• okurken insanın nefesini kesen bir ece ayhan şiiridir.

    "gözkapaksız, şeytandan biri çekiyor, tramvay paramı benim. arada sırada böylecik kente inip uzun üzüldüğüm ve sarsıldığım olur. otelde, onun (ceset'imin) yatağında yatarım. saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba? diyedir kurarım. kocaman öküz ellerimle. alçak bir mahmuz. kükürt kokusu. dağlanmış bir kıç. bakır çalığı. damarlarımdaki lağımlarda bir fare. indiğim kenti ve içimdeki darağacını kemirir. deliler, fareler, erkek fareler bölüşür kömürleşmiş bir cesedi. mahzende. onu sevmenin sözcükleri olmamıştır, bu belinde anahtarlar sevişin sözcükleri olmamıştır ki. kaçardım korkunç karşılaşmamak için bir bezbebekle. karşılaşmak. bu benim yeniden işkence sözlüğü'ne dönmem demek olurdu. o angut ormanlarının sevinç yiyen dulu, yedi yıllık gelincik kin, kalıt dağıtan meşin eldivenli ipek el.. gömülmek istemezmiş.. üşürmüş.. arka sahanlıkta yanarak uzaklaşan genç şeytan. gözlüklerimi kıskançlığım bataklıklardan çıkarıyorum. başlangıcı kundak bir yangından sonra bir türlü bulunamayan eski metresimin (ceset'imin) oğlan kardeşi. kalın yüzünü örten ince böcek bakışlı aile maskesinden tanınıyor. adam! niçin hıçkıracakmışım sanki. kolaylıkla sever, bir kemerin altından geçer, kolaylıkla unutur bir ne gizli yahudiyimdir ben."

    şiir bu!
    şimdi bu şiir 1950'li yıllarda yazılıyor. türkçe'nin divan edebiyatı'ndan sonra batı etkisinde türk edebiyatı denilen süreçte mucizevi bir şekilde ayağa kalkabildiğini görmek büyüleyici. isteyenler bu şiirden "of not being a jew" e gidebilirler. ismet özel gitmiş mesela! biz türkçe konuştuğumuz için, böylesine bir dile sahip olduğumuz için şanslı-idik. artık öyle mi? sanmıyorum. bunca imkanı nasıl heba ettiğimizin okumasına 1960 darbesiyle başlanabilir. evet biz bir zamanlar "bütün mümkünlerin kıyısında" idik.
  • mayıs 1965 tarihli bakışsız bir kedi kara adlı 23 sayfalık küçücük kitabında yayımlanmş ece ayhan'a ait bu düzyazı şiir. ölüsü ve dirisi olarak ikiye bölünen bir erkeğin kasvetli, sert, korkunç ve karmakarışık bir monodiyalogu. olağanüstü

    ece ayhan kendisini, bir sabah korkunç bir hamam böceği olarak uyanan gregor samsavari şekilde, erkek farelerin bölüştüğü, böcek bakışlı eski metresi olan kömürleşmiş bir ceset olarak kurguluyor. <ne gizli yahudiyimdir ben> diye bitirdiği bu şiirinde kendisini anlattığını iddia ediyorum. bu şiiri benim kadar deşeleyen olmadığı için de yorumumun vebali benim ve de umberto eco'nun boynuna (bkz: yorum ve aşırı yorum)

    tabi bu iddiamı kanıtlamak için ece ayhan'ın, kudüs fareleri şiirinin de yazarı olduğunu hatırlatıp yalçınküçükleşerek masonluğundan girip sabetaylığından falan çıkacak değilim elbet. lâkin "gizli yahudi" metaforunu kullanarak kendisi ile din değiştirmelerine rağmen yahudiliklerini gizli gizli yaşayan 15.yy ispanyol yahudileri conversoslar arasında bir yakınlık kurmuş olmalı diye düşünüyorum. eğer öyleyse ece ayhan ne tür bir conversos?

    bu soruyu cevaplamak için şiiri yazdığı 30'lu yaşlarına dönüp 1960'larda neler yaptığına baktım: üniversiteden mezuniyet, deniz hafize hanımla evlilik, baba oluş, askerlik, kaymakamlık ve 1965'te çardak kaymakamı iken hakkında açılan soruşturma sonrası re'sen emeklilik, eşinin ölümü....

    şimdi de 1960'lardan 1997'e ışınlanıp bakışsız bir kedi kara'nın ingilizceye çevrilişi (a blind cat black) münasebetiyle the nation dergisinde bir eleştiri kaleme alan chris king'in bu kitabı 'deneyselci bir türk eşcinsel şiirinin çevrilişi', ece ayhan'ı ise 'türk eşcinseli kimliğine bürünmüş bir kafka' olarak nitelendirmesini ve de türkiye doğumlu iranlı bir yahudi olan kitabın çevirmeni murat nemet nejat'ın bu kitabı 'genç bir istanbul erkek fahişesinin yetişmesinin ve cinsel kimliğini açığa vuruşunun üstü örtülü öyküsü' olarak tanımlamasını da buraya not edelim.

    kendisinin sorusuyla bitireyim: saçlarının kapkara öyle uzadığı zamanlarda, dirimin ondan esirgediği ve benim ona vermeye çalıştığım şey neydi acaba?

    son olarak bazı notlar:
    not- 1: ismet özel'in bu şiiri korkunç kötü ve hatalı bir şekilde okuduğu youtube kaydını lütfen seyretmeyin diyeceğim ama sırf böyle dedim diye meraklanıp izleyeceğinizi biliyorum. dahası kalın türklüğüyle maruf ismet özel'in, ece ayhan'ın bu şiirine özel bir yakınlık beslediğini, şiirde geçen bakır çalığı ve yahudilik meselesini kendi şiirlerinde ["biraz bakır çalığı olsun lokmamızda"* "yahudi değilsem bile / bende yahudalık da mı yok- kimi öptüm de kurtuldu çarmıha çakılmaktan?" "bilemem yahudi değilim / gizli bir yerde genizam yok / bilemem insan nerenin yerlisidir"]* sıklıkla kullandığını hatırlayalım ve soralım: ismet özel ne tür bir conversos?

    not-2: ece ayhan'ın taşrada bir memurken yazdığı bu şiirden hemen sonra hakkında başlatılan ve re'sen emekliliğiyle sonuçlanan soruşturmaya neyin yol açtığı konusunda rivayetler muhtelif. 1965'te denizli’de halkevi başkanı olan abdurrahim sercan, ece ayhan'ın çardak ilçesi kaymakamı olduğu dönemde bozkurt kasabasına bağlı bir köyü gezerken bir tarikatın, gençlerin erkeklik organlarını bağlayarak evlenmelerini önlediğini görüp bu olayın üzerine gitmeye karar verdiğini ve çok geçmeden olayın ikinci bir kubilay vakasına dönüştüğünü, kaymakamlığın basıldığını, ece ayhan'ın darp edildiğini, hakarete uğradığını ve hatta tarikat mensuplarının ece ayhan’ı bulunduğu yerden dışarı çıkarıp ceketini ters giydirerek bir eşeğin üzerinde dolaştırmak istediklerini, olaya müdahale eden jandarmaların ece ayhan’ı bu güruhun elinden aldığını ve bu olay sonrası içişleri bakanlığı tarafından kaymakamlık görevine son verildiğinianlatıyor.

    olaya ilişkin bir diğer tanık olan erdoğan alkın'ın anlattığına göre ise ece ayhan'a şöyle bir suçlama yöneltilmiş: ece ayhan'ın arabasına alıp karnını doyurmak için evine götürdüğü öğrencinin babası, oğlunun kaymakam tarafından silah zoruyla ırzına geçildiğini ileri sürerek savcılığa suç duyurusunda bulunuyor ve fiili livata uygulayarak erkeğin ırzına geçmek suçuyla ece ayhan hapse atılıyor. ece ayhan'a göre ise bu bir kompolodur: ‘komploydu, ilçedeki savcının, yargıçların komplosuydu. çocuğun adli muayeneden geçirilmesini istedim, ama çocuk ortada yoktu. kaçırmışlar. beni suçlu düşürmek için sonradan kendileri ırzına geçmişler.’ bu olaya ilişkin tartışmalar için zafer yalçınpınar ile erdoğan kul'un yazdıklarına bakılabilir.

    not-3: batman üniversite'sine "ikinci yeni şiirinde din ve medeniyet algısı" adlı bir yüksek lisans tezi hazırlayan ve bir de bu tezini kitaplaştıran sait soysal'a göre ece ayhan “gizli yahudi” şiirinde ortadoğu’da dışlanan, kendi öz yurtlarından kovulan, katledilen yahudilerin çektikleri eziyetleri anlatıyor ve nitekim ece ayhan'a göre önemli olan insanların dini, ırkı değil yaşadıkları sıkıntı ve mağduriyettir! ah be saitim, sana ne desem bilmiyorum ben.
  • (bkz: kripto yahudi)
hesabın var mı? giriş yap