*

  • (bkz: sayid jarrah)
  • dubai'nin de bir arap ülkesi olduğu düşünülürse çok da garipsenmeyecek bir durum,petrolü paraya çevirebilen arapların çocukları zaten ingiltere de eğitim görüyor,dolayısıyla bir ingiliz gibi ingilizce konuşabilirler
  • size hitap ederken isminizi türkçe olarak çok düzgün telafuz edebildiği için bir an kendisini türk sanıp "efendim" ya da "buyrun" diye seslenebileceginiz insanlar. pek iyi konuşamazlar ingilizceyi maalesef.
  • ingilizce filmlerin dublajli degil de altyazili olarak gosterildigi bir cok ulkede oldugu gibi gencse cok duzgun ve akici ingilizce konusan araptir. ustelik sozcuk dagarcigi da ziyadesi ile genistir.
  • + name?
    - abdul rauf bin selam
    + sex?
    - 5 times per week.
    + no no! male or female?
    - male, female, sometimes camel.
  • her iki kelimede bir after that'i kullanan kişilerdir.ingilizceyi hızlı konuşurlar fakat yazamazlar.telaffuzları ise çok ilginçtir.

    aftırrrr datt
  • tükçe konuşan arap dan daha komik değildir, olamaz.
  • ingilizce konuşan japon gibi midir bilemem ama sayıyla veriyor bunları bana allah. metroda bunlardan birinin yanına düştüm bugün. elimdeki new headway upper-intermediate student's book'u gören kadın, fevkalade ingilizce bildiğime hükmetmiş olacak ki, üstümdeki kıyafeti nereden aldığımı sordu. tabii söylediklerinden "hello" dışında bir şey anlamayan gariban ben, eliyle bir yandan kıyafetimi çekiştirmesinden anladım bunu sorduğunu*. "i bought it four years ago" dedim ki anlasın kıyafetin fi tarihinden kaldığını. pes etmedi. navigasyonlu cep telefonu elinde bana yer adı soruyor. kardeşim dört sene diyorum, dört sene hangi taş taş üstünde kalır istanbul gibi yerde. baktım çıkış yok "where are you from" deyip topu taca attım. "saudi arabia" dedi. bir sessizlik oldu. karşımızda kocası olduğunu tahmin ettiğim adam sohbete o unutulmaz noktayı koydu:
    - metro nambır van*.
  • dertlerini anlatma konusunda bizim gibi enteresan olabiliyorlar.. ingiltere'de bir markette, temizlik ürünlerinin orada rastlamıştım birine.. oradayken devam ettiğim dil okulunda görmüştüm bir iki kez, henüz başlangıç seviyesindeki sınıflardan birindeydi.. markette beni görünce hemen geldi yanıma, yardım istedi..

    - my shower is sick.. no water so shower needs medicine.. (duşum hasta.. su yok bu yüzden duşun ilaca ihtiyacı var)

    önce dedim kafa mı buluyor lan bu benimle.. sonra hatırladım ingilizce seviyesini, bir de baktım görevliye de anlatmış benden önce, o da gelince yanıma, tamam dedim.. duş başlığının üstü kireç tuttuğu için, kireç çözücü bir ürün arıyordu.. bulduk verdik kendisine, o günden sonra shower kaldı çocuğun adı tabii..
hesabın var mı? giriş yap