*

  • // (...) ne demis ressam manet bir gun sair stephane mallarme'ye "oyle guzel duygularim var, ama bunlari siir olarak kagida dokemiyorum." ne yanit vermis sair: "siir, duygularla degil, sozcuklerle yazilir." (...) //

    oktay akbal ("sozcuklerle yolculuk" adli yazisindan)

    ic. milliyet, 09.01.1997

    www.milliyet.com.tr/1997/01/09/t/yazar/akbal.html
  • $iir, ne tek ba$ina duygularla ne de bir ba$ina sozcuklerle yazilir. bu yuzdendir ki ortalik, vicik vicik duygusamalar ile yahut da oylesine ilginclikler ile dolu. ikincisi bir nebzeye kadar $iir kategorisine gir(ebil)se de, ilki icin ayni iyimserligi surdurmek zor gozukuyor.
  • sozun aslini stephane mallarme, ressam edgar degas'a yoneltmi$tir.

    paul valery'nin "degas-dans-desen"inde * aktardigina gore, gun boyu yazmakta oldugu ama bir turlu ilerleyemedigi bir sone vesilesiyle "baba, yazamiyorum ya; halbuki du$unce desen, bok gibi gani" diyen degas'a, "yaf gurban, sozcukler ile yaziyoruz dizeleri, du$unceler ile degil ki!" dedigi rivayet edilmekte...

    // « s'étant mis aux sonnets, il [degas] consultait heredia ou mallarmé, leur soumettait les difficultés, les cas de conscience, les conflits du poème avec le poète.

    un jour, m'a-t-il conté, dînant chez berthe morisot avec mallarmé, il se plaignit à lui du mal extrême que lui donnait la composition poétique : "quel métier ! criait-il, j'ai perdu toute ma journée sur un sacré sonnet, sans avancer d'un pas... et cependant, ce ne sont pas les idées qui me manquent... j'en suis plein... j'en ai trop..."

    et mallarmé, avec sa douce profondeur : "mais, degas, ce n'est point avec des idées que l'on fait des vers... c'est avec des mots."

    c'était le seul secret. il ne faut pas croire qu'on en puisse saisir la substance sans quelque méditation. »

    paul valéry / degas danse dessin (1936) / oeuvres ii / bibliothèque de la pléiade / nrf gallimard 1960, p.1208 //

    ---

    ce$itli ce$itlemeleri de gorulebilen bu onerme neticede:

    $iir du$unceler ile degil sozcukler ile yazilir'a gelip dayanmakta...

    yani, var ya,

    "(...)
    her şeyi söylemek mümkün;
    epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    anlatamıyorum"

    moro romantico, icabinda...

    (bkz: anlatamiyorum)
  • $air serkan i$in'in $iirpostasi'nda hatirlattigi "gosterge avcilari"'nda mehmet rifat, olayi efradini cami agyarini mani bir $ekilde oyle bir gostere gostere bitirmi$ ki biz de amerika'yi yeniden ke$fe cali$makla kalmi$iz, iyi mi!

    // bu söz üzerine ve bu sözü nasil anladigimiz üzerine mehmet rifat'in "gösterge avcilari" kitabina göz atarsak eger, tam 14 degisik örnek görebiliriz. banarli, ataç, tanpinar, yahya kemal, mehmet kaplan, eyuboglu, necatigil, cemal süreya, a. ayda, cansever, oktay rifat, anday, aksan, s. bayrav...

    rifat devam ediyor:

    "yukaridaki alintilarin da gösterdigi gibi, çok sevmisiz bu sözü. çagdas siir üstüne süren tartismalarimizin bir bölümünü bu söz üstüne dayandirmisiz. kimi kez sözü aktarani (paul valery), sözün asil sahibi ile (mallarme) karistirmisiz, kimi kez "düsünce"yi ya da "fikir"i "duygu"ya dönüstürmüsüz.

    hani neredeyse 'anonim' bir kimlik kazanan bu söz, çagdas türk siiri tarihinin ana basliklarindan biri olup çikmis.

    olayi bir de tam olarak paul valéry'den dinleyelim:

    "[degas] sone yazmaya koyuldugu için, heredia ya da mallarmé'ye danisiyor, karsilsatigi güçlükleri, duraksadigi yerleri, siirin sairle olan çatismalarini, onlarin elestirisine sunuyordu.

    bana anlattigin göre, bir gün, mallarme'yle birlikte berthe morisot'da aksam yemegi yerken, siir yazmanin kendisine verdigi asiri sikintidan yakinmis ona ve: 'ne meslekmis bu', diye haykirmis, 'bütün günümü kahrolasi bir soneyi yazmak için harcadim, bir adim bile ilerleyemedim..oysa fikir yok degildi kafamda... doluydu..hem de fazlasiyla' mallarmé de o tatli ve derin kavrayis gücüyle su karsiligi vermis: 'ama, degas, siir, fikirlerle degil, sözcüklerle yapilir [yazilir]"

    (...) //

    ic. groups.yahoo.com/group/siirpostasi/message/15126
  • //yahya kemal, karşısındaki yerimi alınca anlatmıya başladı:

    -şiir pek kolay yazılır bir şey zannediliyor. kolay olmadğına bir misal vereyim: meşhur ressam degas bir gün mallarmé'ye:

    -fransızcayı, vezni, kafiyeyi biliyorum. üstelik bâzı fikirlerim de var. fakat yazdığım şeyler şiire benzemiyor; acaba neden? demiş.

    mallarmé gülerek şu cevabı vermiş:

    -şiir fikirlerle değil, kelime ile yazılır.

    (bkz: #2995505)

    (...)//

    5 kasım 1955, parkotel, saat 09:00'-12:30'.

    iç. "işte gerçek yahya kemal", sermet sami uysal, inkilâp ve aka yay., 2.b., * * istanbul-1972, s. 116.

    iç. "yahya kemalle sohbetler", sermet sami uysal, kitap yayınları, 1.b., istanbul-1959, s. 45.

    ---

    ayrıca,

    (bkz: şiir nasıl yazılır)
  • aslında anekdotta anlatılan şey tam olarak sözün * akla getirdiği değil. anekdot daha çok "insanın bir takım (yoğun ve anlamlı) duygulara -kendine göre elbet- sahip olması onu şair yapmaz" gibi bir şeyler anlatıyor.
    bir de benzetme yapacak olursak; madem şiir duygularla değil sözcüklerle yazılır, o zaman matematik de zekayla değil de rakamlarla mı yapılır?

    neyse bunlar boş şeyler. nasıl olsa bilgisayar teknolojisi gelişiyor; yazarız programı veririz bilgisayara -aramızda bilgi birikimini esrigemeyecek parlak beyinler de var çok şükür- şiir de yazar (hem de nazım gibi), matematik de yapar, evrenin sırrını da çözer.
  • "...
    şiir sözcüklerle yazılır elbette, ancak sözcüklerin yaşamla çok sıkı bağları vardır. sözcük hiçbir şey anlatmayan boş bir ses değil. şiir hiçbir zaman dış gerçekliğin tekrarı olmadığı için gerçekliğin, yepyeni ilişkilerle, günlük yaşamda çıplak gözle göremeyeceğimiz, ya da algılayamayacağımız bir çağrışım yüküyle dile getirilmesidir. bunu yapabilmek için elimizde sözcükten başka gerecimiz yok. ancak o sözcüklerin yerleşik anlamlarının dışına çıkarak bu çağrışımı, dönüşümü sağlayabiliriz. şiir, sözün kristalize olduğu bir alandır. sözcüğün anlamı kadar tınısı da son derece önemlidir. burada gülten akın'ın bir sözünü anımsatmak istiyorum: 'roman seçerek çoğaltır, şiir seçerek azaltır.'

    şairanelik her zaman şiiri bozar. şiir hiçbir zaman veciz ya da süslü söz söyleme sanatı değildir.
    ... "

    şükrü erbaş
hesabın var mı? giriş yap