• yedinci yüzyılda arap istilalarına karşı avras direnişi ile halkına öncülük etmiş , berberi bir kadın kahramandır.
    (bkz: jeanne d arc)
  • jarawa'nın kraliçesi olarak anılan bir figür. "el kahine (dişi kahin)" araplar tarafından kendisi için kullanılan isim. asıl ismi dihya (veya bunun bir tür variantı). hakkında çok fazla belge yok sanırım. din olarak museviliği benimsediği, ve bizanslı bir kocası olduğu yazıyor bazı kaynaklarda.
  • - "el kahina güneye çekiliyor. ve düşmanı erzaksız bırakma taktiğini kullanıyor. hiçbir şey ekilmiyor, sulanmıyor, biçilmiyor. el kahina, zamanının kamikazesi. kendisi de askerleri de düşmanları da çölde topyekûn can veriyor."
    (bkz: düğümlere üfleyen kadınlar)
  • (bkz: kahin)
    (bkz: pythia)
    (bkz: pityatik)
    (bkz: pityatizm)
  • babaannem inançlı bir kadındı, ben o kadar değilim. ama eskiden yaz tatillerinde gittiğim kuran kursunda, çok hoş bir kafiyesi olduğundan en kolay ezberlediğim sureydi felak. yıllardır hiç okumamış olmama rağmen unutmadım. mesela bakın, << kul e’ûzu birabbi-l felak >> der demez gerisi dökülüveriyor hemen dilimden:

    min şerri mâ halak
    vemin şerri gâsikin izâ vekab
    vemin şerri-nneffâsâti fî-l’ukad
    vemin şerri hâsidin izâ hased

    kuran'ın, kafiyeli bir nesir olduğunun (bkz: #97347668) güzel örneklerinden olan bu surenin dördüncü ayeti, düğümlere (ukad) üfleyenlerin (neffâsât), yani kadın büyücülerin ve üfürükçülerin kötülüklerinden bahsediyor. nazarı değdiği iddiasıyla ve olası "şerrinden" uzak tutmak için yaşadığı köydeki yeni doğan bebeklerin kendisine gösterilmediği babaannemin, ölünceye kadar dilinden düşmeyen surelerden birinin de felak olması ironik; bu ironiden hiçbir zaman haberdar olamayacak olması ise trajik!

    bir diğer ironi/trajedi dikotomisini, ip düğümleyerek ve düğümlere okuyup üfleyerek büyü yapmanın yaygın bir pratik olduğu dönemin henoteist arabistan'ında, peygamberin kendisine de büyü uygulanmış olması ve büyüden kurtulmak için şifa olduğu söylenen felak suresinin inmesi oluşturuyor (bkz: muavvizeteyn/@septimus warren smith). buradaki ironi, peygamberi sihir, büyü gibi beşerî etkilerden adeta bir güç kalkanı gibi koruyan âyetlerin de (bk. mâide 5/67; hicr 15/9) mevcut olmasında yatarken trajedi ise güç kalkanları ile felak'ı bağdaştırmaya çalışan islam alimlerinin hissesine düşmüş...

    felak suresinin medine'de nüzulundan 70-80 yıl sonra, medine'den 6000 km uzakta düğümlere üfleyen ve emevi müslümanlarına kök söktüren bir kadın ortaya çıkar: avraslı el kahine!

    günümüzde libya, cezayir ve tunus'u kapsayan ve ifrikiyye adı verilen bölgede göçebe olarak yaşayan berberi kabilesi cerava'nın (jarawa) kraliçesi, dini ve askeri lideri olan el kahine'nin gerçek adının dehiya, dahiya, dihya ya da damya olduğu sanılıyor. sanılıyor diyorum çünkü büyücü/kâhin/cadı olarak nitelenen bu gözüpek ve cesur kadın hakkında bildiklerimizin neredeyse tamamı, aralarında ibni haldun'un da olduğu errrrkek arap tarihçilere dayanıyor. anlatılanlara göre koyu tenli, gür saçlı ve büyük gözlü bir kadın olan el kahine, sinirlenip de şeytanları geldiğinde, gözleri kan çanağına döner ve saçları diken diken olurmuş. tarihçileri de tırstırmış, aslanım kahine :)

    emevilerin kuzey afrika'yı işgaline yönelik etkili bir direniş sergileyen ve berberileri birleştirerek işgalcileri geri püskürten kraliçe kahine, ürünlerin işgalciler tarafından yağmalamasının önüne geçmek için yanmış toprak politikası uygulayarak ifrikiyye'nin kıyı bölgelerindeki tarla tapan ne varsa yakmış. fakat bu yakma işi, tarımla geçinen ahaliyi o kadar kızdırmış ki ulaklar gönderek düşmanları olan müslümanlardan yardım istemişler! bunun üzerine halife abdülmelik bin mervan, berberilerle uğraşmaktan bıkıp usandığından, müthiş güçlü bir ordu yollayıp el kahine ile adamlarını silindir gibi ezip geçmiş. zavallı kahine, kafası kesilip de şam'daki halifeye gönderilmeden önce -mesleği icabı geleceği gördüğünden olsa gerek- 704/705 yılında gerçekleşen savaşı kaybedeceklerini öngörerek iki prens oğlunu savaştan hemen önce bir gece vakti düşman safına geçirmiş! bu iki oğlanın, 12.000 berberiyle birlikte müslüman olup annelerinin kafasını koparanların ordusunda üst düzey komutan olmaları da kaderin ayrı bir cilvesi olsa gerek.

    gerçi buna cilve diyorsanız, siz daha cilve görmemişsiniz demektir: kraliçenin öldürülmesinden çok değil beş altı yıl sonra, 710 yılında, müslümanlar kuzey afrika kıyılarını boydan boya yarıp cebelitarık üzerinden ispanya'yı fethedeceklerdir ki inanılmaz kısa sürede gerçekleşen bu muazzam başarının arkasındaki en önemli ismin, berberi asıllı bir müslüman komutan (bkz: tarık bin ziyad) olması, tarihin bizle geçtiği en esaslı taşşaklardan biri değil de nedir! üstelik el kahine'nin öldürülmesiyle açılan rotadan yürüyen müslümanların, cebelitarık'tan fransa'nın göbeğine ulaşıp charles mantel tarafından puvatya'da durdurulmalarına (bkz: #111910214) kadar geçen sürecin 27 yıl gibi akıl almaz bir sürede gerçekleştiğini düşünürsek, hani o ünlü biz başta ermeni'yi dövdürmeyecektik fıkrasında anlatılana benzer şekilde, avrupalılara (yani bizanslılara) şunu söylemek gerekir: "siz başta kahine'yi öldürtmeyecektiniz"!

    emevilere karşı son derece etkili bir şekilde karşı koyan el kahine, her ne kadar islami anlatıda itibarsızlaştırılsa da gerek berberilerin* arap işgaline gerek cezayirlilerin fransız sömürgeciliğine karşı direnişlerinde ve gerekse de erkek hegemonyasına karşı kadın direnişinde hayli önem verilen sembol bir kadın haline gelmiş. kahine'nin odağında olduğu bu politik, ekonomik ve cinsel farklı eşitsizlik eksenlerini belli bir kesişimsellik hattından okumak için silvia federici'nin kadınlar, beden ve ilksel birikime odaklandığı caliban ve cadı'sı hayli faydalı bir çerçeve sunabilir. zira federici'nin bu kitabında altını çizdiği üzere; kadınlara yönelik büyücülük, cadılık suçlamaları yeni bir dinin ortaya çıkması, göçebelikten yerleşikliğe geçilmesi, üretim tarzının değişmesi, yeni coğrafyaların işgali gibi hayatın maddi koşullarıyla birlikte yerleşik gelenekler ve değer yapısının da köklü bir şekilde değiştiği yoğun bir toplumsal mücadele ve kriz sırasında ortaya çıkmaktadır deyip gerisini "cezayir bağımsızlık savaşında kadınların rolünü el kahine üzerinden okuma denemesi" şeklinde tez yazacak olan kesişimsel feministlere bırakıyorum. ha bu arada, aman diyim tezinizde bana atıf yapmayın, kızıyorlar sonra (bkz: #136451537)

    sonuç olarak diyeceğim odur ki; nazarından korkulan babaannemin torunu olduğum kesin ama fahri olarak da başta el kahine olmak üzere yaktığınız bütün pragmatist cadıların pragmatist torunuyum. tıpkı berberi asıllı zinedine zidane'ın bir taraftan el kahine'nin torunu olup bir taraftan da -kullanmadığı diğer isminden de (zinedine yazid zidane) anlaşılacağı üzere- el kahine'yi öldüren emevilerin ikinci halifesi yezîd bin muâviye'nin torunu olması gibi. 9 temmuz 2006 dünya kupası final maçında anasına bacısına küfredilen zinedine zidane'ın italyan oyuncu marco materazzi'nin göğsüne çaktığı o efsanevi kafa kimbilir belki de emevi/berberî ittifakının puvatya'nın intikamı için charles mantel komutasındaki frank ordusuna çaktığı bir kafadır ve eminim zizou bundan zerre pişman değildir. berberiler pragmatistir, pişman olmazlar; tıpkı yarı italyan yarı berberi édith piaf'ın da dediği gibi: non, je ne regrette rien

    cadı olmaktan asla pişman olmayanlara ve yakılan cadıların küllerinden doğanlara selam olsun.
  • arap istilasına karşı direnen, hristiyan berberi devleti aures'in, çılgın, yahudi/hristiyan/pagan kraliçesi. tarihin güçlü kadın figürlerinden biri. fransızlara direnen cezayirli vatanseverlerin, araplaşan cezayir'e direnen berberilerin sığındığı, ikonik savaşçı. ilginçtir, kahine de yanında her zaman, savaşçı bir berberi tanrıçasının ikonasını taşırmış.

    hakkında yeterli bilgi olmaması da efsanelerinin mağrip dışında yeterince umursanmaması da talihsizliktir.

    anlatıların birine göre kahine, cebelitarık'ın bizanslı valisi ile sevgilidir ve ondan, florinda adında, babasıyla yaşayan güzeller güzel bir kızı olmuştur. annesi gibi özgür ruhlu ve başına buyruk olan florinda, tarık bin ziyad'ın hiçbir zaman kendisine bağlamayı başaramadığı ve büyük fethinin de sebebi olan aşkıdır.

    (bkz: les amants de gibraltar)
hesabın var mı? giriş yap