• sosyal yaşam gereğidir.

    ümit yaşar der ki:

    sevgimi anlamadığın ya da ona karşılık vermediğin anda değil ona saygı göstermediğin anda ölebilirim.

    o her ne kadar aşk için kullanmış olsa da bu tabiri hayatın her kesiminde "saygı" unsuru çok önem arzeder. önemli olan kabullenmek ve kabullenmemek değildir, seçimlere ta ki bizim özgürlüğümüze müdahale etmeyeceği ana kadar saygı duymayı bilmektir. bu nedenle eşcinselliğe saygı duymak bir zorunluluk değil medeniyet olarak algılanmalıdır. kime ne ki kim kimle sevişiyor?
  • hiç birşeye olmadığı gibi buna da yoktur. saygı duyma zorunluluğu diye birşey olamaz. insan istediğine saygı gösterir , bunu kimse belirleyemez. belirlenebilir olan şey tahammül etme zorunluluğu olabilir.
  • allah istemese bir kelebek bile kanadını çırpamaz. eğer eşcinsellik varsa bu allah istediği için vardır. buna karşı çıkanlar allaha şirk koşmuş olur, kafir olur ve cehennemliktir... yani eşcinselliğe saygı duymak zorunludur.
  • var olmayan bir zorunluluktur.. kimsenin kimsenin tercihlerine, inançlarına, düşüncelerine, davranışlarına saygı duyması hiç bir zaman bir zorunluluk olmaz, olamaz.. bu tür farklılıklara saygı duyup duymamak insanın kendi kendine edinebileceği bir edimdir. (ne dedim lan ben?)

    demem o ki; ben bir eşcinsel'e eşcinsel olduğu için saygı duymak zorunda değilim. ne bileyim bir müslümana müslüman olduğu için, bir ateiste ateist olduğu için, bir fransıza fransız olduğu için, bir komuniste komunist olduğu için, bir faşist faşist olduğu için, bir yaşlıya yaşlı olduğu için sayı duymak zorunda değilim. kimse değil.

    lakin ben kendimi insan olarak görüyorsam diğer insanların hayatta yapmış olduğu seçimler karşısında tarafsız kalmayı ve özgürlüklerini kısıtlamadan yaşamayı başarabilirim. aynı şeyi onlardan da isterim.

    yani bir eşcinsel benim gözümde bir insandır.. onun cinsel kimliği beni zerre kadar ilgilendirmez ve benim özgürlüklerime, benim haklarıma, benim tercihlerime müdahil olmadığı sürece ben de onun tercihlerine, haklarına, özgürlüklerine müdahil olmam. derler ya hani, yaratılanı yaratandan ötürü severim diye. öyle bişi.

    ama kimse benden eşcinsel diye özel bir şey de beklemesin.. ibne kelimesi komiktir misal.. biz aramızda ibneye bak deriz birbirimize. aşağılama amaçlı kullanırız. aynı kadınları aşağılamak için ama koymak fiilinin kullanıldığı gibi.. bu beni eşcinselliğe saygısız yapıyorsa, yapıyordur, saygı durmak zorunda değilim, isteyen üzerine alınır. ama özellikle içlerinden bazılarının bu sebeple kendilerine özel davranışlar gösterilmesini istemelerini anlayabiliyor değilim.

    sen eşcinselsen bu benim sorunum değil ki? hayır ben erkeksem, biri bana erkek dediğinde bu beni germez.. ben kadınsam, biri bana vaginanın çevresindeki et parçası dediğinde ve bu düzeyde saygısız olduğunda bu beni germez. çünkü bu onun kendi hıyarlığıdır.. eğer ben halk arasında yaygın ismiyle ibne isem, biri ibne dediğinde de bu beni germez.. çünkü kimsenin benim tercihlerime, benim de kimsenin tercihlerine saygı duyma zorunluluğum yok, olamaz.

    ha, bana ibne deyip isteğim dışında beni sikmeye kalkarlarsa işte o zaman özgürlükler ve haklarla ilgili sınırları aşmış olurlar ki işte o zaman durum hoş olmayan bir noktaya gider..

    tercihlere saygı duymakla özgürlükleri kısıtlamak çok farklı iki şeydir.. birisi insanlıkla alakalıdır, daha iyi bir insan olmakla ya da, diğeri insanlık alakasızdır çünkü onu yapan insan olamaz..
  • inanca saygı duyma zorunluluğu ile aynı kümeye dahil zorunluluk. eğer buna yoksa ona da olmaması gerekir ya da tam tersi...

    saygı ve hoşgörü kavramları feodaliteden kalmış kavramlar. kim kime saygı duyuyor? üstün olan altta olanı hoşgörür. altta olan üstte olana saygı duyar. saygı ve hoşgörü hiyerarşik düzende vardır.

    hem demokrasi demokrasi diyorsunuz hem de saygı. yok kardeşim demokrasi içinde saygı yok, hoşgörü diye bişey yok. sadece kabulleneceksin. farklı fikirleri farklı görüşleri ve yaşayışları ske ske kabulleneceksin. ister hoşgörme ister saygı duyma. hiçbirşey ifade etmez. hak var hukuk var. kavramları bulandırmayın.

    saygı diyen hoşgörü diyen demokrasi demesin ondan sonra. yakarım. saygı da duymam.
  • eşcinselliğe "saygı gösterme" zorunluluğu ile karıştırılmaması gereken yargı!

    (bkz: saygı duymak)

    (bkz:saygı göstermek)
  • aslında yoktur. tahammül etme mecburiyeti falan filan...

    o değil de, bir taraf bilinçli bir şekilde eşcinselliğin üzerindeki olumsuz anlamları silkelemeye, olumsuz anlamlar yüklenmiş kelimeleri kullanmamaya çalışarak bir nevi eşcinselliği temize çıkartmaya çalışırken öteki taraf da aslında buna karşı çıkıyor. sosyal ortamda gördüğünüz eşcinsellik konulu atışmanın genel seyrinin bu şekilde olduğundan bahsedebiliriz sanırım. yani, insanlar aslında eşcinsellere ibne diyebilme haklarını savunurlarken eşcinselliğin normal ve iyi olmadığını, kötü ve yanlış bir şey olduğunu ve onu ötekileştirebilme haklarının (hatta bu anlamda toplumsal vazifelerinin) ellerinden alınmaması gerektiğini iddia etmiş oluyorlar. karşı taraf ise bunlarla savaşıp eşcinselliğin de normal bir şey olduğunu ve bu haliyle kabullenilmesi gerektiğini söylüyor.

    eğer eşcinsellik doğuştan gelen ve "tedavi" edilemez bir "hastalık"sa ben ikinci kısım insanlardan yanayım. gerçekten de o zaman eşcinselliğin bir hakaret kavramı olmaktan çıkıp normalleşip önümüze tekrar gelmesi gerek. lakin eğer bu bir "hastalık"sa*, onu da geçtim eğer bir tercihse toplum tarafından aşağılanması ve ötekileştirilmesi gerektiğine kaniyim.

    eğer bu bir hastalıksa, yani erkek vücuduna sahip olduğun halde kadın hormonları salgıladığından dolayı kadın gibi hissedip yaşamak istiyorsan, bu noktada esas olan hormonların değil vücudunun geri kalanıdır. yarım yamalak ve savruk bir yaşamdansa, vücudunun geri kalanını yine vücudunun bir parçası olan hormonal salgılarının oluşturduğu "özgür" fikirlerinle değiştirmeye çalışıp ameliyatlar ve çileler içinde debelenip sürünmendense, sen her ne kadar kabul etmeyip istemesen de senin hormonal düzeninin vücudunun geri kalanına mutabık bir hale getirilmesi, yani tedavi edilmen, toplum olarak benim boynuma borçtur. neticede delileri tedavi ederken onlara sormamızın sebebi, cevap verip irade beyanında bulunabilecek karar mekanizmalarının zaten tedavi konusu olmasıdır. aynen bu şekilde de sana "tedavi ister misin" diye sormama gerek yoktur, çünkü cevap veren tarafların zaten tedaviye muhtaçtır. hormonal ve fiziki alelade bir bozukluğun sende oluşturduğu fikriyata özgür tercihlerin deyip saygı duymamı beklemen abes olur. sense zaten hormonlarının değişik olmasından ötürü vücudunun geri kalan kısmını hormonlarına uydurmaya çalışıp doğallığından kopacaksın aslında.

    eğer bu bir tercihse, yine ötekileştirmeye ve aşağılamaya ve toplum içinde temsil edilememesine varım ben. çünkü sen aslında kendi doğana karşı geliyorsun. tamam, belki zorla tedaviye almam bu kez seni ama her gördüğüm yerde de ölesiye aşağılarım. nasıl milliyetçilik yapan denyoları mantıksızlıklarından dolayı aşağılamakta bir beis görmüyorsam, senin de kendine ve kendi fizyolojik doğana aykırı bu eyleminden dolayı seni yerin dibine sokup sokup çıkartırım. kusura bakma.

    ama eğer ki bu doğuştan gelen ve düzeltilemez/tedavi edilemez bir şeyse işte o zaman toplumsal alanda kendini temsil etmenin en büyük destekçisi de ben olurum. seni aşağılayanların ağızlarına pıt pıt pıt diye vurmak boynuma borcumdur. vururum.

    bilimsel olarak hangisi, ben ne bileyim? ben sosyal bilim okuyorum.
  • aslında vardır. kimin sikini nereye sokacağına, doğayı götünden anlamış insanlar karar verecek değil ya. am/sik/göt kiminse o kadar verecek ve saygı duyacağız.
  • bu konuya somut bir soruyla yaklaşılsa kimin ne dediği daha net anlaşılacaktır.
    örneğin:
    hal ve tavırlarından eşcinsel olduğu belli olan bir erkek ilköğretim öğretmeni olabilir mi?
    eğer olursa, velilere çocuklarını onun sınıfından çekme hakkı tanınmalı mı?

    zöge: yahu burada neyi kötülüyorsunuz, gerçekten anlamıyorum. soyut kavramlar yerine, hergün karşılaşma ihtimalimiz olan somut bir durumun sorgulamasını yapalım diyorum. yukarıda şöyle olsun, böyle olsun diye ne bir önerme ne de bir temenni var. sadece iki soru. lütfen rica ediyorum, bunu ilk kötüleyecek arkadaş bir mesaj atsın da durumu öğreneyim..
hesabın var mı? giriş yap