• birazdan hayatında asfalt harici bir yere ayağı değmemiş, 48 tl verdiği salatadan başka yeşillik görmemiş ergenler gelip tavsiye verecek. onlara kulak asmayınız.
  • ön edit: cargill go home...

    ülkemizde genç işsizlik %27.4 oranında, diğer taraftan türkiye'nin karasal büyüklüğünün yaklaşık yüzde 31,1'ini tarım alanları oluşturmasına rağmen ne yazık ki çeşitli bahanelerle bu verimli araziler kullanılmıyor.

    türk tarımı'nı yeniden tam potansiyel ile üretime geçmesi için aşağıdaki adımlar izlenebilir.

    1 - ülkemiz tarımsal bölgelere ayrılmalı, ayrılan her bölge içinde şehir bazlı kooperatif yönetimleri kurulmalı.

    2 - %27.4 oranındaki genç işsiz kadroları kurulan kooperatiflerde üretim amaçlı pay sahibi olmalı ve bu kooperatifler ziraat bankası desteği ile uzun vadeli geri ödeme planı ile desteklenmeli, usulsüzlükleri önleme adına tüm teşvikler sayıştay tarafından sıkı denetlenmeli.

    3 - kooperatiflerde üretilecek ürünlerin yerli pazarda gerekiyorsa perakende ağları kurularak, tanzim satış noktalarında yurttaşlarla düşük fiyat politikası ile buluşması sağlanmalı, halkın geçim sıkıntısı son bulmalı.

    4 - yurt içi ihtiyaç fazlası tarım ürünleri ihraç edilerek cari açığın kapatılması sağlanmalı.

    5 - tüm çalışmalar süresince sadece yerel tohum kullanılmalı ve kesinlikle ithal tohumların kullanımı yasaklanmalı. türk köylüsüne konulan yerel tohum takası yasağı kaldırılmalı.

    projenin ülkemize kazandırdıkları şunlar olacaktır;

    1 - işsizlik yüksek oranda azalacaktır.
    2 - ülkemizde verimli arazilerin artışı sağlanacaktır
    3 - enflasyon azalacaktır
    4 - gayrisafi milli hasıla yükselecektir.
    5 - cari açık azalacaktır.

    dipnot: (bkz: devletçilik)

    dipnot 2: (bkz: önce buğdayı bile dışardan alırdık)
  • çiftçinin yol boyunca emek verdiği ürün için hasat zamanı ithalat izni verip yurtdışından getirerek çiftçiyi yaptığı işten sogutmamak bir öneri olabilir.
  • yav ne planı ne projesi uzayda mı yaşıyorsunuz siz ?

    insanlar kırsala ayak basmak istemiyor, özellikle kadınlar tarım ve hayvancılık türü işleri utanılacak şeyler olarak görüyor. kadın durmayınca erkek de duramıyor haliyle. köyde üretim yapan arkadaşlarım, ancak şehire gelip özel güvenlik olunca evlenebildiler. sabah 8 akşam 5 çalışmak, haftasonu yatış, kafelerde avmlerde dolaşmak istiyor insanlar. diyeceksiniz ki kim istemez bunları. herkes bunu yaparsa bir yerde tıkanıp kalır ülke. burada tren çoktan kaçtı; 80 milyon insanın tamamına vermeyecektin bu imkânı, acı ama gerçek, köyü bırakamayacaktı insanlar. gündüz kuşağı kadın programlarının, ocak batıran dizilerin ve sosyal medyanın da bunda büyük etkisi oldu.

    tamamen sosyolojik olan bir duruma hâlâ nasıl etsek de düzeltsek diye kafa yormak, maalesef büyük saflık. boşuna yormayın kendinizi.
  • daha sen tohumu dışardan alıyorsun, yerli tohum ile ekim yapana da kallavi ceza kesiyorsun. neyin kafasını yaşıyorsunuz arkadaşlar. bu ülkede artık tarımcılık bitmiştir. konya kadar yüzölçümü olmayan bir devletten bile bakliyat ithal ediyoruz.
    hepsini geçtik! kanada'ya sattığımız nohut, fasulye gibi bakliyat ürünlerini adamlar yetiştirip bize gerisin geri satıyorlar. bu hükümet ile tarımda reform bekleyenler, gitsin mezarlığa (neyse sustum).

    edit : vay arkadaş ya illa bir makale koymamız lazım.

    https://www.kamupersoneli.net/…asakladi-h56721.html
  • pavyonları kapatmak
  • birisi "pavyonları kapatmak" demiş ya, eliniz bir gün olsun toprağa değer inşallah.

    çks'ye dahil çiftçiyim. bu yıl dönüm başına 15 lira mazot, 4 lira gübre, toplam 19 lira devletten destek alacağım. bozdurup bozdurup harcayacağım pavyonlarda.

    boş verin gençler, bekir pakdemirli beyefendi sizi dinlemez, onun dinlediği başka yerler var.
  • kalkınma bir ülkede bütün unsurlar ile beraber olur, ya her şey beraber düzgün olur ya da her şey beraber batar, bu da insanların kendisinden başlar.
  • bu işin içinde olan birisi olarak tüm yazılanları okudum. öncelikle bazi konulara açıklık getirelim;

    1. atalık tohum dediğimiz olay ancak kendi coğrafyasında çoğaltılabilir ise özelliğini kaybetmez. yoksa bitkilerde diğer tüm canlılar gibi evrimlesir, fethiye tatlı yeşil biberi adıyaman'da yada urfa'da acı kırmızı biber olur. yani bu demek ki tohum takası değil yerli tohum yerinde devam ettirilmeli.
    2. kredi konusunda devletin bir kaç başlık için çok uygun krediler verdigi doğru. fakat belli kıstasları gerçekleştirmek gerekiyor. mesela hayvancılık için yem kredisi veriyor fakat belli miktarda hayvan olması gerekiyor. zirai alanı olan çiftçiye mazot ve gübre kredisi veriyor fakat yine belli miktarda bir alan ve ürün istiyor. bunlar hasat dönemlerinde belli geri ödeme planları yada hibe şeklinde oluyor. fakat çiftçi hem tembel hem uyanık olduğu için krediyi alıp tarlaya buğdayı normalde 1 dönüme 35-40 kg buğday ekip 150-200 kg buğday hasat edeceğine 100 kg buğdayı ekiyor yine 200 kg buğday hasat edip zarar ettim bu yıl diyor. ama samanini el altindan hayvan sahiplerine satıp paraya çeviriyor.
    3. endüstriyel tarım türkiye'nin çok eksiği var. çiftçiler hala 20 yıllık pulluk ve sürgülere toprağı işlemeye, eski ve mazot tüketimi fazla traktörlerle hasat etmeye çalışıyor. halbuki yenilenen sektörü takip edebilecekleri ne bir ziraat odası ne de bir kaynak var. işin bir tuhaf tarafı da ziraat odaları eş dost akraba ile çalıştığı için hiç bir ilerleme yada paylaşım olmuyor. fidan satışı tohum satışı ve desteği maalesef sıfır.
    4. sulama konusunda da bazı sorunlar var. bu ülkenin neredeyse her tarafında bir dere bir nehir yada yeraltı su kaynağı var ve bunun en büyük ispatı depremlerdir. devlet su işleri tarimsal sulama konusunda yerel çalışmalarını sürdürebilmek için hem köylülerle hem de belediyelerle doğru çalışmak zorunda. köylü suyu istiyor fakat belediyeler suyun geçeceği yerin doğru olmadığını şuradan geçsin ama burada da başka bir şey var durun bekleyin diyerek işi geciktiriyor.bunun yegane sebebi para ve menfaat. bakın benim yaşadığım yerde elektrik kesintileri oluyor. genel olarak civar köylerde de var ve herkes hayvancılık ile uğraşıyor. sağılan sütler soğuk hava tanklarında bekletiliyor fakat kesinti olduğunda süt bozuluyor.. belediye ve elektrik dağıtım şirketi ile yapılan görüşmelerde hatların yer altına alınması gerektiği bunun projesinin hazırlandığı ama istimlak edilecek topraklarin sahipleri ile sorun yaşadıklarını söylüyorlar. yani köylü yine kendi ayağına sıkıyor. belediye de ancak dayı amca hala yenge mantığı ile onların işini çözüyor..
    5. zirai gübre ve ilaç sektörü bazı büyük firmaların tekelinde. devlet buna göz yumuyor. üniversitelerde araştırma geliştirme çok iyi fakat yine devletin bazı engellerinden dolayı bu bilgiler çiftçiye ulaşmıyor. ve kilosu 15 tldan sinek ilacı alıp domatese veriyor. 500 metrekarede etkili oldugu söylenen zehir aslında rüzgar ve arılar ile daha da fazla ürünü toprağı ağacı etkiliyor , domatesler kurtuluyor fakat maliyet artıyor ama diğer ürünlerde hasar oluşuyor ve yine başka bir ilaç yada gübre alıyor.. ve bu böyle sürüp gidiyor. aradan geçen 5-10 yok içinde toprağı zehirleyen çiftçi verimin düştüğünü herşeyin pahalilandigini ve toprağını satmak istediğini söylüyor. sonra gelsin paralar pavyonlar lüks evler ama 45 yaşında işsiz..

    gelelim çözüm onerilerime

    öncelikle bir metre kare bile toprak sahibi olan herkesin "eğitilmesi" gerekmekte. ve bu eğitim sonucunda "çiftçilik belgesi" almalı. bu belge olmadan ne bir kredi ne bir traktör ne de gübre alabilmeli.

    üniversitelerden destek hatta öncü olmaları istenmesi. ziraat odalarına bağlı oldukları illerdeki üniversitelerin ziraat fakültelerinden destek verilmeli. her üniversite bir fidanlık kurmalı ve coğrafyasındaki meyve ve diğer türlerden ağaç yetiştirmeli ki çiftçi toprağına bir şey ekmek istediğinde ziraat odası ve üniversite yol gösterebilsin uygun fiyata fide tohum bulabilsin.

    yer altı su kaynakları ile ilgili yasa düzenlenmeli. benim toprağımin üzerinden geçen nehir,dere yada kanaldan toprak sahibi değil devlet su işleri sorumlu olmalı ki eşit haklar sağlansın. toprağın altından çıkan artezyen suyu bilinçsiz bir şekilde değil yine bağlı oldukları illerdeki üniversitelerin jeoloji bölümleri ile ortak çalışma sonucu çıkartılmalı ve devlet bundan az bir vergi talep etmelidir.

    daha bir kaç şey daha var ama tarla beni bekler.sonra eklemeler yapacağım
  • ata tohumuna dönüş, devletin sadece genetiğiyle oynanmış tohuma destek vermemesi. kooperatif sayısının arttırılması, büyük şehirlerdeki hallerinin çıkarcıların elinden alınması ve kooperatiflere öncelik verilmesi. teşviklerin daha sıkı denetlenmesi.
hesabın var mı? giriş yap