• yukarıda görüldüğü üzere, bu ülkeye yerleştiğiniz takdirde, gelecek kaygısı, geçim sıkıntısı, boğazına kadar borca batmak gibi dertleriniz olmaz. onun yerine, çocuğunuzu buz pateni kursuna götürdüğünüzde "siz çocuğu kaydettirdiniz mi?" diye sorarlar, çocuğunuzu orman okuluna yazdırdığınızda sıcak karşılanmazsınız, komşunuz size özenir, çocuğuna bisiklet alır, kan vermek istediğinizde bazen bürokratik ıvır zıvırdan dolayı zorluk çıkartırlar vs.. bu tarz dertleriniz olur yani.
  • almanya, çok uzun mücadeleler sonucunda şu anki medeniyet seviyesine ulaşmıştır. belki binlerce yıldır ilmek ilmek dokunan bir mücadelenin eseridir bugünkü almanya. öyle 2. dünya savaşından sonra çok çalışarak bugünkü ülkeyi kurdular demekle açıklanamaz.

    hal böyle olunca bir alman bu milli mirasa ve yüksek yaşam standardına bedavadan konan göçmenlere elbette soğuk bakacaktır. sen o ülkenin kurallarına harfiyyen uyuyorsun diye seni baş tacı yapacak değiller. elbette kendilerine ait ve göçmenlerden izole olmuş yerler isteyeceklerdir. sen nasıl ki bdrum'un en nezih sahillerinde suriye'li istemiyorsan onlar da senden izole yerler isteyecektir. istediğin kadar ülkenin kurallarına riayet et, istersen almanya'da üst üste bir kaç yıl vergi şampiyonu ol. yine de o çizilen sınırı sana geçirtmezler. sen sokakta yürürken kokusunu hissttiğin o medeniyette kant'ın uykusuz geceleri vardır, nietzsche'nin fikirleri her kaldırım taşına işlemiştir. goethe'nin nasihatleri, schopenhauer'un ağıran saç teli, leibniz'in göz yaşı vardır. sen kendini oraya adapte etmişsen aferin sana! ama almanların sırf bunun için gelip boynuna sarılacaklarını sanıyorsan yanılıyorsun. çünkü sen bu medeniyetin faydalanıcısısın, katkı sunucusu değil. sen alman medeniyetine katkı sunamazsın. katkı sunman için ondan daha parlak bir medeniyetten gelmiş olman lazım. öyle bir şey söz konusu olmadığından o medeniyete katkı sunmaya değil, ondan faydalanmaya gitmişsin. almanlar da aptal değil. bunu görüyor ve sana ellerinden geldiği kadar nazik bir şekilde "gözümüze görünme" diyorlar.

    sen oranın kurallarına adapte oldun ve kendini oralı hissettin diye hemen kendini türkiye'den gelen göçmenlerden ve suriyelilerden farklı ve üstün görmeye başladın. hayır dostum, senin doğup büyüdüğün coğrafya bir gölge gibi her zaman arkanda olacak. hayatının geri kalanını doğduğun coğrafyada geçirmesen bile, o damga her zaman alnının ortasında duracak! o yüzden "bu kadar adaptasyona rağmen almanlar beni ve çocuğumu butik anaokulu'nda görmekten rahatsızlar ühüü!" tarzı serzenişleri bir kenara bırak.

    tanım: medeniyeti farklı bir boyuta taşıyan avrupa ülkesi.

    edit: iki yukarıda bir entry vardı, yazdıklarım o entry'e cevap olarak yazıldı. ama arkadaş entry'yi silmiş galiba. olsun, butik bir sözlükte böyle şeyler başına gelmez.
  • evet turklerin asla yakalayamayacagi sevi mesela ozlem tureci neyse somurge kafasina devam
  • almanlarin ev zenciligini yapanlarin zannettiginin aksine türklerin seviyesini yükselttigi ülke. almanya'daki türkler kitle halinde kalkip nereye gitseler kalkindirirlar.
  • almanya'yı eleştirenleri eleştirirken ona buna siktir çekenleri gördükçe diyorum ki, iyi lan daha henüz insanlıktan çıkmamışım.

    almanya'yı başka nezih memleketlere tercih ederek gelmiş biri olarak buradaki "plug and play" hayatı beğeniyorum. yine de tırt birçok yanı var ve bunların başında sosyal ilişkiler geliyor. insanı "ihtiyaç ve fayda" olarak gören entegre asimileler de doğrusunu bu olduğunu düşünüyor. yazık, hayatlarında gerçek bir sosyal ilişki kuramamışlar galiba. etinden sütünden faydalanın, sosyal statünüz dahil olanı olduğu gibi kabul edip kendi mikro çevrenizi oluşturmaya bakın derim. sonra göreceksiniz almanlar sizinle aynı ortamda olmak için can atarlar. muhakkak hepsi değil ama insanın "ihtiyaç ve fayda" dan ibaret olmadığını bilenler.

    örnek: geçen hafta annesi vefat eden alman mesai arkadaşım haberi 15 senedir beraber çalıştığı diğer almanlara değil, 3 senedir tanıdığı bana veriyor. niye? çünkü adam aile hayatımızı, insan sevgimizi, empati yapabilme yetimizi biliyor. almana söylese "das ist scheiße" duyacak, bize söyleyince, uzatmayalım, insani bir şeyler duyuyor.

    milleti gömmeyin birader, ona buna siktir çekmeyin. ıki kelime mantıklı bir şey söylüyorsunuz, onun arkasına sığınıp boşlukları saçmalıklarla doldurmaya yeltenmeyin.
  • 3 paragraf bir edit ile alman medeniyet seviyesini arşa çıkarmış bir yazar arkadaş, bu medeniyet seviyesinin yüksekliğini överken daha 80-90 sene evvel insanlari fırınlarda yakanların da über medeniyet seviyesine erişmiş almanlar olduğunun da farkında mı acaba? delice tapmayın derim her millete.
  • (bkz: #124447214)

    almanya birçok bakımdan türkiye'den ileri bir ülkedir ama bunun en temel sebebi üstteki entride arsızca kendi yurttaşlarına hakaret eden insan sayısının az olmasıdır. siyasal islam dahil her türlü belanın kaynağı bunun gibi medeniliği ve modernliği mabadından anlamış saygısızlardır.

    ben almanya'yı severim. dünyanın en önemli ülkelerinden ve medeniyetlerinden biridir. eksisi vardır, artısı vardır. bunlar bir tarafa. ya biri bana bu ülkede ortadoğulu kelimesinin neden hakaretamiz bir sıfat olduğunu açıklasın. adam aklında olumsuz ne varsa alıyor hepsini ortadoğulu sıfatına ekliyor. aynı şekilde kendi yurttaşlarının ger kalmış ve hesapçı olduğunu görenler hemen yapıştırıyor çomar lafını. yahu bu ne iğrenç bir yaklaşımdır. sorsan hepsi vatanseverdir ama vatanı vatan yapan en önemli şey olan insanı sevmiyorlar. sizin insanları durmadan ayrıştıran siyasal islamcı zihniyetten ne farkınız var?

    bırakın batılılar karşısında ezilip büzülmeyi, onları durmadan ayarsızca övmeyi. ortadoğu'yu da küçümsemeyin. türkiye'nin de müslüman bir doğu avrupa ülkesi olduğunu unutmayın. gidin iran'ı, suriye'yi, ırak'ı, arabistan'ı, mısır'ı falan gezin sonra buraya ortadoğu deyin. döndüğünüzde toprağı öpersiniz.

    türkiye underdog bir ülkedir ama sözüm ona okumuş etmişleri böyle tipler olduğu için esasında layık olduğu yere varamamaktadır. batıyı batı yapan elitleridir, sıradan insanları değil. ürettiği iyi filmler, kitaplar, üniversiteler, fikirler, ordular, teknoloji, zenginlik, hukuk, hürriyet, şehirler, yollar, limanları ve şimdi aklımagelmeyen bir sürü şeydir onları cazip ve büyük yapan. en önemlisi insanına değer vermesi ve "uzlaşmayı" bilmesidir. türkiye'nin ise batı ayarında olmamasının sebebi dandik ve kopyacı elitleri ve okumuşlarıdır. ne sunmuş şimdiye kadar bizim okumuş etmişlerimiz bu memlekete? ne önermiş? neyi iyi yapmış da halktan teveccüh görmemiş? yesinler sizin gibi aydınları. size güvenip bir adım dahi atmaz bu ülkenin insanı. siz anca memleketin yarısına köpek deyin.

    buyrun gidin memleketten, o müthiş teknik yaşam tarzına koşun. geride kalanlar bu ülkeyi hak ettiği yere getirir. en azından sizin gibi ayak bağlarından kurtuluruz.
  • üzerinde yıllardir yasadigim mesleğimi yaparak parami kazandıgım ülke. basligi altında ona allah gibi tapan, yalayan yikayan tiplere de yalaklık karsiligi para yada vize veriyor mu merak etmekteyim ayrica..

    gelelim tanıma:::
    inleye inleye vasıfsız ve vasıflı yabancı is gücüne ihtiyacı olan ülke. seve seve bu yabancı insanlara alışacak ülke, yoksa batacak ülke.
  • --------------- +18----------------

    https://youtu.be/cyvjcbud-co

    ----------------- +18---------------

    medeniyetiyle övülen korkunç vahşetlere imza atmış ülke. ben bu masum insanlar adına utanırdım azıcık.
  • üretim anlamında insanın aklını başından alan bir ülke. dünyanın ve avrupa'nın iktisadi devi.

    almanlar, dünyanın en üretici milletlerinin başında geliyor. çok defa gittiğim ve genel olarak sevdiğim bir ülke. türk kültüründen olan birinin alışmasının biraz zor olduğu bir yer aynı zamanda. onların mantık yapısı ile bizimkisi epey farklı.

    ülke 82 milyon. ancak en büyük şehri berlin sadece 4 milyon. frankfurt, hamburg, münih gibi diğer büyük şehirleri yaklaşık 1,5 milyon nüfuslu. şehirleşme çok iyi ve nüfusun ülkeye yayılımı oldukça dengeli.

    almanya'da genelde şöyle bir yapı vardır: 1 milyon nüfuslu büyük bir şehir. onun etrafında 50-100 bin nüfuslu küçük şehirler (bu küçük şehirler, ya sanayi, ya da üniversite şehridir). bu şehirlerin etrafında da 5-10 bin nüfuslu köyler vardır.

    ama köy deyince bizdeki gibi değil. düzenli, tertipli, iki katlı lüks evlerin/villaların da olduğu köyler. bazı zengin denebilecek kişiler de bu köylerde, villalarda yaşarlar. her gün araçlarıyla büyük şehre çalışmaya giderler. sabah 6'da bir miktar araç trafiği olur bu yüzden, bu küçük yerlerde.

    büyük şehirlerinde dünyanın en büyük firmalarının genel merkezleri vardır. 50-100 binlik sanayi şehirlerinde de, en az 2-3 tane dünya devi firma mutlaka vardır. 5-10 binlik köylerinde bile bir atölyenin önünden geçerken üzerinde "packed for u.s.a. (amerika için paketlenmiştir)" yazan onlarca koli görebilirsiniz. adamlar gece gündüz üretiyorlar; bu yüzden de zenginler.

    kültür anlamında, açık ve gizli ırkçılık güçlü bir şekilde hissedilir. yabancılar, bir iki şehri dışında, pek sevilmez. alışkın değiller. ama bazı işlerde yabancılara elleri mecbur. az buçuk okumuş, yabancı dil bilen bir "ikinci dünya ülkesi insanı" gördüklerinde bu durumu yadırgarlar. kafalarındaki resmi bozmuş ve onların keyfini kaçırmış olursunuz* pek esnek düşünce yapısına sahip değiller.

    bir yabancı olarak, orada eş değer kabul görmeniz için cidden çok iyi seviyede, hatta sıradışı bir iş ortaya koymanız gerekiyor. bunun dışında, rahatsız edici tavırlara maruz kalmanız çok olası. biz, suriyelileri, afganları nasıl kendimizden aşağıda görüyorsak onlar da bizi öyle görüyor maalesef. türkiye'ye tatile gelen önemli bir nüfusu var. oradan biraz sempati duyan kesim var.

    amerika ile özellikle ticari bağları çok kuvvetli. küçük şehirlerinden bile, amerika'nın pek çok şehrine doğrudan uçak seferleri var. bunun dışında da farklı sebeplerle oraya gelen giden çok. yine japonya ve çin ile de çok kuvvetli ticari ilişkileri var.
hesabın var mı? giriş yap