• ziya pasanin 1874'de 3 cilt halinde yayimladigi,divan edebiyatinin degerlerini sergiledigi antoloji.
  • ziya paşa, şiir ve inşada olumladığı halk şairlerini nühâka benzetir:
    mevzun söze can verirdi gûşum
    eş'ar okusam giderdi hûşum

    verdi bana evvelâ merâkı
    meydan şuarâsının nühâkı

    gahice garibi'yi okurdum
    aşık kerem'e yanar dururdum

    aşık ömer'i ki gah alırdım
    uçkur sözüne şaşar kalırdım

    (ayrıca abdullah uçman da “tanzimat ve servet-i fünûn dönemi türk edebiyatında eleştiri” başlıklı yazısında sanırım nühâk konusuna değinir.)

    böyle iddialı bir girişin ardından ziya paşa, önceleri halk şiirini benimsediğini ve koruyuculuğunu üstlendiğini şu beyitlerle dile getirir: “âşık ömer’i gâh alurdum / uçkur sözüne şaşar kalurdum”, “kim şi’rime atsa ta’ne taşı / uğrardı benimle derde başı”. ancak şiir görüşünün değiştiğini şu beyitle anlatmaya başlar: “ol hâl ile rüzgâr geçdi / bir iki hazân bahar geçdi”. ziya paşa’nın eline vehbî ve vâsıf’ın şiirini taklide yönelten eski bir divan geçer ve gevherî’yi unutturup yeni bir “cihan”ın kapılarını aralar. şiir ve inşada türkçe bakımından eleştirilen necati bey, ahmet paşa gibi divan şairleri harâbât’ın mukaddemesinde türkçenin temelini en iyi şekilde atan şairler olarak geçer. ancak harabat’ın mukaddimesinin kendi içinde tutarlı bir metin olmadığına dikkat edilmesi gerekir. ziya paşa yer yer şiir ve inşadaki görüşlerine yakın bir tutum da sergiler: “gördüm olmuş halef selef hep / iran şuarasına halef hep". ayrıca “evvel söze başlamış nevayi / taklid ile farisi edayı”, “taklid ile çün lisan bozulmuş/ evzan-ı aruzi ga’ib olmuş” beyitleriyle de aruz vezni yüzünden dilin bozulduğu görüşünün tekrarlandığı görülür. ne var ki, ziya paşa aruz veznine böyle bir eleştiriyi harabat’ın mukaddimesinde tekrar dile getirirken, mukaddimeyi aruz ölçüsüyle yazmıştır. metnin kendi içinde böyle bir çelişkiyi barındırması, ziya paşa’ya yöneltilen eleştirilerin de başında gelir.
  • namık kemal buna karşı olaraktan tahrib i harabat ı yazmıştır.

    * benzeri için;
    - recaizade mahmut ekrem - zemzeme
    + muallim naci - demdeme
  • 2007 çıkışlı ferhat durmuş albümü.
  • savurgan, müsrif anlamına gelen sıfat.
  • harabenin çoğulu. *

    "dervişler harabat olur" var bir de (bkz: ehl-i harabat)
  • sıkıntı, harabelik manası ihtiva eden arapça kelam.
    tasavvufta bir sufi’nin, maddi dediğimiz yönünü yıkması, kendisinde dünyalık bir şey bırakmaması anlamında kullanılmıştır. divan edebiyatındaki karşılığı, mey-meyhane kelimeleridir.
  • "ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler
    son meclisi câm üstünde câm olsun erenler
    şükranla vedâ ettiğimiz câm-ı fenaya
    son pendimiz ahlâfa devam olsun erenler

    caizse harâbât-ı ilahide de her dem
    yârân yine rindan-ı kirâm olsun erenler
    tekrar mülaki oluruz bezm-i ezelde
    evvel giden ihvâna selâm olsun* erenler" yahya kemal beyatlı

    (bkz: mülaki/@ibisile)
  • ziya paşa'nın bir eseri olup, toplam üç ciltten oluşan bir şiir antolojisidir.

    arap, iran, osmanlı ve çağatay şiirlerinden oluşturulmuş bir seçkidir.

    harabat - 1. cilt
    manzum bir ön söz, türkçe, arapça ve farsça kasidelerden oluşmaktadır.

    harabat - 2. cilt
    arapça, farsça, türkçe olarak yazılmış farklı yapıdaki şiirlerden oluşmaktadır.

    harabat - 3. cilt
    türkçe ve farsça mesnevilerden oluşmaktadır.

    harabat'ın türk edebiyatı tarihi ile ilgili olarak verdiği bilgiler şunlardır:
    - divan edebiyatı "osmanlı edebiyatı" demektir.
    - divan edebiyatı 15. yüzyılda başlamaktadır.
    -- ahmedî, zâtî, necati divan edebiyatının esas kurucu şairleridir.

    ziya paşa'ya göre şairliğin esasları
    kabiliyyet-i hilkât (doğuştan gelen yetenek),
    irfan,
    ilim.

    harabat'a ilişkin diğer notlar
    - şairleri "kûdema, evâsıt, evâhir" olmak üzere üçe ayırmıştır.
    - eserin bir bölümünde ise gazel, kaside gibi nazım şekilllerini esas alan bir tasnif mevcuttur.
    - ziya paşa, bu eserinde çağataycayı türkçeden ayrı bir dil kabul etmiştir.
    - bu çalışmasında eski türk edebiyatını eleştiren fikirlerinden vazgeçtiğini vurgulamıştır.
    - mukaddime-i harabat adlı ön söz iki kez basılmıştır.
    - harabat'ın mukaddimesi mesnevi şeklindedir.
    - namık kemal, bu eseri beğenmemiş ve harabat'ı eleştirmek üzere tahrîb-i harabat ve ardından takip adlı eserlerini kaleme almıştır.
    - harabat'ın mukaddimesi aynı zamanda ziya paşa'nın edebiyat tarihçiliği yönünü de göstermektedir.

    [sic]
hesabın var mı? giriş yap