• edremit körfezi kuzey sahilinde bulunan küçükkuyu beldesinden kaz dağlarının içine doğru 3 km'lik bir yolculuktan sonra ulaşılan adatepe köyünden, denize bakan yamaca doğru giden ormanın içindeki patika ile ulaşılan taş sunak, altar..

    bütün edremit körfezi ayaklarınızın altındadır, tarih boyunca kimler buradan körfezi izledi diye merak eder, hiç bina yokken buralar acaba nasıldı diye düşünür insan, oldukça mistik bir havası vardır. ta ki kafanızı uzatıp sunağın altındaki sarnıcın içinde yüzen bira kutularını, bilimum su ve meşrubat şişelerini görene dek. işte o an hangi zamanda hangi ülkede yaşadığımızı hatırlarız, ve bunu yapan cahillere lanet okuruz. tarihten ve yunan mitolojisinden sıyrılıp türkiye gerçeği ile yüzleştikten sonra, biraz küfür eder ve bira kutularının sebebini sorgulamaya başlarsınız.

    böyle bir tarihi mekanın içine sıçmak için iki sebep olabilir. cehalet, nefret ve aşağılama bir arada.

    cehalet ise sebebi diyecek pek birşey yoktur, üzülmek lazım sadece, buraya sırf cahil olduğu için bira atan odun, zaten mal gelmiştir mal gidecektir. karşına alıp iki çift laf edersin anlarsa anlar, anlamazsa arkasından bira kutuları toplanabilir sadece.

    nefret ise sebebi, eski yunan uygarlığını tanımama, eski inanışları yok sayarak, yok etme ve aşağılama güdüsü ile yapılmış bir hareketse, su katılmamış faşistliktir, mostar köprüsünü yıkan zihniyetten bir farkı yoktur. etrafta, ayakta zor duran iki taş parçasının bile varlığını kabullenemeyen insanlar olduğunu bilmek insanın tüylerini diken diken eder.
  • bu yaz yine gün batımına doğru gittim.

    yine pisliği gördüm, yine gözlerim kanadı.

    yine.

    yine bela okudum insanlarımıza. her yer çekirdek kabuğu, sigara izmariti. sarnıç da pet şişeler...

    zeus oraya uzanıp truva savaşı'nı izlemiş inanca göre. hiç mi saygınız yok sizden olmayanın inancına? orada vakti zamanında kurbanlar kesilmiş. sizin gibi mundar da etmemişler hayvanları.

    tüm dünya sizin inancınıza saygı duysun; ama sizinle aynı inanca sahip olmayanların kutsal yerlerini mesire yeri gibi gezin siz.

    hacı baba yatırı olsa çiçek gibi bakarsınız, "ya rabbülalemin!" diye diye anlamını bile çoğunuzun bilmedi dualarla ne isteyeceğinizi şaşırırsınız göklerden. kızlara koca, bebelere balon. kafalar pırıl pırıl insanımızda.

    ağaçların da altı çöp, dalları çaput dolu. yalnız şaman adetidir o, bilesiniz. islamiyette pek yeri yok. peki siz bayülgen için mi bağladınız; yoksa erlik'le miydi işiniz? cahiller.

    arkadaş ne yazmaya geldim, entry ne hale geldi. sinirlendim. sakinleşip öyle geleyim en iyisi.

    altar'a ismini kazıyan sen, her kimsen, elin kırılır umarım.

    zeus'un şimşekleri üstüne çakasıcalar...
  • zeus’un gerçekten bir tanrı olmadığını öğrendiğimiz yerdir.

    öyle olsaydı, altar’ını çöplük olarak kullanan şerefsiz oğlu şerefsizleri ateşi ile yakar kül ederdi.
  • temmuz sıcağında gidip görmüştüm bir kaç sene önce. her nedense orada olmak istiyorum şimdi, edremit körfezi'nin manzarasına buğulu gözlerle bakmayı istiyor canım.

    zeus, truva savaşını buradan izlemiş rivayete göre. o zamanların dev ekranı demek ki bu tepeymiş. çerezini, çekirdeğini almış zeus ve seyre koyulmuş. tanrı olarak daha müdahil olmalıydı aslında ama karışık işler bunlar, aklımız ermez.

    milletin çaput bağladığı bir ağaç var. tam uçurumun kıyısında ve dalları o kadar eğik olmasına rağmen uçlarında bezler bağlı. ulan nasıl becerebildiniz, hangi güçlü azim yaptırabildi bunu size? hayret. elin kaysa ve boşluğa uçsan, besbelli zeus da yardım etmeyecek.

    böyle kuvvetli iradeye sahip kişiler, bir bakıyorsun çöplüğe çevirmişler ortalığı. manzaranın içine yerleşen beton yığınları ve öte yanda şişeler, kutular. isyan etsen kime edeceksin? aldığın keyfe zarar getirmemeye çalışarak, anılarına güzel sıfatıyla ekliyorsun güzelim tepeyi...
  • sunağın içindeki su birikintisinde görebileceğiniz bira şişesi, sigara paketleri, yoğurt paketleri gibi bilimum çöp ile türkiye'de olduğunuzu buram buram hissettiren yapıdır.

    edremit körfezi'nin muhteşem görünümlü çocukları küçükkuyu, altınoluk, akçay, ören ve hatta ayvalık ayaklarınızın altında gibidir buradan bakınca. muhteşem köy adatepe ve kaz dağları'ndan gelen o lezzetli oksijen de üstüne kaymak olmaktadır.

    yapının ne derece tarihsel gerçekliği olduğu tartışılır belki ama zeus'un ida dağında bakacak olarak kullandığı yer olma efsanesi bile insanı heyecanlandırır.
  • rivayet olunur ki zeus altarinin ustundeki su sarnicinin edremit korfezine bakan yuzundeki 7 basamakli merdiven bir zamanlar liman merdiveni olup deniz cok uzun zaman once merdiven basamagi seviyesindeymis.
  • yerel halkın adını "zeus'un atları" olarak bildiği ve gidip atları aradıkları yer.
  • 2 sene önce gittim, yolu biraz yorucu fakat çıkınca kesinlikle değdi diyorsunuz.
    ben gittiğimde bayağı kalabalıktı ve sürekli birileri fotoğraf çekinme peşindeydi, bu yüzden oturup rahat rahat birkaç dakika bile izleyemedim, yine de çok güzel bir yer.
    fazlasıyla kirletilmiş ama, umarım bir şekilde buna çözüm bulurlar.
  • gitmeye değer bir yer. adatepe köyüne gelmeden hemen sağdan 800 metre kadar yürüyerek ulaşabilirsiniz. antik sarnıç eh işte ama manzara gerçekten büyüleyici. ama maalesef hiç sahip çıkılmamış buraya. pisliği hakkında yazılanlar maalesef doğru. çekirdek terörü, manzara eşliğinde içilen sigaraların izmaritleri, pet şişeler, hatta yolda yürürken çocuk bezi bile gördüm. yani bunları yapanlar kendi bok çukuru hayatlarının sanki intikamını aldıklarını mı zannediyorlar nedir?
  • balıkesir sınırında;
    çanakkale 'ye bağlı ayvacık ilçesi/küçükkuyu beldesi/ adatepe köyü sınırlarındaki/ kaz dağlarında bulunan binlerce yıllık tarihi sunak taşına verilen ad.
    görsel
    merdivenlerden çıkınca üstte sarnıç da var:
    görsel

    not: mükemmel ötesi manzaraya sahip bu altara çıkıp, bişeyler yiyecek, içecek olursanız lütfen çöplerinizi hemen aşağıdaki çöp kutusuna atın...
hesabın var mı? giriş yap