• ağlıyordum. o gidenler, “sen iyi bir insansın” diyordu. ve hiçbiri de aslında; iyi insan sevmiyordu.

    cemal süreya
  • darth vader kötüüğü seçtiği için yanarak ölmek üzereyken hayatı kurtarıldı, iyiliği seçtikten sonra da öldü. diyeceklerim bu kadar.
  • gece verilen bu kararın ertesi sabah ekmek almaya gidilen bakkalda yaşlı bakkal amcanın domates kasasını taşımasına yardım edilmesiyle sonuçlanır.

    içinize yoksa uğraşmak boşunadır. tıpkı bir kız kendisini kabul etmedi diye "artık ben de piç olacağım" diyen sünepe arkadaşın çabasının beyhude olması gibi.
  • - artık kötü bir insan olmaya karar verdim cemil.
    - aa, nası yapıcaksın bunu?
    - sana ne yarraam...
    - vay ipne.
  • bir insan düşünün, amacına ulaşmak için iyi insan emülasyonu yapıyor. eğer iyi insan olursa, diğer insanların da ona aynı şekilde iyilikle karşılık vereceğini umuyor; ama umduğunu bulamayınca bu tavrından vazgeçiyor.

    hedef= dünyada istediklerini elde etmek, insanların onun suyuna gitmesi, egosuna uyumlu davranması.

    araç= yardımsever, iyi, dürüst bir görünüme bürünmek ki, insanlar da ona aynı şekilde mukabele etsinler.

    sonuç= kurgunun varoluşta işleyen kurallara aykırı olması(bâtıl olması) sonucu çökmesi. kişinin işe yaramayan maskesini çöpe atması.

    tasavvufta ise ihlas(katışıksız) olmadan iyi insan olmanın söz konusu olamayacağı öngörülür. ihlasın üç şartı vardır:

    1. yalnızca allah için harekete geçmek
    2. rıza-i ilahi'den başka bir gaye gütmemek
    3. sonucu kaderin hükmü bilip hoş gönülle karşılamak; yani başarısızlık durumunda yeise, başarı durumunda ise gurura düşmemek.

    insan bu dünyaya allah'ı bilmek ve bulmak için gönderilmiştir. dünya ve madde alemi, varoluştaki en aşağı boyuttur; en katı, titreşimi en düşük boyuttur. dolayısıyla burada zıtlıklar ve çatışmalar yoğundur. çatışmanın yoğun olması ise şuur sıçramaları yapmanın kolay olması manasına gelir; ancak kılıç çift taraflı keser. yükselmek kolay olduğu gibi, hepten batmak ve skalanın negatif kısmına geçmek de kolaydır.

    işte bu sebeple biz her işimizi asıl gayemize(allah'ı bilmek ve bulmak) nispetle yaparız; en basitinden, en karmaşığına kadar her işimizi...mesela yemeği çok acıktığımız için yemeyiz; besmele ile başlayıp marifet yolunda bize gereken enerjiyi almaya niyet ederiz. gezmeye, hava almaya bile çıksak, " bedenim benim bineğimdir, onu sağlıklı tutayım ki, hedefe giderken tökezlemesin" diye düşünürüz. niyet düzeltme yoluyla tüm fiilerimizi bu şekilde asıl gayeye uyumlu hale getiririz.

    tüm bu faaliyetimiz esnasında ne haktan, ne de halktan hiçbir beklentiye girmeyiz. bilhassa maddi beklentiler zehirdir. hakikat ehli asla insanlardan maddi karşılık ummazlar.

    sonuca da asla itiraz etmeyip rıza gösteririz. başarı allah'tandır; dilerse verir, dilemezse vermez; o'nun hikmetinden sual olunmaz; o her şeyi yerli yerince yapar. bize başarı nasip etmemişse öyle gerekiyordur.
  • en son çeri domatesi ısırıp da suyunun ve çekirdeklerinin yüzüme, saçlarıma, klavyeye, ekrana fışkırmasından sonra karar verdim.
    bundan sonra herkes korksun benden. başınıza gelen her kötülüğü benden bilin.
  • zaten rezil bir insandın, lakin şimdi hepten rezil olacaksın anlamına gelen karar.

    ortaokuldayken karizmasına kapılıp uygulamaya geçirmeye çalışmıştım ben bunu. evet... artık kötü bir insan olacaktım... bakışlarım, üstüm başım ona gore olacaktı. hayır demeyi ogrenmiş, sadece kötülük için yaşayan karizmatik ve cool bir insan olmak bu kadar kolayken iyi olmaya çalışmak da neyin nesiydi? ustelik onu da beceremiyordum zaten, ayrı hikaye.
    bir gece içinde kararımı uygulamaya koydum. sabah annem "servisi kaçıracan hadiii" diyerekten beni uyandırmaya çalışıyordu. ilk iş ona "sus artık! sus! kapa çeneni!" diye bagırdım. annem agzıma sıçtı ama ne farkederdi ben artık kotu biriydim. servis şöförüne hocalara falan herkese kotu davrandım o gun. sonra bi buyuk boy pizza yediydim de geçtiydi.
  • 'bazen büyük laflar ediyorlar, bana insanları sev diyorlar. ben de elbisemi ikiye bölüp yarısını veriyorum böylece bu yarım şeylerden iki insan açıkta kalıyor' diyor dostoyevski suç ve ceza' sında. görüldüğü gibi kötü insan olmaya karar vermek için sebep yaratmak çok kolay. yine balzac'ın eugenıe grandet inde zamanın paris'i için yaptığı 'paris'te birisi için iyi insandır dediler mi hali haraptır, bunun manası ‘zavallıcık öküz gibi aptaldır’ demektir' tespiti günümüzde tüm dünyada geçerlidir. hülasası iyi bir insan olmanın sorumluluğunu, çilesini ve belki de hor görülüşünü ömür boyu taşımaya karar vermenin yanında, kötü bir insan olmaya karar vermek sıradan bir iştir günümüzde.
hesabın var mı? giriş yap