• helvasını en az yedi kişinin karıştırması gerekir, karıştırırken de dilek tutulur. eğer dilek gerçekleşirse, fazla bekletmeden o kişinin de bir acele bacı seansı düzenlemesi gerekir. bir de karıştıran insanların (ki tahmin edileceği üzere hepsi kadındır) adet dönemlerinde olmamaları gerekir.
  • bugün katıldığım helva ve pastasını yemekten başka bir şey yapmadığım olay. yapılan helvanın şekeriyle 1 yıllık glikoz ihtiyacımı karşılamış oldum. işin ilginci bu seansa katılıp helvayı karıştıran kadınların hiçbirinin fazla şekerden konuyu açmamasıydı. sanırım karıştırma,dua etme ve şeker katma işini yaparken transa geçilmiş ve şeker abartılmıştı. hadi dileğim olur böyle bir seans düzenlemek zorunda kalırım korkusundan helvayı karıştırma tekliflerine hayır cevabı vermek zorunda kaldım.
  • eskilerin bildiği, günümüz gençlerinin dersler çıkarması gereken dini hikayelerden biri. ben de bir birkaç gün öncesine kadar bilmiyordum. bir yerden iş görüşmesine çağrılınca anneannem "sana bi helva yapiyim, hatim indiriyim" dedi. bir de ekledi, "aceleci bacı irmik sever.". ben de güldüm tabi ama gülmemle ayarı yiyip anneannemin gönülden inandığı aceleci bacı'nın mucizevi hikayesini dinlemem bir oldu.

    "bir yerlerde eskiden çok zengin ama kötü niyetli bir kadın bir de onun çok saf ve iyi hizmetçisi varmış. zengin kadın çok dindarmış hizmetçisi de buna özenirmiş. ev sahibi kadınla birlikte dualar okumak kaynaşmak istemiş hizmetçi bir gün. ancak buna hemen karşı çıkan kötü kadın sen anca tuvalette edebilirsin duanı demiş. hizmetçi de hiç şikayetçi olmadan tuvalete gidip orlarda harıl harıl dua etmeye başlamış (sanki bu tuvalette dua işi ananemin uydurması gibi ama neyse çok deşmedim.). bu esnada evin erkeği hacca gitmiş tavaflar ediyormuş. o hacdayken bir gün irmik helvası yapılmış evde. evin hanımı kocasının helvayı ne kadar çok sevdiğini anlatıp burda olsaydı da yeseydi helvadan diyormuş. sonra hizmetçi komşulara helva dağıtmaya çıkmış ve eve dönmemiş. yakın bir zamanda hacdan dönen kocanın elinde o günkü helva tabaklarından biri varmış. (buradaki anane heyecanı olağanüstü). meğer hizmetçi bacı helvalardan sonuncusunu hacca gidip evin erkeğine vermiş. bu hızından dolayı hizmetçiye aceleci bacı denmiş. kötü ev sahibesinin tuvalete layık gördüğü hizmetçi mekkede ibadetin allahını yapmış. o zamandan sonra ne zaman irmik helvası yapılsa aceleci bacı ruhuna sübhaneke ve gülüvallah okunurmuş."

    anneanneme söz vermişim cuma gelirim diye, unuttum. o gün aceleci bacı helvası yapmış kadıncağız, beni beklemiş. bugun neden gelmedin diye söylendi gittim yedim afiyetle az bir şey kalmış helvadan. bir kısmını da kuşlara yedirmiş adet öyleymiş. helvayı yedikten sonra ananem son bir uyarıyla bu konuyu kapattı: " bir daha böyle bir şeye geç gelme, aceleci bacı hiç bekletilir mi?"
  • aslı acele bacı değil, aceleci bacıdır.

    cuma günü yapılır. ev sahibi dilek diler ve helvayı kavurmaya başlar. bu esnada helva başında yasin okunur. dileği olan diğer kadınlar da helvayı biraz karıştırır.

    yapılan helva sıcak sıcak yenir. ne kadar çok kişi yerse o kadar iyidir. ayrıca, helva çok güzel oldu komşum azıcık ver de eve çoluk çocuğa götüreyim denmez. zira, helva o evden dışarı çıkmadan tüketilmelidir.

    irmik değil, un helvası ile yapılanı makbuldür. en azından benim açımdan *
  • bugün arıza mıknatısı olduğumun kanıtıdır aceleci bacı. seçerek mi gönderiyorsun tanrım . aceleci bacı evliyaymış her işi acele acele yaparmış onun yüzü suyu hürmetine helva kavrulurmuş dilek dileyen helvadan yiyip dua edermiş helva tabağı 3 parmak üstünde tutulur eğer parmaklar tabağı çevirirse dua kabul olurmuş . yer amerika ! diyecek birşey yok ..... ver mehteri!
  • ohh be canım çekti
  • cuma günü öğle ile ikindi arasında yapılır . helva kavrulurken evde bulunan kişiler tek tek helvayı karıştırarak dileklerini dilerler. helva pişince cuma süresi, yasin, tebareke ve amme okunur. pişen helva asla ev dışına çıkarılmaz ve dağıtılamaz. dileği kabul olan evinde ayni şekilde acele baci yapmalıdır. izmir de cok yaygındır.
    bitkiyi pencere kenarına koyup kötü enerjiyi koyduğunu düşünen, aynayı kapı karşısına asarak nazardan korunduğuna inanan, sabah uyandığında güneşi selamlayip taş ile vücudunu sivazlayanlara sacma gelmis. halbuki hepsi aynı kapıya çıkıyor.
  • bilmemkaç sene sonra arkadaşlarımın bi anda bu konuda konuşmasıyla aklıma geldi bu etkinlik. koşarak ananemli, teyzemlerli gruba yazdım; "kızlar acele bacı yapıyoduk, sanki çok iyiydi ya o, yapalım mı?". memlekette olmamı fırsat bilerek ananem bu konudan bahsedilir bahsedilmez hemen organizasyona girişti, benim öss, lgs falan dönemlerinde de adı geçmişti bu bacının, ordan hatırlarımda yer etmiş.
    böyle şeylere inanma oranım biri yaparken "yuu bilimsizler, neyse bana da şunu istesene ya" seviyesinde olduğu için, ben goygoyunu yapar geçeriz sanmıştım. en olmadı aile içi ufak bi helva yeme töreni.
    ananem acil olarak 41 tane yasin okunması gerektiğini söyleyerek ilgili görevlendirmeleri yapmış. anannemin bina komşusu hoca teyze, madem öyle ben bi mevlüt okuyayım demiş, ananem yok yaa gerek yok dese de, yok yok ben okuyayım demiş. hoca teyzenin bu hamlesiyle ananemin komşular da geldiler, tavuklu pilav da yapıldı.
    gün boyu toplantım var, evde çalışıyorum, bi 45 dakikalık arada gidip helvayı kavurcam, içimden para mara falan diliycem zıplayarak eve döncem zannediyorum. bu helva kavurma olayı gelmeden babam aradı, kalbi ağrımış, sırtına vurmuş, hayretler olsun ki doktora gitmiş koşarak, doktor tahlil istemiş dur demiş, bırakmamış, ama iyi, geçmiş. iki arka arkaya toplantıya girip ananeme gidiyorum yan binaya, haşortmanın üstüne annemin montunu giyip.
    içeri girip helvayı kavuruyor "ya nolur olsunn şu olsun" gibi yalvarıyorum içimden, ananem diyo ki, üstüne kimseyle konuşmadan iki rekat namaz kılman lazım ya, içerde kıl... namaz mı... anane... hatırlamıyorum ben namaz kılmayı? ojeliyim? tahmini 10 senedir abdestsizim... anane, ben din ve devlet işlerini ayıralı çok zaman oldu... demedim. ev hınca hınç dolu, tavuklu pilav, yemek, çörek ne varsa veriyolar, annemle teyzem bana hep senin başının altından çıktı bu bakışı atıyo, ortalık karışık, 20 dk sonra diğer toplantım başlıyo. hiç bişey demedim, usulca gidip başımı örttüm, seccadeyi serdim, öyle durdum odada kuluvalah falan dedim içimden.
    tam ananemden çıktım, eve gidicem, babamı aradım iki bina arası geçişte, dedi ki, kızım, kalp krizi geçirmişim ben, anjiyo lazımmış bana. yukarı çıkıyorum, babam tekrar arıyo, bu gece hatta hastanede olcakmışım ben, dışarda durmamam lazımmış...
    ispanyadaki partner firmamızla konuşuyorum, ingilizce hebele hübele bişeyler anlatıyorum, babamla hastaneye gitmek için hazırlanıyorum, arayıp gelme diyo, kolombiyadaki müşteri toplantıma yerime girecek başkasını buluyorum, annem ananemden geliyo, ananemde mevlüt devam ediyo, ananem nolduğunu anlamıyo, ben anlamıyom, babamın iki saat güncellemelerle gelen kalp krizi haberini idrak edemiyoruz... annem bilmemkim için içliköfte yapmış, onu almaya gelcekler, bu koşturmaca arasında içliköfte poşetliyom.
    onur ünlü filminde miyim ben, şu an noluyo diye düşündüm bi an. sabah anjiyoya gittik cidden, akşam eve geldik, içerde uyuyo şimdi babam. acele bacı da isteklerimi verir mi bilmiyorum bunca şeye.
hesabın var mı? giriş yap