• ramazan takvimini ilk defa iran'a göre değil, türkiye'ye göre ayarlamış "gardaş" ülkedir. yahşi günde yar yahşıdır yaman günde yetiş gardaş sözü gerçek oldu. düze çıkınca, anonim türkü diye yayınlanan türküler için "bu neçe vaxt anonim olub, azerbaycan halk mahnısdır ve müellifi rehmedli fjjfgsfzade'dir diye yorumlarda kavga ederiz. hadi inşallah.
  • bu ülkenin adının azerbaycan olması kadar saçma birşey yok.
    ispanyanın adının iber olması gibi birşey.

    azerbaycan bir millet değil bölge adıdır. içinde yaşayan türklerin asimilasyonu için rus-fars işbirliği ile sik sik isimler takılmaya çalışılıyor.

    mesela iranda “azeri” diye bir halk var. halk dediğime bakmayın 50 adam bulmuşlar bunlar azeri demişler. peki ne önemi var bu halkın?
    iran on yıllardır azerbaycan türklerine siz türk değil azerisiniz, atalarınız da aha şunlar diye propaganda yapmıştır.
    götten uydurma ne hikayeler ne romanlar. bu yayınların bir numaralı sponsoru kim peki:)
    tabiki kahpe rusya.

    rus propagandası şöyle işler, bir bölgeye gidilir. fetih tamamlandıktan sonra o bölgedeki en lehçesi bozuk bölgenin dili resmi dil ilan edilir. bunun sebebi aynı halkın anlaşabilmesinin önünr geçmektir.
    mesela rusya türkiyeyi işgal edebilse, ilk yapacağı şey aruz edebiyatı parçalayan yarı fars yarı arap dili resmi dil ilan etmek olurdu.
    rusun yapacağı ikinci şey ise bir “milli” unsuru yok etmek için milliyetin eksenini değiştirmek. o ne demek derseniz yine bir örnek vereyim, kazaklara türk demez, kazak der.
    özbekler, tatarlar, kırgızlar, uygurlar vs hiçbiri türk değildir.
    mesela bizim ülke işgal edilse ilk iş “türkiye” ibaresi gider yerine “oğuz cumhuriyeti” gibi bir isim konulurdu ve biz asla türk olmazdık. bizim “milliyetimiz” oğuz olarak kalır, bununla ilgili sikko makaleler yayınlanır, propaganda konur ve devlet propagandası olurdu.
    biri de “la biz oğuzuz tamam da bu boy ismi, millet türk milleti” dese dışlanır, fişlenirdi.
    ee zaten en uzak dilde resmi dil olunca ne kazağın kırgızdan haberi olur ne azerbaycanlının gagauzdan.
    hep bizim milletten örnek veriyorum, rus milleti aynı kahpeliği moğol ve kore kökenli boylara da yapmıştır.
    adım attıkları yerde de mutlaka bir diktatör bırakmışlardır. sadece bize de değil, belarusa bakmanız yeterli.

    iran ise propagandasını din temelli yapıyor.

    bu soytarılığın artık bitmesi ve milletin uyanması şart.
    “azerbaycan türk cumhuriyeti” konulabilir, zamanında türkiye için düşünülen “türkeli” ya da “türkistan” gibi ibareler konulabilir, konulmalıdır da.

    ayrıca, azerbaycan türkleri o kadar duru türkçe konuşuyorlar ki, türkçeye en uzak şiveyi bile rahatlıkla anlayabiliyoruz.
    aynı şeyi kazaklar, özbekler için söyleyemem. %25’ini zar zor anlayabiliyorum.

    şimdi kafatasçı diyen dalyaraklar çıkabilir.
    dediklerimde yanlış olan birşey varsa doğrusunu yazın öğrenelim.
    bunu yazan ben, zamanında kazandan göçmüş, hem anneden hem babadan tatarım.
    yozgatın köyünde 3 hilale bakıp hayal kurmuyorum, olanı söylüyorum.
  • bir gün beni çıldırtacaksınız. son zamanlarda debe okurken yorulur oldum. (bkz: #135597186)

    tamam iyi niyetlisiniz, siz de büyük oyunu görüyorsunuz fakat eksik bilgiyle diğer insanları da yanılttığınızın farkında değilsiniz. rusların ele geçirdikleri bölgeleri slavlaştırması veya popülasyon üstünlüğü olan halklara "böl-parçala-yönet" uygulaması ile milletlerin isimleri veya lehçelerinin hiç bir alakası yok.

    öncelikle bugün türk, bir üst kimliktir. bunu ne tatar ne kazak ne de özbek inkar eder. bunu hiç değilse bin kere yazdım. bir kere daha yazıyorum. türk, altay lehçelerini konuşan halklardan sadece bir bölümünün adıdır, türkistan ise orta asya'da bir bölgeye verilen isimdir. altay dillerinin konuşulduğu coğrafyanın genel adı değildir.

    orhun yazıtlarında türk ile birlikte kırgız, tatar gibi diğer ulus adları da geçmektedir. bunların hiçbiri diğerini kapsayan genel bir isim değildir. bilge kağan kendisinden türk, kırgız'dan ise kırgız olarak bahseder, kırgızlarla nasıl savaştığını uzun uzun anlatır. benzer şekilde tatarlardan da söz eder. dolayısıyla tatar türkü gibi bir ifade zaten bilimsel temelden yoksundur.

    tarihi haritalara bakarsanız kolayca idrak edersiniz. tatar coğrafyası tarihte hiçbir zaman türkistan olarak adlandırılmadığı gibi, tatar halkı da türk olarak tanımlanmamıştır. türkistan haritası adı altında anılan bölge ne sibir halklarını, ne batıdaki tatarları içermez. bugün doğu türkistan adı verdiğimiz bölgeden hazar kıyılarına kadar, kazakistan'ın sadece güney bölgesini içerir.

    19. yüzyıl ortalarından itibaren fransa'dan yayılan etnik milliyetçilik akımı osmanlı imparatorluğunu da etkiledi. osmanlılar ve selçuklular kendilerini türk olarak adlandırdılar, çünkü selçuk bey bir türkmen yabgu'su idi, bugünkü türkmenistan topraklarından çıkarak iran ve anadolu'ya yayılmışlardı. avrupalılar da doğal olarak osmanlıyı bir türk imparatorluğu olarak tanımladı. devletin gücü ve etkisi büyüdükçe akraba dilleri konuşanlar da türk şemsiyesi altına alınır oldu.

    bunun benzerini tarihin her sathında görebilirsiniz. osmanlı'dan önce hakim olan ulus tatarlar idi. cengiz han'dan sonra kurulan devletler moğol-tatar imparatorluklarına dönüştü. özellikle altın ordu devletinin karşı konulmaz gücü, tatar unsurunun sibirya'dan iskandinavya'ya kadar hakim ulus olmalarını sağladı. osmanlı devleti henüz uluslararası bir ağırlık oluşturmadan önceki tarihi kaynaklar, tatar dili ile akraba olan bütün etnik grupları tatar adı altında birleştirirdi. o dönemde yazılan rus tarih kitapları, azerilerden bile azerbaycan tatarları şeklinde bahsetmektedir. elbette bu ifade de bilimsel değildir, ancak güçlü olan etnik unsurun diğer zayıf akraba toplumların ortak bir çatısı gibi algılanmasının doğal sonucudur.

    arkadaşım sen kafatasçı değilsin sadece ana dilin olan idil tatarcasını bilmiyorsun. çünkü bilsen sana oğuz türkçesi değil tıpkı ana dilin gibi kıpçak türkçesi olan kırgızca veya kazakça kulağına daha anlaşılır gelecekti. buna mukabil kırgız ve uygur adının türk isminden çok daha önce yazılı kayıtlarda var olması, kazak hanlığının istanbul'un fethinden sadece üç yıl sonra "kazak hanlığı" olarak kurulması bu absürt iddiayı kendi başına çürütüyor. rusların bırakın imparatorluğu henüz kıçı kırık bir knezliği bir arada tutamadığı dönemlerden bahsediyoruz.

    azerbaycan halkı salak, onlar bilmiyor kendilerinin adlarını ama siz biliyorsunuz. ruslardan çok daha önce kullanılan bir isim olmasını geçiyorum kurulan ilk bağımsız cumhuriyetin adını da bu ülkenin en milliyetçi, en vatan perver insanları verdi. onun da adı azerbaycan xalq cümhuriyyeti'ydi. yani mehmed emin resulzade bilmiyordu da siz mi biliyorsunuz bu ülkenin gerçek adını?

    atatürk'ün sümer ve hitit kültürünü benimsemesi ve ülkeyi yeniden kurarken bu öğeleri kullanması neyse bugün azerbaycan'ın da var olduğu toprakları benimseyerek ülkenin sloganını ateşin toprakları (bkz: land of fire) vermeleri o dur. bunlar tamamen kimlik inşaası ile alakalıdır. tarihte azeri adında bir halk var ve onun da anlamı aynı. ateşin koruyucusu manasında. selçuklu ile birlikte bölgeye gelen oğuz boyları tarafından domine edilerek toplum içinde eridiler fakat toplumlar benimsedikleri ve tarih bağı kurdukları kültürleri yaşatmaya devam ettiler. burada anormal hiç bir durum yok.

    örneğin kazakistan bugün adını iskitya veya alaş orda olarak değiştirse bu yine halkın kendi bileceği iştir. iskitlerle bağlarını inkar etmiyorlar, yeni kimlik yapılandırmalarını da bunun üzerine kurarak iskitya diyebilirler. ve/veya yakın tarihten etkilenerek alaş orda hareketine atıfla alaş eli gibi bir isim verebilirler. bu tamamiyle kendilerini ilgilendirir. bu büyük ağabey tribiyle yapılan saçma sapan şovenizmi bırakın artık. önce tarihinizi ve kültürünüzü öğrenin sonra atara kalkın.

    bu arada ruslar da bu halkları türk halkları veya türk dilli halklar olarak tanımlarlar.
    https://dic.academic.ru/dic.nsf/ruwiki/1151831
    https://ru.wikipedia.org/wiki/тюрки

    türk tarihi hakkında doğru düzgün ilk araştırmaların büyük çoğunluğunu ruslar yapmış, kayıtlarını tutmuş ve doğru düzgün ilk tanımları onlar koymuşlardır. rusları bugün pek sevmiyor oluşumuz tarihi gerçekleri değiştirmiyor. tarih boyunca düşmanımız olan çinliler ve ruslar olmasa bugün türkoloji olmaz, türk tarihi hakkında bir çok bilgiye erişemezdik.

    şunu bir türlü anlatamıyor olmak sinirlerimi bozuyor. bakın bir ukraynalı slav olduğunu inkar etmez. gel gelelim slav olması onu rus yapmaz. kendi milleti, kültürü ve dili olan bir halk kendisine ukrayna-slavı gibi salak bir isim vermez. çünkü üst kimlik nedir bilirler. rusları sevmek gibi bir mecburiyetleri de yoktur. türk tarihi boyunca bütün akraba topluluklar birbirleri ile savaşmış, yeri geldi düşman yeri geldi dünür olmuşlardır. bu kültür ve dil bağını değiştirmez. hiç birisini de diğerinin ağası, babası haline getirmez.

    şu basit denklemleri çözdüğünüz vakit her şey çok daha anlaşılır olacak.
  • bu ülkenin adının azerbaycan olması; ancak isveç'in adının isveç, hollanda'nın adının hollanda olması kadar saçmadır. yani saçma falan değildir.

    asıl saçma olan; tarihte, ne zaman nasıl olduğu bile unutulmuş olaylar, normal vakıalar için "saçma" demektir.

    (bkz: istanbul'un fethinin çok saçma bir şey olması)

    saçmalamak serbest, isteyen istediğini yazsın problem değil ama... hepsinden de saçma olan ve işin trajik tarafını oluşturan şey; bir yukarıda, bir takım milli hislerle kaleme alınmış entry'nin debe'ye girebilmesi. ekşi sözlük ahalisinin bu saçmalığı beğenip ödüllendirmesi, bu ortama hakim olan milliyetçi bakış açısının ne kadar kuvvetli olduğunu gösteriyor. bu gerçekten korkunç.

    şu ekşi sözlükte nice okumuş yazmış kalem erbabı var. zeki, kültürlü, bilgili insanlar var. görmüş geçirmiş, deneyimli insanlar var. herhangi bir konuda, bana, hiç aklıma gelmeyecek bir bakış açısı sunan vizyon sahibi insanlar var. şimdiye kadar çok şey öğrendim, gördüm, tartıştım. yukarıda saydığım insanları görüp kendimi cahil ve yetersiz hissettim. bu açıdan ekşi sözlük, kullanan insana bir şeyler katan, gerçek bir kutsal bilgi kaynağıdır.

    fakat aynı sözlük, her türden kirli, çürük, adi düşüncenin de doluştuğu bir yerdir. müthiş derin bir cehalet, müthiş büyük bir özgüvenle kulağınıza her tür zırvayı fısıldar. en tuhaf fikirleri normal göaterir.

    bu yazıyı da, genç arkadaşlara acizane bir uyarı mahiyetinde yazıyorum. özellikle tarih, siyaset, din konularında burada okuduğunuz şeylere şüpheyle yaklaşın. bilhassa, millyetçi tonlar taşıyan; gerçeği saptamak değil, milliyetçi otoerotizmi tatmin amacıyla yazılmış görünen girdilere iki defa şüpheyle yaklaşın (hatta bence total reddedin). bunu yaparken şöyle bir cetvel kullanabilirsiniz: dünyanın herhangi bir yerindeki bir kişi, bu yazılanları nesnel doğrular olarak kabul edebilir mi; yoksa bunlar bana, bir kimliğe ait olduğum ölçüde mi doğru görünüyor?

    "ruslar kazaklara türk demez, kazak der"

    sayın arkadaşlar. bir ülkenin, bir milletin adı tarihsel bir takım süreçler sonucunda oluşur. rusya'nın veya iran'ın, tüm "türklere" türk dememesi; (kimi politik saikler bir tarafa) doğu avrupa'dan pasifik'e kadar yayılmış bir insan topluluğunu, aradaki bir zayıf ortaklıktan hareketle, tek bir isimle adlandırmanın; saçma, faydasız, hatta imkansız olmasından kaynaklanır. ruslar kazaklara, onlar kendilerine türk dediği halde, gerçeği değiştirip unutturarak kazak demediler. kazaklar zaten kazak'tı. kırgızlar da mesela onlara kazak diyordu. bu ikisi akraba halklar ama aralarındaki kültürel ve coğrafi farklar birbirlerini farklı isimle tanımalarına neden oldu.

    "türk" ismi bizim bugün bu ülkede algıladığımız gibi bir şemsiye kavram değildi tarihte. türki halkların pek azı kendilerini "türk" olarak isimlendiriyordu. türk ismini ilk kullananlar 6. yy'da göktürkler. göktürklerden öncesi var, göktürklerin çağdaşı ve düşmanı olan (onlardan kendilerini ayıran) türki halklar var. bunlar kendilerine türk dememiş. araplar, diplomatik, askeri, kültürel ilişkiye girdikleri göktürkler/türk kağanlığı'na atıfla, sonradan karşılaştıkları, benzer dil konuşan, benzer kültüre ait tüm kavimlere türk demiş. oradan hareketle başka halklar da türk ismini kullanır olmuş. biz bugünden geçmişe, tepeden aşağıya bakınca hepsine türk deyip çıkıyoruz işin içinden. bu bağlamda eskiden bir hun'un, bir kıpçak'ın, bugün bir kazak'ın, bir kırgız'ın, özbek'in, karaçaylının, gagavuz'un türk olup olmadığı tartışmalıdır. ben tartışırım mesela. kuvvetli argümanlarla gelebilirim karşınıza.

    göçebe türkler, islam'ı kabul etmişler, anadolu'ya gelmişler. yerleşik hayata geçmişler. arap ve pers etkisinden sonra üstüne yunan etkisini katmışlar. orta asya'da kalan göçebe çoban kuzenlerinden bambaşka bir hale gelmişler. elbette bu iki farklı şeyi, farklı isimlendirmek gerekecekti. hayatın pratik gerekleridir bunun sebebi. yoksa, koskoca, yekpare, arı kanlı türk budununu kavimlere ayırıp bölüp sonra onları ele geçirmek, ülkelerine konmak değil neden.

    dolayısıyla, azerbaycan'ın adının azerbaycan olmasının nedeni; rusya'nın (veya iran'ın, kimse) tek millet iki devlet olan türkiye ve azerbaycan'ı bölüp yönetmek için kurduğu komplo değil... olsa olsa araya giren zaman, mesafe, ve farklı kültürel etkilerin bu iki akraba halkı farklı noktalara taşıması olabilir. meseleleri milliyetçi bir gözlükle değerlendirince, hakikatın uzağına düşüyoruz. bu dünya ırkların mücadelesi üzerine şekillenen bir tarih sahnesi değil! öyle olsaydı aynı dine, dile, kültüre sahip rusya ile ukrayna savaşa tutuşmazdı.

    edit: bir yukarıdaki değil, iki yukarıdaki entry'ye cevabnen yazıldı. ben yazana kadar araya bir entry (#135620726) girmiş bile, ki o entry, burada "türk" isminin evveliyatıyla, ulus kimliği inşasıyla ilgili anlatmak istediğimi daha derli toplu anlatmış.
  • ramazan takvimini ilk kez türkiye’ye göre ayarlayan ülke. şimdiye kadar iran baz alınırdı.

    az kalmadı, ama çok da değil.
  • bu tartışmanın bu başlık altında dönmesi ne kadar doğru bilmiyorum ama ben de birkaç bir şey yazamadan edemedim. aslında bu kadar anlam karmaşasının olmasının bir nedeni aynı tanımları farklı milletlerin farklı zaman dilimlerinde bambaşka anlamlarda kullanmasından kaynaklanıyor. mesela bir dönem moğollar arasındaki bir boyu ifade etmek için tatar kelimesi kullanılmış. daha sonra türki halkların bir kısmı kendini tatar olarak tanımlamış. ondan sonrasında kırım tatarları kendilerine tatar demiş. orta asya'daki bir kıpçak boyu kendini tatar olarak tanıtmaya başlamış, bazı milletler de bir dönem tüm türkleri tatar olarak adlandırmış. anlam karmaşasını görebiliyor musunuz?

    evet tatarlar bir döneme damgasını vurmuş hatta bu baskınlık ile tüm bu halkların tek bir millet olduğunu belirtmek için türk yerine tatar da denilebilirdi peki bu neyi değiştirirdi? tüm bu halkların aynı kökten olmadığı anlamına mı gelirdi? tüm bu bir soydan gelen kardeş halkları tanımlamak için kullanılan ifade tatar ise evet ben tatarım, türk ise evet ben türküm.

    çok geniş bir coğrafyada zaman zaman toplulukların birbiri ile etkileşimi artmış, zaman zaman azalmış bunun sonucunda tanım karmaşası yaşanmış. bu gayet anlaşılabilir. türkiye'de bile var. türkmen, türk, yörük bunların arasında nasıl bir fark var? türkmenistan'da kalan oğuzlar türkmen, türkiye'dekiler türk olarak tanımlanmış. tamam peki suriye ve ırak'taki halklara neden türkmen diyoruz? türkmenlere etnik olarak daha mı yakınlar ya da bizden farklı bir etnik kökene mi sahipler mantık bu mu? o zaman hatay türkiye'ye katılmasaydı oradaki insanlara da mı türkmen diyecektik mesela? onun bunun türklüğünü sorgulayan arkadaş ne düşünüyor acaba bu konuda? bu tanımlar zaten gri tanımlar. siyah ya da beyaz gibi net olmayan tanımlar. su 100 derecede kaynar gibi fiziksel bir doğruluk da bilimsel bir gerçeklik de içermiyor.

    öte yandan türkiye'nin adı bugün oğuzeli olsaydı bu bizim türk olmayacağımız anlamına mı gelecekti? türklüğümüz tartışmaya mı açılacaktı yani? yunan kaynaklarında ismimiz oğuz olarak geçseydi ya da alternatif evrende kırgız türk abidelerinde bizi oğuz olarak adlandırsalardı türk olmuyor muyduk? kırgızlar yoktur demenin yanlış olacağı gibi kırgızlar türk değildir demek de yanlış bir ifade. öte yandan kimse de oğuz olduğunu inkâr etmiyor. birisi gagavuzların türklüklerini tartışırım demiş. neyi tartışacaksın? kendilerine türk ya da göktürk olarak değil de gökoğuz olarak andıkları için bu halk türk olmuyor mu şimdi sana göre? daha geçen rast geldim adam kendisini nogay tatar türkü olarak tanımlıyordu. tamam şovenizmi hep beraber eleştirelim de kendisini böyle tanımlayan birisine yaptığın tanım bilim dışıdır dediğinde bu da bir tür ayrımcılık olmuyor mu? kendisini türk olarak tanımlayan bir gürcü’ye sen türk değilsin söylemin bilim dışı demek ile ne fark şimdi bunun arasında?

    ukrayna slavı diyerek örnek vermiş bir de. inek ile at farklı bir tür ve yavru vermiyor. at ile eşek de farklı bir tür. şimdi sen tür paydaşlığından yola çıkarak inek ile at yavru vermediği için at ile eşeğe yavru vermez diye dayatırsan doğru olur mu? bahsettiğin halklar zamanında sovyet çatısı altında birleştiği halde bile bir olamamışlar ayrılmışlar. latin kökenli milletler gibi kendi içlerinde ayrışmış farklı milletler oluşturmuş olabilirler, aynı heyecanı, aynı duyguları paylaşmamışlar olabilirler tamam. hatta belki türk milletleri de aynı heyecanı paylaşmıyorlar ve aynı ülküye sahip değiller ama bunun kanıtı ruslar ile ukraynalılar arasındaki husumet midir? peki onlar kendilerini birbirlerinden farklı hissediyorlar diye biz de mi kendimizi birbirimizden farklı tanımlamak zorundayız? affedersiniz böyle bir fizik kuralı mı var? bir aykırı örnek de ben vereyim o zaman. sanılanın aksine çin lehçeleri arasında da günlük iletişimi karşılıklı kuramayacak derecede derin farklar var. örf ve âdet olarak aralarındaki farklar da tahminimce ruslar ve ukraynalılar arasındaki farklardan daha fazla. şimdi ben bu bilgilere dayanıp ruslar, ukraynalılar durun siz slavsınız bakın çinliler wu, hui, jin demeden bir olmuş, birlik olmuş siz de bir olun, slav olun desem doğru olur mu?

    bir kırım tatarı ben tatar türküyüm dediği zaman bilime ihanet etmiş oluyor? vay be.
    https://www.youtube.com/…yh9qxw0tq&feature=youtu.be

    bir kırım tatar'ı olan ilber ortaylı’nın türk'üm demesi için ekşi sözlük yazarı shinigami ryuk’tan izin alması gerekiyor aksi takdirde bilme ters düşme tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir kendileri.

    bu da gagavuzların türklüğünü sorgulayan yazara gelsin.
    https://youtu.be/ay9ryom1wla

    bonus 1: kırım tatarcasına bir örnek.
    https://youtu.be/07bifba6hl8

    bonus 2: gagavuz türkçesine bir örnek.
    https://youtu.be/wjv8pd1kl-w

    bonus 3: gagavuz türkçesi ile yapılmış bir reklam.
    https://youtu.be/mgs_to9stp4

    yine türklüğü tartışmalı olan özbeklerin ataları timurlenk'e dair birkaç söz.
    -ey firdevsi! sen şehname'nde milletinin, türkler üzerine kazandığı galebelerle övündün. kalk gör, bugün iran topraklarıyla beraber, mezarın türk kahramanlarının ayağı altındadır.
    -türklüğü yüceltmek için yaşa, türk'e kılıç kaldıran eli kır!
    -biz ki melik-i turan, emir-i türkistan'ız, biz ki türk oğlu türk'üz; biz ki milletlerin en kadimi ve en ulusu türk'ün başbuğuyuz!

    türklükleri sorgulanan halklar bunlar.

    ayrıca azerbaycan'ın ismini sorgulamak bize değil azerbaycan türklerine düşer. düşünsenize türk vatandaşı olmayan birisi çıkıp diyor ki yahu bu türkiye ne saçma sapan bir isim. bu ismi size avrupalılar vermiş. burasının adı türk halk cumhuriyet'i olması lazım falan diyor. ya da birisi çıkıyor diyor ki ukrayna slavı gibi salakça bir terim var mıdır? azerbaycan türkü nedir, türkiye türkü nedir deyip sizi sorguluyor. tepkiniz ne olurdu? ya da birisi çıkıyor ya bu türkiye türklerine türk diyoruz ama ben bunların türklüklerini tartışırım elimde çok sağlam deliler var diyor. çok acayip olmaz mı? ciddi bir özgüven patlaması gerçekten.

    biz wu, hui ve jin halklarının çinliliğini tartışıyor muyuz? tartışamayacağımız gibi slavlar üzerinden de çinliler üzerinden de bu onlarda böyle olmuş sizde de böyle olacak diye dayatmalar yapamayız. her milletin tarihi kendi içinde özeldir. birisinin tarihinden örnek alıp eğip bükerek ötekine dayatmak bilim dışıdır asıl. binlerce yıldır göçlerle, savaşlarla, asimilasyonlarla, kültürel etkileşimlerle oluşmuş insanlık tarihini ''basit denklemler'' haline getirip insanlara dayatmadığınızda her şey çok daha anlaşılır olacak asıl inanın bana.

    uzun lafın kısası türk halkının kurduğu bağımsız bir cumhuriyet. ismi azerbaycan'dır. bu ülkenin vatandaşları genellikle kendilerini azerbaycan türkü dillerini ise azerbaycan türkçesi olarak tanımlarlar. kendilerine azeri dendiğinde rahatsız olanı çıkacağı gibi anlayışla karşılayanları da olacaktır ama siz yine de yukarıdaki gibi ukrayna slavcasını salakça bulup azerbaycan türkçesi ne salakça terim siz azerisiniz, azerbaycanlısınız gibi şeyler demeyiniz zira zokayı yiyebilirsiniz.

    son olarak azerbaycanlı bir sanatçı azerin’in konu hakkındaki düşünceleri. https://youtu.be/igo2y2fpypm
  • eurovizyon şarkı yarışmasına sürekli ingilizce şarkılarla katılan ülke.. tamam hepsi güzel şarkılar sesler güzeldi ama neden anadil kullanımıyorlar merak ettim.
  • ataerkil bir toplum, katı dogmalar. öyle ki sovyetler bile bunu kıramamış, halkın çoğu üniversite mezunu, okuma yazma bilmeyen neredeyse hiç yok. fakat o dağ kültüründen asla kopmamışlar. ali ve nino diye bir kitap okumuştum yıllar önce, orada anlatılan toplumsal tabuların çoğu hala hakim. bekar kızların akşam hava karardıktan sonra dışarı çıkmaları yasak, kız kıza bir mekana gidip oturmaları yasak, alkol tüketmeleri yasak, sigara içen direk fahişe diye damgalanıyor. tabi dışarı çıkan, erkek arkadaşı olan, içki içenleri de var, onlar direk damgalanıyor, toplum tarafından yargılanıyor ve çoğunlukla evlenemiyorlar. kızlar üniversite okusalar da erken yaşta evlendiriliyorlar, mesleklerini yapmıyorlar, çünkü çalışmak iyi karşılanmıyor. kadının yapabileceği meslekler arasında belki kuaförlük, öğretmenlik, doktorluk (kimi ailede) olabilir. kadın evliliğe kadar ailesi tarafından, evlilikten sonra eşi ve ailesi tarafından güdülüyor. evli kadının eşinden izinsiz sosyal hayata katılması imkansız.
    sovyetlerin etkisinden olsa gerek tuhaf bir kültürel karmaşa içindeler. namaz kılanını görmedim, çoğu erkek yoğun alkol kullanıyor, eşleri açık, fakat evlendiklerinde misal eşleriyle sosyal medyada fotoğraf paylaşmıyorlar. bir evlenen azeri arkadaşa nedenini sorduğumda, mahrem gibisinden bir şey dedi (istisnaları var, fakat çok az).
    ülkenin bütün petrol geliri yönetici aile ve yakınlarına gidiyor, halk sovyetlerden kalma hayat sürüyor. mesela baküde dıştan güzel görünen binaların içi eski, evlerin içi dökülüyor ve apartmanlar çiş kokuyor. ortalama bir vatandaşın evinde bulaşık makinesi lüks sayılıyor. hekim resmi maaşı misal 350 manat gibi bir şey, hayatını yan gelir olan rüşvetle idame ettiriyor, bu usulsüzlüğe 'hurmet' deniyor ve bu doğal karşılanıyor.
    eğitim kalitesi yerlerde, rüşvetle ders geçiliyor ve bu da gayet doğal karşılanıyor. başarı desteklenmiyor, herkes bir alternatif yol bulma peşinde, başarılı çocuklar çareyi yurtdışına kaçmakta buluyorlar. benim tanıdığım hekim arkadaşlarımın bir kısmı türkiyede, yeni nesil ise almanya, abd'yi hedefliyor.
    ruh sağlığı ve hastalıkları alanı o denli karanlık ki, atipik antipsikotik ülkelerinde yok, her çare nörodol. duygudurum düzenleyiciler yok, ritalin, concerta veyahut muadili yok.
    fakat bu durum sanırım bütün postsovyet ülkeleri için geçerli olabilir. zira evimizdeki kırgız yardımcımız hala kaynatılan metal enjektör kullanımının ülkelerinde çok yaygın olduğunu söylemişti.
    farkettiğim olumlu şeyler- konukseverlik, yardımlaşma, sıkı aile bağları, müziğe ve sanata ilgi, yaşlılara saygı, bol park bahçe ve kütüphane, büyüleyici doğa ve lezzetli kırmızı et.
  • tanım yıllık petrol üretimi türkiyenin yıllık petrol tüketimine eşit sayılabilecek ülke.

    biz niye petrol diye kıvranan devamlı petrol zammı ile debelenen bir ülkeyiz kardeşimizde var zaten parasıyla satsın bize.başka müşteri aramasına gerek bile yok.

    vatandaşlar kardeş olabilir yada uzaktan gazel okuyabilir ama ülkeler kardeş falan olmaz.
hesabın var mı? giriş yap