• necmettin erbakan'a siyasi haklarini kaybettiren* cumle (bkz: zevzek)(bkz: self destruct)
  • 1993 yılında tayyip erdoğanın almanyada yaptığı konuşmasında geçen ve başına bela olan konuşmanın ana fikri.
    "...türkiye'yi paramparça ettiler. sen yıllarca 'ne mutlu türk'üm diyene' dersen kaidedir, etki tepkiyi doğurur. öbürü de 'ne mutlu kürtüm' diyecek. ‘ne mutlu türküm diyene' diyenler yüzde 1.48 ‘ne mutlu kürdüm diyene' diyenler ise yüzde 1.37 oy aldı. ama ‘ne mutlu müslümanım' diyenler yüzde 28 oy aldı. niye? toparlayıcı anlayış budur.eğer yıllarca bizim ülkemizde bu ayrılıkçı tohumlar atılmamış olsaydı, bugün 27 etnik grubun yaşadığı türkiye'de bu kürt sorunu olmayacaktı’’
  • yanılmıyorsam atakurt muhabbetinde geçerdi bu söz - ki yanılmam.
  • bi de tabii bunun tersi var.
    (bkz: vay haline kürdüm diyenin)
  • türkiye cumhuriyeti vatandaşı herkesin söylemesi gereken ifade, dikkat ederseniz zaten ne mutlu kürt olana denmiyor, diyene deniyor. o anlamda konu kürt olmaktan ziyade ne mutlu kürdüm diyebilmekte düğümleniyor.

    peki bu sözü kürt kökenli olmayan arkadaşların söylemesinin gereği ne? bu ifadeki kürt sözü esasen kürt etnik kökeni, ırkını ifade etmemektedir. saf ve temiz anadolu kürt milliyetçiliğine göre, bu ülkenin kültür atmosferini solumuş, ibrahim tatlıses dinlemiş, lahmacun yemiş, aslı kürtçe tonla türkü söylemiş tüm vatandaşlarımız kültür ve ülkü birliği çerçevesinde kürttür ve kendini kürt hissetmesi de kendi yerel kimliklerini (türklük gibi) evinde akraba arasında, köyünde yaşamasıyla çelişmemektedir.

    yakında bu ifadenin temeli olan "kürtlüğün tüm türkiye halkının kültür ve tarih birliğinin ifadesi olduğu" tanımı dtp'nin önerisi ile yapılacak bir değişiklikle anayasaya girecektir. o zaman ben türküm, kürtlük ne lan diyen bölücü/ırkçı ayrılıkçılar da anayasada her şey açıkça tanımlandığı halde hala cart curt edip belasını arayan dengesiz adamlara dönüşeceklerdir.

    edit: ne mutlu kurtum diyene başlığı, kürt kelimesi şahıs eki aldığında kurt (kurdum, kurdu) kelimesi gibi son sessizi yumuşaması gerektiği için (kürdü, kürdüm) ve çok anlamlı (kurt/kürt) olduğu için, ülkemizin bu önemli, temel ve kurucu ilkesini (türkçe karakterleri de) ifade edemektedir, oradaki ilgili entrileri buraya taşıtmak için başvuru yapılmıştır. trakyalısıyla, egelisiyle tüm türkiye halkı kürdüm diyebilen herkesin içi rahat olsun. (bkz: kürd)
  • bir ahmet altan köşe yazısı başlığı.

    en can alıcı bölümler şöyle;

    "istiyorlar ki ordu oradaki kürt vatandaşları silahla sindirsin, özel harekât kuvvetleri insanları korkutsun, kürt köylerinin karşısına silah zoruyla "ne mutlu türküm" diye yazılsın."..."bahçeli ile baykal, evlerinin karşısına "ne mutlu kürdüm" diye yazılmasına razı mı?"

    yazının tamamı:

    deniz baykal ile devlet bahçeli, barış girişimlerine karşı çıkıyorlar.
    devlet bahçeli, "dağa çıkmaktan" söz edecek, türkiye cumhuriyeti devleti
    içişleri bakanı ile görüşen gazetecileri "hain" ilan edecek kadar "abartılı ve çirkin" bir itirazı dile getiriyor.
    peki, bu iki "savaş kuşu" ne istiyor?
    savaş hep sürsün istiyorlar herhalde.
    politikalarını "milliyetçilik" temeline dayandırdıkları ve toplumsal bir projeleri olmadığı için onların politik varoluşları aslında toplumun sürekli bir gerginlik içinde yaşamasına bağlı.
    milliyetçiliğin yapısı itibariyle dokusunda taşıdığı "düşmanlık", hiç bitmeyen bir "düşman" ihtiyacı yaratıyor.
    bizi tehdit eden ve bizi o tehdit etrafında birleştiren bir düşman lazım.
    bu "düşmanlık ve tehdit" milliyetçi partileri, hiçbir toplumsal öneri ortaya koymadan, hiçbir yaratıcılık göstermeden siyaset arenasında yaşatıyor.
    savaşı aslında bunun için istiyorlar.
    kendi siyasetçiliklerini devam ettirebilmek için.
    onlar hiçbir düşünce üretmeden "lider" kalabilsinler diye bırakın çocuklar ölsün.
    bu kadar bencil ve ilkel bir çıkış noktaları var.
    tabii, bunu açıkça söylemeyecek kadar bir akla da sahipler.
    "savaş hep sürsün" diyemediklerinden "pkk teslim olsun öyle barış yapılsın" demeye getiriyorlar.
    devlet, barış için hiç kimseyi "muhatap" almayacak, kürtleri "ikinci sınıf vatandaş" konumuna düşüren şartları değiştirmeyecek ama pkk teslim olacak.
    önce şu soruyu sormak gerekiyor.
    pkk niye teslim olsun?
    bu örgüt yenilmedi ki.
    hâlâ parası, silahı ve en önemlisi halk arasında kuvvetli bir desteği var.
    halk arasındaki desteği sürdüğü sürece de pkk'yı yenemezsiniz.
    yirmi beş yıl süren savaş bir yirmi beş yıl daha sürer.
    peki, pkk yenilmediyse niye öcalan, pkk liderleri, dtp, kürt aydınları barış isteyen bir tutum içinde?
    pkk, yenilmedi ama yenemedi de... yirmi beş yıl daha savaşsa pkk'nın da isteklerine silahla ulaşması mümkün değil.
    pkk artık bunu biliyor.
    bu, bir nafile savaş.
    daha da önemlisi, dünya konjonktürü, irak kürdistan'ında oluşan yeni kürt devleti, ortadoğu'nun yeniden biçimlenmesi, herkesi yeni politikalar ve stratejiler oluşturmaya zorluyor.
    pkk biraz daha silahlı mücadele için ısrar eder, bölgedeki muhtemel huzuru ve barışı tehdit eder hale gelirse, dünya el birliğiyle pkk'yı kenara itecek.
    bu koşullar, pkk'yı zorluyor.
    ama, aynı koşullar devleti de zorluyor.
    dünya, pkk'nın silah bırakmasını istiyor ama türkiye devletinin kendi vatandaşlarını dağa çıkmak zorunda bırakan tutumundan vazgeçmesini de istiyor.
    pkk ne kadar sıkışık durumdaysa, devlet de o kadar sıkışık durumda.
    ikisi de büyük bir baskı altında.
    üstelik türküyle kürdüyle de herkes savaştan ve fakirlikten bıkmış vaziyette.
    savaş bittiğinde bu ülkede yaşayan herkes daha zengin ve güvenli bir hayat sürecek.
    iç ve dış şartlar böyle zorladığında "barış ihtiyacı" ortaya çıkıyor.
    iki tarafın da "şartları" iyi okuyan liderleri "barışçı" bir ortam yaratmak için akıllı ve olgun davranışlar sergiliyorlar.
    kışkırtıcı davranışlardan kaçınıyorlar.
    doğrusunu söylemek gerekirse kürt kanadı daha aklı başında duruyor.
    baykal ve bahçeli gibi kışkırtıcı konuşan liderler pek çıkmıyor o kanattan.
    türk tarafında da akp çok akıllı adımlar atıyor.
    benim görebildiğim kadarıyla, akp ve dtp hem bölgede hem de dünyada daha "akıllı ve olgun" davrananın prim toplayacağını gördüler.
    özellikle güneydoğu'da "liderlik" mücadelesinin kışkırtıcılıktan değil, akılcılıktan geçtiğini anladılar.
    kışkırtıcılık yapan iki partinin güneydoğu'daki varlığının sıfır olması, chp ile
    mhp'nin bu politikalarıyla kendilerini "ulusal partiler" olmaktan çıkartıp "bölgesel partiler" haline getirmesi de zaten politikalarının yanlışlığını gösteriyor.
    chp ve mhp, siyasi bir varlık olarak giremedikleri güneydoğu'da "siyasetin" değil "silahın" varlığını destekliyorlar.
    kendi ülkesinin bir bölgesinde var olmaktan vazgeçmenin bir siyasi parti için nasıl büyük bir çaresizlik ve zavallılık olduğunu da anlamıyorlar.
    kendilerinin siyasetle giremediği yere orduyu göndermeye uğraşıyorlar.
    istiyorlar ki ordu oradaki kürt vatandaşları silahla sindirsin, özel harekât kuvvetleri insanları korkutsun, kürt köylerinin karşısına silah zoruyla "ne mutlu türküm" diye yazılsın.
    güneydoğu'nun dağlarına, ovalarına, kasabalarına, şehirlerine, silah tehdidi olmadan "ne mutlu türküm" diye yazdırabilir misiniz?
    insanların kendi istekleriyle yazmayacağı yazıları niye silah zoruyla onların gözüne sokuyorsunuz?
    böyle bir zorlamadan huzur ve güven çıkar mı?
    bahçeli ile baykal, evlerinin karşısına "ne mutlu kürdüm" diye yazılmasına razı mı?
    kürtler tersine niye razı olsun?
    siyaset silahla yapılan bir iş değil, akılla yapılan bir iş.
    zaten akıl olmadığı zaman silah ortaya çıkıyor.
    ve, akıllıca bir öneri getiremeyen, silahı desteklemek zorunda kalıyor.
  • ben bu sözü, şu haliyle değil de, yeterlilik eki getirilmiş haliyle diyorsa bi insan.. desteklerim..

    ne mutlu kürdüm diyebilene ne kadar naif, normal ve gerçekçi bir cümleyse
    ne mutlu kürdüm diyene de o derece faşist bi cümledir...
    hıhım..
  • keşke kürtler etki edilip , bu şekilde reaksiyon vermelerine neden olunmasaydı, ne gereği var bu tarz gerilimlerin..

    ha tabi türk demek hiç bir etnik aidiyete bakılmaksızın ... böyle başlayan bi klişeyi söyleyecek olanlar var tabii,
hesabın var mı? giriş yap