• okulda özellikle son sınıf ve master öğrencileri tarafından oldukça sevilen. notu oldukça bol olan, öğrencilere farklı alanlarda bilgiler de verebilen. profesör oldu mu o diyerek şaşırılınan, sbf hocası.
  • profesör olduğunu dün itibarıyla öğrendiğim ve hem sevinçten hem de şaşkınlıktan hem de vayy beee amma zaman geçmiş hissiyatından içimde bi burukluk oluşmasına neden olan, ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesinin yetiştirdiği gerçek üniversite hocalarından olduğunu düşündüğüm, çalışkanlığıyla ve zekasıyla kendisini her zaman takdir ettiğimiz sevgili "iktisadî büyüme" hocamız.

    hocam tebrikler. hakettiniz ama siz.
  • `siyasal`ın güzide hocalarından.derslerine ilk girdiğinizde nasıl geçeceğinizi düşünürsünüz, daha sonra ise dersin o kadar da zor olmadığını, hocanın fazla kalan olmaması için öğrencileri korkuttuğunu anlarsınız.
  • çokca sıkıntılı geçen öğrencilik hayatımda, onca kötü notuma rağmen, beni bambaşka bir yerden yakalamıştır. sınav kağıdımı verirken, "ne zamandır şiir yazıyorsun?" sorusuyla beni şaşırtıp, yanlış cevap vermeme sebep olmuş ve fakat sonrasında hep doğru şeyler konuştuğumuz güzel insan. şimdi hatırlayamadığım bir mahlasla güzel şiirler yazıyordu. sanırım bir araya gelseler bir çok insanın severek okuyacağı dizelerin sahibidir. samimiyetini çözerseniz hocalığının ötesindeki adamı daha çok seversiniz.
  • bir kez sınavımızda gözetmen olarak bulunmuştu. bizim bölüme ders vermediği için ötesinde bir tanışıklığımız yok. yalnız özellikle sınav öncesinde yarattığı gereksiz gerilim (bugün gibi hatırlıyorum. hakikaten gereksiz bir gerilimdi) nedeniyle nazarımda külyutmaz necmi intibaı uyandırmıştır. öyle de kaldı tabii bizdeki imajı.
    şimdi hakkında yazılanları okuyorum da galiba bambaşka bir hocaymış. belki de bizim bölüme özel gıcığı vardı bilemiyorum. her halükarda canı sağolsun.
  • şairliğini bilemem ama donanımlı, istidatlı ve çok ama çok çalışkan bir akademisyen olduğu aşikâr. okul yönetimi, öğrenci ilgisizliği ve sair sebep yüzünden, mesleğine böylesi bir tutkuyla bağlı birinin dahi neredeyse herşeye boşverip kendisini gitgide karamsar ve sinik alaycı bir ruh iklimine kaptırmaya başlaması akademianın hâl-i pür melâlini de hülâsa ediyor sanki.

    akademisyenliğin profesyonel bir gönül ve tutku işi olması gerekliliğinin gün be gün aşındığı ve bunun akademinin "kapak atılacak nihaî ekmek kapısı" olma anlayışıyla ikame edilmeye başlandığı bir memlekette ve o memleketin bir okulunda; kitap yazıp öğrenciyi müşteri yerine koymayı, ders anlatırken öğrencinin suratına dahi bakmamayı ve 'trash' makale üretip akademik rütbe kazanmayı marifet bellemiş bir kısım akademik palyaço arasında 'sırıtması', underrated kalması aslında doğal ve bir o kadar da üzücü.

    sözüm ona emeği kutsayan bir kesimin ise sırf ideolojik zıtlaşma adına gösterdiği hoşgörüsüzlük ise başka bir riyanın konusu. çalışkanlığın ve azmin yerini heterodoksi kılıfıyla meşrulaştırılmış bir akademik miskinlik ve umursamazlık beleşçiliği alacaksa; ben bir zahmet, öyle üniversite almayayım.
  • eğer kenisini takip etmek isterseniz twitter adresi şudur: http://twitter.com/kibritcioglu

    tabi requestinizi onaylarsa sevgili hocamız *
  • okulun 2. haftasında öğrencilerine dersini zorla bıraktırarak, bizleri boynu bükük diğer seçmeli derslere yöneltmiştir. eşinin tayini nedeniyle kendisinin de türkiye'den ayrılmak zorunda kalacağını ve bu saatten sonra uluslararası iktisat dersi verecek bir hoca bulamayacağını söyleyerek kırk yılda bir iktisata heveslenmiş benim gibi bireyleri şaşkına çevirmiştir.
  • fazlaca sıkıcı ders ve hocayla boğuşan iktisat öğrencilerine ilaç gibi gelmektedir, dersleri keyiflidir; çünkü, sınıfa girer girmez derse başlayıp, zil çalana kadar aralıksız devam eden hocalardan değildir. futbol muhabbeti de yapar, askerlik anılarını da anlatır... paso okul yönetimine çakar, özellikle birkaç hocanın kulaklarını her ders çınlatır. dersleri safi eğlenceden ibaret değildir tabii ki, gerçekten bişeyleri öğretmek için iktisat hocaları ortalamasının kat kat üstünde çaba sarfeder. yani, bir derdi vardır aykut hoca'nın; dersimi vereyim-paramı alayım zihniyetinde değildir. son sınıfa kadar sunum yapmamış, belki de kitap okumamış, adam gibi ödev yapmamış öğrencilerde ilk başta soğuk duş etkisi yaratmaktadır; bu durum da onun suçu değil, ondan önceki hocalarındır.

    bu kadar övgüden sonra, sıra geldi yergiye.

    bütün bu olumlu özelliklerinin yanında, benim açımdan, en kötü özelliği marksistlere özel bir gıcıklığının olması, her fırsatta bunu dile getirmesi ve bu durumu ifrada vardırmasıdır. bu tutumun muhtemel sebebi, azılı marksist düşmanı yahya sezai tezel'in rahle-i tedrisinden geçmesi olabilir.

    eleştirilmesi gereken diğer bir nokta ise dersinde okuttuğu kitapların sadece tek bir tarafın bakış açısını yansıtmasıdır; liberal iktisatçıların yazdıklarının dışındaki kitapların, alternatif iktisadi görüşlerin esamesi okunmaz derste.
  • dünyada en çok takip edilen türk iktisatçıdır, mülkiye'nin en çalışkan akademisyenidir: türk iktisatçılar sıralaması

    şu sıralarda paris'te ikamet etmektedir. inanılmaz detaylı, başlı başına bir kaynak olarak kullanılabilecek, daha da abartayım; anadoludaki herhangi bir üniversitenin iktisat bölümünden rahatlıkla ve başarıyla mezun edebilecek kadar yoğun bilginin bulunduğu bir internet sayfası vardır: http://aykut.kibritcioglu.com/
hesabın var mı? giriş yap