• ironi en riskli yazın hilesidir.
    sadece okuyan vasatında asgari bir zeka gerekmez,
    yazar zekasının da vasatın üzerinde olması şarttır...
    aynı zamanda, cahil cesaretiyle yapılanı "nükte" içermediği için sakil durur...
  • felsefeden muhtemelen anlamayanların düşüncesi.
    şimdi trol başlık ama can sıkıntısı üç beş ciddi şey yazalım.
    antik yunan felsefesi dediğimiz zaten günümüz felsefesinin temelidir. hatta belki de felsefe tarihi, ana hatlarıyla iki görüşün mücadelesidir.
    idealizm, soyut yani platon ve materyalizm, somut yani aristoteles çağlar boyunca felsefenin iki temel görüşünü yansıtır.
    şimdi çok ayrıntıya girmeyelim de pythagoras dan (pisagor) platona geçen düşünceler şuan dinlerin temel ideolojik düşüncesini neredeyse birebir alır. hele ki hristiyan inancı...bugün gazali ekolü dışında kalan (ki o da olabilir belki) tüm müslüman felsefeciler neredeyse antik yunan felsefesinden beslenmiştir. ki aristoyu falan batıya yeniden hatırlatanlar müslüman felsefecilerdir.
    günümüzde, materyalizm felsefesinin temelinde herakleitos dan bir şeyler olmadığını düşünmek saçmalıktır. hegel, marx, rousseau, nietzsche gibi filozofların görüşlerini buralardan bulmak mümkündür.
    hadi felsefe zaten saçma dersen (ki ona da iki çift lafımız olur) belki tutarlı olur ama antik yunan felsefesine leş demek ilginçtir.
    peki cidden bu dönemin felsefesi sıkıcı mı? paralel evrenler hiç ilgini çekiyor mu? hani o belgesellerde izlediklerin? veya ilgi alanına tasavvuf mu giriyor? yaratıcı bu dünyanın bir parçası mı yoksa ondan ayrı bir varlık mı ? ölümden sonra bir hayat var mı? yeniden başka bir vücutla dünyaya gelir miyiz? neden bu dünyaya geldik? bizi biz yapan öz nedir? sayılar sadece bir hesaplama aracı mı yoksa kozmik bir gizemin temel taşı mı? fizik yasaları nasıl oluştu? atom dediğimiz kavrama insanlık nasıl ulaştı? ahlak göreceli mi? bu dünyanın bir amacı var mı, yoksa hiçlik mi aslında yaşamımız? bilgiye nasıl ulaşabiliriz? madde yoktan var olur mu? adalet nedir? etik nedir? biri bize kötülük yaparsa ona iyilik yapmalı mıyız? sanat nedir? tiyatro da temel kurallar nedir? sadece bir ülkenin mi yoksa evrensel bir düzenin mi vatandaşı olmalıyız? mutlu olmak için ne yapmalıyız? ölümden korkmalı mıyız?
    bu kavramlar ilgimizi çekmiyor olabilir tabi.
    müzik aleti çalmaktan zevk alırım diyorsun ya, oktavları gamları notaları da bulan bu filozoflar. ki bunları bulan pythagoras zevk olsun diye değil bizzat kendi felsefi görüşünü desteklemek için buldu günümüzde de kullandığımız müzik sistemini.
    peki aşk acısı çekerken o bize acı veren şiirler var ya... ya da bugün sinemada komedi filmi izlerken gülmekten ölüyoruz ya... işte onların temelini başta aristo olmak üzere antik yunan felsefecileri buldu.
    sonuçta ne antik yunan ne de geri kalan felsefe sıkıcı değildir. onu sıkıcı anlatan, leş gibi yansıtanlardır sorun.
    düşünmek güzeldir...
  • valla ben tam tersini düşünüyorum adamlar nerdeyse konuşulacak her şeyi tartışmış, dünya düşünce tarihi bunların dediklerini geliştirmek veya sıçışlarını düzeltmekten ibaret.
  • o zaman sıradaki şarkı donald kagan'dan gelsin

    niçin antik yunan tarihini öğrenmeliyiz?
  • başlığa yazanlar sanki farabi, ibni sina, gazali falan okumuş, oğuz kağan, alp er tunga, ergenekon destanlarını ezbere biliyorlarmış gibi yazdıkları başlık. onları da okumadığınızı biliyoruz.
  • "antik yunan felsefesi sıkıcı" demek, "yeni doğmuş bebek gereksiz bir varlık, bunun büyümüşü yok mu?" demekle eş değer benim gözümde. bakmayı bilen, oradaki müthiş vaatleri görebilir.

    tanım : oldukça sığ ve tutulacak yeri olmayan başlık.
  • felsefe hikmet arayışıdır.
    yunan felsefesini leş gibi ve sıkıcı bulan insanlar, ya bu hikmeti bulduğu avanaklığındadır, ya da böyle bir ihtiyacı hayatında hiç duymamıştır.
    bugün "modern dünya" anlayışının esas temsilcilerine bir bakalım.
    almanya, avusturya, ingiltere, fransa.
    bu saydığım ülkeler modern dünyanın en çok filozof yetiştiren ülkeleridir.
    heidegger, kant, hobbes, locke, spinoza, popper gibi daha ismini sayamayacağım ve şuanda modern dünya ve insan toplumunun bağıntısını 15. yüzyıldan itibaren oluşturan kıymetli adamların tamamının orijini antik yunan felsefesidir.
    bu işle meşgül olmayan toplumların içinde bulundukları vaziyeti, siyasetten - ekonomiye, zekadan - refaha kadar türlü muhteviyatta yapılan uluslararası istatistiklerde görüyoruz maalesef.
    hele ki bir de antik yunan felsefesine "leş" diyebilen adam anadoluda yaşıyorsa bu aptallık ve cehalet katmerleniyor erdemsizliğe evriliyor demektir.
    bilmezsin, anlayamazsın, sıkıcı bulursun anlarım.
    ancak utanmazca bir cürretkârlıkla "leş" tabirini kullanmanı anlayamam.
    çünkü bir toplum, bir halk, yaşadığı toprağın kendinden önceki tüm kültürel zenginliklerine sahip çıkabilmekten acizse bu adamın yaşadığı toprağa saygı duymadığı aşikardır. büyük ve erdemli toplumlar bunu yapmazlar.
    büyük devletlerin, büyük toplulukların en önemli emaresi bence budur.
    çünkü sen o "antik yunan felsefesi" dediğin şeyin membağında yaşıyorsun.
    günümüz modern felsefesinin temelini atan ve felsefe fikrinin terminolojisini oluşturan adamlar senden 2600 sene önce senin şu anda yaşadığın topraklarda yaşıyordu.
    bu işin dünyada ilk defa akademisini milet okulunu kurmuşlardı.
    "felsefe" thales, anaksimandros ve onların ardıllarından ibarettir.
    bu adamlar senin başında taşıdığın pelteyi ilk defa benliğini ve dış kozmosu sorgulama bilincinin sistematize edilmeye yarayan bir aracı olarak kullanmıştır.
    kişi en azından yaşadığı toprağın köklerine ihanet etmemeli.
  • leş gibi ve sıkıcı...bu çok ağır olmadı mı?

    tamam sitcom tarzında ilerlemesini beklemiyoruz tabii ama leş ve sıkıcıyı başlık ilgi çeksin diye seçilmiş kelimeler olduğunu düşünmek istiyorum. leşi tamamen geçtim, sıkıcılar var evet. çok sıkıyorlar hem de.

    felsefi bir metin okurken, bir mücadeleye girmemiz gerekiyor. okuduğumuz şey kolay veya basitse , o zaman bize meydan okunmuyor demektir. başka türlüsünü arzulamak, felsefeden almamız gerekenin tam tersini istemektir. insanların felsefeye yaklaşımlarının temel sorunu bu: kolay olmasını beklemek. ünlü bir filozoftan şık bir cümle aktarabilmek iyi ama değil mi? felsefe yapmak çok daha fazlasını ve mücadele gerektirir. egomuzun parçalanmasını gerektirir. dünyayı başka açılardan görmeye başlayabilmeniz için bizim için zor olan şeylere meydan okumamızı gerektirir.

    bir de tabii okumanın sırası da önemli. havalı olsun, ortamlarda prim yaparım diye* kant'ın eleştirisiyle başladım ve bir tuğla gibi duvara çarptım. felsefi intihar resmen. offfffffffff gerçekten çok sıkıcı adamlar var. akademik anlamda okumak zorunda olmasam asla yanından bile geçmeyeceğim kişiler var.
hesabın var mı? giriş yap