yıldızlı atlas
-
çok lezeetli, çok naif, her okunduğunda ayrı bir tat alınan, kısaca huzur veren burhan eren eseri. (bkz: başucu kitabı).
bakmayın kapağında yazan çucuklar için denemeler ifadesine. kendini iyi hissetmek isteyen herkesin okuması gereken cümleler bütünü aslında.
normalde okuduğum kitapların beğendiğim bölümlerine kalemle tecavüz eden, not alan, sağını-solunu-altını-üstünü çizen biri değilimdir. bunu çok karaladım. normalde okuduğum kitapları bir daha okuyan biri de değilimdir. bunu çok okudum, defalarca. normalde okuduğum kitapları başkalarına verdiğimde geri de istemem ama bunu çok istedim. normalde bir yıldız da tutmam içimden. hala tutuyorum, bazen bir yıldız daha. sonra bir yıldız daha..
salık: okuyun bunu ya. valla. -
"__ bir sayı tut içinden.
__ tuttum.
__ ikiyle çarp. onbeş ekle. sonra ikiye böl. tuttuğun sayıyı çıkar bu
sayıdan. yedibuçuk kalır geriye. yedibuçuğu al, dondurmacıya git. vişneli bir
dondurma ısmarla kendine.
__ bir renk tut içinden.
__ tuttum.
__ içindeki resmin gökyüzünü boya tuttuğun o renkle. sonra içine doğru
eğil ve boyadığın resmi izle.
__ bir tren tut içinden.
__ tuttum.
__ bin o trene. tren ağır ağır ayrılsın içindeki istasyondan. sonra
pencereye çık. ağaçlar, evler ve direkler akıp gitsinler önünden.
__ bir sokak tut içinden.
__ tuttum.
__ bahçeli evler olsun tuttuğun sokakta. bahçelerde ağaçlar olsun.
ağaçların dallarında kuşlar… kuşların ötüşünde bir şarkı… şarkıda bir
şenlik!...
__ bir çiçek tut içinden.
__ tuttum.
__ akşamsefası mı?
__ nasıl bildin?
__ bir mevsim tut içinden.
__ tuttum.
__ tuhaf bir mevsim olsun. bir yanımızda kar yağsın, bir yanımızda güneş
açsın. bir yanımızdaki ağaç yapraklarını döksün, bir yanımızdaki ağaç çiçek
açsın. leylekler hem gitsin, hem gelsin. ah diyelim biz, bu kaçıncı mevsim?
__ bir yıldız tut içinden
__ tuttum.
__ bir yıldız daha tut içinden. sonra bir yıldız daha. içindeki yıldızlar çok
olursa, ipil ipil aydınlık olur için.
__ bir kuş tut içinden.
__ ………………… uçuyor, tutamıyorum." -
"üç şubat bindokuzyüzdoksansekiz.
hava günlük güneşlik. üç gün önce yağan kar, buraya hiç uğramamış
sanki.
üç şubat bindokuzyüzdoksansekiz.
gökyüzünün altında, nefis bir bahçenin içindeyim. kuş sesleri karışıyor
insan seslerine. sırtımı yasladığım ihtiyar çınar, dallarına konan kuşlarla yaz
günlerinden konuşuyor.
üç şubat bindokuzyüzdoksansekiz.
topraktan su yürüyor, ağaçların gövdesine. bir kedi, mırıldayarak geçiyor
önümden. simitçinin başındaki tepside duran simitler, düşmemek için zor
tutuyorlar kendilerini.
üç şubat bindokuzyüzdoksansekiz.
bir adam, kucağında iki saksı çiçekle giriyor bahçeye. biri menekşe, diğeri
begonya. ayakkabı boyacısı, fırçasıyla sandığına vurarak bağırıyor: “ayna
gibi parlatmazsam, para almam müşterimden.”
üç şubat bindokuzyüzdoksansekiz.
neşeli bir şarkı yükseliyor yakınlarda bir yerlerden. bir çocuk gazoz içiyor.
bir elindeki şişede yüzlerce baloncuk, bir elinde annesinin eli… yaşlı bir
adam, kalın gözlük camlarının arkasından gülümsüyor.
üç şubat bindokuzyüzdoksansekiz.
bahçenin kapısında biri, elindeki fotoğraf makinesine, bütün bunların
fotoğrafını sığdırmaya çalışıyor sanki…
üç şubat bindokuzyüzdoksansekiz.
iki çay söylüyorum çaycıya. biri benim, diğeri senin için."
"iki cümle kurdum sen gittikten sonra. birinin gülmesi tıpkı sen, biri benim
küçüklüğüme benzedi.
ve içim içime sığmadı sen gittikten sonra. ondan mıdır nedir, iki gündür
dolanıyorum sokakları, kurumuş yapraklar gibi.
doğru, maviyle pek aram yok bugünlerde. nedense iki rengi daha çok
sevdim. biri turuncu, sarı diğeri.
en çok sevdiğim günler hâlâ değişmedi. biri cuma, biri cumartesi.
inanmazsın belki, yirmi sekiz çeken iki ay daha buldum! temmuz ve
ağustos… yaz tatili öyle çabuk geçiyor ki…
iki sokağın arasında seçim yapmak zorunda kaldım dün. birinden
dünyanın bütün adreslerine gidebilirdim. evime gidiyordu diğeri.
iki soru arasında kararsız kaldım işte o an… kalmak mı iyi, çekip gitmek
mi?
ikidir tutturmuş gidiyor muyum? iyi ama can alıcı iki soru sormamış mıydı
şair: “…neden kimse pencereden bakmıyor… neden tarihe değil de
coğrafyaya geçenler önemli?”
çünkü iki şey dolanıp duruyor bugün kafamın içinde. biri can sıkıcı bir
şey… biri uzun kuyruklu mavi bir tilki.
bütün paragraflar ‘i’ harfiyle mi bitti dedin?... olsun… ama söyle, hiç
büyük i’yle bitirdim mi ben bir cümleyi?
hatırlarsın üç şubat bindokuzyüzdoksansekizde iki çay söylemiştim hani…
bugün onaltı eylül bindokuzyüzdoksansekiz. iki mevsim geçmiş aradan.
senin çayın öyle soğumuş ki…" -
yazarının okuduktan sonra beğenmediğimiz takdirde çöpe atılmasını salık verdiği kitap. çünkü yazar der ki, hayatlarımızda kötü şeylere yer yoktur, olmamalıdır da.
-
burhan erenin yazdığı, illüstrasyonlarını dağıstan çetinkayanın yaptığı bir başucu nesnesi..
"denizleri dökülmesin diye, kimi atlasların duvara asılmadığı doğrudur.
ama sanmıyorum doğru olsun, ağaçların soğuk kış günlerinde, kabuklarının altına pazen giydikleri..." -
"ben olmasaydım, şimdi bunları okumazdın sen. başka şeyler yapardın, başka şeyler okurdun muhakkak...
ben olmasaydım, akşamlar yine bu kadar güzel olur muydu?..
o şarkı kimin içinden akardı öyle usulca?..
o şarkıyı kim söylerdi sesi tükeninceye kadar?..
üstüme serilen gökyüzü, ben olmasaydım, sen yine bu kadar mavi olur muydun?" -
"arkadaşım rüzgar, nereye gider ipi kopan uçurtmalar?"
-
--- spoiler ---
bir gün: cumartesi.
bir şehir: hiç düşünmeden istanbul.
bir renk: masmavi.
bir yemek: hangisini sayayım bilmem ki…
bir ceket: kadifeden bir ceket. fitilli ve uçuk kahverengi.
bir çiçek: hanımeli.
bir gül: rüzgâr gülü.
bir kuş: sülün.
bir mısra: “kimsenin yok, yağmurun bile, böyle küçük elleri.”
bir ders: ne dersi?
bir kitap: küçük prens.
bir gezegen: küçük prens’in gezegeni.
bir içecek: andımız.
bir kahkaha: hah hah ha!
bir ay: ağustosun son on beşiyle eylülün ilk on beşi.
bir deniz: akdeniz.
bir gemi: kağıttan bir gemi.
bir soru: “maveraünnehir nereye dökülür?”
bir adam: kardanadam.
bir ağaç: kiraz ağacı.
bir fiil: güzeltmek.
bir şair: yunus emre.
bir ses: annemin sesi.
bir şarkı: gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar…
bir dilek: n’olur?
--- spoiler --- -
bir guzel ali burhan eren kosesi..kendilerini gordugumde "benim yazilarimi araklayip yaziyorsun noter tasdikli saklayayim da gor bakalim" dedigimde cocukluguma verip gulmus, yine de bulurum ben demis bir guzel adamin yazilarinin merkezi kose..yillar once biriktirir her birini bir defterin kitabin arasina koyardim ki elimi hangisine atsam muhakkak bir de ali burhan eren yazisi islesin zihnime, yuregime yer etsin..yagmurlarda kaldirim taslarini sayarak dans edeyim, mavi kuyruklu bir tilki gezinsin yakinimda, ve ben bugun sana istanbul dan gelen bir mektup olayim.....
-
"küçük resimler çiziyorum senin için…
bugün bir yazı yazmak gelmiyor içimden…
kurşun kalemimi bir kenara bırakıp, çekmecemden boya kalemlerimi
çıkarıyorum. şimdi küçük resimler çiziyorum senin için…
bu bir bulut…
yağmurun yağmasını istediğin zamanlar, yağmurun yağması için…
bu da bir güneş…
eğer istersen, yağmurdan hemen sonra günlük güneşlik bir gökyüzü
için…
bir de kuş çiziyorum sana…
sen de kalkıp bir kafes çizme ama, onu saklamak için. pencereyi aç,
gökyüzüne salıver gitsin…
küçük bir göl çiziyorum sana bir de…
istersen büyültüp okyanuslara ekler, deniz yaparsın onu; istersen incecik
bir yok çizer, küçük bir dere yaparsın…
bir ağaç, bir de sokak lambası çiziyorum şimdi sana…
çünkü biliyorum, evlerin önünde bir ağacın ve bir sokak lambasının
olmasını seversin…
şarkı söylemeyi de seversin, biliyorum…
şarkıların resmi çizilseydi, şimdi sana bir sürü şarkı resmi çizerdim…
tabii ki unutmuyorum küçük mavi tilkiyi…
ara sıra beni hatırladığında, kafanda dolaşması için…
bak, bu da bir jeton…
sıcak yaz günlerinde kardanadama telefon edebilirsin…
al işte, bu da bir vapur jetonu…
istanbul’un bir yakasından bir yakasına geçmek için…
__ ama bu çizdiğin hiçbir şeye benzemiyor?...
__ küçükken kör olmuştum bir keresinde… böyle görünmüştü bana
ellerim…"
https://i.imgyukle.com/2019/04/17/kpyx91.png
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap