• kendisi bir adet dehşetcengiz sözlük yazarıdır. yenidir, çıtırdır, kıtırdır. sözlüğe geldiği haberini duyduğumuzda coşkumuz kalbimizden dolmuş taşmıştır. tatlıdır, biriciktir, gözümüzü yollarda bırakan dombilidir ve biraz delinin tekidir afedersiniz.

    not: tarih öncesi devir olan yüce 17. dogum günüm* 01/03/2008'de bizlere maykıl ceksın dans show gösterisiyle ve savurdugu sevimli küfürcüklerle dünyanın en keyifli gecesini yaşatan şahıstır. tabi buradan geceye renk katan ünlülerimiz gkhn,mengus, loststone, prettyinpink, floranca,karoks, kirkkarakterlikkirikayakliakillikirkayak ve diğer dostlara selam eder 2. sezon görüşmesi için buradan davet yollamasını da bilirim.
  • bu aralar pek görüşemediğimiz kişi. sözlükten uzak kalmasıyla bol bol enerji depolamış olduğu belli. ağır ağır sözlüğü yeniden karıştırmayı düşünenen insan. yeniden hoşgeldin diyorum kendisine, entrylerini özlemişiz.
  • şarışın bomba...
    ya da sadece sarışın...

    kaçın lan kaçın gene geldi...
  • sözlüğün yılbaşı hediyesi gibi olmuş yazar. *
  • sözlüğün bana doğum günü hediyesi olmuş yazardır.
  • bana karne hediyesi almı$ yazardır.
  • azla yetinmesini bilir, çayla bile kafayı bulabilir. böyle de bi insandır.
  • civarındaki en sert içkinin çay olduğu düşünülmektedir.
  • kelime kökeni olarak
    "ps: o mati des" 'tir. bu söz ilk olarak 1786 senesinde peru'lu ve güney amerika türkü iki çoban arasında kullanılmış ve günümüze biraz değişerek ulaşmıştır. çıkış hikayesinden önce kelimenin evrimleşme sürecini açıklamak gerekirse:
    öncelikle ps (bkz: postscript) türkçe'deki mektup sonundaki not kelimesinin karşılığıdır. bu kelime ilk olarak peruca xasaktentenementenegoyim şeklinde kullanılırdı. 1700'lerin başında peruya ingilizlerin gelmesiyle çok daha kısa olan ps peru halkı perulular ve komşu halk güney amerika türkleri arasında çok yaygınlaşmıştır. o mati des sözü ise "o matı deş" olarak günümüz türkçesine çevrilebilir. o harfi peru lehçesinin zaman içinde değişmesiyle a harfine dönmüştür.

    evrimleşme sürecini anlattığımıza göre sıra olayın asıl hikayesine geldi. bu iki efsanevi çoban perunun ünlü dağlarında bir o yeşillik bir bu ot takılırlarken akşamları sürüyü çıkarttıkları dağlarda uyurlarmış. yerden soğuk gelmesin, belimiz tutulmasın diye de altlarına mat sererlermiş. bir gün bu çobanlardan perulu olan sürüden ayrılmış ve türk'ü dinlemeyerek daha önce gitmedikleri, hiç görmedikleri ama onların olan yeşil alanlara ormanlara doğru sürmüş sürüyü. bildiğiniz gibi peru'da ormanlarda ve ormana yakın bölgelerde insan eti'de yiyen cinzir karıncaları yaşamaktadır. işte bu perulu çoban sürüsüne bulaşan bu karıncalardan çok çekmiş. bir süre sonra türk çobanın yanına dönmüş. ama karıncalar tüm sürüyü ve çobanın mat'ının içini sarmış. akşamları uyurken de perulu çobanı yavaş yavaş yemeye başlamışlar. bir akşam canına tak eden türk çoban perulunun matına gelmiş bir de ne görsün? matın içi karınca kaynıyor. dayanamayan türk çoban peru'luya acı tatlı günlerinin olduğunu ama perulunun uzaklara gitme hatasının çok büyük sonuçları olduğuna ver artık bir arada takılamayacaklarına dair bir mektup yazar. sonunda da peruluya acıdığından "ps: o mati des" yazar. peru'luya yazılan bu mektubu seneler sonra bir öğretmen kasap dükkanında pirzola alırken bulur. işte bu mektup o zamanlardan itibaren peru halkına dostluğun ve ayrılığın önemini anlatan hataların neye mal olabileceğini gösteren bir yadigar olur. ps: o mati des sözü de zaman içinde önce ps a mathi des sonrada psamathides olur.
hesabın var mı? giriş yap