• uzman amcaların kısa sürede olayın aslını astarını çözdüğü felaket.

    öyle bir yer ki arkadaş; mühimmatlar patlıyor, olayın başlangıcını gören bilen yok, ortalık toz duman, bilmem ne kadar mesafeye yayılmış/sıçramış mühimmat var, bu tuzla buz olmuş mekanda "merak saikiyle" olayın cereyan ettiği izlenimi doğuyor.

    basitçe örneklemek istiyorum: national geographic kanalında "uçak kazası raporu" adında bir program yayınlanmakta. düşmüş bir uçağın hangi etkilerden dolayı düştüğü didik didik edilip araştırılıyor. değerlemeler alabildiğine derin ve olanın bitenin anlaşılabilmesi için her ihtimal tekrar tekrar gözden geçirilip sonuca ulaşılmaya çalışılıyor.

    karakutu kaydından pilotun "sağ motorda problem var" sözünden hareketle: "tamam işte bulduk sebep budur!" diyerek işin içinden çıkmıyorlar. tamam motorunda problem var da; niye var? kuş sürüsü mü girmiş, bakımı mı yapılmamış, suyu, yağı mı eksik vs. vs.. doğru yanıtı bulana kadar: gün, ay, yıl ne kadar gerekiyorsa çalışıp, araştırıp, buluyorlar. düşüp paramparça olmuş bir uçağın bütün parçalarını tek tek toplayıp, uçağı yeniden inşa ettiklerini dahi gördüm.

    buradan bir pay biçelim. her şey çok mu basit, yoksa biz mi basitsiyoruz?
  • meraklı bir erin yüzünden meydana gelmişmiş. biz de yedik tabii. bu arada olayı ilk duyduğumda gece malzeme taşınması ve kısa dönem kardeşlerimin oraya yeni teslim olmuş olmalarını düşününce aklıma ilk gelen bir astsubayın aklınca dur şunların burnunu biraz sürteyim düşüncesiyle herkesi bombaları taşımaya hem de o karanlıkta yollamış olduğuydu. sonradan tabii özgür suriye ordusu düşüncesi devreye girince ve rum kesiminde yaşanan olaylarla birleşince kafamda bazı şeyler şekillendi.
    neyse bu vesileyle astsubayların kısa dönemlere veya diğer erlere bakış açısını bir örnekle anlatayım isterseniz:

    domuz gribi'nin ortalıkta yayıldığı zamanlar kısa dönem olarak askerdim. askeri fabrikada askerlik yaptığım için doktor da vardı. doktor dediğim de benim gibi üniversite mezunu, asteğmen biri. bütün gün elinde telefon bizle zerre ilgilenmezdi. ettiği yemini de sikiyim, onu da zaten. hayır bizim ordaki uzun dönem askerler zaten façacı ve tinerciydi, çoğu kolpadan hastaydı da, lan bari bizle ilgilen ibne. neyse ben ateşler içinde adama gidiyorum, adam sürekli ateş düşürücü iğne vurduruyor bana. yav diyorum komutanım, antibiyotik bişeyler verseniz. adamın cevabı önce ateşinin düşmesi lazım. akşam zaten 5'te siktirip gidiyor. gece devriyeye kalkıcam ama ateşim var yanıyorum, terliyorum. götüm de 3,5 aman domuz gribi olmıyım. neyse nöbetçi astsubaya gittim böyle böyle dedim, hakkını yemiyim iyi adamdı, ateşimi ölçtürdü, 38 mi ne çıktı hatırlamıyorum. 39dan yüksekse hemen fabrikanın karşısındaki hastaneye gönderecek, adam ateşin 39 değil o yüzden gönderemem dedi, ama devriyeye gitme senin yerine başkası gitsin dedi. düşünün bu bile çok ama çok büyük bir iyilik askerde.
    1-2 gün ben böyle devam ettim, zaten o sıralar panik atak için başka bir ilçedeki hastaneye gidiyordum, sevk aldım psikiyatriste gittim. ordan da dedim ki komutanım ben çok hastayım birlikteki doktor ilgilenmedi benle sevk yazın da bu hastanedeki enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili doktora görüneyim dedim. o da sağolsun olur dedi.
    gittim bir binbaşı var. adama sevki uzattım. adam bana "aq her bölüğün hastasına da mı biz bakıcaz dedi, git kendi doktorun baksın sana" dedi. dedim komutanım bakmıyor yalvarırım bana bi şeyler verin de iyileşeyim. adam bu sefer de sen gelip iki doktora görünmüşsün, nerden bileyim senin art niyetli olmadığını dedi. komutanım art niyetli olsam iki farklı günde sevk alır birlikten uzaklaşırdım dedim. suratıma baktı, git sana senin bölük doktorun baksın dedi.

    o zaman işte zaten hiç hazzetmediğim askerlik, vatan millet sakarya ile ilgili, o binbaşıyla ilgili içimden ettiğim küfürleri tahmin edemezsiniz.

    n'oldu çıktım dışarı gittim bir eczaneye bana lütfen antibiyotik, ateş düşürücü bişeyler verin dedim. kredi kartımla ödedim çıktım. ben şanslıydım, kredi kartım, param neyim vardı. ya diğer garibanlar.

    neyse sonra gittim birliğe iki gün de istirahat aldım. ama gel gör ki ulaştırmada yazıcısı olduğum kıdemli başçavuş -ki götündeki kıllar kadayıf olmuş biriydi- gitme olm otur işte dedi ilk gün bana. oysa ki ben yanına gidip komutanım 2 gün istirahatliyim ben koğuşa gidicem diyecektim. adam lan dedi nolcak otur işte yerinde. ben de komutanım terliyorum sürekli üstümü değiştirmem lazım diyip resti çekip ben koğuşa gidiyorum dedim.

    adam o günden sonraki 1 ay bana sürekli gıcıklık yaptı, herşeyime taş koydu. noldu 1 ay sonra tezkere zamanım geldi, siktirip olup geldim.

    özetle demem o ki, askerseniz zerre değeriniz yoktur. ölenlerden biri itü makine mezunu tübitak'da çalışan bir kardeşimmiş. kesin ona daha fazla uyuz olan astsubaylar olmuştur.

    askere giderseniz, can güvenliğiniz asgari noktadadır. kimsenin sizi veya hayatınızı düşündüğü yoktur. survivor yarışması var ya, evet tam orda yaşarsınız.

    burda belki kişisel anılarımı anlattım ama bu kardeşlerim ölünce aklıma bunlar geldi.

    ailelerine sabır, ilerisi için gencecik bedenlerin ölmemesi için umut dilerim.
  • sen fakir bir ailenin tek oğlu olarak büyü, yokluk içindeki köy yaşantısından üniversite kazan... 4 yıl gündüz okula git gece garsonluk yaparak derslerini ver... sonra yüksek lisansa başla.... yine garsonluk yap, asistan olmak için ingilizce çalış, garsonluk yap, geceleri kpss'ye çalış, yüksek lisans tezini vermeye çalış, burger king'te çalış, ders çalış, kiranı ödemeye çalış.... yüksek lisans tezini verip kpss'ye gir...mezun olunca ilk alımda askere git. 25 günlük askerken devrilen sandıkların altında can ver. bunun için miydi tüm bu çabalar. içim parçalanıyor, tüm yaşama şevkim kaçıyor.

    böyle bir hayatı vardı emre'nin. haziran ayında mezun oldu, kpss'ye girdi. yıllarca aynı ekmeği bölüştüğüm, aynı evi paylaştığım bu insanın ağzından tek kelime küfür, tek kelime kötü söz duymadım, yalan söylediğine rastlamadım. işte bu yüzden eski ev arkadaşım olan bu insana çok fazla acıyorum.

    şimdiye kadar kaybettiklerimin toplamında çok daha fazla acıyorum sana emre. bizim aklımız piçlikteyken, babamızın parasıyla sağda solda fink atarken, tek derdimiz msnde vakit geçirmekken sen harç paranı, kira paranı kazanmakla meşguldün. sen her şeyi daha fazla hak ettin hepimizden ama ölen de sen oldun. bunun için af dileyesim geliyor senden. galiba sizin gibi güzel insanlar çok daha iyi bir dünyayı hak ettikleri için bu pislikle dolu dünyayı bize bırakıp erkenden gidiyor başka alemlere. ama yine de sana çok acıyorum emre.
  • sozlugun laf sokma mekani haline geldigini tekrar gozumuze sokmakta olan uzucu patlama. adamin arkadasi olmus, baskasina da ayni uzul rereroro, mantiga bak aq.

    edit: silip gidiyorsunuz, yazdiginizin arkasinda durun aq.
  • bir onceki entrymde (bkz: #30085014) yorum yapmak icin detaylari bekledigimi yazmisim; 11 gun gecti, inanir misin hala kesin ve saglikli yorum yapabilecek detay bulamadim. nedir simdi olay?

    - bu olay bir kaza miydi? kazaysa neden 4 askeri yetkili aciga alindi? yetkililer aciga aliniyorsa bu kaza olmaz artik, ortada bir suc var demektir?

    - merakli bir er pimi mi cekmis? bu pimler ayri yerdeydi? er o kadar merak etmis ki baska bir depoda bulunan pimlerden birini almaya gitmis ve gelip bombayi aktif hale getirmis? dogru mu anlamisim? kulahimi goruyor musun?

    - gece sayiminin amaci neydi sahi? su sebepten oturu elektrigi, aydinlatmasi, hicbir teknoloji aleti bulunmayan o depolarda gece mesaisi yapiliyordu diye ikna edici bir sebep soyleyen oldu mu ben mi duymadim?

    - o depolarin planini, nasil yapildigini, ic duzenini ve koruma sistemlerini izledim; bir bolumde patlama olsa dahi diger bolume bu kadar zarar vermesi mumkun olmayan bir teknolojiyle ve de yerin altina konuslandirilmis bu depolar, icerde olagandisi bir durum oldugunda otomatik olarak o bolme kapanip diger bolmelerle iliskisi kesiliyormus, yani o buyuklukte bir patlamanin olabilmesi icin deponun icinde degil disinda bir aksilik olmus olmasi gerekiyor, burda da error verdim bak?

    - kriz yonetimine ayriyyyeten deginmek lazim tabi, bizim koyun muhtari bile daha olay yerine mudahale bile edilemeden "kazadir kaza" diyerek kuyruk derdine dusmez yahu, olenlere ve ailelerine karsi ne buyuk saygisizlik, ne aymazlik bu?

    velhasil detay metay yok ortada yorumlayacak, 25 tane genc insan ve yanan aileleri var sadece. diger topunun allah belasini vere.
  • "çok önemli ve emin kaynaktan afyon'daki patlama ile ilgili bir bilgi aldım ve bunu pzt. günü bir önerge ile milli savunma bakanına soracağım.

    aldığım bilgiye göre tsk'nın elinde bulunan 1936-37 amerikan tipi elbombalarını gizlice suriyeli muhaliflere gönderiyorlardı.

    sayımın gece yapılmasının ve askerlerin acemi kısa dönem erlerden seçilmesinin nedeni bu sevkiyatları gizli tutma amacına yönelikmiş.

    chp milletvekillerini hazırlıksız olarak apaydın kampına almamalarının nedeni orada karşılaşacakları bu tür silâhlarla da ilgiliymiş.

    bunları burada yazmamın nedeni bu olayı türk milleti ile birlikte şeffaf bir şekilde takip etme isteğimdir. yoksa medya prangalı..

    anayasal görevlerini yapmakta olan evlâtlarımızın şehit olmalarının gerçek nedenlerini bilmek ailelerinin ve türk milletinin hakkıdır."

    http://www.muhalifgazete.com/…ba-afyon-iddiasi-.htm
  • son derece hazin görüntülere neden olmuştur. çocukları götüren konvoya yolda giderken rastlamak istemezdim, elim ayağım kesilirdi. umarım öte dünya diye bişey vardır ve hesabını sorabilirsiniz.
  • http://gundem.milliyet.com.tr/…/1597387/default.htm

    tehlike yaratmaya devam eden patlamadır...
  • (bkz: #30310010)
  • kıdemli albay v.ö. ile üsteğmen t.a. bugün itibariyle tutuklanıp eskişehir askeri cezaevine gönderildi.
    sabah sabah anılarımı canlandırdı bu haber. daha düne kadar arabasını dahi gördüğümüzde içe doğru sıçtığımız, terhis belgesindeki imzasını görünce havalara uçtuğumuz adam bugün cezaevinde.
    ne oldum demeyeceksin ne olacağım diyeceksin'in bir örneği oldu sanırım.
hesabın var mı? giriş yap