hesabın var mı? giriş yap

  • bu satırları ne zaman okusam yuzumde bir gulumseme beliriyor;

    " new york, california'dan üç saat ileride ama bu california'yı yavaş kılmaz.
    kimisi 22 yaşında mezun olur ama iyi bir iş bulana kadar 5 yıl harcar.
    kimisiyse 25 yaşında ceo olur ama 50 yaşında ölür.
    bir başkası 50 yaşında ceo olur ama 90 yaşına kadar yaşar.
    kimisi hâlâ yalnızdır.
    kimileriyse evlenmiştir.
    obama 55 yaşında emekli oldu.
    trump ise 70 yaşında işe başladı.
    bu hayatta herkesin kendi zaman dilimi vardır.
    çevrendeki insanlar senin önündeymiş gibi gelebilir.
    kimilerini de arkandaymış gibi hissedebilirsin.
    ama herkes kendi yarışını, kendi zaman diliminde verir.
    onlara özenme, onlarla alay etme.
    onlar kendi zaman diliminde, sen kendi zaman dilimindesin.
    hayat harekete geçmek için doğru anı beklemekten ibarettir.
    o yüzden, sakin ol.
    geç kalmadın.
    erkenci değilsin.
    tam da zamanındasın. "

    debe edit: paylaştıgım satırların bir cok kişiye umut olduguna ve iyi geldiğine dair cok fazla güzel mesaj aldım, tesekkur ederim. umarım kendi zaman diliminizdeki kendi yarışınızı en mutlu sekilde verirsiniz...

  • kocaları "neden benimle hiç fotoğraf paylasmiyorsun" dediğinde. "aşşşırı yakışıklısın seni o çakalların görmesini istemiyorum, sen yalnızca bana aitsin" diyerek kandırırlar. böylelikle dm'lerine gelen mesaj sayısında azalma olmaz. bu şekilde motive olurlar.

    boynuzluyordur...

  • yaptıkları beyinsizlikle akan trafikte diğer sürücülerin ve yolcuların hayatını riske atan bir başka öküz grubunun hayatından kesit sunan bir animal planet kısa belgeseli.

    keşke bunlar kimseye salça olmadan refüje mefüje girerek veya bir ağaca, bir bariyere vs çarparak geberseler de kendilerinden kurtulsak.

  • biz buna psikolojide yetersizlik duygusu diyoruz. bu insanlar kendilerine değer vermiyorlar, hatta karşılarındaki insana da değer vermiyorlar ve sahte, abartılı, olağandışı bir imaj yaratmaya çalışıyorlar. akıl sağlığı yerinde bireyler daha sade, minimal, temiz ve gürültüsüz bir şekilde sakince hayatlarını sürdürmeye devam ediyorlar.

  • ağabey sevgisini sonuna kadar işleyen dizi.

    --- s01e01 spoiler ---

    - nâzım, dünkü haberin yazısı hazır mı?
    - değil.
    - niye değil; n’apıyorsun sen?
    - ilham bekliyorum.
    - ne ilhamı nâzım! sen nâzım hikmet değilsin, gazetecisin oğlum sen. ne ilhamı bekliyorsun?
    - bi’ şiir yazmam lâzım yasemin hanım.
    - ne şiiri nâzım?
    - son yüzyılın en acıklı ayrılık şiiri.
    - yapma ya! kimden ayrıldın bakiyim bu kadar?
    - abimden.
    - ne?!
    - içim acıyor yasemin hanım.
    - belli oluyor da… şu ‘abimden ayrıldım’ meselesini anlat bakayım.
    - abim evleniyor yasemin hanım.
    - e, ne var bunda nâzım?
    - sizin hiç babanız evlendi mi yasemin hanım?

    --- s01e01 spoiler ---

  • riviera beach, amerika birleşik devletleri'nin florida eyaletinde yer alan bir şehirdir. west palm beach'in kuzeyinde yer alan şehirde yaklaşık 35.000 kişi yaşamakta.

    bugüne kadar bu yerle ilgili hiçbir şey yazılmamış olması da bir hayli ilginç. benim yazma nedenime gelince bu şehrin belediye meclisi bu hafta şehrin bilgisayar sistemlerini tamamen çökerten bilgisayar korsanlarına 600.000 dolar fidye ödemeyi kabul etmiş.

    bilgisayar korsanları amerika'da bu günlerde çok ciddi sıkıntılara yol açıyor. daha önce benzer bir ransomware (fidye yazılım) saldırı, baltimore'ye sistemdeki zararı onarıp eski haline getirmek için 18 milyon dolara mal olmuş. yeni kurban ise riviera beach.

    saldırı 29 mayıs'ta bir polis departmanı çalışanının virüslü bir e-posta ekini açmasıyla başlamış. oradan e-postalar, bazı telefonlar ve hatta su şebekesi istasyonları da dahil olmak üzere şehrin tüm çevrimiçi sistemlerine nüfuz etmiş. o günden beri vatandaşlar elektrik, su, doğalgaz gibi hizmetlerin faturalarını ancak bizzat elden ya da eski usül posta yoluyla nakit olarak ödeyebiliyormuş.

    bu pazartesi günü belediye meclisi sigorta şirketinin hackerlara, takibi zor bir dijital para birimi olan bitcoin ile 65 bitcoin'lik bir ödeme (yaklaşık 592.000 dolar) yapmasını oybirliğiyle kabul etmiş. tabi korsanların ödemeyi aldıktan sonra verileri serbest bırakmalarının garantisi de yok bu arada.

    daha önce riviera beach'ten daha büyük şehirlerin bu rakamdan çok daha azını ödeyerek verilerini kurtardığı olmuş. fidye ödemelerini izleyen ve benzer saldırıların mağdurlarına yardım eden jason rebholz, "riviera beach'ten talep edilen bu göreceli olarak büyük fidye, bilgisayar korsanlarının devlet kurumlarını hedef alma konusunda giderek daha cesaretlendiklerini ve sofistike yetenekleriyle daha da güçlendiklerini gösteriyor" demiş.

    hacker'lar, verileri rehin tutmanın kamu ve özel kuruluşlardan hızlı bir şekilde para koparmada çok etkili olduğunu öğrendiklerinden, hükümetlere ve şirketlere yapılan fidye yazılım saldırıları dünya genelinde sinir bozucu derecede yaygın hale geldi. siber suçlulardan bazılarının, national security agency (ulusal güvenlik ajansı) tarafından geliştirilen eternal blue adlı bir programı kullandığı biliniyor. ulusal güvenlik ajansı programın kontrolünü kaybetmiş ve şimdi bir siber silah haline gelmiş.

    jason rebholz'un dediğine göre, kurbanlar istenilen fidyeyi ödese bile her zaman tüm verilerini kurtaramayacaklarını farketmişler ve sistemi yeniden kurmak için yaptıkları masraflar genellikle fidye için istenen rakamdan bile çok daha yüksek oluyormuş. atlanta, geçen yıl şehrin işleyişini zayıflatan sürekli bir saldırıdan kurtulmanın yaklaşık 17 milyon dolara mal olacağını hesaplamış.

    yine riviera beach'e dönecek olursak, 4 haziran 2019'da 900.000 doların üzerine para harcayarak yeni bilgisayar donanımları satın almışlar. belediyenin bilgi teknolojisi personeli de riviera beach web sitesini geri yüklemeyi ve tüm çalışanlar için yeni e-posta adresleri oluşturmayı başarmış. 5 haziran tarihli üç satırlık çevrimiçi bir bildiri ile halka, “şehrin bir veri güvenliği olayı yaşadığını” bildirmişler.

    insan bizim e-devlet sisteminin başına da aynısı gelir mi acaba diye düşünmeden edemiyor.

  • türkiye ile ilgili güzel bir şey söyle deseler aklıma ilk kahvaltı kültürü gelir sanırım. hele avrupa'daki kahvaltı kültürü ile kıyaslanmaz bile.

    katılmadığım önerme.