• prestige recordings'in ellilerin ortasında caz alanında devleşmesini sağlayan efsanevi sonny rollins albümü. tenor saksofonda elbette üstat rollins'i dinlerken davulda max roach'u, -ki max roach'un caz dünyasının en iyi 5 bateristinden biri olduğu tartışılmaz gerçektir.- piyanoda giant steps*'ten hatırlayacağımız tommy flanagan'i ve kontrbassta henüz yirmi sekiz yaşında trafik kazasında aramızdan ayrılan başarılı cazcılardan doug vatkins'i dinlemekteyiz.

    her parçası sayısız defa çalınarak caz standardı haline gelmiş 1956 çıkışlı bu öncü albüm, rollins'in kariyerindeki altın yılların başlangıcı olarak görülmektedir. beş parçalık listeye gelirsek;

    1. st. thomas -joshua redman yorumu da tadından yenmez. özellikle (bkz: #14474078) diyorum.)
    2. you don't know what love is
    3. strode rode
    4. moritat -bir dönem radio standarts'ta hemen her gün çalardı.-
    5. blue 7 -rollins'in blues'a bağlılığını gösteren leziz bir parça.-
  • jazz’ın hard bop dalına imza atan bu sonny rollins albümü, pek çokları tarafından hem türünün hem de rollins’in en iyileri arasında gösterilen, rollins’in tenör saksafonla neler yapabileceğini ciddi bir biçimde gösterdiği, stilini iyice oturtmaya başladığı ve favori davulcusu max roach’la ortamın ağzına nasıl sıçılır onu gösteren bir albüm.

    albüm 5 şarkıdan oluşmakta. ilk parça st. thomas, bir karayip mitinden esinlenilmiş öğrendiğim kadarıyla, albüme gayet hoş bir giriş yapıyor. max roach’un on numara diyebileceğimiz ritmik vuruşlarına güzel bir öninceleme diyebiliriz bu şarkı için. klasikleşmiş bir hard bop şarkısı denilebilir kısaca.

    ikinci şarkı olan you don’t know what love is albümün ballad’ı. ki normalde de öyleymiş. rollins’in yorumunu, insanı kendinden geçirmeye yetecek güzellikteki dingin doğaçlarıyla, ağzınız açık dinliyorsunuz. saksafonun yanı sıra piyanonun saksafona, arka plandan eşlik edişi ve kapanıştaki solosu şarkıyı iyice dinginleştiriyor. kendinizi şahane bir jazz bar’da, yoğun duman altında, içkinizi yudumlayıp grubun çalışını hayal ederken bulabiliyorsunuz.

    strode rode, ikinci şarkıdan sonra biraz hızlı kaçıyor ama bu sefer de yapılan bass – saksafon düetleri şarkıya alışmanızı hızlandırıyor. rollins’in ana ritmi unutmadan araya sıkıştırıp sıkıştırıp geri çektiği doğaçlar ise insanın ağzına sıçan türden. bir mühim tarafı da tommy flanagan’ın şarkının ortalarına doğru attırdığı şahane piyanosu, roach’un flanagan’a müthiş eşliği ve sonrasında attığı harikulade davul solo.

    moritat’da ise albüme kusursuz bir şekilde eşlik eden bass’cı doug watkins’in ilk kendi başına doğaçlamasını yakalama şansımız oluyor. “arka planların adamıyım ama ön plana çıkarsam da ağzınıza sıçarım” dercesine güzellikteki çıkışı, zaten yeterince güzel olan şarkıyı daha da güzelleştiriyor.

    blue 7 ise albümün en uzun parçası. 11 küsür dakika sürmekte. demin tek yakalayıp bayıldığımız bass’ı bu sefer şarkıya şahane bir açılış yaparken yakalıyoruz. ardından ortama usulca akan rollins, hafiften kürek çekmeye başlıyor. şarkı da rollins eşliğinde yavaşça süzülmeye başlıyor. sonralarında gelen piyano, davul derken rollins’in ikinci solosuna geliyoruz. bir öncekine göre daha hızlı ve daha teknik bir solo bu. ve parçayı o kadar güzel ve tam yerinde yükseltip alçaltıyor ki “baba sen naapıyon baba?!” diye triplere girebiliyorsunuz resmen. sonrasında bir süre bass ve davul kaptırıyorlar ve sonrasında albüme kapanışını yapacak olan üçüncü solo geliyor ve kayık usulca kıyıya yanaşıyor.
hesabın var mı? giriş yap