• etliye, sütlüye karışmayan ve de dokunmayan bölge. kendi halinde, yaşanılıp gidilen, "stratejik" önemi olmayan, akla gelmeyen kısım.

    topyekün savaşan iki ülkedeki, savaşmayan ve de savaşın etkilemediği bölge.

    haydi bi üçüncü varsayım. bireyin huylanmadığı, tahrik olmadığı, doktora moktora açıp ya da açmadan göstermekten çekinmediği bölge.

    dördüncü sıra diğer bölgeler yer almaktadır ki (ara: bölge)
  • no mans land filminin türkçe ismi.
  • ahmet hakan'ın cnn türk'te hafta içi sunacağı programının ismi.
  • pazartesi günleri hariç hafta içi her ak$am yayınlanacak.. 20 eylül salı günü ba$lıyor ve ilk konuğu orhan pamuk..
  • taraflı adamın programı.
  • dün akşamki bölümüne mehmet altan’ı konuk etmiş söyleşi programı. başladıktan kısa süre sonra da program mehmet altan’dan inciler haline dönüşüverdi.
    deniz baykal biraz da tekerleme haline getirdiği bir sözle eski solculara dokundurmuş “eski solcular dün sovyetler birliğinin yağcısıydılar, sonra sağcı oldular, bugün de ab yağcısı...” demişti. ahmet hakan coşkun konuyu bu sözle açtı. tabi mehmet altan bu düşünceye katılır katılmaz buna hiçbir itirazım yok ama o cevap olarak tuttu dedi ki:
    içinde tutarsız bir düşünce. üzerinde fazla konuşmaya bile gerek yok. eski solcular sovyet yanlısı olmakla neden yağcı olsunlar. enternasyonal yanında olmak yağcılık mıdır ki...
    işte daha programın bu sözlerin sarfedildiği birinci dakikasında takıldım kaldım. bu adam ne dedi yahu dedim. eski sovyetler sosyalizm adına pek matah bir uygulamaydı da ona yaranmak adına yapılan işleri bugün tenkit etmek tutarsızlık olsun. işte ben bu yaklaşımı doluya kor almaz boşa kor dolmazken muhterem atladı başka konulara...
    türkiyeyi’ yöneten ve yönetilenler olarak iki sınıfa ayırdı. yönetilenler olarak tarif ettiği kesimin cümlesinin ab yanında yer aldığını, bu kişilerin ab yi yaşam kalitesini avrupa birliği standartlarına uygun hale gelecek diye gönülden desteklediğini ilan etti. ab yanlısı olmayı türkiye’de en ileri solculuk olarak saydı. akp'yi de bu yöndeki çalışmalarından dolayı en sol partiler sınıfına kattı. ahmet hakan coşkun sabırla mehmet altan'ın bu söylediklerinde acaba yanlış anlaşılan bir taraf mı var diye soruları ile deşti. o da biz de baktık ki mehmet altan'dan anladıklarımızda değişen bir şey yok.
    ne kadar isterdim o programın bant çözümleri yazılı olarak elimizde olsun. kendini türk aydını sınıfına koyanlar bazen ne kadar saçmalayabiliyorlar şöyle belge olarak bir yerlerde bulunsun.
  • dün geceki programda eski tüfeklerin en eskisi, ihtiyar delikanlı mihri belli ile ahmet hakan arasında geçen muhteşem diyalog:

    ahmet hakan: kaç sene hapishanede yattınız?
    mihri belli: çok yattım. mırıl mırıl mırıl hede hödö (buralar pek anlaşılmıyor)
    ahmet hakan: 20 sene mi?
    mihri belli: fazladır.
    ahmet hakan: tek seferinde en fazla? ( kaç posta attın bir gecede der gibi soruyor nedense!)
    mihri belli: hede hödö mırıl mırıl
    ahmet hakan: 7 sene mi? (nasıl anladın yahu? dudak mı okuyorsun yoksa?)
    mihri belli: 6 yıl 8 ay.
    ahmet hakan: nerede?
    mihri belli: sultanahmet'te.
    ahmet hakan: orası otel oldu şimdi otel. biliyor musunuz? (kulağı zor duyan biriyle konuşur gibi konuşuyor nedense oysa mihri belli gayet net duyuyor ama umursamıyor ayrıca sadece biz onu duyamıyoruz.)
    mihri belli: katala kutala hede hödö (başka konulardan bahsediyor.)
    ahmet hakan: otel oldu sultanahmet otel!!!
    mihri belli: orada da yattım burada da yattım, her yerde yattım, sürgün de yedim (...tadında konuşmaya devam ediyor.)
    ahmet hakan: otel oldu sultanahmet otellll! ( resepsiyon memuru sen misin be adam? otel olmadığını bilmeyen mi var şu ülkede?)
    mihri belli: hede hödö.
    ahmet hakan: otel oldu otel. sultanahmet oteline hiç gittiniz mi?
    mihri belli: brunch yedik orada!
    ahmet hakan:höö!
    (nolduuuu ahmet hakan? otel oldu otel sultanahmet!! mihri belli de orada brunch yemiş yaaa! adama bunak muamelesi mi yapmıştınız siz az önce? pardon? otel oldu orası otel!!!)
  • bu akşamki bölümünde fahir atakoğlu'nun konuk olduğu program. şimdi haftanın nerdeyse her günü böyle canlı canlı konuk ağırlayacağın bir programın varsa iki yoldan birini izlemen gerek. a) kendi kapasitende yine kendi bildiğin konularda konuşabileceğin hebelep edip elindeki kağıtlara bakmadığın insanları çağrıcaksın (bu şıkkı uygulayınca max. bi ay sonra biter program, olsun hakkımızda hayırlısı budur belki) b) ben ağır adamım şu programı haftada bire çekelim diyeceksin... (şanı yürür insanın) fahir atakoğluna diyor ki ahmet hakan: sertab erenerle konseriniz nasıl olacak? siz kendi bestelerinizi söyleyecek misiniz? diyor... adamcağız canlı yayın sorumluluğuyla anlatıyor birşeyler....
    fahir atakoğlu diyor ki, ben bu kültürde büyüdüm tabi ki müziğimde bundan hakkını alıyor diyor, ahmet hakan üç dakka sonra 'sizin müzikte bişiler var sanki bizden gelen, bunu nasıl yorumluyorsunuz' diyor. hadi dinlemediğin çıktı ortaya, bi sus dinle adamı hemen yapıştırıyor: reklam müzikleri, film müzikleri de yapıyormuşsunuz siz...? böyle anlar böyle adamlar için çok çaresiz. çapsızsın bir. dersine çalışmamışsın iki. oturmuşsun canlı yayin sunuyorsun, nişantaşında fink atmaya benzemiyor üç. karşında duruyor, fahir atakoğlu. bizi geçelim hadi, ona ayıp... öyle tarafsız bir bölge ki taraf olamayacak kadar tin ve de tiinnn.
  • taraflı tartışma programı. 301. maddeyi tartıştıkları bu akşamki programda ahmet hakan bir tarafa özgürlükçü sosuna batırılmış sövelim sayalım bölelim edelim insanlarını bir tarafa da saygı duyalım koruyalım insanlarını koymuş, kendisi bu oturumu yönetecek kişi olmasına rağmen sanki taraflardan birisine, sövelim sayalımcılara dahilmiş gibi hareket etmiş, diğer tarafı fazla konuşturmamaya çalışmış, diğer tarafla ahbaplığı koyulaştırmış, her haliyle taraf tutmuş, taraf olmuş, tartışmayı başka başka yerlere taşımış, bir adamları dövmediği kalmıştır. münazara yöneticisi vasfını taşımayan kişinin sunduğu program.
  • hayret ve dehşet içerisinde izlediğim belki de dünya televizyonlarının en taraflı programı.
hesabın var mı? giriş yap