• doç. dr. mehmet akif okur
    e-mail: maokur@gazi.edu.tr
    telefon: +90 312 213 84 44

    2000 yılında boğaziçi üniversitesi, iibf, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü’nden mezun oldu. gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü’nde, “hegemonya yaklaşımları çerçevesinde bir dış politika aracı olarak insan hakları” başlıklı çalışmasıyla yüksek lisansını, “hegemonya ve imparatorluk tartışmaları bağlamında irak savaşı’nın politikası” başlıklı teziyle de 2008’de doktorasını tamamladı. 2010 yılında uluslararası ilişkiler doçenti ünvanını kazandı.

    2009 yılında erasmus öğretim üyesi hareketliliği programı çerçevesinde italya’da university of foggia’da (universita’ delgi studi di foggia) lisans üstü düzeyde ders verdi.

    2009 yılında çin’in şangay şehrindeki fudan üniversitesi’ne “dünya düzenindeki değişimler ve ortadoğu” konulu konferans vermek ve görüşmeler yapmak üzere davet edildi.

    ağustos-aralık 2010’da georgia state university, middle east institute’de misafir öğretim üyesi olarak ortadoğu üzerine çalışmalar yaptı.

    ankara üniversitesi hukuk fakültesi’nde, uluslararası ilişkilerde temel kavram ve gelişmeler, gazi üniversitesi, iibf, uluslararası ilişkiler bölümü’nde türkçe ve ingilizce dillerinde uluslararası politika ve uluslararası ilişkiler teorileri derslerini vermiştir.

    ortadoğu ve orta asya çalışmaları, amerikan dış politikası ve uluslararası politik ekonomi okur’un temel ilgi alanları arasında yer almaktadır.

    okur’un uluslararası bilimsel toplantılarda sunduğu tebliğlerin yanı sıra bilimsel dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.

    okur’un yayınlanmış kitapları ise şunlardır:

    okur, mehmet akif, yeni çağın eşiğinden avrasya’nın kalbine bakmak, tarihten günümüze orta asya’nın jeopolitiği üzerine düşünceler, yesevi üniversitesi yayınları, 2011

    okur, mehmet akif, emperyalizm, hegemonya, imparatorluk: tarihsel dünya düzenleri ve irak’ın işgali, a kitap, ankara, 2010

    bostanoğlu, burcu ve okur, mehmet akif, uluslararası ilişkilerde eleştirel kuram, hegemonya, medeniyetler ve robert w. cox, gazi kitabevi, ankara, (2008)

    kaynak: http://www.ankarastrateji.org/…dr-mehmet-akif-okur/
  • son icraatı anayasa ve türk kimliği üzerine tarihsel perspektifi de dikkate alarak okunası bir yazı yazmak olmuştur.

    özellikle türk milliyetçilerinin okuması gerekir. anayasada türklüğü savunurken "sol" değil "sağ" bir dil kullanmaları açısından.
  • batı'nın yeni türkiye ve ortadoğu yaklaşımını en iyi dile getiren isimlerden biri oldu.

    "batı'nın 'yeni aklı'na göre türkiye tehdit" başlıklı söyleşisi bu anlamda oldukça derinlikli ve okunası.

    http://goo.gl/lgdrjc
  • son dönemde yaptığı isabetli yorumlarla dikkat çeken boğaziçi üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü mezunu akademisyen. boğaziçi çıkışlı az sayıdaki ülkücü kökenli siyaset bilimcilerden olup, şimdilerde gazi üniversitesi'nde doçent olarak görev yapmakta ve aynı zamanda ankara strateji enstitüsü'nde uzman olarak çalışmaktadır.

    twitter'ı da burada; https://twitter.com/mehmetakifokur
  • facebook sayfasından da kendisini takip etmek mümkün.

    https://www.facebook.com/derkenar
  • ışid hakkındaki değerlendirmeleri şöyledir;

    işin uzmanı anlattı! işte ışid'in türkiye stratejisi!
    gazi üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi ve ankara strateji enstitüsü uluslararası ilişkiler uzmanı mehmet akif okur ışid'in türkiye stratejisini anlattı.

    nesrin yılmaz
    internethaber-ankara

    -ışid nasıl bu kadar etkili olabildi?
    -yeterli üyesi bile olmadığı söylenen bu örgüt nasıl oluyor da bu kadar çok saldırı gerçekleştiriyor, birçok yeri ele geçirebiliyor?
    -ırak ordusundan ışid'e katılım olduğu söylentileri ne kadar doğru, nedir bu katılımın sebebi?
    -pkk neden ışid ile savaşıyor?
    -ışid'in bölgedeki başka örgütlerle ilişkisi var mı, nasıl bir ilişki?
    -müslüman bir örgüt olarak kendini tanımlayan ışid, müslümanlara ait kutsal yerleri neden yakıp yıkıyor?
    -ışid daha ne kadar ilerleyebilir?
    -türkiye'nin de hedefte olduğu söylentileri var, bu ne kadar doğru ve ülkemizi bekleyen tehlikeler neler olabilir?
    -rehinelerimiz neden hala kurtarılamıyor, neyi bekliyoruz?

    gazi üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi ve ankara strateji enstitüsü uluslararası ilişkiler uzmanı mehmet akif okur tüm bu soruların yanıtlarını internethaber'e verdi.

    ışid'in türkiye stratejisini anlatan okur, türkiye’nin de hedef alınabileceğini söyledi. örgütün, türkiye’yi üzerine çekmektense tehditle hareketsiz tutacak bir strateji belirlemiş gibi gözüktüğünü belirten ortadoğu uzmanı, ışid'in, türkiye’yi iki ana biçimde hedef alabileceğini, bu durumda, ışid’i var eden din anlayışının niçin yanlış olduğunu kitlelere, özellikle de gençlere ısrarla anlatmak gerektiğini belirtti ve uyarıyı yaptı: yoksa, çok canımız yanar.

    işte o röportaj...

    -ışid’in bu kadar etkili olmasını neye bağlıyorsunuz?

    suriye ve ırak'ta yaşananlar ışid'in serpilmesine zemin hazırladı

    birden çok sebebi var bu durumun. öncelikle suriye iç savaşı ve ırak’taki işgalden itibaren yaşananlar ışid gibi bir örgütün serpilebilmesi için gerekli zemini hazırladı. ortalıkta, düzen sağlayacak bir devlet yapısı kalmadı. herkesin herkese karşı savaşına dönüşen çatışmalar radikalleşmeyi hızlandırdı. ırak’tan suriye’ye uzanan kuşakta büyük bir mağduriyet coğrafyası doğdu. ışid, bu atmosferde yaşanan çatışmaları kendi örgüt çıkar ve hedefleri doğrultusunda başarıyla yönlendirdi. suriye’de petrol sattığı rejimle yer yer çatışırken muhaliflerin “devrim”den kastettikleri şeye inanmıyordu. savaşın dinamiklerini kendi özel gündemi doğrultusunda yönlendirdi. dünyanın suriye iç savaşını kayıtsızlıkla izlemesi, örgütün gittikçe güçlenmesine en ciddi katkıyı sağlayan faktörler arasında yer alıyor.

    ışid, sahada karşılaştığı sorunları çözmek için kendini yenileyebilen, hedefleri doğrultusunda başarı kazanmış diğer örgütlerden öğrenen ve sentezler yapabilen bir yapı. el-kaide ve hizbullah’ın özelliklerini biraraya getirdiğine dair yapılan yorumları doğru buluyorum. hizbullah, dünyaya devlet niteliğine sahip olmayan bir örgütün belli bir coğrafya ve nüfusu yönetebileceğini, temel hizmetleri, sosyal yardımları vs. organize edebileceğini göstermişti. bu niteliği, hizbullah’a ciddi güç ve yerel/yerleşik bir sosyal zemin kazandırdı. el-kaide ise kendisini dünyanın dört bir tarafından toplayıp eğittiği gönüllülerin değişik hedeflere yönelik eylemleriyle gösterdi. ideolojik motivasyonu yüksek, sofistike saldırılar planlayıp uygulayabilen bir yapı olarak temayüz etti. belli bir coğrafyayı kontrol etme ve yönetme hedefi yoktu.

    ışid'de iki özellik yan yana geliyor

    ışid’de iki özelliğin de yan yana getirildiğini görüyoruz. ışid, hakimiyeti altına aldığı bölgede belediye vb. hizmetleri yerine getirmek için hızla organize oluyor. egemenliğini kabul eden sivil nüfusun ihtiyaçlarının karşılanmasına önem veriyor. bu sayede de dayanabileceği bir sosyal/yerel zemin oluşturuyor. ancak aynı zamanda dünyanın dört bir tarafından saflarına katılmak üzere gönüllüler gelmeye devam ediyor. el-kaide’nin ideolojik motivasyonu yüksek militanlarla, askeri disiplin içerisinde hassas planlamaya dayalı eylem yapma yeteneğini de şehir ve cephe savaşlarına uyarlayarak sürdürüyor.

    -yeterli üyesi bile olmadığı söylenen bu örgüt nasıl oluyor da bu kadar çok saldırı gerçekleştiriyor, birçok yeri ele geçirebiliyor?

    örgütün çekirdeğinde güçlü bir kadro var

    militan sayısı klasik ordularla karşılaştırıldığında az gibi gözükse de, örgütün çekirdeğinde ciddi savaş tecrübesine sahip güçlü bir kadro yer alıyor. aradaki sayı farkını avantaja çevirebilecek taktikleri kullanıyorlar. cephe gerisini tutmak için ihtiyaç duyulan kuvveti minimuma indirip çok hareketli unsurlarla çatışmaya giriyorlar. psikolojik savaş tekniklerini iyi kullanıyorlar. kafa kesmeler vb. vahşi yöntemler, iki amaca hizmet ediyor. ele geçirilen yerlerde düşman saydıkları nüfus derhal göç ediyor. böylece, girdikleri şehirlerde isyan korkusu yaşamıyorlar. ayrıca, çatıştıkları güçlerin/orduların saflarında korku ve panik uyandırabiliyorlar. sürpriz saldırılar ile korku silahını yan yana getiriyorlar. sosyal medyadaki faaliyetlerinden, yoğun istihbarat çalışmalarına ve savaş alanındaki taktiklerine kadar adımlarını koordineli biçimde atan iyi örgütlenmiş bir savaş makinesi var karşımızda.

    -ırak ordusundan ışid'e katılım olduğu söylentileri ne kadar doğru, nedir bu katılımın sebebi?

    ışid, ırak el-kaidesi'nin hatalarını tekrarlamıyor

    ışid’in bir çekirdek kadrosu var bir de müttefikleri. ırak’lı sünniler saddam sonrası dönemde siyasi süreçlerden değişik biçimlerde dışlandılar. kendilerini ezilmiş ve aşağılanmış hissediyorlar. bağdat’taki yönetime işgalin, işgal sonrasında yaşanan iç savaşın ve hali hazırdaki dışlanmışlıklarının sembolü olarak bakıyorlar. bu psikoloji ile saddam döneminin bazı önemli askeri unsurlarının ve kimi aşretlerin ışid’le koordineli olarak hareket ettiklerine dair bilgiler var. ışid, ırak el-kaidesi’nin hatalarını tekrarlamıyor.

    abd’nin ırak’ta elkaide’yi yenmesini kolaylaştıran sebepler arasında dünyanın dört bir tarafından gelen gönüllülerle yerel nüfus arasındaki uyumsuzluklar yer alıyordu. ışid ise yerel koalisyonlar kurmak için ciddi düzeyde gayret ve dikkat sarfediyor. yerelliği önemsiyor. hatta ele geçirdiği yerlerde birçok devlet ve belediye hizmetini eski görevliler sürdürüyor.

    -pkk neden ışid ile savaşıyor?

    pkk ışid'le mücadele ederek kazanım elde edeceğini gördü

    başlangıçta, suriye iç savaşının yarattığı boşlukta ele geçirip üç kanton halinde yönettiği bölgeleri korumaya çalışıyordu. ancak, şimdi pkk’yı ırak’ta da ışid’le çatışırken görüyoruz. ben pkk’nın ışid’le mücadele ederek başka kazanımlar da elde edebileceğini gördüğü kanaatindeyim. bunların başında batılı aktörler ve kamuoyu nezdinde itibar kazanarak elindeki silahı bırakmadan terör örgütleri listelerinden çıkmak yer alıyor. abd’nin bir taraftan tehdit saydığı ışid’i hiç değilse sınırlamak ancak bunu amerikan askerlerini göğüs göğüse çarpışmalara sokmadan yapmak arzusunun farkındalar. abd’nin afganistan’da taliban’a karşı denediği, karadan taarruz eden yerel unsurlara amerikan hava kuvvetlerinin sağladığı destekle yürütülmüş ve başarılı olmuş bir savaş stratejisi var. obama yönetimi bunu ırak’ta tekrarlamak niyetinde. pkk da perşmerge ile birlikte, bu stratejide kara unsuru olarak yer almak istiyor. nitekim wall street journal’da yayınlanan bir haberde yezidilerin tahliye edildiği şengal dağı’nda amerikan “askeri danışmanları” ve pkk’lılar arasında görüşme yapıldığı, ardından da amerikan hava kuvvetlerinin desteğiyle bir askeri operasyon gerçekleştirildiği söyleniyor.

    -ışid'in bölgedeki başka örgütlerle ilişkisi var mı, nasıl bir ilişki?

    ittifak ilişkileri

    ışid’in zaman zaman kurup daha sonra da bozduğu ittifak ilişkileri var. bu ittifaklar, farklı örgütlerle olduğu gibi aşiretler vb. güç odaklarıyla da yapılabiliyor. örgütün gayet kuvvetli bir pragmatic tarafı olduğunu görüyorsunuz. konjonktür değişip ittifaka ihtiyacı kalmadığında ise pekala eski müttefikleriyle çatışabiliyor. özellikle suriye’de bunun çok sayıda örneği görüldü. benzer durumlarla ırak’ta da karşılaşılırsa hiç sürpriz olmaz.

    -müslüman bir örgüt olarak kendini tanımlayan ışid, müslümanlara ait kutsal yerleri neden yakıp yıkıyor?

    bu, örgütün ideolojisinden kaynaklanıyor. vahhabiler’de ve diğer selefi gruplarda gördüğümüz bir tavır. türbe vs. gibi mekanları islam’a aykırı buluyorlar ve yıkmayı bir görev sayıyorlar.

    -ışid daha ne kadar ilerleyebilir?

    ışid yenilgilerden öğrenen bir örgüt

    abd’nin devreye girmesi, bağdat’taki iktidar dğişikliği ve ışid’le çatışan peşmerge unsurlarına yapılan silah yardımı gibi gelişmeler ışid’in hızını kesti. ancak, örgüt iki şeyi yapacaktır. dengelerdeki değişimi gözleyerek yeni hedeflere yönelmek için uygun zamanı belirlemeye çalışacaktır. ayrıca, amerikan hava
    kuvvetlerinin devreye girmesiyle ortaya çıkan duruma uygun stratejiler geliştirmeye çalışacaktır. ışid, yenilgilerinden öğrenen bir örgüt. ancak, ışid’i durdurmakta kararlı ve ısrarlı bir ulusal/uluslarararası koalisyon görürsek denklemin ters çevrilmeye başladığından söz edebiliriz.

    -türkiye'nin de hedefte olduğu söylentileri var, bu ne kadar doğru ve ülkemizi bekleyen tehlikeler neler olabilir?

    türkiye'yi tehditle hareketsiz tutacak strateji

    -ışid, eylemlerini mevcut ülkesel sınırlara göre belirleyen bir yapı değil. yani, yalnızca suriye ya da ırak’la sınırlı bir faaliyet alanı çizmiyor kendisine. örgüt’ten yapılan açıklamalara bakıldığında pekala türkiye’nin de hedef alınabileceğini görüyoruz. ancak, tabi türkiye’yi ırak yahut suriye ile kıyaslamak imkansız. o
    yüzden örgüt, saldırarak türkiye’yi üzerine çekmektense tehditle hareketsiz tutacak bir strateji belirlemiş gibi gözüküyor. ışid, türkiye’yi iki ana biçimde hedef alabilir. bunlardan ilki, suriye sınırımızda elinde tuttuğu yerler üzerinden maruz kalabileceğimiz doğrudan askeri tehdit. türk ordusunun konvansiyonel yetenekleri bu tarzda bir saldırıyı caydıracak güçte. diğeri ise terör tehdidi. her iki tehdit türüne karşı da tedbirli olmamız gerekiyor. türkiye’nin orta ve uzun vade için alması gereken en mühim önlemin ise örgüt ideolojisi ile mücadele olacağını düşünüyorum. ışid’i var eden din anlayışının niçin yanlış olduğunu kitlelere, özellikle de gençlere ısrarla anlatmak gerekiyor. yoksa, çok canımız yanar.

    -rehinelerimiz neden hala kurtarılamıyor, neyi bekliyoruz?

    vatandaşlarımızı gözünü kırpmadan katledebilecek bir örgüt var

    ışid’in rehineleri, türkiye’nin ırak’taki gelişmelere muhtemel bir müdahalesini ya da ışid’e karşı bir operasyona ankara’nın verebileceği muhtemel desteği engellemek için aldığını düşünüyorum. nitekim, ışid’in abd’nin hava harekatının ardından elinde tuttuğu amerikalı bir gazeteciyi infaz edip görüntülerini dağıtması, rehinelere nasıl bir mantıkla baktığını ispatlıyor. bu noktada gerçekten hassas olunması gerekiyor. abd gibi, ırak’ı işgal edip uzun müddet yönetmiş ve bu ülkede çok ciddi istihbarat unsurlarına sahip bir güç bile ışid’in elindeki vatandaşlarını kurtaracak operasyonlar düzenleyemedi. karşımızda, esir tuttuğu vatandaşlarımızı merhametsiz yöntemlerle gözünü kırpmadan katledebilecek bir örgüt var. o yüzden, harekete geçmeden önce hesabımızı sağlam yapmalıyız.

    -ışid için terör örgütü tanımlaması yapmak güç mü gerçekten, nasıl bir örgüt bu, bir uzman olarak örgütün yapısını nasıl değerlendirirsiniz?

    doğalgaz ve petrolden günde 3 milyon dolar kazanıyor

    aslında, biraz evvel en can alıcı kısımlarını konuştuk. eğer terör örgütü tanımını, meşru güç kullanımına dair uluslararası normlar açısından yapacaksak elbette ışid bir terör örgütü. terörün bizdeki eski karşılığı “tedhiş” idi. ışid’in kafa kesme vb. görüntülerinin yarattığı dehşet de ortada. ancak, alışageldiğimiz terör örgütleri ile kıyasladığımızda büyük farklılıklar da görüyoruz. ışid şu anda belçika’dan büyük ürdün’den küçük bir toprak parçasını fiilen yönetiyor. doğal gaz ve petrolden günde yaklaşık 3 milyon dolar kazanıyor. ışid’in musul’u alışından sonraki tahminlere göre yaklaşık 2 milyar dolar civarında nakit parası var. militan sayısının ise 30.000-50.000 arasında olduğu tahmin ediliyor. bu büyüklüklere sahip bir yapıyı tahlil etmek için ilave kavramlara ihtiyacımız var. yoksa, karşımızdaki meseleyi eksik anlamış oluruz.

    kaynak: http://www.internethaber.com/…tratejisi-712688h.htm
  • amerikan belgelerinde 12 eylül darbesi üzerine ilginç bir makalesi için; https://www.researchgate.net/…hakkinda_ne_anlatiyor
  • hoca tespitiyle twitter da gündeme oturmuştur. tespitler yerindedir okunması şiddetle tavsiye edilir.

    http://makifokur.blogspot.com.tr/…e-cozucu.html?m=1
hesabın var mı? giriş yap