gig
-
gig: americans talk about their jobs adinda zaman zaman komik, zaman zaman igrenc, ama son derece ilginc ve bilgilendirici bir kitap. yazilim muhendisinden, ups driver'ina, us congressman'inden uyusturucu saticisi, fahisesine, porno yildizina degisik is alanlarindan insanlar islerinin iyi kotu yanlarini, baslarindan gecen ilginc olaylari anlatiyorlar. yuz kadar degisik meslek var. bazilari soyle(ingilizce yaziyorum affiniza siginarak):
slaughterhouse human resources director
crime scene cleaner
tofu manufacturer
highway flagger
campground maintenance worker
diet center owner
supermodel
paparazzi
advocate for rappers
heavy metal roadie
elvis presley interpreter
professional basketball player
escort
transvestite prostitute
mother
high school math teacher
fbi agent
air force general
us congressman
lobbyist
plastic surgeon
film director
porn star
wal mart greeter
telemarketing group supervisor
gun store owner
drug dealer
stripper
bar owner
pretzel vendor
...
crime scene cleaner elemani okurken nerdeyse kusuyordum, pulp fictioni izlerken boyle bir ise girmek aklina geldiginden filan bahsediyordu. bunun disinda oldukca komik yanlari da var. ilginc bir kitap. -
(bkz: the great gig in the sky)
-
(bkz: giga)
-
müzisyene verilen iş. bir grup veya solo sanatçı bir yerde çalmak üzere görevlendirildiğinde gig almış olur. diğer bir yandan başka işler için de kullanılmaktadır.
-
"git i$ine garda$"ın kısaltması belkide...
-
-
-
ingiltere'de parkta vardı bu gig dedikleri konservari gösterilerden. eminim bir tarafta ördekler, martılar adını bilmediğim kuşlarla izlendi konser neşeyle.
her şey arabanın yanlış tarafına oturduğumu, kahkahayı farketmemle başladı.. ters giden bir şeyler vardı, trafik mi desem tersim dönmüştü. bulutlar nerdeyse tepemde şekil şekil , tanımadık bir hava daha çok yumuşak ve kararsız. şöför hiç ürkek değildi dikkat çekici, sanırım hiç frene de basmadı. gözün alabildiğinden bile fazla yeşille birlikte yolculuk ettik hemen hemen iki saat. yol boyunca rengarenk çiçekler, ağaçlar, çayırlarda hiç kımıldamadan kafaları hep aşağıda otlayan sayamadığım kadar koyun ve ineklerin yanından geçtik ama hiç kokmuyorlardı sanırım gerçek değillerdi. bize hoş geldin dercesine parlaklaştı hava, ben de içimden teşekkür ettim. aynı yoldan geri döndüm. hava yağmurlu uğurladı beni bu sefer. ben de üzgündüm ama gitmek zorundaydım bekleyenim vardı.. sütlü tetley çayımı yudumlarken aklıma daha neler geldi neler south lake wild animal park 'ta oyuncu lemur larla birlikte geçirdiğimiz zaman, thomas tren ve widermere lake cruise ile yaptığımız muhteşem göl seyehatimiz, gölde beatrix potter'ın sihirli dünyası ve daha sonra aklıma gelecek taze, rengi yeşil anılar. -
rio de janeiro havalimanının üçlü iata kodudur. havalimanının eski ismi galeao international airport yeni ismi antonio carlos jobim international airport'muş
-
ıngilizlerin agzindan hic dusmeyen laf. bu kelime 1920`lerin cazcilari tarafindan literature katilmis olup, her turlu muzikal canli performans gig olarak adlandirilabilir. gig, engagement kelimesinin kisaltilmisi olarak kullanilagelmis, ingiliz/britanya ahalisinin agzina pelesenk olmustur. son olarak yazildigi gibi okunur. londraya gelip, cik cik diye kendinizi rezil etmeyin diye soyluyorum.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap