hesabın var mı? giriş yap

  • tezgahta yazan:
    - ayranın sırrını söylemem.

    diyalog:
    + ne var abi içinde.
    - biber, nane, kekik, limon, soda, reyhan.

  • - himm sence de garip değil mi watson?adli tıp raporune göre kurşun maktülün sol göğsünden girip sağ kürek kemiğinin altından...
    - kahven nasıl olsun abi?
    - bi saniye...az önce ne dedin sen watson?
    - hidrofor dedim abi
    - hidrofor ha?! sen bir dahisin watson!
    - abi!
    - tabi ya hidrofor baştan beri nasıl da düşünemedim ben bunu
    - aağbi!!!
    - efendim watson?
    - hidrofor demedim ben abi
    - ne dedin peki?
    - kahve dedim abi
    - kahve ha?! aman tanrım sen bir dahisin watson!
    - abi kasma istersen artık
    - dur lan bak valla kahveden gidince de varılıyo aynı sonuca
    - hasbinallah...

  • ben. cdyi yerleştirin lütfen
    müş. tamam
    ben. şimdi otomatik bir ekran açılacak kapatın onu.
    müş.kapattım
    ben bilgisayarımdan....
    müş. o dediklerinizi göremiyorum ki şimdi.
    ben. ne görüyorsunuz efendim.
    müş. hiç bişey kapkaranlık.
    ben. monitorünüzü açar mısınız lütfen .
    müş. açtım
    ben şimdi ekranda gördüğünüz pencereyi köşesindeki çarpıdan kapatın.
    müş. ee siz de bi karar verin

  • bak koçum, belli olmuyor ama, benim bi tek kulağımın arkası kaldı.

    artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim.

    sevgililer,

    bizim olanlar ya da olmayanlar hepsi iz bırakır. bu izler, şimdi senin ki gibi çok derinini çiziyor. hepsi kalır. ama inan yeni izler de olacak. yaşlıları düşün, sanki her şeyi bilirlermiş gibidirler, ama öyle değil.

    ne kadar acı çekersen çek, şunu hiç unutma; çizilecek bir yer hep vardır ve çizecek bir yer.

    ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya ya da resim olurlar senin gibi, kazına kazına.

    (bkz: dar alanda kısa paslaşmalar)

  • kişisel alanını paylaşır, erkeğin kişisel alanına girer, yakın durmaya çalışır veya yaklaşıldığında uzaklaşmaz falan. öyle. yalnız yurdum insanı sosyal mesafe alanı diye bir şeyden pek haberdar olmadığı için, aman diyeyim metrobüste falan "yaklaştı verecek" moduna girmeyelim, metrobüste hepimiz akrabayız zaten, nikah düşmez.

  • evimin yanında kreş olması sebebiyle her sabah gördüğüm manzara.
    annesinin peşinden sürüklene sürüklene, ayakta uyur vaziyette kreşe bırakılan çocuk bu.
    küçücük yaşta yaşam kavgasına girişmiş bebecik.
    bir bıraksalar oracıkta kıvrılıp uyuyacaklar oysa.
    lan bir insan 3 yaşında mı başlar hayatın yükünü yüklenmeye?
    bir kaç sene sonra da okul derdi başlayacak.
    sonra sınavdı, ygs lgs igs hayatı sikilecek garibimin.
    sokaklarda topaç çevirmek, akşam ezanına kadar maç yapmak hiç olmayacak hayatında.
    varsa yoksa ders, sınav, koşuşturmaca.
    dershane, rekabet ve başarılı olma zorunluluğu.
    şu an ne olduğunu tam idrak edemese de birşeyler oluyor.
    tv'de mutsuz insanları görüyor.
    nefretten gözü dönmüş amcaları görüyor.
    polisler var, sirenler çalıyor.
    sonra uyku saati geliyor.
    sabah gene annesi uyandıracak.
    süklüm püklüm annesinin peşine takılıp kreşin kapısına bırakılacak.
    akşama kadar annesini özleyecek.
    debe edit:
    (bkz: taşlıdere ilköğretim okulu yardım kampanyası)