• blinkin aglatan sarkisi.. bir konser performansinda davulla birlikte dinledigim, kat kat daha guzel olmus sarki.. bazilari tarafindan you fucked up my life olarak da bilinir ki ben oyle bilirdim... ama ilk albumde oyle yaziyodu.
  • bernard lewis 'in oğlak yayınları tarafından "hata neredeydi" adıyla çevrilen kitabı...
  • yıllardır hep birbirimize söyleyerek övündüğümüz, gururlandığımız şeyleri bir batılının, bernard lewis'ın kaleminden okuduğumuz kitap.
    örneğin kahveyi avrupa'ya türklerin getirmesi, hollandalıların laleyle türkler sayesinde tanışması ve bunun gibi pek çok teknolojik ve medeni gelişimi avrupa'ya islam dünyası yaşatırken şimdi objektif bir gözle ne ters gitti de doğu sürünürken batı refah içinde, onu irdeliyor bu bernard lewis..
    biyerlerden edinilip okunulası bir kitap.
  • bernard lewis'in yazdigi kitabin bir elestirisi icin: http://www.juancole.com/essays/revlew.htm
  • eğlenceli bir moldy peaches şarkısı. kimya dawson'ın oh no!! çığlığıyla başlar.

    i can't remember what went wrong
    (please don't tell me)
    the walk home was really long
    (please don't tell me)

    just take me to your leader
    (just take me to your leader)

    did you see me? did you see me?
    did you see me? did you see me?

    i can't remember what went wrong
    (please don't tell me)
    the walk home was really long
    (please don't tell me)

    just take me to your leader
    (just take me to your leader)

    did you see me? did you see me?
    did you see me? did you see me?
  • konuyla ilgili daha derin okumalar için başlangıç olabilecek kitaptır. kısadır. özdür. kolay okunur ve çok genel bir fikir verebilir. kitap bir tarih kitabı değil bir soruya ( isminden de anlaşılabileceği gibi ) cevap arayan bir kitap olması nedeni ile israil'den bahsetmemesi ise gayet doğaldır. her orta doğu lafı geçtiğinde 'kahrolsun israil' yazmanın zaten pratikte imkanı yoktur.
  • bernard lewis imzalı son derece keyifle okuduğum bilgilendirici bir kitap. günümüzde etkisini doğrudan hissettiğimiz almanya'nın dış ticaret fazlası verirken bizim sürekli açık vermemiz ve ya pısa testlerinde hep son sıralarda yer almamız gibi durumlarda net bir şekilde gözlemlediğimiz doğunun batıdan geri kalmış olduğu gerçeği ile ilgili meseleleri tartışıyor lewis bu kitapta.

    18. yüzyıl itibariyle osmanlı yönetimi artık batı karşısında geride kaldığını kabulleniyor ve bu durumu değiştirmek için kendisini modernize etmeye uğraşmaya başlıyor. bu aydınlanmanın nedeni elbette ki savaşlarda alınan yenilgiler ve bu yenilgilere bağlı yaşanan toprak kayıplardır. buna ek olarak ekonomik manada da osmanlı ve genel olarak müslüman dünyası artık sömürülmeye başlanıyor daha evvel kahve etiyopya'dan ortadoğu'ya oradan avrupa'ya giderken avrupanın gerçekleştirdiği coğrafi keşiflerin sonucunda kendi sömürgelerinden kahveyi daha ucuza mal eden avrupa kahve ve daha onlarca ürünü tüm dünyaya ihraç etmeye başladı ve ekonomik anlamda da dünyanın hakimiyetini sağlamış oldu.

    13. yüzyıla kadar gerek bilimsel gerek entellektüel anlamda dünyanın çekim merkezi olan islam dünyası nasıl oldu da zamanla batının gerisinde kaldı ? kitap bu soru üzerinde şekilleniyor. herhalde en temel mesele hristiyanlık ile islamiyet arasındaki belirgin farklılıklar. hristiyanlık doğumu ve gelişimi esnasında devletten bağımsız olarak var oldu öte yandan islamiyet ise var olduğu ilk andan itibaren bizatihi devletin kendisi idi. hristiyan dünyasının yüzyıllar boyunca süren kendi iç meseleleri kaynaklı mezhep savaşları,hristiyanlığın konstantin'in resmi din olarak kabul edişine kadar geçen sürede sürekli yer altında kalmış olması gibi islam dünyasından farklı tecrübeler edinen hristiyanlık mesela zorunlu olarak laiklik kavramına ihtiyaç duymuştur öte yandan islam dünyası laiklik kavramını kendi iç deneyimleri sonucunda değil siyasi ve ekonomik anlamda gerisinde kaldığı ve modern olmaya çalıştığı için batıdan ihraç etmiştir.

    avrupalılar her dönem ortadoğuya elçiler, uzmanlar gönderirken islam dünyası neden 18. yüzyıla kadar avrupaya daimi elçilikler kurmayı reddediyor ? kadına bakış açısı , saat kavramının gelişimi ve batı ile doğu arasında saate dair farklı bakış açıları, takiyüddin' in rasathanesinin akıbeti ve onunla hemen hemen aynı dönemde danimarka'da açılan brahe'nin rasathanesinin akıbeti arasındaki farklar, osmanlı ordusunun başına getirilen avrupalı askerler, ordunun üniformasından bandosuna ve marşlarına kadar modernleşmesi, kültürel değişim , modernizm ve batıcılık , jöntürkler ,vb. daha pek çok meselenin ele alındığı toplam 185 sayfalık bu eserin okunmasında yarar görüyorum.

    yazar kitabın sonuç bölümünde doğu'nun batı karşısındaki durumuna dair daha çok dış düşmanları suçladığını ve fakat gün sonunda bunun bir iç mesele olduğuna dair yorumuyla aslında pek çok dalı olan bu meselenin özünü ifade etmiş oluyor. benim görüşüm de islam dünyasının sorunlarının kendi iç dinamiklerinden kaynaklandığı yönünde. elbette ki küresel dünyada ülkeler birbirlerinin yaralarını kullanarak çıkar sağlamaya çalışıyor ancak ortada yara yokken de kimse bunu kaşımaya çalışmaz. özellikle hindistan, çin, güney kore ve japonya gibi uzakdoğu ülkelerinin bilim teknoloji ve ekonomi alanlarında bugün gelmiş oldukları nokta islam dünyasında bir şeylerin salt batıya göre ters gitmediğini artık tüm dünyaya kıyasla bir şeylerin ters gittiğini ispat etmektedir. acaba yanlış giden şeyler nelerdir ?
hesabın var mı? giriş yap