• pek çok insanın, belki de gayet iyi niyetle sarfettiği gibi sahip çıkılacak kişiler değillerdir. bizzat kendileri senin benim kadar bu ülkenin evladıdır. aksini söylemek, bu insanları ötekileştirir. "biz size sahip çıkmalıyız" demek, "siz bizden değilsiniz ama merak etmeyin biz sizi korururuz" demektir ve onları vesayet altına almak demektir ki asırlardır içiçe yaşayan insanların hiçbiri bu muameleyi haketmez.

    (bkz: hepimiz ermeniyiz)
    (bkz: hepimiz kürdüz)
    (bkz: hepimiz türküz)

    edit: belki çok değil, üç-beş gün sonra, bu olayların yarattığı infial sönmeye başladığı zaman farkedeceğiz ki, sokaktaki bu kalabalıklar dağılacak, bu kalabalıktaki her bir insan kendi hayat meşgalesine dalacak. o zaman kimse, verdiği sözü tutabilecek kadar güçlü olmadığını ve bu yolda yalnız olduğunu düşünecek. benim söylemek istediğim, daha doğrusu endişem, edilen bu lafların, bu insanları, kardeşlerimizi "öteki" damgasıyla ortada bırakacağıdır. kabul etmek gerekir alt kümeye alınan bu insanlar bunca zamandır zaten hep ötekiydi.

    bir de korunmak istenen şeylere saldırmanın cazibesine kapılan çapulculardır benim korkum. "koruyacağız" demek, kalıcı bir çözüm değildir.
  • varlık vergisi bile başlıbaşına öz evlat olmadıklarının göstergesidir. polemikten sıkıldığım için diğerlerini yazmaya gerek görmüyorum. kendi dilini sessizce konuşmaya çalışanlar üvey evlat muamelesi görenlerdir. bırakalım hamasi, hoşgörü ayaklarını, sistematik olarak sindirilmişlerdir. okullarındaki prosedürlere bakarsak bile görürüz çifte standartı. hiç bir özel okulda olmayan şeyler olmaktadır o okullarda. en ufak yazışma bile türk başmuavinin imzası altında gerçekleştirilmektedir. yazacak şey çok ama boşa nefes tüketmek yıldırıyor insanı. uzaktan bakanlara öyle gelmese de sözde evlatlardır.

    bu bağlamda ağızlara sakız olan ötekileştirme muhabbetini de başka başlıklarda irdelemekte fayda var. ben yandaş olmanın, destek olmanın ötekileştirme yolunda bir adım olmadığını düşünüyorum. bilakis ötekileştirilmiş olan, öteki kılınanın yanında olmanın gerekliliğine inanıyorum. temel varsayımınız onlar öteki değil ise sözüm yok. yanlışsınız derim sadece. göstergeleri iyi okumakta fayda var.
  • (bkz: #22534092)
  • anadolunun en kadim ve en esaslı halklarından birisi olan ermenilerden bugüne kalabilen bir avuç topluluktur. ne güzel milliyetçilik yaptık ve bu halkla aramıza derin bir katliam duvarı ördük. onlar bize, biz onlara, ama en çok da tarih bize kıydı. olan buydu. ne kötü oldu.
  • (bkz: hemşince)
  • aslında siyasi duruşları açısından üç gruba ayırabiliriz:

    devletçiler, "çukur"lar: bunlar, murat bebiroğlu'nun tabiriyle "çukur"durlar. bunlar türkiye'deki ermenilerin türkleşmesinden yana olup, tc devletinin resmi tezlerine destek verirler. "ermeni soykırımı olmamıştır, ermeni sorunu diye bir şey yoktur", "ermenistan ve ermeni diasporası ile herhangi bir ilişkimiz yoktur", "türkiye'de ermeniler çok mutlu", "ermeniler, hıristiyan türklerdir" gibi söylemlerde bulunurlar. genelde türk faşistlerinin ekmeklerine yağ sürdüklerinden buradaki ermeni halkı tarafından da pek sevilmezler. zaten sayıları da çok azdır. mhp'nin kurucularından levon panos dabağyan ve kandilli'deki ermeni kilisesinin yönetim kurulu başkanı dikran kevorkyan bunlara örnek verilebilir.

    statükocular, muhafazakarlar: bunlar "ne şiş yansın, ne de kebap" kafasındadırlar. genelde din adamları, yaşlılar falan bu gruba girerler. bunlar aslında kendi dinlerine, kültürlerine çok bağlı, cemaat içinde saygın yere sahip olan kişilerdir. ancak devletle her zaman iyi geçinme, devleti huzursuz edecek herhangi bir tavırda bulunmama derdindedirler. genelde "biz bu ülkede kendi halimizde yaşıyoruz işte, ortalığı velveleye vermeye gerek yok, yoksa bize daha kötü şeyler yapabilirler" gibi özgüven yoksunu bir anlayışa sahiptirler. aslında bu psikolojinin temelinde "ikinci soykırım" korkusu yatmaktadır. eski patrik vekili başpiskopos şahan sıvacıyan, patrik vekili başpiskopos aram ateşyan, bedros şirinoğlu vb. bunlara örnek verilebilir.

    ortalığı velveleye veren tipler: bunların son zamanlarda türkiye'de sesleri çıkmaya başlamıştır. bunlar açıkça düzenin değişmesinden yana olan, kendilerine karşı yapılan haksızlıklara karşı kendi düşüncelerini cesurca açıklayabilen kimselerdir. zaman zaman ilk iki grubun muhalefeti ile karşılaşırlar. agos, nor zartonk gibi oluşumlar da bu çizgidedir. hrant dink, patrik ii. mesrob, sevan nişanyan, rober koptaş vb. bunlara örnek verilebilir.

    edit: imla
  • türkiyede yaşayan ve siyasi yönden üç gruba ayrıldığı dile getirilen ermenilerdir. bu sınıflandırmada ortalığı velveleye veren tipler olarak bölünen venn şeması üyeleri kesin kes diğer bahsi geçen iki gruba nispetle fakirdir. bununla ilgili sosyolojik altyapı inşa etmek istemiyorum ama almanların dünyaya kazandırdıkları başlığında görebileceğiniz bilim adamları bu durumu güzelce açıklamışlar.

    sayın fakir ermeniler, soykırım tanınınca hepimizin banka hesabına 100 er bin dolar yatacak diye düşünmeyin valla dünya üstünde size tazminat ödeyecek bir tc hükümeti olamaz olsa bile onu da sizin politikacılar size dağıtmadan gemicik vs gibi devlet ihtiyaçlarını giderirler.
  • maddiyatçı tespit denince aklıma geldi,
    apostolik kiliseye bağlı ermeniler katoliklerle itişip kakışır sürekli.
    misal okulların idari heyetinde şu olmuş bu olmuş,
    hep çocuklar katolik okullarına kaydırılıyormuş da mütevelli heyeti işini biliyormuş,
    devletten gelecek para yüzünden yapıyorlarmış bunu vs. vs. vs..
    bakarsın 80lik rahibe ağız dolusu küfrediyor, gerçi kalmadı ya şimdi...
  • dünyanın en mazlum halklarından birinden yaşadıkları kadim topraklara en son kalanlar.

    80 milyon insanın gözü önünde ensesinden kurşunlanıp "alkanına belenen" bir yazarın ( adını yazmama gerek var mı?!! ) oğlu, öldürülen babasından sonra kamuoyuna ( bu olaya rağmen kamuya ait bir oyun kıymet-i harbiyesinin kaldığı umularak kullanıldı... ) şöyle bir açıklama yaptı: "... yokluğum türk varlığına armağan olsun...."
  • türkiyedeki nüfusları 70bin civarıdır.yani nüfusa oranı %0.001'dir. lozana göre islam dini taşımadıkları için azınlık statüsündedirler, bu statü aslen kanunlarda ayrımcılık yapılmaması için konulmuştur. ve fakat türkiyenin sancılı siyasi ve darbeler tarihi boyunca çeşitli acılar çekmişlerdir. istanbul ve bölgesinde cumhuriyet kurulduğu dönem neredeyse eşit bir türk rum ermeni nüfus varken bugün rumlar 2 bin gibi aslen yok seviyesine inmiş tüm ermeni nüfusuda 70bin civarında kalmıştır.

    yaşanan travma sonucu gerek ermeniler gerek rumlar hez zaman öteki muamelesi görmüş ve azar azar türkiyeyi terk ederek ayrılmışlardır. hırant dink örneğinden azıcık siyasi olmaya çalışanlara gösterdiğimiz tahammül de bilinmektedir. bu yasa kabulü sonrası biraz daha ötekileşeceklerdir. yaşam alanları daralacak,olan gene onlara olacaktır.
hesabın var mı? giriş yap