• bir gun besiktas'tan otobuse bindik. sanirim bir cocuk ogrenci akbili yerine yasli akbili kullanmisti. belki de yapmamisti ama sofor oyle sandi. cocuk hemen kendi akbilini cikarip gosterdi ama sofor akbile el koydu.

    daha sonra ilerledigimizde otobusun orta kapisinin onunde 4-5 genc ellerinde posetlerle alenen bali cekiyorlardi. insanlar yanlarina yaklasamiyorlardi korktuklari icin cunku dengesiz hareketlerde bulunuyorlardi. bagirarak konusuyorlar ve rahatsiz edici bir edayla sakalasiyorlardi.
    her birinin tek tek akbil bastigini dusunmek gercekten saflik olacak. burada sofor onceki gencin akbiline el koymakla dogru olani yapti evet ama neden gucu yetemedigi icin insanlari rahatsiz edecegi belli olan tipleri otobuse aldi? ustelik akbil basmadiklari cok belli.

    burada suclu olan kim?

    bas suclu devlet. ona suphe yok. ama sofor de hic masum degil bana kalirsa. kendi halinde, belki en buyuk hatasi 1-2 liralik ulasim bedelini odememek icin bir sivil itaatsizlik yapmis genci herkesin ortasinda yerin dibine sokup patronluk taslayabiliyorsan, o balicileri de almayacaksin.
    bicaklanmaktan korkup sesini cikarmiyorsan kimseye cikarmayacaksin.

    nereye gelecegim?

    bu toplumda herkes gucune yetenle ugrasiyor. disini gecirebildigini eziyor. eger gucu yetmeyecekse ya olu taklidi yapiyor, ya da hemen kibar insan moduna burunuveriyor.
    otobuste birbirine sarilip "burasi seks otobusu degil" tepkisi alan arkadaslar hala dun gibi aklimda. ayni seyi yapsana tinercilere de? yok. madem bu kadar idealistsiniz, toplumun ahlak bekciligini yapiyorsunuz -ki birbirine sarilan gencleri uyarmanin bununla hicbir ilgisi yok- baliciyi tinerciyi de cikarin otobusten. o kadar erkek degilseniz bari biraz tutarli olun da kimseye laf etmeyin.

    bir ornek daha verecegim.
    yillardan 2012, bahar aylari. bir derste hoca sadece dersi dinlemedigim icin beni kucuk dusurmeye calisti. bunun uzerine eksi sozluk'te bir elestiri yazisi yazdim. kendisini yalnizca elestirdim. daha sonra bazi aklievveller nickimi vermis. ben de belli ki alinmis diyerek entry'i sildim.
    bir dahaki yilin ilk donemi kendisinden proje aldim ve bir sebepten "yine" beni kucuk dusurmeye calisti ve karsilik verince kufrederek odasindan kovdu.
    o gun "madem bir entry'i bu kadar onemsiyor, mezun olunca gorusuruz bakalim" diyerek odadan ayrildim.
    ben ogrenciydim, kendine gore bana her seyi yapabilirdi cunku ona bagimli oldugumu dusunuyordu. bir daha projeyi vermek icin odasina gitmedim. okulum sirf bu sebepten uzayabilirdi. bir dilekceyle hallettim o ayri.
    bundan bir-iki yil sonra mezun oldugumda entry'i tekrar canlandirdim. evet intikam aliyordum cunku artik "entry'si vasitasiyla twitter adresinden adi bulunan ogrenci" gibi okuldan uzaklastirilma ya da atilma gibi bir ihtimalim yoktu.
    derken birkac hafta sonra telefonum caldi. gizli numaradan aranmistim. actim, beni odasindan kufrederek kovan sevgili ogretim gorevlisiydi bu.
    hayatinda hic bu kadar nazik konustuguna tanik olmamistim. adeta benimle esit seviyeye inmis*entry'mi silmemi "rica" ediyordu. cunku beni tehdit edemezdi. beni savciliga verip okuldan attiramazdi. elinde hicbir sey yoktu. sadece rica edebilirdi. halbuki daha 1-2 yil once projemin taslagini uzerime firlatip kufretmisti bana.
    guldum.
    garipti. elinde guc oldugu zaman pervasizca, kimsenin ne dusundugunu onemsemeden, duygulariyla, onuruyla oynuyorsun, ama bakiyorsun ki artik sana mecbur degil, ya da senden daha guclu bir konumda; "rica" ediyorsun.
    bu gercekten munferit bir olay degil. cok fazla insan var boyle. otobus soforunden docentine, profesorune polisinden basbakanina kadar. ezebildigini eziyor, gucu yetmeyince "rica" ediyor. ya da kendini ezdirmekten cekinmiyor.

    ahlaki* birbirine sarilan ciftlerde degil, bunlarda aramalisiniz. cocuklara kotu ornek olanlar, birbirini seven insanlar olamaz.
  • hep soylerim yine soyluyorum bu ulkede illa bir devrim yapilacaksa ilk once ahlak devrimi yapilmali.okullarda turkce-matematikten once ahlak dersi "gostermelik din kulturu ve ahlak bilgisi dersi gibi degil ama" verilmeli.
  • işin kötü yanı ahlak çöktü mü geri dönüşü olmaz. bir kere ahlaksızlığa ve onun getirdiklerine(yozluk, beleşçilik, nasılsa bişi olmazcılık) alışan insan kudurmuştan beterdir.
  • sadece türkiye’de değil, tüm dünyada gerçekleşendir. giderek gelişen teknolojiyle muhteşem derecede bireyselleşen kitleler artık eskiden olduğu gibi birbirine bağımlı olmaktan kurtulmuş, kendinden başka hesap vereceği kimse kalmadığından bencilleşmiştir. bu bireyselleşme ve bencilleşme kaçınılmaz bir şekilde; insanın toplumsal dışlanmadan korkarak bastırdığı hayvansal içgüdülerini artık bastırmasına gerek olmadığını ona öğretmiştir.
  • deprem sebebi.

    eğer tayyeep iktidardan giderse 9.14 şiddetinde de deprem olacakmış. ahlakımızın kutsal bekçisi, bekaretimizin gardiyanıymış.

    bu durumda bizim de cezaevi müdürümüz oluyor herhalde.
  • ahlak her alanda olması gereken, insanlık yararına işlerin düzgün işlemesi adına bir gerekliliktir. günümüzde ise her şey para demek ve cehalet prim yapıyor ne yazık ki, işte bu yüzden insanları kandırmaktan ve kırmaktan çekinmek, onursuz sayılacak veya komik olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, korkmak, mahcup olmak durumu yani utanma duygusu insanlarda artık kalmadığından böyle bir çöküntü yaşanıyor. yapılan hiç bir çirkinlikten, kötülükten utanılmıyor artık. sorun bu, yoksa genel olarak insanın olduğu yerde her şey mümkün zaten, ama az ama çok.
  • bir kere "milli" ve "yerli" bir ahlak tanımımız yok...
    neden yok?.
    cumhuriyet' in kurulmasıyla ortak - evrensel ahlaki değerin benimsenmesi için laik ilkeler doğrultusunda gösterilen çabalar 30 yıl içinde muhafazakar iktidarlar sonucu çökertildi.
    yerine alternatif bir ahlak anlayışı konulamadı, içine dinin katıldığı suyun akışına bırakıldı...

    o gün bugündür seküler bir insanın değerleri, tutum ve davranışları, yaşam biçimi dini referans alan birine göre ahlaksızlık olarak görülmeye başlandı...
    12 eylül darbesi sonrasında ve özellikle şu son 15 yıldır toplumun laik- seküler kesimi sözde dini değerlerini öne çıkaranlar tarafından püskürtülmeye çalışılıyor...

    bütün dinler ahlaki söylem içindedir..
    eyvallah!..
    lakin ahlak - erdem kavramını ilk irdeleyenler; tanımlanmış, ortaya çıkmış herhangi bir dine mensup insanlar değildi. elbette her biri mistik inançlara kafa yoran insanlardı...
    mesela sokrat, platon...

    platon ahlak (erdem) bilgidir diyordu... ki erdem – ahlak kavramını ilk ortaya atanlardan biriydi...
    gerçek olan şudur: ahlak konusu dinin değil felsefenin temel konularından biri olagelmiştir...
    demek neymiş felsefen yoksa ahlakın yok demektir...
    istediğin kadar inançlı ol…
    din gözlüğünü takınırsan kendi ahlaksızlığına mutlaka bir gerekçe bulursun…
    en azından kader dersin, alnıma yazılmış dersin…
    felsefede sığınabileceğin böyle bir mazeret kapısı yok işte…
    o kadar katıdır yani…
    sokrates ne için öldü?
    ahlakı için, sahip olduğu değerleri için...
    lütfen otur da bir ara, sokrates’ in savunması’nı oku…

    evet dostlarım, insanın kendi kendisiyle hesaplaşmaya iten din değil, sahip olduğu felsefedir...
    size iki örnek sunayım:
    örnek olay 1:
    - izmir' de bir genç bir zamanlar yanında çalıştığı patronunu arkadaşıyla birlikte kaçırır, ailesinden fidye ister... o arada patrona senet imzalatmak için işkence yaparlar...
    patron işkencede ölür...
    bunlar cesedi parçalayarak yok etmeye kalkışırlar...
    anaaaa!...
    bakarlar ki patronun boynunda bir muska...
    bu muskayı ne yapacaklarını bilemezler...
    biri yakalım der...
    olmaz çarpılırız...
    gömelim...
    olmaz günah...
    muskayı ne yapacaklarını bilemezler…
    sonuçta bu muskayı kaldıkları apartmanın su saatinde saklamaya karar verirler...
    işte bu muska onların yakalanmasına neden olur...
    (bakın bu tipler patronu kaçırmalarının, fidye istemelerinin, işkence etmelerinin, ölümüne neden olmalarının, cesedi parçalamalarının günahından değil de sadece muskanın günahından tırsmalarının nedenini anlamınıza, değerlendirmenize davet ediyorum)
    örnek olay 2:
    - hatırlayanlarınız çıkacaktır... sufi bir delikanlı vardı... sırtına allah dövmesi yaptırmıştı... `https://eksisozluk.com/…e-oldurulen-barmen--3739329`
    parkta köpeğini gezdirirken öldürülmüştü... bu konuda bazı kişilere davalar açıldı [(https://vvv.sabah.com.tr/…sonra_yeniden_takipsizlik) .] sonuçta kim vurduya gitti... ama anlaşılan o ki dinciler tarafından katledildi bu çocuk...
    peki islami yaşam tarzına uygun bu çocuk mu yaşıyordu, yoksa onu öldüren ya da öldürtenler mi?
    bunu o tetiği çekenin, ya da çekmeye azmettirilenlerin sorguladıklarını hiç sanmıyorum...

    bakın sorun burada işte...
    ülkede kendi davranış ve tutumlarının din referanslı ahlak anlayışına sahip olup olmadığına aldırmayan; ama, buna sahip olmadığını düşünenleri, tutum ve davranış içinde olanları ahlaksız olarak niteleyen, onlara saldıran, felsefeden yoksun bir kesim türetildi...
    bu kesimin sayısı hiç de azımsanmayacak bir boyut ve sayıya ulaştı bu ülkede...
    işte türkiye' de ahlakın çökmesinin nedeni budur...
    huzur haram edildi bu canım ülkeye ve kadim insanlarına...
  • bunun sebebi çok açık. siyasal islam. siyasete alet edilmiş bir din. din adı altında arapların cehaletini, yüzlerce yıl geride kalmış yaşam şekillerinin allah emri olarak algılanıp topluma empoze edilmesi. ülkede acilen adalete ihtiyaç var. tarafsız bir yargıya ihtiyaç var. sonrasında insanlığa ait ahlak ve etik değerleri üzerinden evrensel kanunlara ihtiyacımız var. devamında da bunlara uymayanlara sert cezalar olacak. en basitinden yollarda egzos bağırtanı alacaksın içeri 20 bin tl kefalet yoksa bir yıl içerdesin diyeceksin bak bakalım o toplum adam oluyor mu olmuyor mu. tabii olayın en başında çocuklar ilk andan itibaren ahlak ve etikle yetiştirilecek. din ise çocuklar yetişkin birey olduklarında kendi seçimlerine bırakılan, birey ile allah arasında manevi bir değer olarak sınırlandırılmalıdır. asla ama asla toplumda dini söylemlerle bir yere gelinmemelidir. bunu yapmak suç sayılmalıdır.
  • (bkz: palu ailesi)

    bu aile hem ahlakın hem adalet sisteminin çöktüğünün son halidir
  • temeli olmayınca ve de ortadoğu etkisi dahilinde her geçen gün 0 altındaki yolculuğu magmaya doğru devam etmektedir.
hesabın var mı? giriş yap