*

  • kurayza yahudilerinin verdikleri taahhütleri yerine getirmeyip ikiyüzlü davranmaları bir yana (taahhütleri arasında bir saldırı söz konusu olursa müslümanların yanlarında olmaları da vardır.) ciddi bir savaş sırası (hendek savaşı) düşman tarafında destekçi olarak müslümanları zorda bırakmaları, canlarına ve mallarına kastetmeleri; bu ileri gidişleri sonucu allah'ın emri üzerine kuşatılmalarını, tekrar edilen davete icabet etmeyip ileri gidişlerini sürdürmeleri ve kuşatma sonrası esir düşmelerine bağlı olarak hükümlerinin verilmesi için muhayyer bırakıldıklarında kendilerine yakın düşündükleri zatı (sa’d bin muaz) seçip yine kendi inançlarının hükmüne göre (aynen tevrat'ta yazılı hâliyle ki, buyrun: "bir şehre harb için yaklaştığında, onu sulha dâvet edesin. ve eğer sana sulh cevabını verip, sana kapılarını açarsa, içinde bulunan kavmim hepsi sana haraç verip, hizmet etsinler."lâkin, eğer senin ile musalaha etmeyip harp eder ise, onu muhasara edesin."ve, allah'ın, onu senin eline teslim ettikte erkeklerin hepsini kılıçtan geçiresin.
    "amma, kadınlar ile çocukları ve hayvanları ve bütün ganimeti, yani o şehirde bulunanların hepsini yağma edip allah'ın sana verdiği düşmanlarının ganimetlerini yiyesin.") cezalandırmalarını katliam olarak değil, gereğidir diye düşünüyorum.

    kişi ki, hasta olduğu vakit "mikrop da bir varlıktır, yaşamaya hakkı vardır!" demeyip ilaçla tedavisine bakmakta, özbenliğini korumaya çalışmaktadır. kimse de sen mikrop katlimaı yapıyorsun dememektedir. bu sebeple, açılmış olan başlığın da yanlış olduğu kanaatindeyim.
  • "kişi ki, hasta olduğu vakit "mikrop da bir varlıktır, yaşamaya hakkı vardır!" demeyip ilaçla tedavisine bakmakta, özbenliğini korumaya çalışmaktadır..." diyenlerin kendilerine kendilerin 21.yy'ın şartlarında evrensel kurallar çerçevesinde yaşamaları gerekirken, 7. yy'ın emir ve yasakları çerçevesinde yaşadıkları için donmuş, dogmatik, geçmişte yaşayan, nostaljik veya hasta oldukları iddia edildiklerinde (karşılığında da ölüm değil sadece beyinlerini açmaları istenmesine rağmen) ve benzer gerekçeler ileri sürüldüğünde bu görüş sahiplerinin fobik olduklarının ileri sürüldüğü göze alındığında ne kadar akılcı olduklarının düşünülmesi gereken kişilerce savunulan katliamdır...

    tarih boyunca katliamları ile bilinen ... bazen türk komutanlar eli ile türkleri bile öldürebilmiş (sırf zorla dinine katmak için bile yaptıkları 300 yıl civarı)... insanların yaptığı ve şu an itibariyle 1400. yılını yaşadığımız katliamlar çağının başlangıcındaki katliamdır.
  • medine sözleşmesi'ne muhalefet eden bir hadise. nerde o barışın sağlanması? laik devlet mantığı? yok. demek ki insanoğlu güçlü duruma geçince düşünceleri, uygulamaları değişebiliyor. sa'd' bin muaz'ın verdiği hükümse yahudilerin uyguladığı savaş kanunlarına paralel. bu da işin bir diğer ironisi. aradaki münafıkların ateşi harlamasına sığınıp olaydan sıyrılmaya çalışmak anlamsız. yanlış heryerde yanlıştır.
  • katliam kararını -güya- sa’d bin muaz vermiştir. sa'd bu olaydan hemen sonra kan kaybından ölmüştür. daha sonra kimse sa'd'a bu katliam kararını verip vermediğini soramayacaktır.
    (bkz: ben yapmadım miki yaptı)
  • beni kurayza kabilesi basligi altinda ortaya cesitli gorusler konularak incelenmis bir olay hakkinda tekrar tekrar yeni basliklar acmanin anlami nedir bilinmez. sa’d b. muaz'in iyi bir hakem olamamis olduguna yaptiginiz arastirmalar sonucunda kani olduysaniz, olaylarin surecleri ile beraber gelir burada aciklarsiniz. insanlar da oturur okurlar ve kararlarini verirler. ayrica insanlarin tanimadiklari, uzun sure once yasamis insanlar hakkinda birtakim imalarda bulunmalari hic de hos bir davranis sekli degil. burada daha once yazilan bir girdide, konu tamamen carpitilarak sanki sa’d b. muaz'in hakemligi dayatilmis gibi bir izlenim verilmeye calisilmis. sa’d b. muaz'in hakemligi ben-i kurayza tarafindan kabul edilmek zorunda degildi, fakat onlar kendisinin adilane bir karar verecegine emindiler ve verilen karara uydular. hz. muhammed'in savasta bir toplumun tamamen yok olmasina yol acabilecek hiyanet ve ihanetin bedelinin ne olmasi gerektigi noktasinda gerceklestirdigi bu eylemi vicdan ve insaf kavramlariyla tartisanlarin, kendilerini olaylarin icerisine koymak yerine en ufak bir haklari gaspedildiginde nasil aslan kesildiklerini cok iyi goruyor insanlar. gercek hayatta ve burada. hz. muhammed saf iyilik timsali, onune gelen her seyi hos goren bir insan degildi. onun hayati biz insanlara ornek olacak sekilde yasandi. bes bin yil once de, bin doryuz yil once de, bugun de gelismis gelismemis tum memleketlerde, toplumlarin vatan dedigi beldelerin ve toplumlarin kendisinin gelecegini yok etmeye yonelik her turlu ciddi girisimin bedeli aynidir. siz burada kafanizda bir dunya kurup meydana gelen olaylari hitlerin yaptigi katliamlarla karsilastirabilirsiniz. fakat bunlarin hicbirisi beni kurayza kabilesi'nin kendilerini sona goturen surecte bundan geri donebilecekleri her asamada buna yuz cevirmis olduklari gercegini degistirmiyor.

    burada ve baska basliklarda yazan herkesin olaylari aktarirken subjektif birtakim ifadelerle olaylarin ayri birer versiyonunu olusturdugunu goruyoruz. icerisine nefret ve ofkenin girdigi dusuncelerin ne kadar saglikli olabilecegini bilmiyorum. yakin zamanda beni kurayza kabilesi'nin basina gelenleri soguk kanlilikla isaret edip bunu siyasi-askeri bir olay olarak degerlediren bir hahamin konusmasini televizyonda izledim (eger videosunu bulursam linkini verecegim). kendisi meydana gelen olay icerisinde, ister musevi olsun, ister olmasin yapilan bir akde uymayan bir toplulugun akit yaptigi toplulugun bekasini tehlikeye attigini ve bunun vurgulanmasi gereken bir nokta oldugunu aktardi. hz. muhammed'in hayatini incelediginde genel olarak ehli kitapla cok iyi iliskiler yuruttugunu, onlarin inanclarina ve inanclarinin gereklerini yerine getirmelerine saygi gosterdigini belirtti. bunun yani sira hz. muhammed oldugunde zirhinin yahudi bir tuccarda rehin oldugu tarihi kaynaklarda aktarilmaktadir. bu da onun musevilerle ve hristiyanlarla iliskilerinin boyutunu gosteren bir ornektir. bugun israil - filistin olaylari cervesinde islam dunyasindaki musevi dusmanligi ve on yargisindan siyrilmadan beni kurayza kabilesi'nin basina gelenleri de anlamak pek mumkun degil. bu genel olarak kirilmasi elzem algiyi ve meydana gelmis olaylari islam dusmanliginin bir enstrumani haline getirme gayreti icerisinde olanlara zaten soylenebilecek pek bir sey yok.

    "hz. safiyye olayi

    1-safiye: t.dursun’un dramatik bir tarzda anlattığı ve sanki yahudilerin toptan kılıçtan geçirildiği izlenimi verdirmeye çalıştığı beni kurayza yahudileri ile olan savaştan önce hendek savaşından bahsetmek gerekir. hendek savaşından önce, benî kureyza yahudileri, hiç bir gruba taraf olmamışlardı. ama benî nadîr yahudileri onları bu savaşa katmaya çalıştı. safiyye'nin (ra) babası huyey b. ahtab kalkıp doğrudan kureyzâ oğullarının lideri ka'b b. esed'in yanına gitti. ka'b görüşmeyi reddetti. huyey: "ben ucu bucağı olmayan deniz gibi bir ordu getirdim. kureyş ve bütün araplar ayağa kalkmışlar, hepsi de muhammed'in kanına susamış durumdalar. bu fırsat, elden kaçırılacak gibi değil. artık islâm'ın sonu geldi" dedi. ka'b hâlâ savaşa katılmaya razı değildi. "muhammed'i daima sözünde duran biri olarak tanıdım. o'nunla yaptığım anlaşmayı bozmam ve verdiğim sözde durmamam mertliğe sığmaz" dedilerse de savaşa katılarak müslümanlarla yapılan anlaşmayı “muhammed kimdir, anlaşma nedir, biz tanımıyoruz” diyerek bozdular, ihanet ettiler.

    hendek savaşından sonra geri çekilen benî kurayza’lılar, safiyye'nin (ra) babası huyey b. ahtab’ı yanlarında götürdüler. hz. peygamber, “hiç kimse silahını bırakmasın, hedef kureyza” diyerek, beni kureyza’nın anlaşmayı bozmalarının hesabını sormak için yola çıktı. beni kureyza’lılar özür dileyip anlaşma zemini hazırlayacaklarına, peygambere küfürler yağdırdılar. kuşatma yaklaşık bir ay sürdü. sonunda sa’d b. muaz’ın vereceği karara razı olacaklarını bildirdiler. sa’d b. muaz tevrat’a göre hüküm verdi ve erkeklerin öldürülmesine karar verdi. bu yaklaşık savaşa katılan 400 (bkz: ibni hişam, beni kureyza gazvesi) kişinin öldürülmesi demekti ve yahudiler buna hiç itiraz etmediler.

    peki, hz. peygamber beni kurayza’ya karşı nasıl davranmıştı:

    1.1-yahudilere anlaşma yapılmış ve dinlerini serbestçe yaşayabilecekleri bildirilmişti.

    1.2-aleyhinde pek çok karar olan beni kurayza’ya haklar vererek, beni nadir’le eşit seviyeye çıkarmıştı.

    1.3-beni nadir sürgüne gönderilmiş ama beni kurayza’yla tekrar anlaşma yapmıştı.

    1.4-beni kurayza hendek savaşına katılarak anlaşmayı bozdu.

    1.5-hendek savaşının çıkmasını sağlayan safiyye’nin (r.a) babası huyey b. ahtab’ı koruma altına alarak kalelerine götürmüşlerdi.

    her iki taraftan insanların öldüğü bir savaşı başlatan, binlerce insanı zor duruma düşüren, anlaşmaları bozan, müslüman hanımların kaldığı kaleye saldıran beni kurayza’ya onların kutsal kitapları doğrultusunca verilen karara yahudiler bile itiraz etmemişken t. dursun niye itiraz ediyor onu anlamakta güçlük çekiyoruz. yahudi’den çok, yahudicilik acaba niye?

    yüzlerce ağaca soykırım yapıldı diyen çevreci(?) t. dursun, hz. peygamberin(a.s) bunu geçimlerini hurmadan sağlayan yahudilerin direnişlerini kırmak, teslim olmalarını sağlamak ve her komutanın ordusunu az zayiatla başarıya ulaştırmak için ne yapılması gerekirse onu yaptığını anlamasını beklemiyoruz zaten.

    bizzat kendisi elleriyle yüzlerce hurmayı diken, “savaşta çocuklara, kadınlara, yaşlılara, ağaçlara zarar vermeyin.”, “kıyametin koptuğunu görürseniz elinizde fidan varsa onu diken” diyen hz. peygamberin bu yönünü ortaya çıkarmasını da kendisinden beklemek abesle iştigal olur. ateist, ateistliğini yapar.

    safiye, kurayza liderin kızı, nadir kabilesinin liderinin karısıydı. babası ve kocası ölmüş, kendisi de esir edilmişti. dıhyetü’l kelbi gelerek bir hizmetçi istemiş hz. peygamber de “bizzat giderek bir tane al.” diyerek tercihi kelbi’ye bırakmış o da giderek safiye’yi almıştı. daha sonra bir müslüman gelerek bu seçime safiyye’nin konumunu göstererek itiraz etmiş ve safiyye ile hz. peygamberin evlenmesinin doğru olacağını söylemiştir. (müslim 4/546)

    hz. peygamber (a.s), safiyye’yi azat etmiş, çekip gitme ya da kendisiyle evlenme seçeneğini sunmuş. safiyye’de bir peygamberle evlenmeyi tercih etmiştir. (i.hanbel, müsned, 3/138)

    hz. safiyye, şu rivayeti nakleder: “hz. muhammed, medine’ye hicretten sonra babamla amcam o’nu dinlemeye gitti. döndükten sonra amcam, babama “o mu?” (yani beklediğimiz peygamber mi?) diye sordu. babamda “vallahi “o” diye cevap verdi. amcam “peki ne yapacağız?” diye sordu. babam: “vallahi ben yaşadığım müddetçe ona iman etmeyeceğim.” diye cevap verdi."

    http://www.izafet.com/…-dursun-ve-saptirmalari.html
  • tum sorumlulugun sa’d bin muaz'a yuklendigi katliamdir.

    oysa, peygamberin

    - oha! çüş be sa'd.

    cevabini vermesini beklerdim. evet. gerisi hikaye.

    z.o: tamam dersimi aldim. oyle bir cevap beklemiyorum artik.
  • israil devleti ne zaman bir insanlık suçu işlese içindeki faşisti uyandıran "hitler az bile yapmış" adamcıkları, kureyza katliamına ve muhammed'e toz kondurmuyor. konduramıyor. onun yerine topu zamanın şartlarına ya da sa’d bin muaz'a atmak daha konforlu demek ki.
  • efendim kureyza kabilesi ihanet etti, sonraciima anlasmalari bozdular. e tamam guzel. ne ceza verelim?

    butun erkekleri keselim. cocuklari ve canimizin cekmedigi kadinlari pazarda satalim. canimizin cektigi kadinlari da cariye yapalım.

    barbar conan hadiseyi duysa direkt musluman olurdu herhalde. krom kimmis olm yeni bi din gelmis aksiyona doyuyorsun vallaha bak.
  • bazı dindar kişilerin islam tarihinden bihaber olduğunu gösteren katliamdır. bu katliam sonucu hz. peygamberin eline geçen kadın safiyye değil, reyhane binti zeyd'dir.

    safiyye bint i huyey'in hz. peygamber'in haremine katılması hayber savaşını -başka bir katliam- müteakip olmuştur. safiyye beni kureyza kabilesinin liderinin kızı filan değildir. turan dursun'a laf söyleyenler bari biraz daha tarih araştırsınlar.

    bu arada zavallı safiyye'nin kaderini gösteren şey adıdır. asıl adı zeyneb olan bu kadıncağız ele geçtikten sonra safiyye adını almıştır. bilin bakalım safiyy ne demek? hayır, "temiz, pak, hâlis, saf, katıksız" değil.
    "reisin ganimetten seçip aldığı" demek.

    http://www.enfal.de/ecdad65.htm
    http://en.wikipedia.org/wiki/safiyya_bint_huyayy
    http://en.wikipedia.org/wiki/rayhana
  • birtakim arkadaslarin kendilerini kendi kendilerine dolamalarinin artik sonu gelmeyen bir ornegini daha sunuyor bize. yani islami olsun olmasin hemen butun tarih kaynaklarinda aktarilan bilgiye gore:

    "hz. peygamber (a.s), safiyye’yi azat etmiş, çekip gitme ya da kendisiyle evlenme seçeneğini sunmuş. safiyye’de bir peygamberle evlenmeyi tercih etmiştir. (i.hanbel, müsned, 3/138)"

    ifadesi ortadayken, hadi onu da gectim, kendi verdigi linkte ve alintiladigi yazida (bkz: #22507782):

    "ibn sa'd da onun safiyy payı olarak daha ganimetler dağıtılmadan önce muhammed'in onu kendisine ayırdığı ve onu hür zevceleri arasına kattığı yazılıdır. kurtubi'ye göre de muhammed kendisini azad edip onunla evlenmiştir. ibn ishak da ise cariye olarak kaldığı yazılıdır."

    seklinde bir ifade yer aliyorken, bu hz. safiyye'ye "safiyye" denmeye baslamasinin bu olaydan sonra oldugunu yani islam oncesi donemden kalan ismi olan reyhane binti zeyd'in yerine artik kendisine safiyye denmeye baslamis olunabilecegini dusunmek gerek.

    edit: yazar attigi mesajla (bkz: #22507782) no'lu girdideki "reyhane ise bu olaydan 5 yıl sonra 24 yaşında -muhtemelen kahrından- ölmüştür. hz. peygamber kendisinden bir sene sonra ölmüştür." ifadesinin kendisine ait oldugunu beyan etti.
hesabın var mı? giriş yap