• biraz nihat genç gibi konuşmak olacak ama bunun şöyle bir temeli var:

    bir memleket/kültür, bach'ı, hegel'i, einstein'ı, freud'u, brecht'i, rosa'yı filan çıkarabiliyorsa, bayer'i de, benz'i de, siemens'i de, reuter'i de, zeppelin'i de çıkarır.

    bu iş de öyle "ben bilimsel gelişme istiyorum, o zaman japonlardan teknoloji alalım" demekle olmuyor. her yanıyla gelişmiş bir kültür ve düşünen, proje üreten insanın kendini doğru ifade edebileceği ve gerekli desteği bulabileceği bir toplumu üretmekle mümkündür.

    alman malı sağlamdır, çünkü alman müziği, resmi, heykeli, edebiyatı, tiyatrosu, felsefesi, sosyolojisi, psikolojisi, sporu, fiziği, kimyası, mimarisi, mühendisliği çok sağlamdır.

    adamlar bunu birkaç yüzyıl önce anlayıp bunun sistemini kurmuş, eğitimini ona göre yapmış. üstün insan filan değiller yani aslında, bu almanlar, ruslar, japonlar, ingilizler, fransızlar, amerikalılar. bizim kendi alıklığımız.
  • (bkz: #30701033)
    "danzig ilinin adından, halk ağzıyla daniska...
    eskiden, almanya’dan danzig yoluyla gelen alışveriş nesnelerinin üzerine danzig
    markası vurulurdu. oldukça iyi, sağlam olan halk arasında çok tutulan bu alışveriş ürünlerine,
    damgalarından dolayı daniska (en iyisi, en sağlamı, en güzeli) denir oldu. böylece bir
    nesnenin en iyisi, daniskası, danzig'ten gelen, onun damgasını taşıyan diye nitelendi.
    köln ilinin eski adı olan kolonya (okunuşu böyledir)dan güzel kokuya >kolonya> denmesi gibi."

    dönemin osmanlı elitleri daniskacıymışlar. bu elitizm ne kadar kötü. ne yapıp ne edip danzig propagandası yapıp bu deyimi dilimize dolamışlar.
  • "cennet:
    italyanların asçı,
    almanların mühendis,
    fransızların asık,
    isveçlilerin organizatör,
    ingilizlerin polis oldugu yerdir.

    cehennem:
    isveçlilerin asık,
    ingilizlerin asçı,
    italyanların organizatör,
    almanların polis,
    fransızların mühendis olduğu yer."

    isveç değil isviçre imiş mesaj atmayın anladım yeter

    aha bu da burda dursun

    "heaven is where:

    the italians are the chefs
    the french are the lovers
    the british are the police
    the germans are the mechanics
    and the swiss make everything run on time

    hell is where:

    the british are the chefs
    the swiss are the lovers
    the french are the mechanics
    the italians make everything run on time
    and the germans are the police"
  • (bkz: krups)
    37 yaşındayım evdeki mikser benden yaşlı. bugüne kadar tık demedi lan. bir kere bile... hala canavar gibi. şimdi git bir beko, arzum falan al bakayım kaç sene çalıştırıyorsun.
  • mantıklı ve doğru bir hayranlıktır, zira her türk ailesinin evinde, alamancı akrabaların getirmiş olduğu ve yıllardır düzgün bir şekilde çalışan araç-gereç bulunmaktadır.
  • çok basit bir ürün var lan; merdiven kaymazı. şu merdivenlerin uç kısmına insanlar kaymasın diye monte edilen zımbırtı.

    türk yapıyor, metresi 5 avro farz-ı misal.
    alman yapıyor, metresi 30 avro.

    türk yaptığına 'ömürlük' diyor. 5 yıl gidiyor. sonra değiştirmek zorunda kalıyorsun.
    alman yaptığına 'das ist schön' diyor. 400 yıl garanti veriyor. merdiven kaymazının 400 yıl garantisi mi olur?

    alman yapınca olur amk.

    (bkz: şimdi dağılın)
  • (bkz: alman pornosu)
  • bmw'den adidasa, porsche'den siemens'e kadar uzanan haklı elitizmdir.
  • almanlarla çalışmamış, onların mühendislik, kalite yönetimi yaklaşımlarını, kitap ve kural konusundaki haklı tutuculuğunu bilmeyenlerin elitizm dediği gerçek.

    almanları sevmem *. ama adamlar işleri konusunda çok titiz, disiplinli ve kurallardan sapmaz bir tutum içindedirler. kalite mevzusunu dinleri yapmışlar, ona tapmaktadırlar. öyle bizdeki gibi; adam sendecilik, adam kayırmacılık, salla gitsincilik gibi durumlara prim vermezler. sağlamlık ve kalite mevzusu da bunların bir sonucu olarak kendiliğinden ortaya çıkar.
hesabın var mı? giriş yap