• gelenekçi kadın profilinin bir patriyarka ezilmişliği olarak ve ilginçtir ki ayrılıkçı feministlerin kimi türlerinde de, özellikle profeminist erkeklere kimi zaman ayar kimi zaman da icazet vermek amacıyla yeniden ısıtılıp sürülen bir amme hizmeti.

    mütedeyyine ne anlatacaksın; cinsel kimlikleri eve kapatmaktan, feodalizminden fışkırma aileden kız-erkek alıp verme paylaşımı paradigmasından öte bir dertleri olmayan kesimlerin misandry'si de mizojini'si de kamusal tariflerine birebir içkindir.
    ve fakat feminizm, öncelikle erkeklerin ve mutlaka kadınların kendileri üzerine çalışması lazım derken, ama erkek iktidarının reddinin gideceği yer erkeğin reddi olduğunda seksizme içinde bağırsak kurdu gibi çoğalacağı bir yaşam alanı yaratılmış oluyor işte.

    aslen bu konuda profeministlerin daha fazla sesinin çıkması önemli gözüküyor.
    filistin'deki kıyıma karşı çıkmak nasıl anti-semitist olmayı gerektirmiyorsa, feminist olmak da misandry'i meşrulaştırmıyor.
  • (bkz: androphobia)
  • (bkz: misandry)
  • kadınlara mahsus değildir. erkeklerden nefret eden kadınlar, eşcinseller bir yana erkeklerden nefret eden erkeklerin dahi benimsemiş olabileceği yaklaşım.
  • bir kadina satastiginiz zaman o kadin size "siktir git" diyorsa, bu misandri degildir.
  • bir kadina durup dururken memelerinin sarkik oldugunu (veya cok guzel oldugunu) soyleyip onun "cinsiyeti" uzerinden metinler ureterek ona yolluyorsaniz bu satasmadir.
    bunun akabinde iletileriniz, kimliginize gonderme yapilmaksizin kamu bilgisi haline getiriliyor ise bu "ozel hayat ihlali" degildir; misandri hic degildir; hakkiniza tecavuz edilmis de olmaz.
    hukuk boyle bir sey degildir.
    o kadinin kisiligi hakkinda olur olmaz yorumlar yapiyorsaniz, o kadini taniyan ve tanimasa bile ortaya koydugunuz "mantiksizliginiz"dan rahatsiz olup bunu dile getiren insanlar sizin uzerinize "agzindan kopuklerle" saldirmis olmazlar.

    eger saglamsaniz, her kosulda yaninizda dururuz..

    ha hicbiriniz skimde degilsiniz, ben buyum ve bunu dogru buluyorum diyorsaniz da gercekten saygi duyarim (duyariz?) ama o zaman da tuhaf iddialarini ve anlamsiz savasini surdurmemeni gayet de makul bir bicimde beklerim. bildigini okumaya devam etmelisin o vakit, ikna etmeye ve yandas bulmaya cabalamaya degil.

    kendini gerekcelendirmekten aciz, mantiksiz ve sahsa yonelmis saldirilara girisen insanlardan genel olarak hoslanmiyoruz biz. biz kim? hoslanmadigin herkes su asamada.

    welcome to the club
  • (bkz: bekara suresi)
  • (bkz: misogyny)
  • zencilerin beyazlardan nefret etmesine benziyor bir miktar.

    ne yaparsan yap, kim olursan ol, "beyazsın" sonuçta. "senin bir beyaz gibi davranmayacağına, içinde bunu halen taşımadığına nasıl inanabilirim" şüphesi her daim hakim gibi.

    bu "haksızdır" diyemem; belki "sevgisizdir" derim. ama ne bunu, ne aksini ben yaptım, ne de çaresi bende haliyle.

    kimi zamanlar en az mizojini kadar insafsız olabileceğini itiraf etmekte fayda var sadece. ne yapalım, sikko iktidarımıza mı tutunalım yani biz de? author mü olalım durup dururken? *

    ne biliim ya; sevişseydik filan daha iyiydi bence.
  • üzgünüm misandri "polis düşmanlığı" kavramına benzer bir biçimde ele alınamaz, çünkü biyolojik erkeklik durumu bir meslek değil, bir tercih değil, bir ırk benzeri, bir oluş hali; ve biz misandri kavramıyla patriyarkanın tahakkümüne tepkinin biyolojik erkekliğe yönelmesinden bahsediyoruz ve burada androfobi de bir realite olarak ele alınmalı, evet. bunu tercih edenlere sonsuz saygım var ama patriyarkanın sürdürücülüğünden istifa etmek için cinsiyet değiştirme operasyonu mu yaptırmamız bekleniyor?

    elbette erkeklik halinin iktidar ilişkilerinden herhangi bir erkeğin faydalanması gibi bir olasılık mevcut, ama ayrımcılığa dayalı statüko, bu iktidar ilişkilerinden faydalanmayan bir erkeğin, statükonun normlarından faydalanmasına rağmen misandri eğilimine sahip bir kadın tavrına karşı donanımsız kalmasına yol açıyor; bunu da itiraf etmek zorundayız.

    toplumsal bir mücadele vermekte olan bir kadın hareketi açısından "bireysel" olarak değerlendirilebilecek bu sendromu, adeta sosyal olarak bir "eşcinsel" konumunda kalan bu kişinin sorununu önemsemek gibi bir yükümlülük olmayabilir, "bir de bizimle mi uğraşacaklar" denilebilir gönül rahatlığıyla, ama böyle bir sorunu yok saymak da bize bir şey kazandırmıyor, yarattığı mağduriyet alanının görmezden gelinmesi insafsızlık olabiliyor. en azından kendi sorunumuzu anlamalı ve çözüm yollarını tarif edebilmeliyiz.

    bu açıdan, daha önce örneklendirdiğim, filistin-israil-antisemitizm örneği daha doğru geliyor bana. antisemitizmin israil'in devlet şiddeti konusunda bir çözüm olmadığında hemfikiriz sanıyorum.

    her biyolojik erkek, erkek iktidarının uygulayıcısı/taşıyıcısı değil ya da en azından olmak zorunda değil; eğer öyle olsaydı zaten feminizmin sorunsalı patriyarkal yapının dönüştürülerek eşitsizliğin ortadan kaldırılması değil, belki de erkekliğin imhası filan olmalıydı. elbette böyle tarif eden feminist yaklaşımlar da var, pro-feminizmin mümkünatsız olduğundan da dem vuruyorlar kendileri.

    sorunu doğru koyarsak çözüm konusunda ayrıca tartışabiliriz elbette.
hesabın var mı? giriş yap