• bir arkadaşıma 'araba almak istiyorum, ama işim evime yakın, gerçekten ihtiyacım var mı, bilmiyorum' demistim. o da 'araba bir ihtiyaç değil, yaşam tarzıdır' demişti.
    uzaklaşmak, yalnız kalmak istediğinde köşedeki kahvecide bir kahve alıp oturmak ile kilometrelerce uzakta bilmediğin yerlerde kaybolmak arasındaki fark gibi, yaşam tarzınla alakalıdır.
  • bazı insanların bu makinelere gerektiğinden fazla önem vermesinden sıkılmış trafiğin fazla olmasından ve trafikteki sinirli gereksiz insanlara bulaşmak istemeyen kendi kendine mutlu olabilen masum bir insandır.
  • ben.

    sebebine gelelim. 120 000 liralık bir arabanın size aylık yaklaşık maliyeti 1500 tl. bunun içinde benzin, sigorta, değer kaybı, periyodik bakımlar falan hepsi dahil. ne diye her ay 1500 tl'yi çöpe atayım.

    mesela adam diyor. hastaneye giderken falan lazım oluyor. tut taksi. 20 lira - 30 lira bir şey tutar. istanbula, ankaraya falan mı gideceksin. araba kirala. 150 lira günlük kira + benzin. her türlü ekonomik.

    toplu ulaşımın olmadığı bir köy okulunda öğretmensinizdir, sağlık sorununuz vardır, üçüz çocuğunuz olmuştur falan eyvallah size lazım araba. ama türkiyenin %90'ının arabaya ihtiyacı yok.

    o parayla yatırım yapsan. emekli olurken 1 milyon tl paran olur. daha çok mutlu olursun.
  • sürekli, neredeyse her gün mahalle baskısına maruz kalan insandır. neden almıyorsun? gel benimkini satalım sana. arabasız olur mu ya?

    olm param yok neden anlamıyorsunuz? belki evet bunu sürekli soranlar benle aynı maaşı alan tipler ve eğer onların araba almak için parası varsa benim de pekala olabilir. ama yok işte yani. yok. ayrıca iş yerine servisle gitmek de güzel.
  • milanoda ya da londrada yaşarsam bu ben olacagim.

    o gunleri nasip eder insalah
  • ben.

    niye diye sorarsanız cevabı çok basit. böyle sinirli, stresli bir memlekette, kalabalık trafiği olan bir şehirde yaşıyorsan araba kullanmak seni ya mefta yapar ya da mahkum.

    ayrıca iş yerime metroyla 10 dakikada gidiyorum. napayım lan arabayı? götüme mi sokayım?
  • motosiklet kullaniyordur. ıstanbul trafiginde motosiklet kullanan kimse bir daha trafikte araba kullanmak istemez. bir de su hayvanoglu hayvanlar canlarimiza kast etmese...
  • işi tamamen araba üzerine olan,
    piyasanın altında değer ile satılan arabalara ulaşabilen,
    araç kullanmayı bilen,
    hiçbir şekilde bakım-onarim parası ödemeyen ve dahi yedek parçaları neredeyse distribütör iskontosu ile alım yapabilen,
    her sabah işine gitmek için 1 saat, her akşam evine dönmek için 1.5 saat yollarda olan,
    kasko, trafik sigortası gibi sigortalara acente primi ödemeyen biri de araç almak istemeyebilir.
    sebebi de sadece şu olabilir;

    ------ caps lock on ------
    hickimse tek başına kullanacağı araç ile sırf lüks adına trafik kaosunu büyütmemeli ve yine hickimse daha rahat günü geçirmek için doğayı kirletmemeli.
    ------ caps lock off ------

    hani sözde çok duyarlayız ya,
    hani sözde metropol insanıyız ya,
    hani hepimiz doğaya aşığız ya.... falan filan!
  • kendisine tahsis edilmiş bir şirket arabası olabilir.

    şirket arabasında benzin, bakım, vergi, kasko masrafı yoktur. insanın altında böyle bir araba varsa gidip de araba alması geri zekalılıktır. ayrıca şirket arabası linea da olsa, 301 de olsa, symbol de olsa saydığım şartlar altında dünya'nın en iyi arabasıdır.
  • çocuklarım olana kadar içinde bulunduğum durum. çoluk çocuk olunca mecbur kalıyor insan. fakat kasaba tarzı bir yerde veya küçük şehirde otursaydım kesinlikle bulaşmazdım. her yere yürüyerek gidilen yerlere çok özeniyorum.
hesabın var mı? giriş yap