• ann leckie’nin ilk eseri. hem nebula hem de arthur c. clake ödülü kazandıktan sonra locus ödüllerinden birini de kaptı. türkçe okuyan bilim kurgu meraklıları heyecanla kitabın dilimize çevrilmesini bekliyorlar.
  • bugün bitirip epey beğendiğim kitap, kaldı ki ben space opera da sevmem pek. nebula ödülünü the ocean at the end of the lane ve the golem and the jinni gibi iki tane güzel kitabın önünde almış olması bir yandan şaşırtıcı, biraz da sevindirici. bu kitabın edebi bir kaygısı veya vermek istediği derin bir mesaj yok, iyi yapılmış hollywood filmi gibi, eğlendirici, sürükleyici ve basit. biraz 1970lerin bilimkurgusu havası var. hugo ödülünü de alır büyük ihtimalle.

    kitabın bilimsel tutarlılık gibi bir kaygısı yok, bir çok yıldız sistemine yayılmış faşist bir toplumda geçiyor. toplum olsun, ana karakterimiz olsun gayet güzel hayal edilmiş. film olsa türkçe adını 'yapay zekanın intikamı' veya 'gemiler de hisseder' koyardım. yazarımızın ilk kitabıymış, kendisi de tonton bir amerikalı suburb teyzesiymiş, yolda görsem elmalı turta tarifi ötesinde birşey yazabileceğine ihtimal vermezdim.
  • 2014 yılı en iyi roman dalında hugo ödülünü kazanmıştır.
  • yazarini tanimadigim ve ilk defa duydugum ilginc kitap. neden ilginc,
    cunku; sahsim tarafindan okunmadi ve bilinmeyen ve merak uyandirmayan her hadise ve unsur ilginc olmali.
    duyarli ve bilincli bir yazar, boyle manasiz bir entry neden girilir diye kafa yorabilir hatta uykulari kacabilir.
    kacmasin.
    zira bu girinin tek amaci 10 entry sayisina ulasmak.
    buradan kitabin yazarina, izmir deki dayima ve inegol deki ablama selamlarimi gonderiyorum.
  • amerikalı bilim kurgu ve fantezi yazarı ann leckie'nin 2013 yılında yayınlanan ilk kitabı.

    kazandığı ödüller:

    2014 hugo en iyi roman ödülü
    2013 nebula en iyi roman ödülü
    2014 locus en iyi ilk roman ödülü
    2013 bsfa en iyi roman ödülü
    2014 arthur c. clarke en iyi roman ödülü
    2013 the kitschies en iyi ilk roman altın dokunaç ödülü
    2013 philip k. dick ödülü adayı
    2013 john w. campbell ödülü adayı
    2013 james tiptree jr. ödülü onur listesi

    ithaki yayınları tarafından adalet ismiyle türkçeye çevrilerek yayınlanmıştır. çevirmen yaprak onur.
  • çevirisinde bariz hatalar bulunan kitap. ilk basım olmasına veriyorum, yoksa *yöneticinin huzuruna çıkma talebi anlamındaki "demand audience" kalıbının "seyirci talep etmek" şeklinde çevirilmesi gibi gudik hatalar kitabın atmosferinden epeyce götürüyor. *
  • aldığı ödülleri hak eden, gerçekten güzel yazılmış bir kitap.

    kaliteli, heyecanlı, sürükleyici bir hikayesi var. bir çok yerde star wars'ı andırıyor. (yok yok heyecan yapmayın dark side'a geçip çoluğu çocuğu ortada bırakıp yıllar sonra "ı am your father" diyen kötü kahraman yok.)

    iki hikayenin de türü space opera. bu yüzden benzerlikler var.

    spoiler vermek, hikayeyi uzun uzun anlatmak istemiyorum. galaksilere yayılan, devamlı topraklarını genişleten bir hükümranlık var. uzay gemileri, istasyonlar, gezegenler, değişik ırklar, androidler, kaptanlar, uzay gemisi ve istasyon görevlileri, din adamları, intikam, hırs, bağlılık, savaş, mücadele, soğuk gezegenlerde geçen maceralar. hepsi var.

    türün meraklıları sakın kaçırmayın derim.
  • çevirinin tecrübesizlikten kaynaklanan yavanlığına ve kötü editörlüğe rağmen (yazım hataları ve cümle düşüklükleri o kadar çok ki, 400 sayfalık kitapta 200 tane hata olmasına bir anlam veremedim) yani her türlü olumsuzluğa rağmen kitabın çok güzel bir olay örgüsü ve yaratıcı bir konusu var. bence bilimkurgu sevenlerin önünde yeni ufuklar açan cinsten bir kitap. (onca ödül de yazarın edebi yeteneğine değil kafasındaki güzel fikirlere verilmiş diye tahmin ediyorum.)

    elbette çeviri sorunlu derken, özgün metni james joyce ayarında biri yazmış demiyorum, karşımızda derin sularda yüzen öyle dehşetengiz bir yazar yok. yazarımızın yetişkinlere özgü sade bir ingilizcesi var, yine de düşündüğü evrendeki canlılar için bir yerde ingilizce yetersiz sanki, çevirmen de benzer bir hava için başarılı çözümler bulmuş, fakat içime sinmeyen ayrıntılar var, belki de kitap, kitapta geçen dillerden biriyle yazılmalıydı. biz de aynı kitabın farklı versiyonlarını okuyabilirdik. çünkü kitapta çok önemli bir dil meselesi de var ama tıpkı kitabın diğer dertleri gibi hakkı yenmiş, biraz harcanmış fikirlerle dolu bir kurgu.

    yazar, bir dilbilimci, bir göstergebilimci danışmanlığında harikalar yaratılabilirdi.

    kitapta biraz star wars, biraz vakıf serisini hatırlatan unsurlar var. yine de bu eser böyle çıkmamalıydı, editöre çok yüklenmek istemem, belki de yayınevi kitabı bir an önce çıkarmak için acele ettirmiştir, (hız lanetlidir) editör ise ilk sayfalara bakıp, tamam demiş galiba, son okuma yapılmamış çünkü, son okuma yapılsaydı, kitap yine editörün önüne gelirdi, o arada ne olmuş bilemiyorum, bu çeviri özgün metinle karşılaştırılıp işlenirse ortaya çok iyi bir sonuç çıkabilirdi, ama elimizdeki kitap çok iyi değil.

    (yayınevlerinin okurların zekasını ve kültürünü küçümsemesi galiba yayıncılığın doğasında var. kitaplar okur zinciri içerisinde en zayıf ve en çok bulunan halkaya göre ayarlanıyor.)

    okurken yaratıcı bir yöntem geliştirip, çeri çöpü ayıklayınca güzel bir kitap olduğunu anlıyor insan, fakat ayrıntılara önem verenler biraz rahatsız olabilir. radikal kitap'taki bir tanıtım yazısını görüp kitaptan haberim oldu, ama kitap ekleri çok yozlaştığından kitapların sorunlu oluşlarından hiç söz açmıyorlar. kitap tanıtım yazıları, tanıtımdan çıkıp güzellemeye dönüşüyor, okur için uyarıcı bilgi verilmiyor.

    lafı fazla uzatmayayım, kitabı beğendim ama karanlık olması gereken eğlenceli bir kitap olduğunu düşündüm. eğlenceden kastım, ne zaman okumak için kitabı elime alsam kendimi breq'in yanında bulduğum içindir, onunla üzüldüm, onunla gerildim, onunla şaşırdım, onunla koşturdum, onunla sevindim filan. şurası kesin, breq gibi bir kahraman az bulunur. bu kadını tanımak, kitabı katlanılır kılıyor. (tam olarak bir kadın değil ama yine de güçlü, zeki ve dirayetli bir kadın.)

    bir lafım da yazara: yüksek edebiyattan hoşlanan iyi bir bilimkurgu okuru, ursula k. le guin gibi bir yazarın elinde bu kitabın dune efsanesine dönüşebileceğini anlar. ne yazık ki harcanmış güzellikte bir fikir var bu seride. sağlık olsun, iyi ki yazmış.
    şuna da ayrıca üzülüyorum, yaşayan efsaneler var ama ne yazık ki bilimkurgu edebiyatı altın çağını geride bırakmış.

    acımasızca eleştirmek istemem, editörde ya da yayınevinde değil ama çevirmende büyük istidat var, tek eksiği tecrübe, çevirmen eğer breq'i örnek alırsa kendini her çeviride çok geliştirecek, ağını ince ince örecek ve biz güzel kitaplar okuyacağız.
  • --- spoiler ---

    monte kristo kontunun yerinde bir uzay gemisinin yapay zekası var.
    --- spoiler ---
  • herhalde ilk kez çok merak ettiğim bir kitabı bitirmek için bu kadar zorlandım. bol ödüllü olmasına kanmaz olaydım. yavan ve tahmin edilebilir hikaye, güzel fikrin piç edilmesi ve kötü karakter tasvirleri...
hesabın var mı? giriş yap