, titretiyor
hesabın var mı? giriş yap