• geriye hikayeler bırakan
    hayatın ironik olduğunun bir kez daha hatırlandığı durum.

    (bkz: biz büyüyünce)
  • başın sağolsun, hayat devam ediyor, çok iyi insandı, mekanı cennet olsun vb. yüzlerce şey söylemek isteyip ağzınızdan bir kelime bile çıkaramadığınız, öylece bakakalınan, acının çok içerilerden hissedildiği olaydır.
  • kendi anneniz yaşadığı için kendinizi suçlu bile hissettirebilir.
  • annenize olan sevgi ve saygının maksimum seviyeye ulaşmasını sağlayan durumdur.
  • kabul etmek istemezsin. hele o arkadaş size en yakın insanken kısa bir süre önce sildiysen hayatından durur düşünürsün, üzülürsün, belki doğru kelime değil ama acırsın. eskiden de olsa sana en yakın insanın an itibariyle o acıyı yaşadığını bilmek, dünyanın en mutsuz insanı olduğunu bilmek iki saat klavyeye bakmanıza rağmen adını koyamadığın bir his yaşamana neden olur..

    kendi annene bakarsın; her zamanki saatinde, her zamanki yerinde, her zamanki gibi oturmuş her zamanki dizisini izliyodur. yanına gidip öpersin sessizce. nedenini anlayamadığın bi şekilde boynuna sarılmak istersin. öpmek, daha çok öpmek, sonra daha çok sarılmak istersin.. içini dökmek için kalem alırsın eline, elin titrer yazamazsın..

    arkadaşınla geçirdiğin günler gelir aklına; lise üçte ilk tanıştığınız güne gidersin birden, çalışılan sınavlar, yapılan halı saha maçları, aynı pasa yapılan koşular.. #17137650 deki geceye gidersin; gecenin bi yarısı heyecan verici bek lazım olmuştur, düşünmeden sarılmışsındır telefona, o üşenmemiş o saatte düşünerek cevap vermiştir.. yanlış yapmıştır ve uzaklaştırmışsındır hayatından ama o hala gecenin bi vakti sana bek arayan adamdır. bi gece msnde ansızın "annesi ölmüş" derler, işte sonra bu entryi yazarsın..

    sonra okursun; "adamın annesi ölmüş ben burada ne yapıyorum dersin". kafanı çevirir tv karşısında uyuya kalan anneni görürsün. en son ne zaman kötü bi rüya görüp annenle beraber yatmak için onun kanatlarının altına girdiğini düşünürsün..

    sonra mı ?..

    sonra yazıya noktayı koyar annenin yanına sokulursun..
  • ne diyeceğini bilemiyor insan. bir hafta kadar önce arkadaşım annesini kaybetti. demin uzanayım biraz derken telefon çaldı. o arıyor. açtım selam kelam diyor ama ses fena. aniden başladı ağlamaya. sen yetimsin bilirsin ben de öksüz kaldım annenin kıymetini bil diyor durmadan. sonra şunu da yapsaydım diyeceğin bir şey kalmasın diye hüngür hüngür ağlıyor 40küsür yaşında adam. allah sıralı ölüm versin denir ama bunun sırası falan yok çok zor iş.
  • insanın boğazına bir şeyleri düğümleyip nefes almasını zorlaştıran bir durummuş.vefat haberi yine başka bir arkadaştan geldi. daha öğlenleyin okulda beraber yemek yediğin arkadaşın şimdi annesini kaybetmiş, dünyası başına yıkılmış. memleketin, bilmem kaç saatlik kahrolası yolunu tutmuş, cenazeydi, taziyeydi uğraşacak. kadıncağız 2 çocuğununda mürüvetini göremeden gitti. arkadaşıma sabır versin ne diyim. :(
  • avutursun,
    onun gibi bir kızı olduğu için çok şanslı olduğunu söylersin.

    avunursun,
    yanı başındaki annene bakar,bu acının ne kadar büyük olabileceğini düşünürsun.

    vurulursun,
    onu tekrar göreceğini, tekrar buluşacaklarını söyleyerek teselli etmeye çalışırsın ama vedalasirken annesine zaten bunlari fisildadigini öğrenir,
    tekrar vurulursun.
  • kelimelerin anlamını yitirdiği an. birkaç sene önce başıma geldi başka şehirde olmama rağmen yanına gitmiştim. teselli kelimesi çok saçmaydı o durumda, ne söyleyeceğimi gerçekten bilmiyordum. sustum ve sadece yanında oldum. yıllar sonra bana herkes gibi tepki vermediğim için teşekkür etti. hala atlatabilmiş değil tam olarak,arada konuşmaya çalışıyoruz ama konuşamıyoruz. belki benim ölüm korkumdan kaynaklanıyor bu durum belki de onun annesinin ölümünün üstüne bazı olumsuzluklar yaşamasından ama bildiğim bir şey var ki teselli için kurulan cümleler kesinlikle işe yaramıyor.
  • an itibariyle yaşadığım hüzün...

    uzunca zamandır çekiyordu anneciği..

    çok zor şeyler yaşadı acılar çekti..

    bekleniyordu, biliniyordu..

    adı bile lanet olası hastalıktan..

    günleri sayılıydı..

    önce yürüyememeye başladı..

    sonra ellerini kullanamamaya..

    derken yatağa bağlı kaldı

    hastaneye gitmeler gelmeler apar topar..

    hasta perişan aile perişan..

    artık konuşamıyordu bile..

    yoğun bakım dediler yoğun bakımda yer bulunamadı..

    evde hasta yatağı alındı.. baba perişan kız perişan..

    daha da kötüleşti hali, nefes alamadı ateşi çıktı.

    "torpil" ile "aracı" ile yoğun bakıma aldılar...

    girdi ve çıkamadı..

    "vefat ettiğinde yanında olamazsam" diye evden bile çıkmıyordu arkadaşım..

    yoğun bakımda elini tuttuğunda annesinin kablolar içinde, gözünden bir damla yaş geldi unutmayacağım bunu hiç diyordu..

    beni duydu mu sence, orada makinelerin gürültüsü içinde çıplak yatarken ya uyanır da beni ararsa diyordu...

    kendilerini alıştırmışlardı "sözde"..

    nereye olsun mezarı - burada mı memlekette mi- diye konuşuyorlardı normal bir şeymiş gibi..

    ama..

    bir daha uyanamadı anneciği :(

    sabah mesaj atmış "annemi kaybettik.." diye..

    ateş düştüğü yeri yakıyor işte..

    boğazıma düğümlendi kocaman bir şey.. ne diyecektim..

    aradım, o sustu ben sustum..

    "allah rahmet eylesin"ler, "çok çekti kurtuldu üzülme"'ler o kadar anlamsız ki.. kuru laf kalabalığı.. söylenmek için söylenen ama asla tesleli etmeyen şeyler...

    eğer ölümden sonra bir hayat varsa, ki umarım vardır, tanrı cennetine alır ve bir gün kavuşurlar diyorum sadece..

    hayat boş, zor, anlamsız.......
hesabın var mı? giriş yap