• efendim tam türkçesi kamu-özel sektör ortaklığıdır. bu sistem ile projeler parasal olarak tamamen özel sektör tarafından geliştirilmemektedir. toplumsal fayda-maaliyet analizi ve ticari finansal analiz kamu tarafından gerçekleştirilmektedir. devletin taşın altına artık löp diye elini atmayıp, risk paylaşımı yaptığı,
    baktınız gördünü bir yerde sorun var faturayı herkeze kesebilelim durumudur. ee özelleştirme varken bu nerden çıktı derseniz. yukarıda saydığım avantajlarla birlikte her alanda rekabet olanağını güçlendirir bu sistem ayrıca kullanıcıya daha az maliyetle daha iyi kalite sağlar. özel sektör devlet baba ya ödemesini ise işin başında değil, iş bittikten sonra, para kazanınca ödemeye başlar.

    ilk olarak 90 dan itibaren büyük avrupa ülkelerinde, kanada da hatta güney afrikada ki projelerde kullanılmıştır. devlet bu tür ortaklıkları büyük sermaye, büyük teknolojik yenilik isteyen projelerde kullanmayı sever. okul, hastane, konaklama, enerji tesisi üretimi en güzel örnekleridir.

    avrupa birliğinin isteği üzerinde sağlık bakanlığının geliştirdiği yeni proje (bkz: sağlık kentleri projesi), güzel memleketimizdeki en şahane örneği olacaktır.
  • (bkz: ppp)
  • yurtdışında en yaygın kullanım alanı otoyol yapımı, işletmesi ve bakım faaliyetleridir.

    türkiye'de ppp derneği kurulmuş ve tanıtım toplantılarına başlamıştır. tabi şu anda etkin bir dernek değildir.

    http://www.ppp.org.tr/content/view/16/2/
  • öyle kallavi kallavi anlatınca millet birşey sanacak: hani hatırlarsınız, tonton bi amca vardı başbakan.. gözüne gözüne kalemi sallardı, ilginç bir kişilikti.. işte o birşey söylüyordu hani, "yap işlet devret" diye.. yani yap, işlet, paranın mna koy, sonra bize devredersin veya biz bir 49 yıl veya 99 yıl daha sana devam et deriz" diye..

    işte işin özü bu..

    türkiye, halen yasal olarak yap-işlet-devret ve yap-işlet modelleriyle bu publik pirayvıt partnerşip işini yürütüyor. kapsamın genişletilmesi için yeni bir yasa hazırlığı var. meraklısına: http://ekutup.dpt.gov.tr/haber/ahd/ahd.asp
  • kalkınma bakanlığı bir derleme kitabı yayınlamıştır. genel bilgi verir, ödev filan yaptırır.

    http://www.kalkinma.gov.tr/…isbirligi-kasım2012.pdf
  • devletin kendi malına kira ödemesi gibi bir modeldir.
    model çerçevesinde, yüklenici firmaya istenilen vadede ve istenilen miktarda kaynak aktarılır. verilen miktarın, mülk ya da hizmetin bedeli ile uzak yakın bir ilişkisi bulunması beklenmez.
    memleketi satmakla itham edilenlerin başvurabilecekleri şık bir uygulamadır.

    misal;

    "türkiye’de “kamu özel ortaklığı” modeli ile hastane olması planlanan yozgat eğitim ve araştırma hastanesi’nin temeli tbmm başkanı cemil çiçek, başbakan yardımcısı bekir bozdağ ve sağlık bakanı mehmet müezzinoğlu’nun katılımıyla gerçekleşecek. yatırımı ve inşaatı rönesans holding tarafından yürütüleceği belirtilen hastanenin, 24 ayda tamamlanarak 2015 yılı sonunda hizmete açılması hedefleniyor.
    sağlık bakanlığı, şirketin yapacağı hastane karşılığında şirkete 25 yıl boyunca her yıl 54 milyon 750 bin tl kira ödeyecek. bakanlık bu rakamlar karşılığında 25 yıllık sürenin sonunda şirkete toplam, 1 milyar 368 milyon 750 bin tl para ödemiş olacak.

    kamu özel ortaklığı daire başkanlığı’nın ihale onay belgesinde ise “400 yataklı eğitim araştırma hastanesinin tasarımı, inşaatı, tefrişatı, tıbbi ekipmanının temini ve tıbbi hizmet dışındaki hizmetlerin sağlanması” için toplam maliyet olarak 122 milyon 771 bin 927 tl gösteriliyor.

    hastanenin maliyeti ve bakanlığın ödeyeceği kira dikkate alındığında, bakanlık kamuyu toplam 1 milyar 245 milyon 978 bin 73 tl zarara uğratmış oluyor. rakamlara göre bakanlık ödeyeceği toplam kira parasına 11 hastane yaptırabiliyor.

    sağlık bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise rakamların farklı olması dikkat çekiyor. toplam maliyetin 275 milyon olarak gösterildiği açıklamada, bakanlığın yıllık ödeyeceği kiradan söz edilmiyor. kiranın yine aynı kalması durumunda, kamu 1 milyar 93 milyon 750 bin tl zarara uğrarken bakanlık 25 yılda ödeyeceği kira bedeline 5 hastane yaptırabiliyor."

    türk tabipleri birliği genel sekreteri bayazıt ilhan, sağlık hizmetinin “yeni hastaneler yapılacak” bahanesiyle çökertildiğini kaydetti. bakanlığın bu sistem ile kendi arazisinde kiracı olduğunu söyleyen ilhan, ilerleyen zamanlarda kamu sağlık hizmetinin tamamen tasfiye edileceğini, çalışanların güvencesiz çalışmasının önünün açılacağına dikkat çekti. ilhan, “devlet hastaneleri satılıyor. çok ucuza gelecek kamu yatırımları 10 katına mal ediliyor"

    http://cumhuriyet.com.tr/…n=435656&kn=19&ka=4&kb=19
  • öncelikle bu model anlatıldığı gibi "devletin cebinden 5 kuruş çıkmayacak" vs. vs. diye mucize falan değildir.

    bir yerde para harcanıyor ve kar ediliyorsa, o parayı birileri ödüyor demektir. birinin cebine giren varsa, birinin cebinden çıkan vardır.

    termodinamiğin birinci kuralını hatırlayın..

    en basit anlatım yollarından biri tercih edilerek şöyle anlatılabilir:

    bunlar pahalı projeleri yapmak için kullanılır. ucuza kimse zaten girmez.

    kamu özel ortaklığı projelerinin hepsi "milyar dolarlık" projelerdir. uzun vadelidir en az 20 genellikle 49 ve az miktarda da 99 yıllık işletme dönemleri sözkonusudur.

    yani bir projeye 2 veya 3 milyar dolar yatırıyorsun ve 2 veya 3 senede yatırım maliyetini çıkarıyorsun!.. yok böyle birşey.. sana mantıklı geliyor mu?.. var mı böyle bir ekonomi? yıkılır ortalık, millet birbirini ezer o işe girmek için.

    misal hazine'nin 2043 vadeli (28 yıl vadeli ) nisan 2015'te yaptığı dış borçlanmanın yıllık faizi 4.95... yani adam diyor ki "sana 28 yıl vadeli borç veririm, 100 birim karşılığı 5 dolar isterim" bu borçlanmada türkiye'ye verilen borç 1,5 milyar dolar..

    bu parayı verenlerin çoğu yatırım bankacıları. hepsinin ayrıca reel projelere yatırım yapan fonları var. birkaç yılda kendini amorti edip kara geçecek bir proje varsa adam neden yağdırmasın parayı?.. değil mi?

    tantana uzun oldu sadede geleyim:

    normal koşullarda devlet bir projeyi nasıl yapar? insanlardan vergi toplar, ya da borç para bulur, bu parayla inşaatı yapar. gelir getirici bir yatırım ise (paralı yol, köprü vs.) işletmesini de yapıp makul bir karla halkın kullanımına sunar. bu varken, neden kamu özel ortaklığı vb. arayışlara girilmiştir? vergi toplamak, biriktirmek, borç almak, inşa etmek uzun işlerdir. hükümetler de taraftarlarına para kazandırmak, ekonomik büyüme sağlamak, seçim kazanmak isteyen siyasetçiler tarafından kurulur. o nedenle "daha hızlı yollar" aranmış ve bulunmuştur. canına yandığımın neo liberal orta çağında da (bence bu yaşadığımız tam anlamıyla bir orta çağdır) her şey gibi bu da özel sektör ve çıkar odaklı bir çözümdür.

    kamu özel ortaklığında iş nasıl olur: devlet para bulmaz. bir özel sektör şirketine der ki "şurada para kazanacak bir iş var. ben sana imtiyaz vereyim, sen para bul inşaatı yap, geliri kırışalım"..

    özel sektör şirketi der ki, "ben para bulmakta zorluk çekiyorum, hele sen bana bir "garanti" ver. köprü yapacağız yılda 100 araba geçeceğini varsayıyoruz, eğer 98 araba geçerse sen bana 2 arabanın parasını da vermeyi garanti et".. devlet de der ki "olur paşam"..

    yani normal kamu projesinde maliyet + makul devlet karı.. sözkonusuyken, kamu özel ortaklığında, maliyet (şirketin yatırım ve finansman maliyeti) + kamu garantisi riski payı + devlet ve özel sektör karı eklenir.

    neden bu imf, dünya bankası vs. "kamu özel ortaklığı" reklamı yapar? iki amacı vardır: 1 kısa vadede, güçlü ülkelerin güçlü şirketlerine "iş yaratırsınız".. çünkü bu firmaların iş yapabileceği ikinci ve üçüncü ülkeler (kendi dışındaki ülkeler) az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdir, vergi ve kredi imkanları sınırlıdır. verdiğiniz parayı zaten altyapı yatırımlarında kullanacaktır. ee o zaman niye borç verelim ki, projeyi bize verin, biz yapalım denir. para bok zaten adamlarda, şirketlerine de iş imkanı çıkarmak istiyorsunuz.

    bu nedenledir ki türkiye'nin kamu özel ortaklığı projelerine finans bulmakta çok zorlanıyor. ya da çok maliyetli oluyor. bu nedenledir ki yukarıda anlattığım "müşteri garantisi" yanında türk kamu özel ortaklığı projelerine bir de "finansman garantisi" verdik. devlet dedi ki: gel finansör, bu adama kredi ver ödeyemezse ben sana öderim.. eklendi mi bir de "finansman garantisi maliyeti"..

    uzun vadede ise kamu özel ortaklığı projeleriyle bir ülkeye girdiğinizde "o ülkenin ekonomisine ortak olursunuz" çünkü kamu özel ortaklığı projeleri altyapı niteliklidir. yani o ülke de artık senin iç pazarın gibi bir ülke olur.. o derece yani.. sömürmenin yeni araçlarından biridir anlayacağın. sömürünün diğer klasik aracı olan "borç verme" modelindeki kreditör açısından (bir önceki paragrafta anlattığım gibi) kredi riski, kamu özel ortaklığı yoluyla küçültülmekte, hatta kendi şirketini desteklediğin için iç piyasaya borç verme gibi birşeye dönüşüyor. vay amına koyayım zengin (ülke) her zaman gemisini yüzdürüyor, ne güzel iş lan..

    sevgili güzel insanlar.. termodinamiğin birinci kuralı: enerji yok olmaz, sadece dönüşür.. (inançlı biri olarak: temel yaratılışın ardından ortaya çıkan) hiçbirşey yoktan var olmaz, vardan yok olmaz yani..

    bir projede de "mucize eseri" "devletin cebinden 5 kuruş çıkmayacak" diye birşey olmaz. ortada harcanan bir para varsa ve kar edilmesi sözkonusuysa birileri de ödüyor demektir.

    o nedenle diyorum, "parası nereden geliyor".. "bunu kim ödeyecek" ve "mala davara ne faydası var"

    işte bunlar hep iktisat
  • http://www.dunya.com/…mu-ozel-isbirligi-246771h.htm

    link kaybolur diye özetini aşağıya da aldım.

    iki yılda 60 milyar 463 milyon dolarlık ‘kamu özel işbirliği’

    hazine garantisi sonrası ‘kamu-özel ortaklığı’ proje tutarı iki kattan fazla arttı. türkiye, hazine garantisi düzenlemesinin mevzuat altyapısının tamamlandığı 2013’ten sonra kamu-özel ortaklığı rekoru kırdı

    türkiye’nin büyük ölçekli kamu yatırımlarında ağırlıklı model olarak uygulamaya başladığı ‘kamu-özel ortaklığı’ modellerinde, son iki yılda, geçmiş yılların tamamının iki katından fazla tutarda projenin yürürlüğe girdiği ortaya çıktı. kalkınma bakanlığı, kamu-özel ortaklığı olarak adlandırılan, yap-işlet, yap-işlet- devret, işletme hakkı devri ve yap-kirala modelleriyle yaptırılan yatırımlarla ilgili toplam verileri 2013 yılı sonu itibariyle güncelledi. buna göre 2013 yılı sonunda, toplam proje tutarı 87 milyar 575 milyon dolar tutarında, 167 kamu özel ortaklığı projesi stoku oluştu. bu veriler 1986 yılından bu yana, tamamlanan ve halen devam eden ayırmaksızın toplam stokları kapsıyor.

    ‘rekor’da hazine garantisi etkisi

    bakanlık verilerine göre, 2013’te tüm zamanların rekoru kırılarak, 46 milyar 138 milyon dolarlık proje başlatıldı. verilerin kapsamı olan 1986-2012 yıllarını kapsayan 27 yılda proje tutarı 41 milyar 437 milyon dolar düzeyinde. 2013 yılında, geçmiş yılların tamamından daha yüksek miktarda proje başlatılmış oldu. 2014 yılı verileri ise maliye bakanı mehmet şimşek tarafından, tbmm plan ve bütçe komisyon’unda, bakanlığının bütçesi görüşülürken açıklandı. şimşek, ekim 2014 itibariyle türkiye’nin kamu özel ortaklığı modelleriyle oluşmuş toplam proje stokunun tutarının 101.9 milyar dolar ve sayısının da 183 olduğunu açıkladı. böylece, 2014 içinde toplam tutarı 14 milyar 325 milyon dolar olan 16 projenin uygulamaya alındığı anlaşıldı. bu da verilerin derlendiği 29 yıllık dönemin ikinci büyük tutarı oldu. bu iki yılı 10.3 milyar dolar ile 2010 yılı takip etti.
hesabın var mı? giriş yap