• dokuzuncu nesil yazar.
    (bkz: hoşgelmiş)
  • şimdi bulunduğu 30 lu yaşların olgunluğuna çok daha önce ulaşmış olması, kendisiyle ilgili bazı kararları çocukça göğüsleyip altında kalması sonucuyla tezatlık oluşturur. yakışıklılığı aldığı bir kaç kiloyla değişmeyenlerdendir. ayrıntı ustası, espri adresi, tespit manyağı başlıklarına yazılacak isimdir. ince detayları, kıvrak manevraları büyük bir ustalıkla kaleme alır. sıradan bir konuyu farklı bakış açısıyla bizlere sunması hayranlık duyurucu olmasının yanı sıra kanındaki alkol oranının belli bir seviyeyi geçmesi sebebiyle sar sar makara olması an meselesidir ki o entry ler henüz biz uyanmamışken silinir ve ağzından şu sözler dökülür ''o son birayı içmeyecektim''.
    akla gelen hikaye başlığını aramak kolaydır ama gerçek yazarların yaptığı gibi başlığa içerik girmek üstelik bunu bir de iyi yapmak her yiğidin harcı değildir. evet kendisi tam da bu bahsettiğim yazarlardandır. aslında gönlünde yatan yazarlık mesleği tam da kendisine göredir. ama daha sonra bahsedeceğim bir özelliğinden ötürü bu iş mevzusu yatar ya da kim bilir belki de tam tersi olur biz severlerini şaşırtıp kalemi eline alır.
    yaptığı tespitleri makrodan mikroya indirgeme ve içsel hesaplaşmasıyla ortaya çıkarır ama bilmez ki bu tespitler her ne kadar genellemeden özele inme amaçlı yapılsa da kendisi de bunlara örnek teşkil eder.
    tam bir progressive aşığı beethoven hayranıdır. caz da sever. dinlediği müzikle zuhul anlarına ulaştığı için gerçek bir dinleyicidir. hatta gözleri bile yaşarır sevdiği eserleri dinlerken.
    benimki kadar havalı olmasa da süper bir bisiklete sahip olmasına rağmen sürmekten ziyade odasında dekor ve evine gelen kızlara hava atma amaçlı olarak kullandığını tahmin ediyorum. bunun sebebi oblomov ile olan benzeşmesidir. her ne kadar içsel çalkantıları, dışsal tembellikleri olsa da hızlı ve pratik olduğunu yemek seçiminden ve hazırlayışından anlayabiliriz ki bu o nu oblomovdan ayıran belki de tek özelliğidir.
    yalnızlık için yaratılmış olmasına rağmen igdaş görevlisiyle konuşmak için can attığı günleri, gelen kişinin cebine 20 likler sıkıştırdığı bereketli zamanlarını unutmamasını ve her işinde olduğu gibi çok sevildiği bu şirketten ayrılmamasını anne edasıyla kulağını çekerek buraya yazarım. (moonwalk yaptığı gençlik günlerinin hatrına hiç değilse. ne alakası var demeyin çünkü ben de bilmiyorum. absürtlüğü sevdiğini bildiğim içindir belki.)

    dyskolos dan eukolos a geçiş yapmasını hatta son zamanlarda bunu başardığını hayal ederek bu yolda devam etmesini kendisine tavsiye ederim. bi kez öğrenildikten sonra çok zor da olsa schopenhauer dan uzak durmasını şiddetle önerir hayat sadece ak ya da kara değildir aforizmamı da düşünmesini canı gönülden dilerim. ha bu arada beşiktaşa olan müptelasını hayata olan siyah beyaz keskinliğindeki bakış açısından ötürü olduğunu tahmin etmekteyim. sonuçta babasının tuttuğu takımdan farklı bir takıma gönül vermesinin başka da bir sebebi yoktur heralde. ayrıca sıçramalı hayallerden, şimdinin gücüne geçiş yapmış olduğunu sanıyorum #16709750

    icad edilmesini istediği her alet, kapitalizmin anasını ağlatacak niteliktedir, yok efendim marketteki arabalarda detektör olsun da kaç paralık malzeme aldığımı bileyim falanlar bilmem ne. olmaz öyle şey, kapitalizm buna müsaade etmez canım. üretilmesini istediğin, daha fazla para harcamamıza vesile olacak aletler bulmalısın. ama yine de aferim iyi düşünmüşsün. peki ya tavuk ile ilgili olan matrix benzetmesine ne demeli bence harika. merak ediyorsanız buyurun buradan #14996164 .aslında entry lerinden bahsederek sizi ön heyecandan uzak tutmak adına, tek tek, itinayla okunulacaklar listenize eklemenizi şiddetle tavsiye ederim.
    kendisinin arkadaşlığını kazanmak zordur ama kazanıldıktan sonra da kolay kolay ilişkisini bitiremez. patronunuzla bir konu hakkında mı konuşacaksınız önce seçim e gelin ve konuyu masaya yatırıp etraflıca tartışın. biriyle olan kavganız mı sizi düşündürüyor yapacağınız şeyi artık biliyorsunuz. aklınızı kurcalayan bir konunun derinine mi inmek istiyorsunuz, işte bu tür meselelerde konunun enine boyuna tartışıldığı tek adres seçim olabilir.

    fiziksel, niteliksel, biraz da psikolojik,astrolojik tanımını özet geçeyim de tam olsun: samimi, keyifli (isterse tabi), her daim dürüst, komik, düşük oranda saçlı, uzun boylu, geniş omuzlu, öyleyse aslan burcu:). bilimle yakından alakalı sanata farklı bakış açılı. biraz entel ve kısaca düşünen adam.
    kendisiyle ilgili önemli detaylardan bir tanesi de o nu daha önce bahsedildiği gibi gidilen yol keyiflendirmez. yavaş yavaş yürüdüğü görülmez, aşıksa belki. o nu sonuç keyiflendirir bir an önce sonuca ulaşmak ister, sohbetlere değil ama olaylara bakış açısı budur . sohbetlerde gidilen yoldan hiç çıkılmasa umrunda olmaz yeter ki bi yol tutulabilsin. o nunla ilişki kurmak isterseniz samimi, dürüst ve mutlak suretle var olan aklınızı iyi kullanabiliyor ve kendisi gibi nevi şahsına münhasır olmanız gerekir. kendisiyle ilgilenen kızlara tavsiyem, bunlardan yoksunsanız hiç yaklaşmayın, anında bunu bir kaç hamleyle anlar ve tez vakitte haddinizi bildirir. ha tabi güzel de olmanız gerekiyor.
    bu gün değil hatta aylar sonra ama içimden geldi; doğum günün kutlu olsun ve iyiki varsın.
  • abim. iyi ki seçim şansım olmamış. ondan iyisini seçemezdim.
  • amerika'da 6 ocak capitol baskın videolarından seçme görüntülerle "çalışma" adı altında işin aşırı sağ grupların marifeti diye yanlış algı yaratanlara bakmayın.

    şurada işin aslı, gösteriye katılıp binaya giren 800den tevkif edilen 420 kişiyi tek tek inceleyip analiz eden chicago üniversitesi güvenlik ve tehdit projesi araştırma grubunun 3 değişik çalışmasının bir devlet görevlisi tarafından sunduğu sonuçları var:

    %96 beyaz, %86 erkek, üçte ikisi 34 yaşından büyük, çoğu 40lı yaşlarda, çok azı işsiz (%7, abd ortalaması), %45in güzel meslekleri var, ırkçı aşırı sağ çete/milis üyesi %10dan az ama besbelli en önde gidenler, hepsi trump taraftarı ama çoğu biden'i seçen yerlerden, evliler, aileleri, çocukları var, yalnız kurt değiller, en belirgin ortak yönleri, "büyük yer değişimi korkusu", yani siyahlar ve ispanyolca konuşanlar gibi alt sınıf azınlıkların nüfus ve haklarının ait oldukları beyaz refah sahibi çoğunluğa göre daha yüksek olmaya doğru gittiği yönündeki inançları.

    daha geniş bir araştırma, amerikalıların %4 ünün, yani 10 milyon kişinin hem eski başkan trump'un "seçimler çalındı" söylemine inandığını, hem de "büyük yer değişimi korkusu" taşıdığını, şiddet içeren bir politik gösteriye katılabileceklerini bulmuş.

    türkiye'de bir sonraki seçimde iktidardakiler, kaybedince kesin trump gibi "seçimler çalındı" diye yaygarayı basacaklar, büyük ihtimal %20 kemik seçmenleri inanacak, bir kısmı şiddet içeren bir politik gösteriye katılabilecek (amerikadaki %4 var ya, o şiddete yönelme eğilimli oran acaba bizde yüzde kaç?), ayrıca da bazıları daha önce dağıtılmış silahları taşıyor olacak. yani sedat peker'in "o gün ne olursa olsun evinize girmeyin" çağrısı boşuna değil.
hesabın var mı? giriş yap