• bütün baroların katılımıyla oluşan, kamu kurumu niteliğinde, tüzel kişiliği haiz bir üst meslek kuruluşu.

    türkiye'de avukatlar türkiye barolar birliği'nin verdiği, resmi belge niteliğindeki kimliği taşırlar. hangi baroya kayıtlığı olduğu ise adı soyadı gibi bilgiler arasında yer alır.

    http://www.barobirlik.org.tr/
  • devletin aldığı vekalet harcından daha fazla vekalet pulu bedeli tahsil eden uyanıklar beşiği meslekî örgüt.
  • istanbul barosunda avukatlık stajı yapan, hasan basri türkoğlu isimli genç tarafından avukatlık sınavı yönetmeliği'nin bazı maddelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle, aleyhlerinde danıştay'da dava açtığı örgüt. dava ''meslek ilkeleri ve uygulamada avukatlık'' dersinin zorunlu olması ve avukatlık sınavının yüzde 40'ının bu ders konularından seçilmesi sebebi ile açılmış.
    daha stajda iken, hem de baroya dava açan bir avukatın gözlerinden öpülmez de ne yapılır?
    ben de çok isterdim, atölye stajında makina mühendisleri odasına "gazaltı kaynağını yanlış biliyonuz lan!" diyerek bilumum mercilere gitmeyi. ama doğruydu anasını satayım.
  • cizre'de yaşanan ve yahya menekşe 'nin panzer altında kalıp ölmesine neden olan olaylar hakkında yaptıkları yorum şöyledir:

    "çocuklara karşı kolluk güçlerinin insani yaklaşımlarına karşın, türkiye cumhuriyeti’nin simgesi olan bayrağa hakareti protesto etmeyenler, “kürt sorununun demokratik çerçevede çözülmesi" için yollara düşmüşlerdir."

    yani kolluk kuvvetleri "insani" bir yaklaşım sergilemişler. tıpkı barolar birliğinin yasaklar karşısındaki "ilerici" duruşu gibi.

    http://www.barobirlik.org.tr/…080220_guneydogu.aspx
  • ankara çukurambar semtine devasa bir bina inşa eden meslek kuruluşu. bina hakkaten devasa. ne yapacaksın birader o kadar büyük binayı..
  • kendi bürosu olmayan avukatların soyad.av.tr adresi almasına izin vermeyen kurum.

    illa dagnytaggart.av.tr almam gerekiyormuş. eğer bir gün bir ofisim olur da birkaç arkadaşla birlikte çalışırsam, tüm ekip dagnytaggart.av.tr isminde buluşmalıymışız.

    he bir de benim şöyle bir durumum da var, benim ailem de avukat. sanki tek av. taggart benmişim gibi, illa ismimle almalıymışım siteyi. kendi bürom yok diye. kendim bürom olması için bana maddi/mesleki yardımda bulundun da ben istemedim di mi, şimdi böyle saçma ayrımlarla çıkıyorsun karşıma. bu bir.

    ayrıca, bir de reklam yasağı bağlamında düşünülen bir yasak daha var: avukatlık bürolarına adın/soyadın dışında isim veremiyosun. aslında isimsiz/soyisimsiz gayetten de fazla büro var ki olsun da zaten. baro re'sen soruşturmaya girmiyor fazla. ama mesela, bürosunun adını "prometheus hukuk bürosu" koyamadığı için adına mahkeme kararıyla "prometheus" ekleten bir avukat da oldu meslekte. (bkz: prometheus özkan aydemir) gitti isim ekletti adam mevcut isminin önüne. oh mis gibi yaptı. ruhu şad olsun.

    şimdi ben bir büro kursam, yazsam "taggart hukuk bürosu" diye, "ben ben ben" demiş olmaz mıyım? benim işlerim bir ekip işi değil midir, masraf ortağımdan (ya da iş ortağımdan) sekreterime kadar herkesin payı yok mudur o işte?

    eğer bir gün işe hep geç gelip hep erken giden, dilekçelerin yüzüne bakmayıp her işi ücretlilerine yaptıran, vekalet ücretini paylaşmayan ve her şeyi sanki kendi yapıyormuş gibi böbürlenen iğrenç patronlardan olursam allahaşkına bu entry'lerimi yedirin bana nolur. direnirsem siz napacağınızı bilirsiniz.

    çok sinirliyim be sözlük. işsizim de aynı zamanda üstelik.
  • yargıda yaşanan dinleme skandalı üzerine basın açıklamasında bulunan kurum.

    http://www.barobirlik.org.tr/…tbb/091116_basin.aspx

    link ölürse diye ise copy paste:

    türk yargi tarihindeki talihsiz gelişmeler üzerine kamuoyuna duyururuz ki;

    insanlık tarihinin; hak, adalet, özgürlük uğruna verilmiş çetin mücadelelerle örülü binlerce yıllık deneyiminden süzülen çoğulcu demokratik sistemler, esas olarak birey haklarını güvence altına alır.

    çoğulcu demokrasilerde, siyasal iktidarların birey haklarını ihlal eden keyfi uygulamaları hukuk denetimindedir ve bu nedenle, çağdaş, çoğulcu demokratik sistemler ancak bağımsız yargıya dayalı hukuk devletlerinde yaşama geçebilirler.

    görülen o ki;

    ülkemizde siyasal iktidarın “birey hakkının güvencesi olan” yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmayı hedefleyen keyfi uygulamaları, hukuk devletinin temellerini sarsacak boyuta ulaşmıştır.

    öyle ki toplumu korkuya sevk eden ve huzuru bozacak nitelikteki gizli telefon dinlemeleri; yüksek yargı makamlarına, cumhuriyet başsavcılarına, iktidarın hoşuna gitmeyen kararları alan yargıçlara, yargı alanındaki mesleki örgütlenmelerin yöneticilerine ve halkın hak arama özgürlüğünün sesi avukatlara kadar ulaşmıştır.

    yargının kurucu unsurlarından olan savunmayı temsil eden türkiye barolar birliği, “hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak” görevinin gereği olarak 14 kasım 2009 günü yönetim kurulu toplantısında, son günlerde ülkemizin gündemine oturan ve vahim boyutlara ulaşan haberleşmenin gizliliğinin ihlali olaylarını görüşerek aşağıdaki hususların kamuoyuna duyurulmasına oybirliğiyle karar vermiştir.

    biliyoruz ki;

    yargı bağımsızlığının olmadığı yerde hukuk devleti, hukuk devletinin olmadığı yerde birey hakkı, birey hakkını olmadığı yerde demokrasi, demokrasinin olmadığı yerde toplumsal huzur, refah ve özgürlük olmaz…

    hatirlatiriz ki;

    anayasamız, “herkesin, haberleşme hürriyetine sahip olduğunu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğunu” hükme bağlamıştır.

    keza, çoğulcu demokrasiyi temel alan ve türkiye cumhuriyeti devleti’nin de taraf olduğu avrupa insan hakları sözleşmesi'ne göre; “herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.”

    kuşkusuz hukuk devletlerinde hiçbir hak sınırsız değildir. haberleşme özgürlüğüne getirilen istisnalar, ceza muhakemesi kanunu’nda detaylı olarak açıklığa kavuşturulmuştur.

    soruyoruz;

    dozu giderek artan ve en yüksek yargı makamlarına kadar ulaşan gizli telefon dinlemeleri anayasamıza, yasalarımıza ve taraf olduğumuz evrensel hukuk kurallarına uygun mudur?

    bu dinlemeler, hakim kararlarıyla mı alınmıştır?

    öyleyse; hakimler hukuk kurallarını uygulamışlar mıdır?

    hukuk ihlallerinin normal gibi gösterilmesinin sebebi nedir?

    yoksa; demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları kavramlarını dilinden düşürmeyen siyasal iktidar, hukuk güvencesinden yoksun kalmış bir korku toplumu yaratmayı mı hedeflemektedir?

    usulsüz telefon dinlemeleri kime ve neye hizmet etmektedir?

    hukuk devletinde hakimler ve savcılar dahil hiç kimse hukuka aykırı keyfi işlem ve kararları sebebiyle sorumsuz değildir ve olamaz.

    ne yazik ki;

    bu özgürlüğün ihlalinin adeta bir iktidar kazanımı olarak görüldüğü ve hasım görülenlere saldırı aracı yapıldığı gözlenmektedir. bireyin bu temel özgürlüğüne tecavüz; demokrasi, insan hakları gibi ulvi değerleri yıpratarak lince dönüşmüştür.

    anayasal olarak birbirine üstünlüğü bulunmaması gereken üç erkten biri olan yürütme; yasamaya egemen olma, yargıyı da kendisine bağımlı kılma girişimlerini hızlandırmıştır.

    türkiye cumhuriyeti devleti’nin temel organlarından olan yargı erki sürekli yara almakta, toplumun vicdanı ve güvencesi hırpalanmakta, ülkemiz bir kaos ortamına sürüklenmektedir.

    hatirlatiriz ki;

    anayasamıza göre; kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı türkiye cumhuriyeti devleti’nin temel organları yasama, yürütme ve yargıdır. sistemin esası, birbirine üstünlüğü olmayan bu üç erkin, belli devlet yetki ve görevlerini medeni bir işbölümü ve işbirliği içinde, anayasa ve kanunlar çerçevesinde kullanmasından ibarettir.

    yine anayasamız, bu üç erkten yargı bağımsızlığını güvence altına almış, “hiçbir organ, makam, merci veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkeme ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceğini, tavsiye ve telkinde bulunamayacağını” hükme bağlamıştır.

    anayasamızın cumhuriyetin niteliklerini belirten ve değiştirilemez 2'inci maddesi, türkiye cumhuriyeti'ni, toplum huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlar.

    bilinmelidir ki;

    yargı bağımsızlığının olmadığı yerde hukuk devleti, hukuk devletinin olmadığı yerde çoğulcu demokrasi olmaz.

    hukuk devletinin olmadığı yerde bireysel haklardan söz edilemez.

    siyasal iktidarın yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracak nitelikteki uygulamaları hukuk devletini temelden sarsmakta, anayasal düzenin temel ilkelerini işlemez hale getirmekte, adım adım bir otoriter sisteme doğru gidilmektedir.

    ağır bir anayasa ihlali taşıyan ve ülkeye büyük zarar veren bu yöntemin, uygulayıcılarına da yarar sağlamayacağı açıktır.

    türkiye barolar birliği, asla kabullenmeyeceği bu gelişmeler karşısında sonuna kadar hukukun üstünlüğünü savunacaktır.

    korkunun değil hukuk güvenliğinin,

    baskinin değil hak ve özgürlüklerin,

    bağimliliğin değil bağimsizliğin;

    kavganin değil bariş dostluk ve kardeşliğin,

    hukuksuzluğun değil adaletin gerçekleştiği

    ve özellikle de insan onurunun en yüce değer olarak algilandiği ve uygulandiği bir cumhuriyeti yeniden tesis etmek,

    kisaca insan haklarina dayali,

    demokratik, laik, sosyal hukuk devletine

    bütün kurum ve kurallariyla işlerlik kazandirmak için herkesi göreve davet ediyoruz.

    türkiye barolar birliği
  • bir insan hakları merkezi açmış, şu usüllere göre çalışacakmış:

    “hukukun üstünlüğü, demokrasi ilkeleri, insan haklarının tam ve eksiksiz uygulanması, laik ve sosyal hukuk devletinin bağımsızlık ve bütünlüğünün korunması”

    insan hakları diye merkez açıyorlar, amaçları arasına devletin bağımsızlık ve bütünlüğünü korumayı da koyuyorlar.
  • tekel.

    enerjisini karşı bildiri yayınlamak, muhalefet görevini icra etmek için kullanır, arta kalan zamanlarında temsil ettiği avukatları ilgilendiren hususlara kafa yorar; hatta o kadar çok kafa yorar ki kanunilik ilkesinin bu denli katı uygulandığı bir alanda yakalama gözaltına alma ve ifade alma yönetmeliği'nin 23 maddesi ile cmk'da yer almayan şekilde sınırlandırılan müdafiilik ile ilgili hususları 6 yıla yakın süredir görmez, göremez.
  • avukatlarin sartlarini iyilestirme ve haklarini koruma isini yapmadigi bilinen bir gercek zaten ama bir de kalkmis kurum dosyalari yapan avukatlar hakkinda inceleme baslatmayi dusunuyormus. yakinda "sozlesmenizi bi gonderin, bagayim" diyen yazilar gonderecekler muhtemelen. kulaga deli sacmasi gibi geldigini biliyorum ama oyle iste.
    kurumlarla yapilan sozlesmelerde kurumlarin dayattigi sacmaliklari cozmek, avukatlara destek vermek yerine meslektasi uyelerini cezalandirmayi sececeklerine neredeyse suphem yok. hep oyle davranmiyorlar mi?

    ha, yurutulen bir sorusturma da borclulara mektup gondermek hakkindaymis. icra dairesinde islem baslattiktan sonra bir de mektup vesair seylerle borcluyu rahatsiz edemezmis avukatlar. daha once yapilan birkac basvuru reddedilmisti. bakalim bu sefer ne olacak.

    ya bu avukatlari en cok da kendi meslek orgutleri baltaliyor. avukat meslek orgutleri canlari sikildikca avukatlari sirtlarindan bicaklamakta beis gormuyorlar. ne denilse bos.
hesabın var mı? giriş yap