• freddy serisinin 3. filmi.. cocuk reabilitasyon merkezindeki 5 cocugun fredy le savasmasinin oykusu.. filmin guzel yanlari..; laurence fishbourne un oynamasin,bide cocuklarin uyumamak icin goz kapaklarini kesmeleridir.
  • hemsirenin delirip cocuklarla sevistigi sahnede tahrik edicidir..
  • kristen parker'ın (patricia arquette) uyanık kalabilmek için bir yandan dondurma çubukları ve gazete kağıdından maket ev yaparken bir yandan da kaşık kaşık kahve yiyip kola içmesi öğrenci milleti için filmin en aydınlatıcı ve faydalı sahnesidir.
  • serinin ilk filminde fredy'yi alt etmeyi başarmış gibi görünen ama akıbeti muulakta kalmış nancy thompson, gençleri kabuslarından korumak için geri döner. karakterlerin düşlerinde özel güçlere sahip olması filme -çizgi romandan uyarlama- tadı katar. severim bu filmi ama hep derim ki keşke çekimlerden önce başroldeki sabun kalıbı abinin üstüne örs düşseymiş de yerine başkasını alsalarmış.
  • elm sokağında kabus serisinin 3. filmi 1987 yapımı bu filmin yönetmeni chuck russell.
    freddy'nin geçmişi hakkında ağzımıza bir parmak bal çalındığı serinin bu filminde, serinin diğer tüm örneklerinde olduğu gibi insanı uykuya düşman eden piskopat katilimizin bir avuç gençle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamasına şahit oluyoruz.

    --- spoiler ---

    kasaba halkı tarafından hunharca katledilen (yakılarak) freddy'nin huzur bulamayan ruhunun madem ben aradığım huzuru bulmadım en azından beni bu hale koynaların çocukları da bulamasın o huzuru düz mantığıyla intikam entrikalarına şahit oluyoruz. aynı akıl hastanesinde terapi gören bu gençlerimiz seriye adını da veren dream warriors olarak freddy'le mücadeleye soyunuyorlar. freddy kruger'ın annesi amanda kruger'ın aslında son derece yardım gönüllüsü bir rahibe olduğu ve bir yanlışlık sonucu günlerce kilitli kaldığı akıl hastahanesinin en tehlikleli ve piskopat hastalarının bulunduğu bölümde aynı süreçte freddy'nin tohumunlarının ekildiği de yine serinin bu halkasında ortaya çıkan gerçeklerden. aslında pek de spoiler sayılmasa da artık bir freddy klasiği haline gelmiş kurbanların kabustan uyandım rahata erdim dediği o mutluluk anlarının aldatmaca olduğu en acı deneyimlerin yine sıklıkla tadıldığı (her ne kadar bütün freddy serilerinde defalarca kullanılmış olsa da bu aldatmaca insanı her seferdinde ne hikmetse korkutmayı başarır) adına yakışır bir korku filmi.

    --- spoiler ---
  • bir önceki felaket filmden* sonra seriye ilaç gibi gelen, herşeyiyle seriyi taşıyan ve ileriye götüren film. filmin girişiyle birlikte ilk edindiğim düşünce: yönetmen deneyimsiz ama başarıya aç chuck russell. daha lost highway’deki seksi ve baştan çıkarıcı haline bürünmemiş, sarı saçları ve tüm tatlılığıyla 19 yaşında ilk sinema deneyimini yaşayan büyüleyici patricia arquette, yine daha neo’ya kırmızı ve mavi hapları sunmamış sahne adı olarak larry fishburne adını kullanan laurence fishburne, stephen king romanları the shawshank redemption ve the green mile ile oscara aday olmayı bekleyen frank darabont, fragmanla beraber kulaklarımızın pasını silen dönemin fırtına gruplarından dokken ve fonda çalan klasikleri into the fire. giriş rüya sahnesi etkileyici ve yaratıcı, chuck russell freddy hayranlarını tatmin edecek bir filmin başladığını anlatmak ister gibi. sonrasında eski dostumuz ilk filmin kahramanı nancy de filmdeki yerini alıyor. ikinci filmi unutmak istiyoruz, bu yüzden onu yok sayıp ilk filmden devam ediyoruz. sanki ikinci film hiç çekilmemiş gibi. yer bir ruh hastalıkları hastanesi. freddy’i öldüren ailelerin hayatta kalan çocukları rüyalarında freddy ile kapışmaktalar ve ancak yine buna kimseyi inandıramamaktalar. nancy ise freddy deneyiminden sonra kendini psikoloji dalına vermiş ve kalıp rüyalar uzmanı olmuş. gençlerin tek umudu belki de.

    --- spoiler ---

    gençlerin kabusları freddy’nin yakılan evinde geçmekte. rüya sahneleri ve gençlerin ölümleri oldukça başarılı. benim favorilerim duvardaki kukladan hastaneye gelen freddy ve yine kukla olarak oynattığı sözde intihar eden kurbanı. serinin vazgeçilmezi hiçbirşeye inanmayan ve freddy gerçeğini kabul etmeyen büyüklerimiz yine işbaşında. hele kafası televizyona girmiş halde bulunan kızın ölümüne bile intihar diyen başhekime hiçbirşey demiyorum.
    bu arada ilgili tv sahnesiyle ilgili dikkatimi çeken bir unsur da kızın elindeki kumandaydı. buna ayrı bir paragraf açmak istiyorum. arkadaş sene 1987 olabilir ama o nasıl bir uzaktan kumandadır? kumanda değil mücevher kutusu mübarek. linklere de aldığım capsleri koyuyorum. ibret-i alem olsun.

    http://img146.imageshack.us/…/3218/bscap0000pw0.jpg
    http://img128.imageshack.us/…/4558/bscap0001fj1.jpg

    neyse efendim kumandayı 87 yılında bırakırsak filmin bir diğer güzelliği de freddy mitini daha da genişletmesi ve olaya, rahibe suretinde freddy’nin annesini* dahil etmesiydi. nancy dışında eski dostlardan nancynin hiçbir şeye inanmayan polis babasını da tekrar görürüz. exorcistten esinlenilmiş kutsal su ile yoketme yöntemi işe yarar ve freddy’nin kemikleri ait olduğu yere yani toprağa kavuşur. peki herşey biter mi? yönetmen akıllı bir düşünceyle freddy’nin evinin maketinin ışıklarını son sahnede açarak serinin devam edeceğini müjdeler.

    --- spoiler ---
  • filmdeki jennifer kızımız birgün aktris olup tv'ye çıkmayı hayal etmektedir. nitekim freddy bu hayali bir miktar gerçekleştirir. freddy, televizyon izlerken uykuya dalan jennifer'a "welcome to prime time bitch" der ve kafasını televizyon ekranına sokar. orijinali "you're on tv now, girl" olan bu laf robert englund tarafından değiştirilmiş. freddy'nin bu lafı serinin altıncısı olan freddy's dead filminin hemen başında da gözükür.

    ayrıca kristen karakteri için sapsarı saçları, masmavi gözleri, kıpkırmızı dudakları ve ipek gibi sesiyle patricia arquette gayet iyi bir seçimdir.
  • --- spoiler ---

    sonunu çıkartırsak serinin en iyi filmi. gerek freddy'nin karşısındaki ekibin "güçleri" olması, gerekse nancy'nin senaryoya gayet başarılı bir yedirmeyle geri dönüşü falan şahanedir. bunun yanısıra freddy'nin karşısındaki gençlerimiz diğer filmlere göre zayıf değil aksine ironik biçimde psikolojik olarka gayet sağlam ve mücadeleci bir ekiptir. bence bu filmi özel yapan da bu psikolojik üstünlük durumudur. bu filmde psikolojik üstünlük tam olarak freddy'de değildir. nancy vardır. çocuklar dişlidir ve korkusuzdur vs.

    yalnız filmin sonu ve freddy'nin zemzem suyuyla ölüşü bana kalırsa tamamen konseptin dışındadır. annesinin rahibe olması gibi detaylar ile bu saçmalık kurtarılmaya çalışılsa da olmamıştır. zaten dördüncü filmde freddy'nin canlanışı bu yüzden son derece altı boş kalmıştır. kutsal su mevzusuna dalınmadan daha iyi bir son bulunsa serinin itibarını tepe yaptıran bir film olabilirdi. yine de seride en iyilerden biridir. hatta bence en iyidir. seyirci de epey tutmuş olacak ki bundan sonraki film, öncekilere göre epey yüksek bütçe ayrılarak çekilmiştir.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    2. film, freddy'nin rüyalar dışında kimseye musallat olmamasını bozdu diye eleştiri almıştı. aynı bozma burada da geçerli. iskeleti ile freddy'nin saldırdığı komik sahneleri görüyoruz. ayrıca come and get me bitch diye hastanede yatan çocuğun -sanırım joe- göğsüne yazı yazarak cevap veriyor nancy'ye. o çocuk orada ölmeliydi. bunlar dışında güzel filmdir.

    --- spoiler ---
  • keşke bu filmle seri bitseydi diye düşündürür. seriyi bilmeyenlere tavsiyem önce ilk filmi, sonra bunu, en son da a new nightmare'i izlemeridir.

    aradaki, sonraki diğer filmler ve reboot gereksizdir, freddy palyaçoya döndürülmüştür (veya reboot'ta olduğu gibi komedi tamamen terk edilmiştir) 2. film içerdiği eşcinsellik altmetni nedeniyle özel bi yere sahiptir ama iyi bir film değildir.
hesabın var mı? giriş yap