• aynı zamanda bir romandır bu william makepeace thackerayın yazdığı, dergi mi kitaptan kitap mı dergiden esinlenmiş yoksa aralarında bağ yokmuş da ben mi uyduruyormuşum bilemiyorum, uydurmamak adına araştırmacı tarihçi sözlük yazarlarına bırakıyorum bu konuyu.

    hikaye napoleon bonaparte beyefendinin avrupada hitler denemesi yaptığı yıllarda geçer. ana karakterlerimiz, beyaz rolünde amelia bişey siyah rolünde becky sharp'tır. amelia bişey, hanımefendi bir insandır, ailesi zengindir, yüzünde nur vardır, iyi ve güzel bir insandır fakat zekası konusunda thackeray'ın şüphe yaratma teşebbüsleri dikkat çeker ilk başlarda. becky sharp'sa, sharp bir insandır en baş özelliği olarak, bunun yanısıra güzeldir, çok zeki ve hazırcevaptır, hırslıdır ve fakirdir, ailesi yoktur kendisinin, tek hedefi social climber bir kişi olmaktır..

    olayların başlangıcında bu ikisi bir kızsal okulda beraber okumuş, sonra beraber mezun olmuşlardır ve çok yakın arkadaşlardır. becky, ki rebecca diye de hitap edebiliriz kendisine, bir an önce paraya ve güce kavuşmak istemekte, amelia'ysa illa da aşk demekte olan bir insandır. amelia için hayat kolaydır zira zengindir, aşık olduğu bir nişanlısı vardır, çiçek böcek demeden dünyayı hayatı sevmektedir. fakat becky, bir poison ivy örneğidir, olaylar gelişir de gelişir, becky'nin "şeytani" zekasına emma'nın iyiliğine hayran olur, ikisi arasında gider geliriz kitap boyunca.

    sonunda ne olur ne ders çıkarmamız gerekir onu da eklemek isterdim bu kalbiniz kadar beyaz textareaya ama okuyacak olma ihtimali olan sözlükçüler -ki sıfıra yakınsadığını düşündüğüm bir sayıdadır bu ve bunlar* esasen- için kendimi tutuyorum. ben söylemem.
  • nisan ayı kapağında paul rudd, seth rogen, jason segel ve jonah hill'i görecekmişiz. fotoğrafı çeken annie leibovitz 2006 mart sayısı için yine kendisinin çekmiş olduğu scarlett johansson, tom ford ve keira knightley'li kapağa gönderme yapmış.

    http://www.vanityfair.com/…cusl12_hollywood0702.jpg

    http://www.vanityfair.com/…/comedians-0904-pp01.jpg
  • hint çalgıları eşliğinde arap melodilerini krala hint müziği olarak yedirmeleri enteresandır.seyircile ne kadar yedirebilmişlerdir o ayrı mesele. savaş esnasında yaşanan bir hikayeyi , sadece bir çatışma sonrası savaş alanı görüntüsü ile betimlemiş olması üçüncü sınıf bir film olma özelliği sergiliyor.
  • hiçbir şey alınıp, hiçbir şey satılan bir pazar yeri. john bunyan'ın 1678 tarihli the pilgrim's progress romanında anlatılır. kral yolunda kurulmuş olan vanity şehrinde yıl boyu devam eder bu aymazlık.
  • 1986 yılına ait; el değmemiş, daha sıfır baskısını bugün itibariyle edindiğim william makepeace thackeray yapıtı. 'gururluyum' ;)
  • mart 2010 sayisinda annie leibovitz 'in merceginden kapaga tasidigi yeni kusak hollywood yildizlarini sadece beyaz ve incecik oyunculardan secerek amerikan kamuoyunda ayrimcilik ile suclanan dergi. dusununce de pek haksiz bir yorumlama sayilmaz. ozellikle de bu yilki oscar odullerinde en iyi kadin oyuncu adaylarindan olan gabourey sidibe 'nin beyazlik ve inceciklik ile ilgisi olmadigi goz onune alinirsa.

    bu kapak:
    http://www.vanityfair.com/…10/03/cover-girls-201003

    bu da vanity fair'e gore yeni ve genc hollywood oyuncular listesinde olmayan ama oscar'a aday olan gabourey sidibe:

    http://oscar.go.com/…/nominees/gabourey-sidibe/2854
  • mira nair'e yakismiyacak kadar kotu, dunyanin en basarisiz roman adaptasyonlarindan biri olabilecek kadar dengesiz bir senaryoya sahip film. bir mira nair hayrani olan ben bile, bu filmde gulmemek icin kendimi zor tutmama ragmen, artik butun sinema salonunun en dramatik olmasi gereken sahnelerde kahkahalara bogulmasi sonucu kendimi tutamadim ne yazik ki. mira nair'in o kendine ozgu orjinal atmosferli filmleri gitmis sanki yerine oldukca basariz, hatta kotu otesi denilebilecek bir film gelmis. nereye, neye ait oldugu belli olmayan bir film... oyunculuk, mimikler, karakterler o kadar kendilerini bulamamislar ki filmdeki hic bir karakteri ne tam olarak sevebiliyor ne tam olarak nefret edebiliyorsunuz. karakterler bir sahnede cok kotu, rezalet bencil, ahlaksiz kisilikler olup, sonra ki sahne de bir kahraman, gururlu ve ahlakli bir insan olabiliyorlar. birbirine bagli karakterlerin her birinin hikayelerinin nasil ilerledigi, zamanin nasil gectigi, zaman gecerken gelisen olaylarin nasil gelistigini kesinlikle takip edemiyorsunuz, cunku her sahne birbirinden o kadar kopuk ki bir butun olarak bakamiyorsunuz filme. cok basarisiz yazilmis bir senaryo ve gelistirilememis, degisimleri iyi gozlemlenememis karakterler var. gizemli, dogal ve kendi kulturunun koklerini barindiran mira nair filmlerini ariyorsunuz butun film boyunca ve filmden ciktiginizda hem kizip hem de uzulmeden edemiyorsunuz.
  • bu ay ki sayisinda katie holmes ve tom cruise ciftinin bebekleri olan suri isimli 3 aylik dişi veletin annie leibovitz tarafindan cekilmis sirin fotograflarini gorebileceginiz, katie holmes kisisi keske dawson's creek teki haliyle kalsaydi resmen kocaman anne olmus " dedirten hallerini sergileyen geyik dergi.
  • 19. yüzyılın sonlarına doğru çıkmaya başlayan bir komedik dergisiymiş, pek ünlüymüş.
hesabın var mı? giriş yap