• rüzgardan uçmuş, üzerine de basılmış eğreti beyaz bir şapkaya benzer. herkesin düştüğü durumlara ayna tutan en matruşka panaromalardandır. içini açtııkça, karşına içini daha bir karartan bir başka kadın daha çıkar. "öğrenilmiş annelik"...

    bence çıngıraklı bir yılana benzer. başkasına göre bir şehit anasına. nasıl öğrenildiyse, öyle öğrenen öğreten ve yeri geldiğinde öğürten bir annelik...
  • yillar once antropoloji dersinde okudugum bir deneyi animsatan kavram.

    bu deneyde, bir disi sempanze dogdugu andan itibaren izole edilerek gozlenir. baska hicbir primatla baglanti kurmasina izin verilmez. sadece yemegi suyu verilir. eriskinlik cagina geldiginde, kafesine bir eriskin erkek sempanze konur. erkek sempanze ciftlesmek icin yanip tutusmaktadir. ancak izole yetisen disi sempanze, korkmakta, erkegi yanina yaklastirmamaya calismaktadir. neticede erkek sempanze resmen tecavuz ederek disiyle ciftlesir. disi hamile kalir, bir sure sonra da dogurur. dogumu gerceklestirdigi an yeni dogan yavruyu tuttugu gibi kafasini kafesinin duvarlarina vura vura oldurur.

    sonuc: annelik icgudusel midir yoksa ogrenilmis bir davranis midir tartismasinda icgudusellik kalesine bir gol kaydedilmistir.

    bilimsel bir calismayi bu kadar dandik bi sekilde anlattigim icin bilim camiasindan ozur dileyerek sozlerimi noktaliyorum.
  • cogu kez, egreti ogrenimin, dogal icguduye yenildigi noktada ortaya cikan ve yalnizca insana ait olan bir durumdur. insan disinda butun canlilar icgudulerince bilirler ki, onlar yavrularinin sahibi degil, kisitli bir muddet icin sadece onlarin bekcileridir. hayata adaptasyonu ogrenme durumuna gelen yavru, gunu geldigi gun ayrilir gider. oysa insanda bu yoktur. sahiplenme icgudusu ebeveyn 99 yasina gelse, cocugu 80 yasinda olsa hic degismeden aynen kalir. bu yuzdendir ki, koruma icgudusu, bir sekilde her zaman baskin cikar ve cocugun sosoyolojik gelisimindeki surumcemelerinde sorunlar cikararak aile fertleri icinde firtinalar esmesine neden olur. dogal bir senarist olarak anne yi biraz inceleyecek olursak, bunu biraz daha acik ve secik olarak gorme sansimiz olabilir. yuzeysel ogrenimler, uygulamalara gecildiginde, cogu zaman dusunuldugu gibi sonuclar vermez. tecrube, annenin gorus cizgisi, kulturel konumu, dogal kisilik yapisi, hayata bakis acisi, kendi hayatindaki bireysel ve ruhsal kaygi ve sorunlari bir kadinin annelik gorevlerindeki en buyuk etkenlerdir. buna bir de disari hayatin cocuk uzerindeki baskisi eklenir ki, iste burda dananin kuyrugu kopar. normal ve uyum icinde olan bir ailede yetisen bir cocuk bile, (bu gayet nadirdir aile sorunlarini yasamayan aile hemen hemen yok gibidir.) aile icindeyken kendi halinde buyumesine devam eder ve fakat yetiskinligin getirdigi sorgulama, hur olma, cinsiyet belirginligi, eglenme, gezme tozma, kendi hayatinin kendi yonetmeni olma durtuleri cocuk ve ebeveyn arasindaki catismalari baslatir. o zamana dek cocugu uzerinde istedigi hukmu suren ebeveynler, bir anda kendilerini amansiz bir inatlasmanin, fikir catismasinin icinde bulurlar, iste burda belki ogretilmis annelik devreye girip, mantiga uygun ogutler halinde anneye biraz olsun yardimci olabilir. yine de cocuguna zarar gelmesi korkusu hep ve her zaman baskin durumdadir ki, icgudusel anneligin, ogretilmis annelige sekte vurmasi bu noktada olusur.
  • annelik içgüdüseldir, insiyakidir. bir arının kovanını yapması, kuşun uçmayı öğrenmesi, böceğin avını beklemesi gibi birinin öğretmesine ihtiyaç duyulmadan içimizde olandır. televizyon, dergiler ve buralarda görülen kötü anne örnekleri telkinlerdir. örneğin kendini işine kaptırıp başarılı olmuş, ama çocuğuna ilgi gösterememiş bir anne hırslı bir mizaca sahip anne için telkindir. bir de alışkanlıklar yani itiyatlar var. sinirini kontrol edemeyip çocuğuna bir fiske vurmuş anne bir daha bunun önüne geçemez. şiddet hayatın her yerinde karşımıza çıktığından o anne için bu bir anda normal gelmiştir ve sinir boşalması ile çocuğuna şiddet uygulamıştır. şiddet itiyati olmakla beraber kuvvetli bir mücadele ile alışkanlığa dönmeden durdurulabilir. çevremiz bizleri etkilediği gibi anneleri de etkiler, bu doğaldır; fakat annelik insiyaki olduğundan sağlıklı bir annenin çocuğuna en azından 2-3 yaşına gelmeden itiyati ve telkinli hareketler uygulaması bana mantıklı gelmemektedir. öğretilmiş annelik çocuğun buluğ çağına yakın gözlemlenebilir kanımca.
  • karınca kararınca ahtapot kadar kolludur. ahtapot gibi sürer yaşamı da. başı ezilene kadar.
    zamanın aldattığı bir kafadan ibarettir.
hesabın var mı? giriş yap