• --- spoiler ---

    (bkz: bad trip)

    --- spoiler ---
  • taşak kokan misojenist avustralya filmlerine zaafım var. bu the proposition da olur mad max de olur, queer camiasıyle ilgili priscilla queen of the desert falan da olur. herkesin garip bir zevki var. benimki de bu. ne zaman gırtlağımı sususzluktan kurutacak bir film istesem açıyorum avustralya listelerini. şimdi bu filmi şu şekilde kısaca aktarayım, kafka'nın dava'sında kendinizi çaresiz hissediyordunuz ya. işte bir de bu filmde kendinizi çölde çaresiz hissedeceksiniz, gırtlağınız sikilecek susuzluktan. bir diğer yandan şimdi hangover'ı düşünün, şimdi düşünmeyip üzerine the master'ın kurumuş tuz gölü sahnesini düşünün, biraz öyle ama hiç de öyle değil. en çok paris,texas'ın başında çölün ortasında şuursuz yürüyüşe benziyor bu film. çok sevdim, yıllar sonra kopyalarına erişen vatandaşa teşekkür ederim.

    yönetmeni de aynı zamanda ilk rambo filmini ve çocukken hepimizin atv'de izlediği şu ölü adamlı filmi yöneten adam. weekend at bernie's mi ne öyle bir şey.
  • kenneth cook'un aynı isimli romanından uyarlanmış 1971 yapımı bir ted kotcheff filmi.

    avustralyalı yapımcı anthony buckley, 2004 yılında filmin kopyasını buluncaya kadar gizemli bir şekilde kayıplarda kalan film 2009 yılında cannes'da 'yeniden' keşfedilerek dünya sinemalarında gösterime girer... ve hatta kültleşir.

    avrupa ve abd sinemalarında outback ismiyle vizyona girmiştir.
  • bira pornosu şükela film.

    http://i.imgur.com/ug4jrck.jpg
  • filmi şaşırtıcı yapan şeyler:

    --- spoiler ---

    kangurular, bira şişeleri, sinekler, çöl görüntüleri, patlayan silahlar, neşeli kumarbazlar.

    öğretmenin vahşice kanguru avlanan, sürekli bira tüketilen sinekli kasabadan çıkamaması, hatta ayrılmak için bir yolculuk yapmasına rağmen aynı kasabaya yeniden gelmesi tekinsizlik ile ilgilidir.
    --- spoiler ---
  • avustralya kırsalına gönderildiği için sisteme kendi içinde başkaldıran john grant adında bir okul öğretmeninin, tatil için sydney'e gitmekteyken uğramak durumunda kaldığı bir taşra kasabasında deneyimlediği başıboşluğu, hedefsizliği, koyvermişliği bir hayat tecrübesi olarak görüp, sonuçta tekrar sisteme ayak uydurmasını, sistemi istemsiz kabullenişini konu eden izlenesi bir film.

    taşra kasabasına ayak basmasının daha ilk gününde, yöre halkının suyuna karışalı beş yıl olmuş eğitimli doktorumuz "tüm şeytanlar cehennemle gurur duyar" sözleriyle kasabaki başıboşluk durumunu kendisine özetlemiştir.

    kanguruların öldürüldüğü sahneler izleyen herkeste buruk bir acı yaşatacaktır. her ne kadar filmin sonunda "prof. avlanma anında çekilen bu görüntüler, hayvan hakları derneklerinden izin alınarak sansürsüz yayınlanmıştır." denmiş olsa da, ben yine de pek inandırıcı bulamıdım nedense. yani kangurular film adına öldürülmüş gibime geldi. yoksa prof. avcılar zaten öldürüyordu falan hikaye bunlar..

    son olarak, başroldeki gary bond'u izlerken, gözümün önünde hep şoray uzun'u gördüm nedense. bilmem sadece bana mı oldu..
  • biranın başrolde olduğu film sıradışı senaryo mükemmel kurgu oyunculukda çok iyi .
  • tıp literatürüne bira fobisi terimini kazandırabilecek kadar etkili bir film. zira bunu izleyenler artık ömürleri boyunca bira içerken tereddüt edeceklerdir.
  • afişinden:

    "have a drink, mate?
    have a fight, mate?
    have a taste of dust and sweat, mate?
    there is nothing else out there."

    filmin özeti de budur. insanı literal manada terleten bir filmdir ayrıca.
hesabın var mı? giriş yap