• (bkz: jefferson airplane)
    white rabbit
    one pill makes you larger and one pill makes you small
    and the ones that mother gives you don't do anything at all
    go ask alice when she's ten feet tall
    and if you go chasing rabbits and you know you're going to fall.
    go ask alice when she's just small.
    when men on the chessboard get up and tell you where to go.
    and you've just have some kind of mushroom and your mind is moving low.
    go ask alice i think she'll know
    when logic and proportion have fallen sloppy dead.
    and the white knight is talking backwards and the red queen's off with her head
    remember what the dormouse said
    feed your head
    feed your head
  • gerçekten ben bu "benim sevdiğim şey popüler olmasın" zihniyetini hiç anlayamıyorum ya.

    bi şarkıyı tek sen sevince kendini özel mi hissediyorsun? kaldı ki zaten şarkı da öyle bilinmeyen tarihin tozlu sayfalarında kaybolmuş falan değil. nedir bu illüzyon anlayamıyorum.

    tarihin en büyük rock gruplarından birinin en popüler şarkılarından biri. 4 5 yıl önce pink falan coverladı amk sadfjhgasjhdf
  • 60’lı ve 70’li yıllar batı ve sömürge toplumları için bir dönüm noktasıydı. iki büyük dünya savaşının yıkıcı etkileri, bunun ardından gelen kore ve vietnam savaşı gibi olaylar amerikan gençliğinde, kurulu düzene karşı büyük bir tepki oluşturmuştu. avrupa ülkelerinde de durum farklı değildi. devlet ve dininin tüm kurumları ‘kurulu düzenin’ bir parçası olarak görülüyordu. bu dönemde batı gençliğinin önemli bir bölümü ve bazı batılı entelektüeller yeni arayışlara girdiler. varoluşçuluk, anarşizm vb. akımlar gençler arasında popüler olmaya devam ederken bir yandan da gençler soğuk savaşın ülke içerisindeki antidemokratik uygulamalarına karşı çıkıyor, bütün dünyada ortaya çıkan devrimci kabarışa paralel olarak düzene kökten bir eleştiri getirip; daha adil ve iyi bir dünya yaratabileceklerini düşünüyorlardı. kimi “çiçek çocuk” olmayı seçerek hippi hayatı yaşıyordu, kimi dünyanın sorunlarını çözmek için kollarını sıvamıştı.
    bu dönemde -her toplumda olduğu gibi- gençlik hareketleri kendilerine belli bir parça ve slogan belirliyorlardı. türk toplumunda solcular “ankara’nın taşına bak” ya da “ hoş gelişler ola” gibi türküleri okurken; amerika’da ise durum pek farklı değildi. vietnam savaşının uzun sürmesi, abd için milyarlarca dolarlık maddi yük, elli bin dolayında ölü ve insan kayıplarıyla beraber patlak veren “vietnam sendromu” zaman içerisinde tüm toplumu psikososyal açıdan etkilemişti. vietnam savaşı’nda yer alan askerler; jefferson airplane’in “white rabbit” adlı ironik parçasını dinleyip kendilerinden geçerken, vietnam savaşına karşı olan gençlik hareketleri(hippiler, beatnick’ler v.b) ise bob dylan, joan baez, janis joplin, jimi hendrix gibi müzisyenleri dinleyerek topluma tepkilerini gösteriyorlardı.
    bu psikolojik durumu –önceden belirttiğim gibi- en iyi anlatan öğelerden biri de 1967 yılında piyasaya çıkan“white rabbit” adlı parça olmuştu. isminden de anlaşılacağı üzere parçanın sözleri lewis carroll’un 1865 yılında yazmış olduğu; çoğu insan tarafından çocuk kitabı olarak bilinen alice’s adventures in wonderland adlı kitabın konusuyla ilgili olup, parça; dönemin sistemini, aile yapısını ve çeşitli söylemlerle uyutulan insanları anlatmaktadır.
    bilindiği üzere kitap alice adlı kızın paranoyalarına ve halüsinasyonlarına dair hikayeler içerirken, kimilerine göre bu hikayeler mantar yiyen küçük bir kızın sanrılarını, kimilerine göreyse yazarın cinsel isteklerini(tercihlerini/fantezilerini) anlatmaktadır. oysa sözlerini grace slick’in yazmış olduğu white rabbit adlı parçadaysa her şey farklıdır. grace slick bu parçayı varolan siyasi, askeri ve ailevi sisteme tepki olarak yazmıştır. vietnam savaşı ile çöküşe geçen ve çocuklarını sisteme adapte etmeye çabalayan aileler; bir yandan çocuklarının bir takım kimyevi ve zararlı maddelere bulaşmamasını isterken bir yandan da çocukların zihinlerini çeşitli masallarla uyutmaktadırlar. bu yüzden grace slick küçüklüklerinden beri yalan yanlış şeylerle ya da fantastik masallarla büyütülen bu çocukların, günün birinde tavşan deliğinin nasıl bir şey olduğuna bakmak istemelerinin tepki görmemesi gerektiğini söyler. şarkıda yer alan “tavşan, tırtıl, satranç tahtası, beyaz şövalye, kırmızı kraliçe, fındıkfaresi, satranç tahtası üstündeki adam (beyaz at)” gibi karakterler kitapta da yer alırken; bunların özelliklerine bakıldığında –tavşan haricinde- tüm karakterlerin küçük bir çocuk için ne kadar sıra dışı olduklarını görürüz. bu karakterlerden “kırmızı kraliçe” ve satranç tahtasının siyah-beyaz renkleri edebiyatta paradoksu; parçada ise toplum içerisindeki kargaşayı, vietnam sendromunun etkilerini temsil etmiştir.
    böylelikle bu masal ve şarkı sözleri arasında müthiş bir bağlantı yakalamış oluyoruz. alice’s adventures in wonderland aslında bir sosyal-siyasî eleştiri metni olup; birçok okuyucu büyük bir kısmı kraliyete, aristokrasiye, yönetime, hukuk sistemine yöneltilen bu eleştirilerin hiçbirini fark etmezken, hiç değilse okuyucular alice’in kitaptaki o muhteşem çıkışından ilişkilendirmelidirler. bilindiği gibi alice hikayede, şımarık kırmızı kraliçeye, pısırık krala, boynunun vurulması tehlikesine daha fazla dayanamayarak “yeter artık! aslında hepiniz bir deste iskambil kartından ibaret değil misiniz?” deyiverdiğinde, saraydaki herkes birer karta dönüşür. bu da aslında toplumdaki her bireyin hatta ve hatta saraydaki kral/kraliçenin bile sistemin bir parçası olduğunu okuyucuya göstermektedir. parçaya dönülecek olursa bu masallarla uyutulma durumunun yok olması ve biraz daha mantıklı düşünülmesi için bir miktar “magic mushroom ’ un” gerektiği söylenir. bunun etkilerini son satırdaki feed your head gibi keskin bir cümle ile hissederiz. bilinç; ancak mantar ile kafalar beslenerek mümkündür, çünkü insanları ve çocukları çeşitli masallarla uyutan mantar değil toplum ve ailelerin ta kendisidir.
    belki alice’s adventures in wonderland dünyada okunan en basit çocuk kitabı olarak görülebilir; belki adına yapılmış white rabbit, lucy in the sky with diamonds , alice gibi parçalardan kişiler pek de anlam çıkarmayabilir. ama var olan psiko-sosyolojik gerçekleri değiştirmek, olanları reddetmek ve bir tarihe önemsizmiş gibi bakmak mümkün değildir. tarih yazılı basından öğrenildiği gibi, müzikle ve onların lirikleriyle de kavranıp yorumlanabilir. önemli olan öylesine dinlenmiş olan müzikten bile bir anlam çıkarabilmektir.
  • herkes jefferson airplane şarkısı sanıyor bunu, ama bu şarkı aslında the great society parçasıdır. yani ilk olarak the great society ile seslendirilmiştir.

    jefferson'ın ilk albümü sonrası tur esnasında, grubun solisti signe toly anderson hanım, çocuğunun doğumu ve büyütülmesi için gruptan ayrılıyor. onun yerine bu şarkının yazarı sevgili grace slick hanımefendi davet ediliyor. bu arada sevgili grace ilk tercihleri de olmuyor. her neyse, aynı yerde çaldıkları airplane'e geçen güzel sesli, güzel grace hanım yazdığı bu şarkı ve somebody to love şarkısını da yanında çeyizi olarak getiriyor ja'ne. hatta mesela somebody to love'un the great society versiyonunu daha çok severim.

    grace slick transferi sonrası grubun ikinci albümleri olan surrealistic pillow'da yer alıyor her iki şarkı da. zaten bu albümden önce bu şarkıyı yeniden düzenleyip tekli olarak sürdüklerinde piyasayı hayli kavurmuş.

    edit: bu bahsettiğin kayıtların linkini koysaydın ya diye çok haklı bir öneri geldi, aranan hayvan'a teşekkürler.
    white rabbit:
    spotify
    youtube
    bu kayıt, 66 yılında san francisco'da o zamanların meşhur klüplerinden biri olan the matrix'te alınıyor. ve yine grace hanımın, rahmetli güzel insan, paul kantner'le tanışması ve ja'ne geçisi de yine bu klüp sayesinde olur, zira jefferson airplane de burada sahneye çıkmaktadır. daha sonraları jefferson ile büyük sükse yakalanınca bu canlı kayıtlar, 68 yılında conspicuous only in its absence ismi ile columbia records'tan çıkarılır. 68 yılında olması şaşırtmasın, dediğim gibi kayıt 66 yılına ait. grace hanımın, ja'ne geçişinden önce.

    somebody to love'ı da verelim dinlemek isteyenlere. bu versiyonu ben daha çok seviyorum,
    spotify bu şarkının yazımına grace bi ilişkiden çıkınca yazmaya başlar, daha sonralar, o zamanki eşinin kardeşi darby slick yazımına yardım eder (3,4 yıl üzerinde çalışılmış bir şey kafaları karıştırmasın). o zamanki ismi someone to love'dur hatta. her neyse, daha detaylı olarak kendi başlığında bir aralar yazarım belki. keyifli dinlemeler.

    edit 2: youtube linki düzeltildi, somebody to love linki bırakmışım yanlışlıka. uyarısı için ariaven'e teşekkürler.
  • jefferson airplane'in, "alis harikalar diyarında" masalının çocuk masalı olmadığını, aslında bir lsd veya onun gibi bir halüsinojen tribini anlattığını varsayarak ürettiği psychedelic şarkı
  • şimdi kekolar ergenler uyuz tipler anasını sikerler şarkının.
    bi tane belediye tanıtım videosuna bunu da koyar zibilyon tane remixi çıkar,
    zırt pırt çıkan bahis reklamlarına koyarlar bangır bangır,
    tiktokta salak videolar çekilir.
    sevdiğimiz bi şeye de elleşmeyin orspı evlatları.
  • dilimize uyarlanmış serbest çevirisi şu şekildedir:

    bir hap atar kocaman olursun
    bir diğeri seni küçücük yapar.
    annenin sana verdikleriyse
    ne yazık ki hiç bir işe yaramaz.
    boyu 3 metreye vurunca
    alice'e sorarsın bunları.

    tavşan kovalamaya gidersen
    illa ki düşeceğini de bilirsin.
    soranlara nargile içen bir tırtılın davetlisi olduğunu söyle
    hala küçükken alice'i de çağır mutlaka.

    satranç taşları işi gücü bırakıp
    kalkmış sana nereye gideceğini söylerken
    sen öyle acayip bir mantar yemişsin ki
    kafan ağırlaşmış.
    git alice'e sor bunları,
    o bilir bence.

    mantık ve kıyas safdışı kaldığında
    beyaz at meydan okuyup
    kırmızı vezir "bana kellesini getirin" diye tepinirken
    küçük fındık faresinin ne dediğini hatırla
    "sakın ayılma" :)
  • bu şarkıyla şöyle bir anım olmuştur
  • arabamla seyahat ederken bu şarkıyı dinliyordum. uşak'ın çıkışındaki su dinlenme tesisinde sigara içmek için durdum, arabadan iner inmez beyaz bir tavşanla göz göze geldim..

    şaka gibi, lotonun çıkma ihtimali daha yüksek.

    o değil de allahtan zombie'yi falan dinlemiyormuşum..
  • benim için tomris uyar çevirisi alis harikalar diyarında, ‘68 yılı, vietnam mes’elesi ve ali n hekimbelgen demektir.

    o yüzden:

    1. alis’in aynalar ülkesi henüz türkçeye çevrilmediği zamanlar 1980’de unesco’dan görüş dergisindeki parçaların çevirisi için tomris hanım’a kaç kez gittiğim evdeki sofrada, turgut uyar’ın, o günlerde çıkmış ve bana imzaladığı kitaplara yansımasıdır.

    2. ‘68’de amerikalı askerler için kurulmuş çiğli radyosu ve izmir il radyosu dinlediğim yıldaki jefferson airplane şarkısıdır.

    3. vietnam ile ilgili ne kadar film izlemişsem bazen karşıma çıkan, savaşa karşı talebeler ile o zamanların hippilerinin ortaklaşmalarını hatırlatan grace slick sesinden şarkıdır.

    4. liseden büyüğüm, mahalle abim “kenyalı ali”nin balık ağlarıyla süslenmiş karanlık odasında, “mükeyyefat” dumanları refakatinde radyoda çalan grace versiyonunun dört dakikalık “cereyanlı gitar” girizgâhında ali nuri’nin dans edişi ve saykodelik’le tanışmamdır.

    .

    hakkında benden başka kimsenin entry girmediği ali n. hekimbelgene de bakıla.
hesabın var mı? giriş yap