• ilk başta yapacağın şey belli, işi(bakanlığı) ehline vereceksin. soyadına bakıp eker, diker bu demeyeceksin.
  • sorunun temelinde elbette tarım yapmayı, üretmeyi sağlayacak şeylerin pahalı olması var(mazot, gübre vs) . ama bunları halletmek sorunu yüzde elli çözebilir diye düşünüyorum. ben sorunun düğer bir sebebinin ciddi anlamda sosyal medya, lüks yaşam takıntısı vb olduğunu düşünüyorum. mesela rizede çay tarlaları olan arkadaşlarım var adam gidip rizede kendi işini yapsa güzel paralar kazanacak ama oradaki işi önemsemeyip istanbulda maaşlı çalışıyor. ya da anadolunun çeşitli şehirlerinde hiç ekilmemiş boş tarlaları olan arkadaşlarım var gelip istanbulda, izmirde asgari ücrete çalışıyorlar.. sorsan çok mantıklı sebepleri yok. bence izmir kordonda çekilen ve 50 like alan bir fotoğraf tarımdan daha cazip geliyor insanlara ve özellikle genç nüfus tarımdan uzaklaşıyor. dolayısı ile eğitim şart :)
  • 20 yıl çiftçiliğin içinde yaşadım.

    çiftçinin korkunç borçları var son 10 yıldır alarm veriyorlardı bir tane tarım bakanı bile fark etmedi. çünkü devlet çiftçilik yapılan yerde profesyonel memur koymamiş hiçbir şeyden haberi yok. memur var ama odasında artık ne yapıyor bilmiyorum. 20 yılda devletten tek bir adam gelip bir şey sormadı bakmadı yani bahçeye, çiftçiye. ki olduğum yer çukurova'da bir kasaba en küçük bahçede yılda 50ton hasat elde ediliyor. siyasetçiler oy istemeye geldi sadece.

    şu an o kasaba komple iflas etti. çiftçilerin bazıları 200 yıldır dedelerinden kalma bahçelerini bir bir satmaya çalışıyor. bahçeler ya boş ya da sebze bırakıldı tropikal meyveye döndüler.

    çiftçi nasıl düzelir üzerine kitap yazarım ama zamanım yok. dinleyen de çıkmaz. ha bu arada ziraat mühendisi değilim. ülkedeki ziraat mühendislerinin hiçbir bok bildikleri de yok onu da söyleyim. ben daha bileni görmedim. 50 tane hastalık ismi öğrenmişler kendilerine mühendis diyorlar hepsi tüccar neredeyse.
  • önce şunu söyleyeyim, ülkemizde tarım ve hayvancılığı bitirmek bir devlet politikasıdır.

    türkiye'de tarımı kurtaracak proje için uzun analiz kasmaya gerek yok aslında. halkın söz hakkı sahibi olduğu demokratik ülkelerdeki gibi, yakıt, tohum ve gübre fiyatlarını sübvanse edip teknik destek sağladığın zaman tarım sektörü sıkıntı yaşamayacaktır.

    ama 1970'li yıllardan beri bizim devletin önceliği sanayiyi geliştirmek olmuştur. 1980'lerde de turizm ve tekstil devreye girmiştir. bu sektörlere ucuz işgücü sağlamak için köylerin boşaltılması hedeflenmiş ve tarım yavaş yavaş çökertilerek çiftçiler ucuz işgücü olarak kentlere göçe zorlanmıştır. bunu da düzgün becerememişiz ve gecekondu şehirler yaratmışızdır gerçi.

    tarım çöktükten sonraki adımlar ise; miras nedeniyle parçalan arazilerin sermaye grupları elinde birleştirilmesi, sermaye noksanlığından erişilemeyen yüksek teknolojili teçhizatla ve know-how'la kitlesel tarım uygulamalarına geçmek.

    abd'de binlerce dönüme yayılmış tarlaları düşünün. hemen tamamının sahibi oligopolleşmiş şirketlerdir.
    - sen 3-5 dönüm tarlana ektiğin mısırla bu bir milyon dönüme eken adamla rekabet edemezsin.
    - sen 10 kişinin el emeğiyle günde 2 dönüm hasat yaparsın. adam 5 kişiyle devasa makineleri sokar 1.000 dönüm hasat yapar.
    - sen tozlaşma için rüzgardan, börtü böcekten medet umarsın. adamlar bin kovan arı getirtir tarlanın ortasında tam zamanında tozlaşmayı yapar.
    - ilaç ve gübre fabrikaları da bu şirketlerin ortaklarıdır zaten. yatay ve dikey olarak yapılanmışlardır ve ürün fiyatlarını da tam küçük işletmeciyi batıracak seviyede ayarlarlar.
    - yine neredeyse insan yüzü görmeden tavuk gibi inek yetiştiriyor bu şirketler. memesi dolan inek kendiğinden sağım makinesine gidiyor. o süt yine insan eli değmeden taşınıyor, paketleniyor.

    topraksız tarım uygulamaları var sonra. kapalı fabrika ortamında yapay aydınlatma ile ısıyı ve nemi ayarlayarak böcek, hastalık, ilaçlama derdi olmadan, sel, afet, felaket korkusundan arınmış bir üretim yapıyorlar. tam üretim bandı modeli ile gün gün ne hasat yapacaklarını biliyorlar. işin çoğunu da yine makineler hallediyor. yapay zeka uygulamaları ile ürünü her gün mükemmelleştiriyorlar.

    insanlığın son 12 bin yılının en önemli sektörü olan tarım başıboş bırakılmaz. hem dünya nüfusu artıyor hem de küresel iklim değişikliği tarımsal alanları hızla azaltıyor. devletlerse büyük şirketlere yer açmak için sahayı boşaltıyor iş bilmez köylülerden. fransa'da ve bazı ab ülkelerinde üretici birlikleriyle örgütlenmiş küçük üreticiler bu şirketlere direniyorlar. ama bizim köylümüzün bilinç düzeyi malum.

    şirketler için iyi olan halk için iyi midir, emin değilim. ama gidişat bu yönde korkarım.
  • tarıma desteği kesip ne bok yerlerse yesinler mantığına döneceksin.

    iyi ya da kötü tarıma çiftçiye destek yapılıyor ama bu desteğin kontrolü sağlanmıyor.
    çalanı çırpanı çok.
    desteği herkese değilde işini doğru yapan veya yapmaya çalışan çiftçilere vereceksin.
    10 çiftçiye 1k destek değilde 5 çiftçiye 2k destek vereceksin ki daha doğru işler yapılsın.
  • proje kasmaya gerek yok. çok amaçlı tarım kooperatiflerinin yaygınlaşmasıdır. çiftçi ne zaman birlik olursa o zaman kalkınır.

    bence en güzel örneklerinden biri tire süt ürünleri kooperatifidir.
  • mazotun 25 lira olduğu yerde tarımı kurtaracak proje olmaz.

    liyakatsiz yöneticilerin karar noktasında olduğu yerde tarımı kurtaracak proje hiç olmaz.

    finans sisteminin tarımı desteklemediği yerde tarımı kurtaracak proje olmaz.

    genç jenerasyonun sisteme dahil edilemediği yerde tarımı kurtaracak proje olmaz.

    kutuplaştırılmış bir toplum temelinin üzerine tarımı kurtaracak proje olmaz.

    tarım bilimini tek referans almazdığınız yerde tarımı kurtaracak proje olmaz.

    sabaha kadar madde eklenebilir .....

    kısaca bizdeki kafayla olmaz.
  • isviçre’de boş arazi bırakamıyorsun, ne olursa olsun bir şey ekmek zorundasın yasal olarak. yoksa ceza ödüyorsun.
    türkiye’de de böyle bir kanun çıkarılsa çözüm olabilir belki.
  • an itibarı ile ülkemizde genç işsizlik %27.4 oranında, diğer taraftan türkiye'nin karasal büyüklüğünün yaklaşık yüzde 31,1'ini tarım alanları oluşturmasına rağmen ne yazık ki çeşitli bahanelerle bu verimli araziler kullanılmıyor.

    türk tarımı'nı yeniden tam potansiyel ile üretime geçmesi için aşağıdaki adımlar izlenebilir.

    1 - ülkemiz tarımsal bölgelere ayrılmalı, ayrılan her bölge içinde şehir bazlı kooperatif yönetimleri kurulmalı.

    2 - %27.4 oranındaki genç işsiz kadroları kurulan kooperatiflerde üretim amaçlı pay sahibi olmalı ve bu kooperatifler ziraat bankası desteği ile uzun vadeli geri ödeme planı ile desteklenmeli, usulsüzlükleri önleme adına tüm teşvikler sayıştay tarafından sıkı denetlenmeli.

    3 - kooperatiflerde üretilecek ürünlerin yerli pazarda gerekiyorsa perakende ağları kurularak, tanzim satış noktalarında yurttaşlarla düşük fiyat politikası ile buluşması sağlanmalı, halkın geçim sıkıntısı son bulmalı.

    4 - yurt içi ihtiyaç fazlası tarım ürünleri ihraç edilerek cari açığın kapatılması sağlanmalı.

    5 - tüm çalışmalar süresince sadece yerel tohum kullanılmalı ve kesinlikle ithal tohumların kullanımı yasaklanmalı. türk köylüsüne konulan yerel tohum takası yasağı kaldırılmalı.

    projenin ülkemize kazandırdıkları şunlar olacaktır;

    1 - işsizlik yüksek oranda azalacaktır.
    2 - ülkemizde verimli arazilerin artışı sağlanacaktır
    3 - enflasyon azalacaktır
    4 - gayrisafi milli hasıla yükselecektir.
    5 - cari açık azalacaktır.

    dipnot: (bkz: devletçilik)
  • iş dolayısı ile son zamanlarda sürekli çiftçilerle beraberim. akıllı olanların söylediği 2 şey var:

    1. tarım bakanı değişmeli.
    2. kooperatifleşme sağlanmalı.

    normalde 1 köye 1 traktör yetecekken akp döneminde ucuz kredi veya hibelerle herkes kapısının önüne traktör çekti. hepsinin masrafı 2 katına çıktı. su kuyusu açmak yasakken bir kısmı tarlasına sondajı vurdu, elektrik masrafı katlandı. bilinçsizlikten hasat edilmiş mahsüle bile ilaç vuruldu.

    şimdi akıllı olanlar ortak hareket ediyor. masrafları bölüşüyor. erken uyarı sistemleri ile hastalıklar oluşma ihtimali olan durumlarda ilaçlama yapıyor. birlik oldukları için elleri güçlü. fiyat belirliyor, kâr ediyor.
hesabın var mı? giriş yap