• (bu entry ulver'in sadece ilk üç albümünü kapsamaktadır.)

    black metal trilogy adını verdikleri üç albümle gerçekten kaliteli, gereksiz sataşmalardan uzak müzik icra etmiş; kandan ve vahşetten bahsetmektense doğayı inceleyen, doğasever bir pagan gözüyle dünyayı anlatmayı amaçlayan sağlam grup. gerçekten 'müzik' denen olgu bu adamların yaptıkları sayesinde kulaklarımda daha da derin anlamlar kazanıyor.

    tarihte önemli yer tutan bu üçleme, ulver'in kendi tarzını çeşitli yönlere çektiği, her albümde pastanın ayrı dilimlerinden sunduğu mükemmel projesidir. albümlerde vokalist sabit olmakla beraber vokal türü sürekli değişmiş, müziğin lezzeti ise katlanarak artmıştır. eski danca olarak nitelendirilen ve norveççenin de kısmen kökünü oluşturan dil kullanılır ve şarkı sözleri hepimizin bildiği gibi norse mythology ve folk kaynaklıdır.

    - bergtatt – et eeventyr i 5: folk kökenli bu albüm, ulver'in folk ezgilerine bağlılığını anlatıyor bizlere. hızlı seyrediyor şarkılar, ancak graablick blev hun vaer*in ortasındaki vurucu piano melodisi ve een stemme locker* duyguları körüklüyor. (een stemme locker'in bir ağıt niteliğinde oluşu da apayrı bir tat katıyor albüme) brutal vocal arasına serpiştirilmiş temiz vocaller, akustik girişler ulver’i yüreklere kazıyor adeta.

    albümün adının anlamını mı sormuştunuz? berg-tatt: 'büyülenmiş - beş bölümlük masal' eğer biraz da şarkıların birbirinden bahsettiği konuyu incelersek: dağın yanındaki ormanda yolunu kaybeden bir kadın, kadının çevresinde gittikçe daralan bir mistik çember var. ve kendisini gözleyen yaratıkla beraber daha da derinleşiyor. black metal tarihinin kilometre taşı olan ve bu müziğe fazlasıyla değer veren insanlardan biri olan kristoffer rygg* albümü şu şekilde tanımlamış: "yaptığımız geleneksel bir black metal albümüydü."

    - kveldssanger: nor. alacakaranlık şarkıları anlamına gelen ada sahip albüm ise sadece akustik gitar ve nadiren cello kullanılarak stüdyoya çevrilmiş bir odada kaydedilmiş, bergtatt'ın black metal esansını bu sade iki çalgıya taşımıştı. garm bu albümü klasik bir albüm yapabilmek için olgunlaşmamış bir deneme olarak tanımlamıştı.

    sözlerinin anlamına bakıldığında een stemme locker havası sezinleten bu enfes albüm, ulvsblakk hariç tamamen akustik gitar kullanılarak kaydedilmiştir. ilk albümleri bergtatt ve peşinden gelen nattens madrigal'a göre garm vokalini daha nazik ve ince bir sesle sergilemektedir. bu da kledt i nattens farger* ve utreise*'da oldukça ön plandadır.

    - nattens madrigal ise ulver için black metale en sert ve acımasız tonlarla geri dönüştü. bergtatt'a göre de oldukça yırtıcı olan bu albümün tek yumuşak notaları ilk parçanın girişinde duyuluyordu. müzik eleştirmenlerince darkthrone'un transilvanian hunger'ı tadında görülen bu unutulmaya yüz tutmuş efsanevi albüm, kimi iddialara göre ormanda kaydedilmiş ve doğanın seslerini örtebilmek amacıyla sert gitar tonları kullanılmıştı. albüm hakkındaki bir diğer söylenti ise, ilk dört şarkının kaydının ardından bu şarkıları satın alan century media'nın kendilerine otomobil ve kokain için bolca para verdiği konusundaydı. ancak garm tüm söylentileri reddetti. kaydedilmiş en iyi pure black metal albümlerinden biri olarak kabul edilir nattens madrigal. zamanında adını sağ omzuma yazdırdığım albümdeki cızırtı ve boğukluk içine giren pianonun lezzeti oldukça özeldir.

    entryi bir yerde bitirmek gerekirse, ulver bilindik black metalin aksine insan ve doğa sevgisini sonuna kadar savunmuş, naturalist gözlemcilik ulver'in sağlam parçalarına esin kaynağı olmuştur.
  • bir albumun tamamini akustik gitarli slow parcalarla doldurmaya cesaret edebilen ba$arili ve mayho$ grup..
  • bu grup hayatın ta kendisi. o kadar uzaklarda olup, aynı düşünceleri nasıl bulabilirler aklım almıyor. geceleyin dinlenilen albüm, yıldızların olmadığı bir karanlıkta nasıl nefes aldırır? ulver hepsinin cevabı. hayatın içindeki devinimi bu adamlar kadar güzel tanımlayanı daha görmedim. kimseyi umursamadan sadece hissedileni yapmak. çaba göstermek ama kalıplar olmadan bu çabayı ortaya koymak. ulaşmak ama aynı yoldan değil, biz aynı yoldan geleceklerini düşünürken.

    çıkardıkları dvd ile gerçekten sanatın ne olduğunu gösterdiler. şaşalı bir yerde, yalın olabilmek ve yapılan şeyi sergilemek...tiyatral bir durumda bile saf duyguyu verebilmek, herkese göre bir şey değil. yıllarca süren mücadelenin ardından, kuzeyde bizden birilerini görmek ya da aynı düzleme evrilmek cidden çok tuhaf. bazen basit bir kaç nota ile akıl almaz bir kompozisyon oluşturup, kendilerini aramızdan ifade etmeleri cidden çok tuhaf.

    anlamlar boşluklar ile bulunuyor bazen. bu adamlarda neden o boşluklar yok? neden yaptıkları her şeyin başlangıcı ve sonu birbirine bu kadar bağlı? neden benim düşündüğümü aynı şekilde ifade edebiliyorlar? bunların cevapları bende yok. cevap olabilecek tek şey ortaya koydukları eserler. magazinsel tarafından uzaklaşıp, sanatsal ve yalın tarafında yer almak, herkesin seçmediği ama seçenler için çok uzak bir yol. bu durumun altını doldurmak gerçekten kolay değil.

    bu adamların işlerindeki gelişim ve evrilmedeki hız, duyguların karmakarışık olması ve soğuk demek. yaşlı kurtlara dönüştüler ama güçlerinden bir şey kaybetmediler. bu kaybetmeyiş ise kendilerine anlamlı bir yol çizdi. bu yol içinde hep yenilik bizi buldu ve yenilik anlamlıydı. bu anlamlar içinde biz de kendi dersimizi aldık. ortaya konan eserlerden kendi yolumuzu çizdik. yıldızsız gecelerde parlayan notalardı. bu adamlar o notaların adını biliyordu. biz ise yeni yeni öğreniyorduk.

    gizemli değil bu adamlar. işleri ile ortada varoluşlarını tanımlıyorlar. uzak değiller yakınlar ama mesafeler çok fazla aramızda. o notaların ördüğü ağ ile aynı eksende varoluyoruz. bunu biliyorlar ya da bilmiyorlar. ben bildiklerini ve bilincin mevzunun ortasında olduğunu düşünüyorum. çabalar bu şekilde anlamlı hale geliyor.

    bir nota beni hayata bağlarken, bir nota beni hayattan soğutuyor. bu adamlar bu notaları nasıl örüyorlar? o kadar uzak bir mizansen var ki ortada, adını koymak için bile saatler harcamak lazım. hazmedilmesi kolay değil. bir kere anlamaya başladığınız zaman ise gerisinde ve devamında nelerin hareket halinde görüyorsunuz. bu çok fazla şaşırtmasa da, nasıl? sorusunu hemen akla getiriyor.

    ulver bu hayatın tam ortasında. salçalı ekmek şu an için yemek bile sayılmazken, küçükken ana öğünmüzdü. arkadaşın annesi ona ve bana birer tane yapardı. küçüktük ve karnımızı doğrudan doyuruyordu. ulverin bulduğu notalarda öyle. bir anda ana öğün oluyorlar. uzak kalmak için çaba sarfedemiyorsunuz ve kayıtsız kalamıyorsunuz. sebebi çok açık; çok lezzetli. bu adamlar çağdaş ozanlar içinde insanların bilmediği bir kategoride yollarına devam ediyorlar. her eserin bir önceki ile bağları var ama bu bağlar o kadar zayıf ki...

    bağları kurup, her seferinde yeni bir yolculuk tanımlanıyor. bunun bir ismi var. çağdaş yaşamın içindeki tiyatral sahnede varolanlar adı... hayır elbette adı bu değil. adı çok daha kısa ve doğaya çok daha yakın. adları sadece ulver ve anlamlı olan da bu zaten. hayattaki güzelliği tanımlayan nadir bir çiçeğin açması gibi ve bu çiçek için yıllar harcansa, ömür boşa gitmez. ulver için de yıllar harcansa o çaba boşa gitmez.

    müzik evrensel, müzik bizi bir arada tutuyor, müzik bağlar kuruyor, müzik sakinleştiriyor. şu günlerde ise bunu en güzel ulver yapıyor. uzaklarda kalıyor. sadece bir albümü dinlemeye başlayana kadar.
  • norvecli bir black metal grubu. ilk albumleri (bergratt) folk etkili black metal, ikincisi (kveldssanger) akustik, ucuncu (nattens madrigal) cazir cazir black metaldir. daha sonra triphop, jazz, fusion vs etkili guzel muzik yapmaya ba$lami$lardir. iyi de etmi$lerdir..

    diskografi:
    kveldssanger / 1996
    nattens madrigal / 1997
    themes from william blake's the marriage of heaven and hell / 1999
    metamorphosis ep / 1999
    perdition city / 2001
    silence teaches you how to sing ep / 2001
    silencing the singing ep / 2001
    lyckantropen / 2002

    (bkz: alakasiz metal turu isimleri)
  • çok başka bir müzik icra ediyor ulver. hem black metal, hem ambient, hem experimental, hem electronic hem avant-garde hem hiçbiri.

    cesaretli oldukları aşikar. yeni fikirlerden korkan müzisyenlerden değiller, sanki tam aksine eski ve düşünülmüş her şeyden çekiniyorlar, kaçıyorlar. appetizer olarak kendilerine giriş amacıyla all the love, hallways of always ve shadows of the sun dinlenebilir.
  • kış yaklaşmaya başladığında, çalma listelerinin başında yer alan grup. yıllar geçtikçe belirli kavramlar birbirini tamamlar. bazı şeyler ise bu kavramların yeniden şekillenmesine yardımcı olur. şey tuhaf bir kelime olsa da, olan ve olmayan birçok durumu kapsadığı için burada önemli. bu şeylerin içinde müzik, film, kitap, koku, kahve ve başka detaylar da yer alıyor.

    insan zihni geçmişe ve geleceğe doğru bir yolculuğa çıktığında, "an"ları yeniden tanımlayan ufak detaylar, bu yolculuğuna eşlik ediyor. ulver de kış gelirken, eski ve yeni kavramları yeniden şekillendiren detaylar arasında. shadows of the sun başyapıtı, karanlık zamanları tanımlarken, yeni zamanda ise umudun karşılığı oluyor. yeni ve eski arasındaki ayrımı insan zihninin tam olarak ayırması zor. sadece melodiler, düşüncenin farklı şekillerine eşlik edebiliyor.

    kış gelirken insan ulver dinlemek istiyorsa, bir yandan da yazmak için yeni hevesler biriktiriyor. o insanlar nereye gittiler? yeni hayatları nasıl? dünya nasıl bir yer oldu? istanbul'a yağmur yağacak mı? gibi sorular soruları doğuruyor.

    sakin bir yer var zihnimde. shadows of the sun albümü ile müzikal olarak bir karşılığa dönüşüyor. dönüşüm kaçınılmaz ve elbette metamorphosis olarak tanımlıyor ulver bu yolculuğu. bilmek, farkında olmak ve doğal hali ile algılamak arasında ayrımlar var. ulver ise bu kavramların ve durumların, süreç içindeki müzikal karşılığı...
  • bence son noktadır bu adamlar, artık hakkaten diicek bişi bulamıorm bunların muziklerine...
  • aramaya inanmanın, değişim arzusunun düşmanıdır ulver. "yeter bu bana." deme sebebidir; bir yandan ruhu şad eder iken, diğer yandan bunaltıcıdır tam da bu yüzden.
  • sonradan hipster olmuş, enslaved vb diğer bazı norveç grupları gibi artık deneysel müzik yapan ve geçmişinden "utanan" gruptur.

    gel gör ki hala bu tür grupları metal festivalleri organize eder ve getirir. konser vermek için utandıkları metal kalabalığına muhtaçtırlar çünkü elektronik scene bu grupları sklemez.
  • yılın en iyi synth pop albümünü yapan, emekli black metal grubu. nam-ı diğer norveç'li kurtlar.

    son albümleri the assassination of julius caesar'ın ayrıntılı bir incelemesini burada: https://plakdukkani.org/…sination-of-julius-caesar/
hesabın var mı? giriş yap